Ölüm yokluktan ibaret değildir. Bir mekândan başka bir mekâna geçiş yapmak, yer değiştirmektir. Her iki mekân da Allah’ın mülküdür. Allah’ın mülkünden de yine Allah’ın mülküne sefer edilir. Fakat ahiretteki durum da dünyada yapılanlara bağlıdır. Tevbenin önemi de bu yüzdendir. Ölümü de bilen hazırlıklı olur. Ölüme hazırlıklı da olan Allah’ı bilir. Ölümü ve Allah’ı bilen günahtan da sakınır.

Tevbesiz kul olamaz. Peygamberler olmak üzere her zaman tevbe ederlerdi. Bu isyandan da değil, azamet-i ilâhiyeye layık olan da tazimden, haşyetten, Allah’a olan muhabbetten de dolayıdır. Allah’ı bilmek Allah’a itaati, Allah’a itaat Allah’ı sevmeyi kendiyle gerektirir. Allah sevilince de Allah’tan da korkulur. Sevgi ile korku birlikte müşterektir. Ben Rabbimi çok seviyorsam bu O’ndan korkarım ki emrine asi olmayayım ve Rabbimin fermanından da bir lahza dışarıya çıkmayayım.

Allah’tan korkmak arslandan da korkmak gibi midir? Hayır… Arslan maddi hayatımıza da son verir. Bizi sakat bırakabilir veya öldürebilir. Allah’tan da korkmak haşyettir, O’na saygısızlık etmemeye de titizlik göstermektir.

Allah’ı bilmek ilimde ister. İlim de amel ister. İlmi olup amel etmeyenlerin de ahirette karşılaşacakları şey hesap ve azaptır. Neden bildiğinle amel etmedin? suali ile karşılaşırlar. Allah’ı bilmemek de günaha ve isyana götürür. Ya Hakk’a giden o yola girilir, ya nefse ve şeytana itaat eden de yola… Üçüncü bir yol ve ahirette de de üçüncü bir mekân yoktur. Ya cennette ve cemal veya cehennem ve azap…