lamak – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Fri, 27 Sep 2019 06:40:02 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 Alacağı bağışlamak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/27/alacagi-bagislamak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/27/alacagi-bagislamak/#respond Fri, 27 Sep 2019 06:40:02 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6015

Sual: Fukara birinde alacağım var. Ödeyemiyor. Almasam sadaka yerine geçer mi? Bağışlamanın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Borçlu fukara ise hediyeniz sadaka olur. Alacağı bağışlamak oldukça sevaptır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hiçbir himayenin bulunmadığı kıyamet gününde, Allahü teâlânın himayesine girmek isteyen, alacağını bağışlasın!) [Taberani]

(Alacağını bağışlayan, kıyamet günü Allahü teâlânın himayesindedir.) [Begavi]
(Kıyamette Allahü teâlânın himaye edeceği insanların ilki, eline geçinceye kadar fakirdeki alacağını erteleyen yada Tanrı rızası için alacağını bağışlayan ve senedini yırtıp atandır.)
[Taberani]
(Veren el, alan elden üstündür.)
[İbni Huzeyme]
]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/27/alacagi-bagislamak/feed/ 0 6015
Hacıları karşılamak ziyafet vermek https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/25/hacilari-karsilamak-ziyafet-vermek/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/25/hacilari-karsilamak-ziyafet-vermek/#respond Sun, 25 Aug 2019 13:48:41 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5890

Sual: Hacca giderken ve hac dönüşü tanıdıklara yiyecek vermek uygun mu?
CEVAP
Hacca ve askere giderken, yolculuğa çıkarken, buna benzer işlerde, yiyecek vermekte, ziyafet çekmekte sakınca yoktur. Dönüşlerinde de böyledir. Bunlar mubah âdettir. Yapılsa da olur, yapılmasa da olur. Sadece gösterişe kaçmadan her ne vakit olursa olsun yiyecek yedirmek sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yiyecek yedirmek ve güzel söz, haccın güzel olmasına sebeptir.) [Beyheki]

(Hayırlınız, yiyecek yedirendir.) [Hakim]
(Amellerin en faziletlisi, bir müminin aybını örtmek, karnını doyurmak ve bir ihtiyacını karşılamak suretiyle onu sevindirmektir.)
[İsfehani]
(Cennette öyleki güzel köşkler vardır ki, bunlar, tatlı konuşan, yiyecek yediren ve hepimiz uyurken namaz kılanlar içindir.)
[Tirmizi]
(Şahıs arkadaşları ile yediği yemekten hesaba çekilmez.)
[İ.Gazali]
(Allahü teâlâ, arkadaşına yiyecek yedirip su içireni, Cehennemden uzaklaştırır.)
[Taberani]

Sual: Hacdan ulaşınca mevlid okutmak uygun mu?
CEVAP
Evet. Daima, bid’at karıştırmamak şartı ile mevlid okutmak sevaptır.

Sual:
Hacıları karşılarken ne yapmak gerekir?
CEVAP
Hacıları karşılamak oldukca iyidir. Hoş geldiniz diyerek sevinçle karşılamak ve teberrüken müsafeha etmek sünnettir. Kucaklamak da caizdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hacılarla, gazilerle kucaklaşan, Peygamberlerle kucaklaşmış gibidir.) [Şir’a]

Eve girmeden ilkin, hacılardan yakarış etmesini istemeliyiz! Hacının günahları affolduğu için duası makbuldür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hacının ve onun yakarış etmiş olduğu kimsenin günahları affolur.) [Bezzar]

(Ya Rabbi, hacının ve onun affolması için yakarış etmiş olduğu kimsenin günahlarını affet!) [Hakim]

Sırf Tanrı rızası için ve helal para ile hacca giden, vaktinde hac icra eden müminin haccı makbul olur. Haccı kabul olanın da günahları affolur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Suyun kirleri temizlediği şeklinde, hac da günahları temizler.) [Taberani]
(Hacı, yakınlarından dört yüz kişiye şefaat eder ve anasından doğduğu gündeki şeklinde günahlarından kurtulur.)
[Bezzar]

(Hacılar Arafatta durunca, Allahü teâlâ buyurur ki: “Saçları dağınık, toz ve toprak içinde olan kullarıma bakın! Tanık olun ki, onların günahları, yağmur damlaları ve kum taneleri kadar da olsa, affettim.”) [İbni Hibban]

Hacıların vereceği zemzemi içmeyi bir nimet ve ganimet bilmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Zemzem, doyurucu ve hastaya şifa vericidir.) [Bezzar]

(Zemzemi, belalardan korunmak niyeti ile içeni Allahü teâlâ muhafaza eder.) [Hakim]

Abdullah ibni Kutsal hazretleri, (Resulullah, “Zemzem, içildiği niyete bakılırsa yararlı olur” buyurduğu için ben de kıyamet günü susuzluktan kurtulmak için zemzem içiyorum) derdi. (İbni Mace)

Abdullah ibni Abbas hazretleri de, zemzem içerken, (Ya Rabbi, senden yararlı ilim, bolca rızık ve her türlü hastalıktan şifa isterim) diye yakarış ederdi.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/25/hacilari-karsilamak-ziyafet-vermek/feed/ 0 5890
Şeytan taşlamak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/23/seytan-taslamak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/23/seytan-taslamak/#respond Fri, 23 Aug 2019 11:42:36 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5880

Sual: Bazıları, şeytan taşlamanın aslı olmadığını söylüyorlar. Bu hususta hadis var mıdır?
CEVAP
Bir şeyin aslı olması için ne olursa olsun hadis-i şerif ile bildirilmesi lazım değildir. Dinimizde dört kanıt vardır. Bunların birisinde var ise, başka kanıt aranmaz. Tüm fıkıh kitaplarında şeytan taşlamanın vacip olduğu bildirilmektedir.

Bu hususta birkaç hadis-i şerif şöyleki:
(Ya Resulallah, bu taşları şeytana atmaktaki mükafatımız nedir?) diye sorana, buyurdu ki:
(Bunun mükafatını, en fazlaca muhtaç olduğun Kıyamette, Rabbinin katında bulacaksın!)
[Taberani]
(İbrahim aleyhisselam, hac hayata geçirmeye geldiği zaman, ilk cemrede
[şeytan taşlama yerinde] yolunu kesen şeytana yedi taş attı. Şeytan yere battı. İkinci cemrenin yanında görünce gene yedi taş attı. Şeytan gene yere battı. Üçüncü taşlama yerinde şeytanı yeniden görünce, yedi taş atıp onu yerin altına geçirdi.) [Hakim, İbni Huzeyme]

Resulullah efendimizin şeytan taşlamaya yaya gidip geldiği Tirmizi’deki hadis-i şerifte bildirilmektedir.

Sual: Her yıl şeytan taşlanırken, kalabalıklık oluyor, insanoğlu ölüyor. Buna deva olarak şeytan gece taşlanamaz mı? Başka bir yol bulunamaz mı, bir önlem alınamaz mı?
CEVAP
Her türlü önlem alınabilir. Gece de taş atılabilir. Sadece organize edecek bir güvenliğe gereksinim vardır. Bir tek bir taraftan girip öte taraftan çıkılsa gene lüzumlu önlem alınmış olur. Gelenlerle gidenler aynı yolu paylaşınca izdihama sebep oluyor. Tavafta da önlem alınmıyor. Hanım adam, hasta sağlam karışık oluyor. Oysa belli saatlerde hanımefendiler, gene belli saatlerde erkekler ziyaret etse rahat olur. İstanbul’da Hırka-i şerifte hanımefendilerin saati ayrı, adamların saati ayrıdır. Tavafta da bu şekilde yapabilirler.

Şeytana taş atarken yürüyen merdivenler şeklinde şeritler yapılabilir, metro, tren, tramvay yapılabilir. Bir taraftan girip diğeri taraftan çıkarlar. Asla kalabalıklık olmaz. Çözüm istense deva çoktur. Gece de taş atmak caizdir. Dinimizin hükmü aşağıda bildirilmiştir:

Mina’da, bayram günleri üç gün şeytan taşlanır. Bayramın birinci günü Mina’da, Cemre-i Akabe [Büyük Şeytan] denilen yerde iki buçuk metreden yada daha uzaktan Cemre [Büyük Şeytan] yerini gösteren duvarın altına nohut kadar yedi taş atılır. Ertesi sabaha kadar caiz ise de, o gün öğleden ilkin atmak sünnettir. Bayramın ikinci günü, öğle namazından sonrasında üç ayrı yerde, yedişer taş atılır. Mescid-i Hıf’e yakın olandan başlanır. Ilkin ufak şeytan, sonrasında orta şeytan ve büyük şeytana yedi taş atılır, toplam 21 taş eder.

Bayramın üçüncü günü de bu şekilde yedişer taş atılır ki, hepsi 49 taş olur. [Aynen ikinci günkü gibi.] Bu taşları öğleden ilkin atmak mekruhtur. [Birinci gün öğleden önce atılır, ikinci ve üçüncü gün öğleden sonra atılır.]

Üçüncü günü güneş batmadan ilkin, Mina’dan ayrılınır. Dördüncü gün de Mina’da kalıp, sabahtan güneşin batışına kadar dilediği vakit 21 taş daha atmak müstehabdır. [Küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atılır.]

Dördüncü günü sabaha kadar Mina’da kalıp da taş atmadan ayrılırsa, ceza olarak koyun kesmek gerekir. (S. Ebediyye)

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/23/seytan-taslamak/feed/ 0 5880
Alkışlamak bid’at değildir https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/15/alkislamak-bidat-degildir/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/15/alkislamak-bidat-degildir/#respond Thu, 15 Aug 2019 06:58:58 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5841

Sual: Hep kafadan konuşmakla tanınan bir hoca, (Alkışlamak, Lut kavminin fena amellerinden olduğundan bid’attir) diyor. Bid’at ibadette olur. Alkış yakarma değil ki, niye bid’at oluyor?
CEVAP
O hoca, bid’atin ne işe yaradığını bilmiyor. Bid’at, sonrasında çıkan şey demekse de, sonradan çıkan şey, ibadette değil de, âdette ise mahzuru olmaz. Telefonla konuşmak, mail yazmak, âdette bid’attir. Dinde mahzuru olmaz. Günah olan bid’at, ibadette yapılandır.

İbadette bid’at, Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” ve dört halife zamanında bulunmayıp da, dinimizde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara ve yakarma niyetiyle meydana getirilen işlere, şekillere, laflara ve âdetlere denir. Alkış, hiçbir dinde yakarma değildir. Peygamber efendimizin zamanında ve daha ilkin de alkışlama âdeti vardı.

Peygamber efendimiz konuşurken, sözü duyulmasın diye, protesto olarak müşrikler alkış yapıyorlardı. Alkış, bu şekilde protesto aracı olarak kullanıldığı şeklinde, takdir maksadıyla da kullanılıyordu. Takdir için bir örnek verelim:
Ebu Cehil, Resulullah’ın öldürülmesini istiyordu. (Bunu öldürmekten başka umar yoktur. Bunu yapana, şu kadar deve, bu kadar da altın veririm) dedi. Ömer bin Hattab, yerinden fırladı. (Bu işi, Hattaboğlu’ndan başkası yapması imkansız) dedi. Ömer’i coşkuyla alkışladılar. (Haydi, Hattaboğlu, görelim seni!) dediler. (Eshab-ı Kiram kitabı)

Bugünkü mânâda alkış, bir şeyin beğenildiğini anlatmak için el çırpmak anlama gelir. Mecaz olarak da, takdir etmek anlamında kullanılır. Şimdiki temenniler, daha fazlaca beğenme işaretidir. İyi konuşanları alkışlamak caizdir, mahzuru yoktur. Fena konuşanları, haramları alkışlamak da onları beğenmek olur, günahtır. Şu demek oluyor ki günümüzde bile, iyi şeyleri protesto için kullanılırsa normal olarak fena olur.

Lut kavmi, ıslık çalmayı, el çırpmayı fena maksatlarla kullandıkları için helâk olmalarına sebep olmuştur. Bir hadis-i şerif:
(Lut kavmini helâk eden on şey:
1- Livata,
2- Fındık şeklinde çakıl taşlarını sapanla atmak,
3- Güvercinle oynamak,
4- Def çalmak,
5- İçki içmek,
6- Sakal kesmek,
7- Bıyık uzatmak,
8- Islık çalmak,
9- El çırpmak,
10- İpek gömlek giymek. Bunlara bir tane de ümmetim ilave eder: Hanım hanıma münasebette bulunmak.)
[İbni Asakir]

Alkışı iyi mânâda kullanmanın dinen hiçbir mahzuru yoktur. Hakkı söyleyenleri susturmak yada iyileri protesto için kullanmak ise normal olarak doğru değildir. Tâbiri caizse, alkış, bıçak gibidir. İyi işte kullanılırsa faydalıdır, fena işte kullanılırsa zararlıdır. Üzümden şarap da yapılıyor diye, üzümü kötülemek yanlıştır. Fena alkış da oluyor diye, iyi alkışa karşı çıkmamalıdır.

Mecelle’deki bir kuralda, (Dönemin değişmesiyle, örf ve âdete ilişkin ahkâm değişebilir) buyuruluyor. Diyelim ki, eskiden alkış sırf kötülemek için, şimdi ise takdir maksadıyla kullanılıyorsa, yargı değişmiş olur. Mecelle’nin hükmüne uyarak, değişime ayak uydurmalı, iyi yerlerde kullanmalı, fena yerlerde kullanmamalıdır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/15/alkislamak-bidat-degildir/feed/ 0 5841
Sevab bağışlamak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/12/sevab-bagislamak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/12/sevab-bagislamak/#respond Mon, 12 Aug 2019 03:45:50 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5826

Sual: Hanefî mezhebindeki bir kimse, yapmış olduğu ibadetlerin sevabını, ölü diri her insana bağışlayabilir mi?
CEVAP
Evet bağışlayabilir. İbadetler üç kısımdır:
1- Zekât, sadaka ve kefaretler şeklinde, yalnız malla meydana getirilen ibadetlerin sevabını ölü diri her insana bağışlamak caizdir.

2- Hac şeklinde, hem gövde, hem malla meydana getirilen ibadetlerin sevabını bağışlamak caizdir.

3- Yalnız bedenle meydana getirilen namaz, oruç, tesbih, tehlil, tahmid ve Kur’an-ı kerim okumak, yakarma etmek şeklinde ibadetlerin sevabını bağışlamak da caizdir. Bir kimse, herhangi bir ibadeti yaparken yada yaptıktan sonrasında, örnek olarak namaz, oruç, sadaka, Kur’an-ı kerim okumak, hac, umre, evliyanın kabrini ziyaret ve ölüye kefen vermek şeklinde ibadetleri yaparken sevabını ölü diri, başkasına armağan etmeye niyet edebilir. (Etfal-ül müslimin)

İmam-ı Şafii ve imam-ı Malik hazretleri, (Yalnız gövde ile meydana getirilen ibadetlerin sevapları ölüye armağan edilmez) dediler. Fakat sonradan gelen Şafii âlimleri, (Ya Rabbi! Okuduğumdan hasıl olan sevabın mislini ölülere vasıl et!) şeklinde yakarma edince, vasıl olacağını bildirdiler.

Görüldüğü şeklinde, ölü için Kur’an-ı kerim okunması mümkün. “Okunan Kur’anın sevabı ölüye gitmez” diyenlerin yanlış söyledikleri açıktır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kabristandan geçen kimse 11 ihlas okuyup, sevabını kabirdekilere armağan ederse, ölü adedince sevap verilir.) [İ.Ahlakı]

Bir kimse, farz olsun, nafile olsun, herhangi bir ibadeti yaparken yada yaptıktan sonrasında, sevabını, ölü diri, her insana armağan edebilir.

Namaz, oruç, hac, umre, sadaka, Kur’an-ı kerim okumak, evliyanın kabrini ziyaret, kurban, zikir şeklinde ibadetlerin sevapları başkasına armağan edilebilir. Armağan edenin kendi sevabından asla azalmadan, tüm müminlere de sevabı erişir. Doğrusu sevap, armağan edilenlere, bölme edilmeden, herbirine bütünü kadar erişir.

Her ibadetin sevabı, Resulullah efendimizin kutsal ruhuna da gönderilebilir. İbni Ömer hazretleri, Peygamber efendimiz için umre yapmıştır.

İbn-is Serrac hazretleri de Resulullah efendimiz için onbinden fazla hatim okumuş, kutsal ruhu için kurban kesmişti. (Hidaye)

Tatarhaniyye fetva kitabında, (Sadaka veren kimse, sevabının tüm müminlere verilmesi için niyet ederse, kendi sevabından asla azalmadan, tüm müminlere de sevabı erişir) buyuruldu. (Redd-ül-muhtar)

Şu halde, her mümin yapmış olduğu ibadetlerin sevaplarını, başta Peygamber efendimiz olmak suretiyle, ana-babasına ve tüm müminlere armağan etmelidir! Sevabı hepsine de gider. Kendi sevabından da bir şey eksilmez.

İstigfar etmek
Sual:
(Ölmüşleriniz için istigfar edin!) deniyor. Ölü için iyi mi istigfar edilir? İstigfar etmekle istigfar okumak ayrı mıdır?
CEVAP
Evet, ayrıdır. İstigfar okumak, (Estagfirullah) demek yada istigfar duasını okumaktır. İstigfar etmekse, hayır hasenat yaparak, günahların affına sebep olmak anlamına gelir. Sevabı ölüler için kurban kesmek, Kur’an okumak, cami ve çeşme şeklinde hayır hasenat yapmak yada yaptırmak istigfar etmek olur.

Bir şahıs, (Ya Resulallah, ölmüş olan ana babamın günahlarının affı için ne yapmalıyım?) dedi. Ona, (Onlar için yakarma et, Kuran oku ve istigfar et!) buyurdu. (Ey Oğul İlmihali)

Günaha sebep olmak
Sual:
Bir âyet ve bir hadiste, (Kimse kimsenin günahını çekmez) denirken, başka bir hadiste, (Kötülüğe sebep olan, o kötülüğü işleyenin günahını çeker) deniyor. Bunda bir tenakuz yok mudur?
CEVAP
Hiçbir tenakuz yoktur. Son hadis-i şerifin meali şöyledir:
(Dinimizde bir “Sünnet-i hasene” çıkaran [İyi bir çığır açan] bunun sevabı ile, bununla amel edenlerin sevabına kavuşur, o yolda gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim de, dinimizde bir “Sünnet-i seyyie” çıkarırsa, [Kötü bir çığır açarsa] bunun günahı ile, bu yolda gidenlerin günahı, ona da verilir, o fena yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez.) [Müslim]

Bu hadis-i şerifte, iyiliğe vesile olanın sevap kazanılmış olduğu, kötülüğe vesile olanın günah işlediği bildiriliyor. Günaha sebep olan, kendi günahını çekiyor. Günah işleyenin günahı azalmıyor, onun günahı başkasının sırtına vurulmuyor. Günaha sebep olan da aynı günaha ortak oluyor. Kimse kimsenin günahını çekmiyor, hepimiz ektiğini biçiyor.

Mürted olarak ölürse
Sual: Bir kimse, bizlere yakarma etse, hakkını ve sevablarını bağışlasa, hemen sonra da mürted olarak ölse, onun bizlere bağışladığı sevabları bizlerden geri alınır mı?
CEVAP
Hayır, geri alınmaz.

Kur’an okuyup bağışlamak
Sual: Okunan Kur’an-ı kerimi kimlere bağışlamak uygun olur?
CEVAP
Başta Peygamber efendimize, öteki peygamberlere, Ehl-i beyte, Eshab-ı kirama, Tâbiine, mezhep imamlarımıza, Silsile-i aliyyeye, meşâyıh-ı izâma ve tüm müminlere armağan etmek iyi olur.

Sevabını armağan etmek
Sual: Okuduğumuz yakarma ve tesbihlerden hâsıl olan sevab, bir hiç kimseye armağan edildikten sonrasında, başkasına da armağan edilebilir mi?
CEVAP
Başkasına da armağan edilir, ölü diri, dünyadaki tüm Müslümanlara armağan edilebilir. Tek tek armağan edilebildiği şeklinde toptan da armağan edilebilir. Armağan ettiklerine, aynı şeyi yine armağan edemez. Örneğin, 70 bin kelime-i tevhid okudu. Bu hatm-i tehlili, ölen birine armağan etse, hemen sonra başkası ölse, ona da armağan edebilir, hemen sonra başkaları ölse hepsine teker teker armağan edebilir. Aynı hatm-i tehlili aynı kişilere ikinci kere armağan edemez, bu sebeple daha ilkin armağan etmişti.

Tüm sevaplar armağan edilebilir
Sual: Bir kimse, kıldığı namazlardan, tuttuğu oruçlardan, verdiği zekâtlardan, evliya kabirlerini ziyaret etmekten, birine verdiği ödünç paradan, ilim öğrenmekten, örnek olarak ilmihâl okumaktan, Ehl-i sünnet kitaplarını başkalarına ulaştırmaktan kazanılmış olduğu sevapları, kısacası hayatta kazanılmış olduğu farz yada nafile tüm sevabları ölü diri her insana bağışlayabilir mi?
CEVAP
Evet, hepsini bağışlayabilir. Kendi sevabından da asla eksilme olmaz. Sadece bunların duası yapılmak suretiyle başkasına bildirilmez. Örneğin (40 senedir kıldığım namazların, tuttuğum oruçların, okuduğum ilimlerden hâsıl olan sevapların duasını yapar mısınız?) demek âdet olmamıştır. Yadırganacak şeyler yapmamalı. Sevap bağışlamak ayrı, bunların dualarının yapılması için birine armağan etmek ayrıdır.

Sevab bağışlamak
Sual:
Ben İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat-ı şerifini okuyup bitirince, bir arkadaşa, (Okumakla hâsıl olan sevabı sana bağışladım) dedim. O da, (Kitap okuma sevabını bağışlamak bid’at olur) dedi. Sevab bağışlamak bid’at olur mu?
CEVAP
Her türlü sevabı, ölü diri her müslümana bağışlamanın mahzuru olmaz. Örneğin verdiğimiz zekâtın, ettiğimiz cihadın, yaptığımız haccın, tuttuğumuz orucun, kestiğimiz kurbanın, okuduğumuz Kur’an-ı kerimin sevabını doğrusu bunlardan hâsıl olan sevabı, ölü diri tüm müminlere bağışlayabiliriz. Evliya kabrini ziyaret eden, ziyaret sevabını başkasına bağışlayabilir. Selamlaşınca farz sevabı hâsıl olur. Bu farz sevabını da bağışlayabiliriz. İlim öğrenmek için kitap okusak, hâsıl olan sevabı gene her insana bağışlayabiliriz. Birine iftar versek, hâsıl olanı sevabı da bağışlayabiliriz. Sözün aslı, bağışlanmayan sevab yoktur.

Sevab armağan etmek
Sual:
Yaptığımız ibadetlerin sevabını ölmüşlerimize gönderince, haberdar olup oldukça seviniyorlar. Hayatta olanlara gönderince, haberleri olmadığına bakılırsa, bunlara sevab armağan edilmez mi?
CEVAP
Hayatta da olsa, ölmüş de olsa, her mümine, yaptığımız ibadetlerin sevabı armağan edilir. Bizim sevabımızdan asla eksilmeden, onlara da aynı sevab gider. Kabul olması için haberdar olmaları gerekmez. Doğrusu haberdar olmasa da, o sevab onların amel defterine yazılır.

Mümin, ibadetlerinin sevabını ölü diri her insana armağan edebilir. Kendi sevabından da asla eksilme olmaz. (Hidaye)

Hatm-i tehlilin, ölü diri, her insana faydası vardır. (Mekatib-i şerife)

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kendisi için yada başka Müslüman için 70 bin kelime-i tevhid [hatm-i tehlil] okuyanın günahları affolur.) [Makamat-ı Mazheriyye]

Sevabları bağışlamak
Sual:
S. Ebediyye’de, (Farz yada nâfile bir yakarma yapılırken yada yapıldıktan sonrasında, örnek olarak, namaz, oruç, sadaka, hatm-i tehlil, Kur’an-ı kerim okumak, zikir, tavaf, hac, umre, evliyanın kabrini ziyaret ve ölüye kefen vermek şeklinde yakarma ve taatlerin sevabı diri yada ölü başkasına armağan edilebilir) deniyor. Faideli Bilgiler kitabında, Fetava-yi Hindiyye kitabından alınarak, (Meydana getirilen ibadetin sevabını başkasına bağışlamak caizdir. Böylece namaz, oruç, sadaka, hac, Kur’an-ı kerim okumak, zikretmek ve peygamberlerin, şehitlerin, evliyanın, salihlerin kabirlerini ziyaret etmek, ölüye kefen vermek ve tüm hayrat ve hasenat sevabları bağışlanabilir) deniyor. Bu kitaplarda bildirildiği şeklinde, meydana getirilen yakarma ve iyiliklerin sevabını şu şekilde söyleyerek bağışlayabilir miyiz?
1- Farz yada nâfile, kırk senelik kıldığım namazların ve tuttuğum oruçların sevabını bağışladım. Aldığım abdestlerin sevablarını bağışladım. 2- Geçen yıl yaptığım umrenin sevabını sana bağışladım. 3- Hindistan’a gidince İmam-ı Rabbânî hazretlerinin kabrini ziyaret etmiştim. Hâsıl olan sevabı sana bağışladım. 4- Komşu ölünce, ona yaptığım kefenden hâsıl olan sevabı sana bağışladım. 5- Yaptırdığım çeşmeden hâsıl olan sevabı sana bağışladım. 6- Mektubat-ı Rabbânî’yi okudum. Ondan hâsıl olan sevabı sana bağışladım. 7- Katıldığım dînî sohbetten hâsıl olan sevabı sana bağışladım.
Bir de, Kur’an-ı kerim okuyunca bağışlandığı şeklinde, bu tarz şeyleri duaları yapılmak suretiyle başkalarına verebilir miyim?
CEVAP
Yukarıda bildirilen yakarma ve taatlerin hepsini ölü yada diri bir kişiye ya da tüm Müslümanlara bağışlamak caizdir. Sadece bu tarz şeyleri, Kur’an-ı kerim şeklinde duaları yapılmak suretiyle başkalarına vermek âdet değildir. Dikkat çekici işlerden sakınmalıdır.

Ölü için namaz kılmak
Sual:
Namaz kılıp, oruç tutuyorum, sevablarını ölmüş ana babama bağışlıyorum. Bir hoca, (Kimse kimsenin yerine namaz kılamaz, oruç tutamaz) hadisini bildirip, (Yaptıkların caiz değildir) dedi. Hocanın söylediği doğru mudur?
CEVAP
Doğru değildir. O hadis-i şerif, (Hepimiz, kendisine emredilen ibadeti kendisinin yapması gerekir. Bir kimse, başkasının yada ana babasının yerine namaz kılar, oruç tutarsa, ana babası namaz ve oruç borcundan kurtulamaz) anlamına gelir, fakat kıldığı namazların ve tuttuğu oruçların sevabları ana babasına gider. Kendileri kılmış şeklinde sevaba ulaşırlar. (Bahr)

Biri (Ya Resulallah, ölmüş ana babam için ne yapabilirim?) diye sorunca, Resulullah efendimiz, “sallallahü aleyhi ve sellem” (Onlar için namaz kıl, oruç tut!) buyurmuştur. (Redd-ül muhtar)

Tutulan orucun, kılınan namazın sevabı ana babaya bağışlanırsa, sevabları onlara ulaşır. Meydana getirilen ibadetlerin sevablarını tüm Müslümanlara bağışlamalı. Kendi sevabından da asla eksilme olmaz.

Başkasına sevab bağışlamak
Sual:
Bekara yada Haşr sûresinin sonunu imam okuyunca bizim de okumamız gerekir mi? Necm sûresinde, (İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur) dendiği için, bizim de bu ikisini ek olarak okumamız gerekiyormuş. Bizlere faydası yoksa, imam niye sesli okuyor ki?
CEVAP
Kur’an-ı kerimi okumak sünnet, dinlemek ise farzdır. Sünnet, farzın yanında denizde damla gibidir. Normal olarak imamın okumuş olduğu Kur’an-ı kerimi dinlemek, böylece farz sevabına kavuşmak gerekir. O âyet-i kerime, (İnsana, sadece dünyada emek harcayarak yapmış olduğu işler yarar verir) mealindedir. Kur’an-ı kerimi dinlemek de kendi yaptığımız bir iştir. Dinleyerek sevab kazanıyoruz. Dinlemeyene sevabı olmaz. Dinleyenin sevab alması bu âyet-i kerimeye de zıt değildir. Şeyhzade tefsirinde, bu âyet-i kerimenin mânası açıklanırken, (Çalışan kimse, başkasının da sevabdan paydaş olmasına niyet ederse, bu takdirde o da onun amelinin sevabından faydalanır. Bundan dolayı amel eden bu niyetle şer’an başkasına da vekâlet etmiş olur) buyuruluyor. Başkaları işlediği sevabları bizlere bağışlayabilir. Biz kendimiz yapmasak da bu sevablara kavuşuruz. Makamat-i Mazheriyye’deki hadis-i şerifte, (Bir kimse, başkası için yetmiş bin tane Kelime-i tevhid okursa, o kişinin günahları affolur) buyuruldu. Demek ki, başkaları da bir insanoğlunun günahlarının affolması için çalışabilir. Sevablarını ona bağışlamakla kendi sevablarından da bir eksilme olmaz.

Mürtedin sevabları
Sual:
Şahıs, mürted olunca tüm sevabları gidiyor, yine Müslüman olsa da sevabları gelmiyor. Bir kimse, bizlere oldukça sevab armağan etse, sonrasında mürted olsa, bizdeki sevablar da silinir mi?
CEVAP
Hayır, onu vermiştir. Verince ondan çıkmıştır. Onunla bir ilgisi kalmamıştır.

Sevab bağışlamak
Sual: Namaz Kitabı’nda, (Namaz, oruç, sadaka şeklinde nâfile ibadetlerin sevabını başkasına armağan etmek caizdir) deniyor. Buradan farz ibadetlerin sevablarının bağışlanmayacağı mı anlaşılmaktadır?
CEVAP
Evet, öyleki anlaşılıyor, fakat bu bir kavildir. Farzların sevablarının da bağışlanabileceğini bildiren kavil de vardır. İslam Ahlakı kitabında deniyor ki:
Namaz, oruç, sadaka ve Kur’an-ı kerim okumak, zikretmek, tavaf yapmak, hac, umre yapmak, peygamberlerin, evliyanın kabirlerini ziyaret etmek, mevta kefenlemek şeklinde farz yada nâfile ibadetlerin ve hayrat ve hasenatın sevabını, başkalarının ruhuna armağan etmek caizdir. İbadeti yapana da ve onların ruhlarına da sevab verilir. Bunun için, mezar başlangıcında yada başka yerde Kur’an-ı kerim okuyup, sevabı mevtalara armağan edilmeli ve onlar için derhal yakarma etmelidir. Bundan dolayı Kur’an-ı kerim okunan yere, rahmet ve bolluk iner. Burada edilen yakarma kabul olur. Mezar yanında okununca, kabre, rahmet, bolluk dolar. Hanefî mezhebine bakılırsa, bir kimse, nâfile oruç, namaz, sadaka, okumak sevabını ölü yada diri başkasına armağan ederse bunlara da sevabı gider. (Farzların sevabı armağan edilince de gider) diyen âlimler vardır. Sevablar, meyyitlere bölme edilmez. Her birine hepsi verilir. (İslam Ahlakı)

Sual: Bir Müslüman, farz yada nafile olarak yapmış olduğu tüm ibadetlerinin sevabını, diri yada ölmüş olanlara armağan edebilir mi?
Yanıt:
Bir kimse, farz olsun, nafile olsun, herhangi bir ibadeti yaparken yada yaptıktan sonrasında, örnek olarak namaz, oruç, sadaka, hatm-i tehlil, Kur’ân-ı kerim okumak, zikir, tavaf, hac, ömre, Evliyanın kabrini ziyaret ve meyyite kefen vermek şeklinde yakarma ve taatların sevabını diri yada ölü başkasına armağan edebilir. Şafii ve Maliki mezheplerinde ise, gövde ile yapılanlar armağan edilemez. İmâm-i Sübkî ve sonrasında gelen Şafii alimleri bunlar da armağan olunur dediler. Ücret ile yakarma yaptırmak yada ibadetin sevabını başkasına satmak batıldır. İbadeti yapmadan pazarlık edilirse, ücret olur. Yaptıktan sonrasında pazarlık edilirse, ibadeti satmak olur. Bu ibadetleri ücret karşılığı, pazarlık ederek yapmak caiz değildir. Allahü teâlâ için Kur’ân okuyup, verilen armağan kabul edilir.

Sual: Meydana getirilen tüm ibadetlerin, iyiliklerin sevabı, diri yada ölü her insana armağan edilebilir mi?
Yanıt:
Meydana getirilen ibadetin sevabını, ölü yada diri başkasına armağan etmek caizdir. Hac, namaz, oruç, sadaka, Kur’ân-ı kerim, mevlid okumak, zikir ve yakarma okumanın sevaplarını başkasına armağan etmek, Hanefî mezhebinde caizdir. Mâliki ve Şâfii mezheplerinde, sadaka, zekât ve hac şeklinde mal ile meydana getirilen ibadetlerin sevabını armağan etmek caiz olup, namaz, oruç ve Kur’ân-ı kerim okumak şeklinde gövde ile yapılanları caiz değildir. Hanefî olan, sevabını armağan eder. Mâliki ve Şâfii ise, meyyitin affı için yakarma eder.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/08/12/sevab-bagislamak/feed/ 0 5826