slamiyet – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Thu, 20 Jun 2019 17:12:51 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 İslamiyet’in hedefi https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/20/islamiyetin-hedefi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/20/islamiyetin-hedefi/#respond Thu, 20 Jun 2019 17:12:51 +0000 Dinimiz>Emr-i maruf ve nehy-i münker]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5575

Sual: (İslamiyet’in hedefi kâfirleri Müslüman etmek değildir. Müslümanlığı yaymak için cihat etmek İslâmiyet’e aykırıdır) deniyor. Kâfirlerin Müslüman olması için emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak, İslâmiyet’i yaymak cihad değil midir? Emr-i marufa, İslâmiyet’in yayılmasına karşı çıkmak caiz olur mu?
CEVAP
Normal olarak caiz olmaz. Emr-i maruf gücü yetenlere, imkânı olanlara farzdır. Onun için farz-ı kifayedir. Birkaç hadis-i şerif:
(İmkânı varken, emr-i maruf ve nehy-i münker yapmayan bizlerden değildir.) [Tirmizî]

(Emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken ölen şehittir.) [İbni Asakir]

(Emr-i maruf ve nehy-i münker meydana getiren, Tanrı’ın ve Resulünün halifesidir.) [Deylemî]

Hazret-i Ebu Bekir, (Yâ Resulallah, savaştan başka cihad yolu var mı?) diye sordu. Resul-i Ekrem, (Evet vardır. Emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaktır) buyurdu. (Tibyan)

Emr-i marufu emreden iki âyet-i kerime meali:
(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehy eden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran 104]

(Oğlum, namazı doğru kıl, emr-i maruf ve nehy-i münker yap! Bu tarz şeyleri yaparken gelecek sıkıntılara katlan, bundan dolayı bunlar, azmi gerektiren [kesin farz olan] işlerdendir.) [Lokman 17]

Dinimizin hedefi İslamiyet’in her yere yayılmasıdır. Birkaç âyet-i kerime meali:
(Kendilerine kitap verilenlerden, Tanrı’a ve âhiret gününe inanmayan, Tanrı’ın ve Resulünün haram etmiş olduğu şeyi haram tanımayan ve hak dini [İslamiyet’i] din edinmeyenlerle, zelil bir hâlde kendi elleriyle [boyun eğerek] cizye verinceye kadar savaşın!) [Tevbe 29] (Savaşı, fertler değil, İslam devleti yapar. Harp, Müslüman olmayanlarla, Müslümanlığın yayılması için yapılıyor. Bu âyet iyi mi inkâr edilir?)

(Fitne tamamen yok oluncaya ve Tanrı’ın dini uygulama edilinceye kadar onlarla savaşın!) [Bekara 193] (Fitne, dine uygun olmayan her şeydir. Demek ki, İslam devleti, Tanrı’ın dinine uyulması için savaşıyor.)

(Fitne kalmayıp, yalnız Tanrı’ın dini kalana kadar onlarla savaşın.) [Enfal 39]

(İman edenler Tanrı yolunda savaşır, inanmayanlarsa tağut [şeytan] yolunda savaşırlar. O hâlde şeytanın evliyasına [dostlarına] karşı savaşın!) [Nisa 76]

(Yakınınızda bulunan inkârcılarla savaşın; sizi kendilerine karşı sert bulsunlar.) [Tevbe 123]

İmam-ı Muhammed hazretleri de buyuruyor ki: Cihad emri şöyleki geldi:
Ilkin, İslamiyet’in başlangıcında müşriklerle karşılaşmamak ve onlara yumuşak hareket etmek emredildi.
İkinci buyruk geldi. (Kâfirlere yumuşak ve güzel sözlerle İslamiyet’i bildir!) denildi.

Üçüncü buyruk geldi. İhtiyaç hâlinde savaşmaya izin verildi.

Dördüncü buyruk geldi. (Kâfirler size eziyet verirse, onlarla savaşın!) denildi.

Beşinci buyruk geldi. Medine’de İslam devleti teşekkül edince, (Haram olan dört ayın haricinde devamlı savaşabilirsiniz) dendi.

Altıncı buyruk geldi. (İslam devleti, düşmanlık meydana getiren kâfirlerle devamlı savaşabilir) dendi. Böylece, cihad etmek, farz-ı kifâye oldu. (Siyer-i kebir)

Demek ki İslâmiyet’in hedefi, dinimizin emrettiği şekilde Müslümanlığı her yere yaymaya çalışmaktır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/20/islamiyetin-hedefi/feed/ 0 5575
Hazret-i İsa İslamiyet’i yayacak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/02/hazret-i-isa-islamiyeti-yayacak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/02/hazret-i-isa-islamiyeti-yayacak/#respond Thu, 02 May 2019 19:05:07 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5341

Sual: (Hazret-i İsa faaliyetine başladı. Yakında ortaya çıkınca, Hristiyanları ve Müslümanları dinsizliğe karşı birleştirecek. Böylece tüm dünyaya refah ve sulh gelecek. O süre Yahudi ve Hristiyanlar, kendi dinlerinde kalmakla birlikte, Peygamberimize de inanacaklar. Kendilerine Musevi Müslüman, İsevi Müslüman denecek. Mehdi’yi de, İsa’yı da hepimiz tanımayacak) diyenler var. Hristiyanlarla Müslümanları iyi mi birleştirecek? Müslümanları Hristiyan mı meydana getirecek?
CEVAP
Kesinlikle öyleki bir şey yok. Bu tamamen dinimize aykırıdır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Normal olarak, ehl-i kitap [Yahudi veya Hristiyan] olsun, müşrik olsun, tüm kâfirler Cehennem ateşindedir. Orada ebedî bırakılırlar. Onlar insanların en kötüsü, en şerlileridir.) [Beyyine 6; Kurtubi tefsiri]

Görüldüğü şeklinde, ehl-i kitabın doğrusu Yahudi ve Hristiyanların da kâfir oldukları, burada açıkça bildiriliyor. (İnsanların en kötüsü) ve (Cehenneme gidecek) denen kimselerle ortaklaşa iş yapılır mı asla? Allahü teâlâ, kâfirlerin birbirinin dostu bulunduğunu, onları dost edinmemek icap ettiğini açıkça bildiriyor. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey inanç edenler, Yahudileri de, Hristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, [İslam’a olan düşmanlıklarında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost edinip, kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51]

İslamiyet erişince, Hristiyanlık ve önceki tüm dinler nesh edilmiş, yürürlükten kaldırılmıştır. Hakiki Hristiyanlık da olsa, hakiki İncil ve Tevrat da bulunsa, bunlar artık geçerli değildir. Hakikisi geçerli olacak olsaydı, Allahü teâlâ İslamiyet’i göndermez, (Hakiki İsevilik şudur, İsevi dinine devam edin) derdi. Bu şekilde demeyip, (Hak din, yalnız İslamiyet’tir) buyurdu. (İslamiyet’ten başka din, kabul etmem) buyurdu. İslamiyet’in hükmünüyse, kıyamete kadar geçerli kıldı.

Hristiyanlar, tahrif edilmeyen İncil’i bulsalar, aynen İsa aleyhisselamın bildirdiği şeklinde yakarma etseler de, Muhammed aleyhisselamı hak peygamber ve Müslümanlığı hak din olarak kabul edip Müslüman olmadıkları müddetçe, sövgü suretiyle olurlar. Şu sebeple imanın altı şartından biri, tüm peygamberlere inanmaktır. Birini kabul etmeyen kâfir olur. Ehl-i kitab kâfirdir. Hoş gören çıksa da, kâfirlik asla hoş görülmez.

İsa aleyhisselam erişince, zemzemle şarabı, Hristiyanlarla Müslümanları birleştirmeyecek, aksine Hristiyanlığı ortadan kaldıracak, İslamiyet’in bir ferdi olarak Müslümanlığı yayacaktır. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(İsa, benim dinim üstüne gelir.) [İ. Ahmed]

(İsa, âdil bir yargıcı olarak gökten inecek, haçı kıracak [Hristiyanlığı kaldıracak], domuzu öldürecek [domuz etini yasaklayacak], İslam’dan başka şeyi yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]

(Vallahi Meryem’in oğlu âdil bir yargıcı olarak inecek, haçı parçalayacak, domuzu öldürecek, kin, nefret ve haset ortadan kalkacaktır.) [Müslim]

Hakiki İncil’de Muhammed aleyhisselamın üstünlüklerini gören Hazret-i İsa, onun ümmetinden olmak için oldukça yalvardı, yakarma etti ve duası kabul edildi. Allahü teâlâ, Onu diri olarak, göğe yükseltti. Kıyamete yakın, Muhammed aleyhisselamın ümmeti olmak için yeryüzüne inecek, onun dinine uyacak ve onu yayacak, Hristiyanlık ve Yahudilik şeklinde bozuk dinleri kaldıracaktır. (H. L. O. İman)

Kitab-ül-vefa fi-fedail-il-Mustafa kitabında şöyleki yazıyor: Bigün Ka’bül-Ahbar, bir Yahudi âliminin ağladığını görmüş oldu. (Niçin ağlıyorsun?) diye sordu. Yahudi âlim söylemedi. Ka’b, (İstersen seni ağlatan şeyleri sana söyleyeyim) dedi. Yahudi âliminin, (Söyle) demesi üstüne, şöyleki dedi: (Musa aleyhisselam Tevrat’tan okuyarak: “Yâ Rabbi! Ben bir ümmet gördüm ki, onlar ümmetlerin hayırlısıdır. İman etmeleri için insanlara emr-i maruf ve nehy-i münker yaparlar. İlk ve son kitaba inanırlar. Deccal ile savaşırlar. Bu tarz şeyleri bana ümmet eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Bu tarz şeyleri dinleyen Yahudi âlimi, (Doğru söyledin yâ Ka’b) diyerek, onu onaylama etti. Ka’b dedi ki: (Musa aleyhisselam, “Yâ Rabbi, o ümmet, oldukça hamd eder. Bir iş yapmak isteyince inşallah derler. Onları bana ümmet eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söyledin ya Ka’b) dedi. Gene Ka’b şöyleki devam etti: (Musa aleyhisselam Tevrat’a bakıp, “Yâ Rabbi, ben bir ümmet görüyorum ki, onlar yükseğe çıksa tekbir getirirler, alçak yere inseler hamd ederler. Onlar için yeryüzünün toprağı temiz kılındı. O toprakla necasetten ve hadesten, cünüplükten, suyla temizlendikleri şeklinde temizlenirler. Yeryüzü onların mescitleridir. Kısaca, nerede dilerlerse, orada yakarma ederler. Onları bana ümmet eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söylüyorsun ey Ka’b) dedi. Gene şöyleki söyledi: (Musa aleyhisselam, Tevrat’ta görerek, “Yâ Rabbi, bir ümmet ki, onların Mushafları kalblerindedir. Namaz kılarken melekler şeklinde saf tutarlar. Mescitlerinde bal arısı şeklinde sesleri işitilir. Onlardan pek azı Cehenneme gider. Onları bana ümmet eyle” diye arz edince, Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söyledin yâ Ka’b) dedi. Musa aleyhisselam, Muhammed aleyhisselamın ümmetine verilen hayırları görünce, Onun ümmetinden olmak istedi. Allahü teâlâ onu teselli etti. (Şevahid-ün-nübüvve)

Dünyaya gelmiş olan 124 binden fazla Peygamberin en büyükleri, Muhammed aleyhisselama tâbi olmayı istemiştir. Musa aleyhisselam, Onun zamanında bulunsaydı, O büyüklüğü ile birlikte, Ona tâbi olmayı istedi. İsa aleyhisselamın gökten inip, Onun dini yolunda yürüyecektir. Onun ümmeti olan Müslümanlar, Ona tâbi oldukları için, tüm insanların hayırlısı ve en iyileri oldu. Cennete gireceklerin bir çok bunlar oldu ve Cennete herkesten ilkin gireceklerdir. (S. Ebediyye)

İslamiyet erişince, önceki tüm dinleri nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. İki dinli insan olmaz. Bir insan ya Müslüman’dır yada Musevi’dir veya İsevi’dir. Musevi Müslüman, İsevi Müslüman olmaz. Müslüman olmak için, bozuk, bâtıl dinlerden, doğrusu küfürden kaçınmak da şarttır.

Hazret-i Mehdi’yi ve Hazret-i İsa’yı hepimiz tanımaz demek de doğru değildir. O zamanki Müslümanlar, her ikisini de tanıyacaktır. Üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Mehdi’nin başı hizasında bir bulut olacak, buluttan bir melek, “Bu Mehdi’dir, sözünü kulak verin” diyecektir.) [Ebu Nuaym]

(İsa, Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır.) [İbni Hacer-i Mekki]

(İsa, benim yanıma yok olacaktır.) [Tirmizi]

Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Normal olarak o [Hazret-i İsa’nın Kıyamete yakın gökten inmesi], Kıyametin yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda kuşku etmeyin!) [Zuhruf 61; Beydavi tefsiri]

Görüldüğü şeklinde, Hazret-i İsa’nın gelmesi kıyametin yaklaştığını gösterir, bunda kuşku etmeyin deniyor. Demek ki, hepimiz onun geldiğinden haberdar olacaktır. Bu kadar vesikalar varken, alametleri açıkça bildirilmişken, (Hazret-i Mehdi ve Hazret-i İsa geldi, onları oldukça azca kimse tanıyacak ve Hristiyanlarla ortaklaşa iş yapacaklar) demek, dinimize aykırıdır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/02/hazret-i-isa-islamiyeti-yayacak/feed/ 0 5341
İslamiyet’ten haberi olmayanlar https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/02/islamiyetten-haberi-olmayanlar/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/02/islamiyetten-haberi-olmayanlar/#respond Mon, 01 Apr 2019 21:01:08 +0000 İman ve İslam]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5193

Sual: Dağda, çölde, mağarada, ormanda yada tenha bir adada kalıp din, peygamber diye bir şey işitmemiş kimse, akılla Tanrı’ın varlığını bulursa yada bulamazsa, hükmü nedir?
CEVAP
Denilen yerlerin birinde yaşayıp da, dinden haberi olmayanlar, imanlı olmadıkları için Cennete girmezler. Tanrı’ı, Cenneti, Cehennemi duymadığı ve inkâr etmediği için Cehenneme de girmezler. Dirildikten ve hesaptan sonrasında, tüm hayvanlar benzer biçimde, bunlar da yok edilir, bir yerde sonsuz kalmazlar. (Mektubat-ı Rabbanî, Feraid-ül fevaid)

Dağda, çölde yaşayıp da Peygamberleri işitmemiş olana Şahik-ul-cebel denir. Bunlar mazurdur. Peygamberlere inanmaları emredilmedi. (İsbat-ün-nübüvve)

Peygamberi işitmeyen kimse, Allahü teâlânın var ve bir bulunduğunu düşünüp, yalnız buna inanç eder ve Peygamberi işitmeden ölürse, Cennete girer. (H.L.O. İman)

Buhara âlimleri, İmam-ı Eşari’nin bildirdiği benzer biçimde, (Peygamber gönderilmeden, bildiri yapılmadan ilkin teklif yapılmaz) dediler. Tercih edilen kavil de budur. Bu âlimler, (Bölgeleri ve gökleri ve kendini gören, aklı başlangıcında bir kimsenin Allahü teâlânın varlığını anlamaması özür olmaz) sözünden maksat, Peygamberlerin sözlerini işittikten sonrasında, anlamaması özür olmaz anlama gelir, dediler. (Redd-ül-muhtar)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Akılla Allahü teâlânın varlığını, birliğini bilmek icap ettiğini söyleyen âlimler olmuştur. Allahü teâlâ, aklı, hakkı batıldan ayırmak için yaratmışsa da, hak yol bildirilmedikçe akıl, bunu yalnız başına bulamaz. Peygamberleri duymamış kimse, ahirette kabahati kadar mahşer yerinde azap görür, her insanın hakkı verildikten sonrasında, tüm hayvanlar benzer biçimde yok edilir. (1/259)

Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Biz, bir resul göndermeden [dini tebliğ etmeden] ilkin azap etmeyiz.) [İsra 15]

Müslümanlığı duymayanlar
Sual: Müslümanlığı asla duymayanlar cehenneme girecekler mi?
CEVAP
İmam-ı Rabbani
hazretlerinin bir oğlu, babasına şöyleki bir soru soruyor:
(Dağda yetişip, hiçbir din duymayıp, puta tapan müşrikler, Cehennem’de sonsuz kalmazsa, Aden’e girmesi gerekir. Bu da olması imkansız, şu sebeple müşriklere Aden haramdır, doğrusu yasaktır. Âhirette Aden ile Cehennem’den başka yer de yoktur. Araf’ta kalanlar, bir süre sonra Aden’e gidecektir. Sonsuz kalınacak yer, Aden yada Cehennem’dir. Bunların yeri neresidir?)

İmam-ı Rabbani hazretleri şöyleki yanıt veriyor:
Kıymetli yavrum, bu suali hâlletmek için, (Kıyamette, Peygamber efendimiz, bu tarz şeyleri dine çağrı eder. Kabul eden Aden’e, etmeyen Cehennem’e sokulur) diyenlerin sözü, bu fakire iyi gelmiyor, şu sebeple âhiret, mükâfat yeridir, hesap yeridir. Komut yeri, iş yeri değildir ki, oraya peygamber gönderilsin. Oldukca süre sonrasında, Allahü teâlâ acıma ederek, bu meselenin hâllini kayra eyledi. Şu şekilde bildirdi ki, bu müşrikler, Aden’e de, Cehennem’e de girmeyecek, âhirette dirildikten sonrasında, hesaba çekilip, kabahatleri kadar mahşer yerinde azap çekeceklerdir. Her insanın hakkı verildikten sonrasında, tüm hayvanlar benzer biçimde, bunlar da yok edileceklerdir. Her insanın aklı, birçok dünya işlerinde bile şaşırıp yanılırken, iyiliği, merhameti sonsuz olan sahibimizin, peygamberleriyle haber vermeden, yalnız akılları ile bulamadıkları için, kullarını sonsuz olarak ateşte yakacağını söylemek, bu fakire ağır geliyor. Bu şekilde kimselerin sonsuz olarak Aden’te kalacaklarını söylemek, iyi mi fazlaca yersizse, sonsuz azap çekeceklerini söylemek de, o şekilde yersiz oluyor. O hâlde, cevabın doğrusu, bizlere bildirilendir. Doğrusu mahşer günü, hesapları görüldükten sonrasında yok edileceklerdir. (1/259)

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/02/islamiyetten-haberi-olmayanlar/feed/ 0 5193