Her kul, Allah’a kulluk vazifesini yapmak üzere yaratıldı. Yaratılış amacımız kulluktur. Bizler yaratılanlarız, Allah ise yaratandır. Bu bilincin iyice idrak edilmesi gerekir. Dolayısı ile insanlara kul olmak, paraya kul olmak dünya metaına kul olmak, Allah’a kul olmak demek değildir. Tasavvuf işte bu alanda devreye girer.

İmam-ı Rabbani hazretleri evliyalık mertebesinin en yükseğinin abdiyet makamı yani kulluk makamı olduğunu belirtmiştir.

Allah sevgisinden başka bir sevgiyi kalbine dolduran bir kul, yanlış yoldadır. Ariflerin(hakkıyla bilenler) kalpleri Allah aşkı ile yanıp tutuşur. Büyük İslam mutasavvıfı Beyazid-i Bistami hazretleri, “ irfan sahibinin yiyip içtiğini, eğlendiğini alış veriş yaptığını görürsün ama onun kalbi tamamen Allah’a bağlıdır”der.

Nefsani arzular kötüdür. Bencilliğe hizmet eder. Aç gözlülüğe sevk eder. Yıkım ve savaşlara iter. Kıskançlık haset nefret hatta cinayete mey ettirir. Allah sevgisi ile dolup taşmış bir kalp içinde, tüm bu kötü duygulara yer kalmaz.

Uyanış

Her insan aslında biraz uykudadır ve uyanmak için dürtülmeye ihtiyaç duyar. Uyku; dünya işlerine dalıp gitme rüyası görmek demektir. İnsan bu pembe rüyaya o kadar dalar ki, büyük çoğunluğu uyanmak istemez. Çünkü çok tatlıdır. İnsan dünya sevgisi ile oyalanır ve ölüm gelip çattığı anda “eyvah” diye nara atar. Bazen ölüm anında sesi soluğu kesilir ama yüzünde ve gözlerinde korkuyu şaşkınlığı pişmanlığı görebilirsiniz. Tam da ölüm anında uyanış başlar. Bu tip insanlar, yaratılış gayesini hakkıyla bilememiş ve sınavı kaybetmiş olan insanlardır.

Tasavvuf Allah Aşkını Öğretir

Tasavvufa daldığınızda Allah aşkı yolunda emin adımlarla ilerlemeye başlarsınız. Bu yolda alınan lezzetler manevi seyahatler ve kerametler, fiziksel kaba dünyanın algısı ve keşfi dışındadır. Dünyadan tamamen kopmak ve sonsuz huzurun kapılarını aralamak, ve bu yolda zevkten zevke sıçramak, sadece Allah’a adanmış temiz kalplerin hediyesidir.