Hz. Peygamberimiz, mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini de tavsiye etmiştir (Tirmizî, Savm, 39). Ancak bu gün de ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden de bahsedilmemiştir. Bu bağlamda mübarek gün ve geceleri de, bağışlanma ve hayatımıza çeki düzen vermek için de fırsat anı olarak görmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla da müminler kandil gecelerinde, hayatlarının gidişatını da gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli ve, dua ederek, Kur’an-ı Kerim okuyarak, kaza veya nafile namaz kılarak da bu fırsatları değerlendirmelidirler.

Kandil gecelerinin gündüzlerinde de oruç tutmak bazı âlimlerce müstehap sayılmıştır. Zira bir rivayette de Hz. Peygamber (s.a.s.), Şaban’ın ortasında (yani berat gecesinde) ibadet de ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah, o gece güneşin de batmasıyla dünya semasına tecelli eder ve fecir de doğana kadar, Yok mu benden af isteyen onu da affedeyim, yok mu benden de rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete de uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu başka da bir şey isteyen… buyurur. (Bkz. Tirmizî, Savm, 39; İbn Mâce, İkâmet’u-Salat, 191) da demiştir. Buna karşılık Hz. Peygamber (s.a.s.), Zilhicce’nin ilk dokuz günü de (Ebû Dâvûd, Savm, 62; Tirmizî, Savm, 52), pazartesi ve perşembe günleri de, âşûrâ ve arefe günü oruç tutar. (Müslim, Sıyâm, 196, 197; İbnd Mâce, Sıyâm, 41,42), de pazartesi de orucunu soranlara; Bugün benim doğduğum, Peygamber olarak da gönderildiğim ve Kur’an’ın vahyedildiği gündür. Diye de cevap verirdi.