Kader – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Mon, 29 Apr 2019 00:42:15 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 Kaza ve kader ile ilgili çeşitli sorular https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/29/kaza-ve-kader-ile-ilgili-cesitli-sorular/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/29/kaza-ve-kader-ile-ilgili-cesitli-sorular/#respond Mon, 29 Apr 2019 00:42:15 +0000 Kaza ve Kadere iman]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5323

Sual: Şu Osmanlıca şiirde ne denmek isteniyor?
Hep kesbindendir ki bu belaları çekersin
Sa’yin deki noksanını atfı kader edersin
CEVAP

Başına gelen belalar, çektiğin sıkıntılar, hep dine uygun olmayan yanlış işlerindendir. Kısaca işlediğin günahlar sebebiyle başına bunlar geliyor. Sonrasında da kader böyleymiş dersin, suçunu kadere yüklersin.

Şans ve uğur
Sual:
Şans, uğur benzer biçimde şeyler hakikaten var mıdır? İslami açıdan bu benzer biçimde şeylere inanmanın bir mahzuru var mıdır?
CEVAP
Şans, Kader anlamına gelir. İnanmayan Müslüman olmaz.

Uğur da dinimizde vardır. Uğursuzluk yoktur. Bir vakası hayra yormakta sakınca yoktur. Fakat şerre, uğursuzluğa yormak uygun değildir. Dinimizde uğursuzluk yoktur. Bir şeyin, bir yerin uğursuz olması, Yahudilikte, Hristiyanlıkta vardır.

Hazret-i İkrime anlatır: Bir kuş ötüp geçtiğinde, oradakilerden biri hayra alamet bulunduğunu söylemiş oldu. İbni Abbas hazretleri de, (Hayra da, şerre de alamet değildir) buyurdu.

Kaderime küstüm
Sual:
Kaderime küstüm demek caiz mi?
CEVAP
Caiz değildir. Kader, Allahü teâlânın takdir etmiş olduğu alın yazısıdır.

Yazdıysa bozsun
Sual:
(Tanrı yazdıysa, bozsun) demek caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir; fakat yakarış şeklinde olursa caizdir. Bir hiç kimseye takdir edilen bela, kaza-i muallak ise, doğrusu, o kimsenin yakarış etmesi de, takdir edilmiş ise, yakarış eder, kabul olunca, belayı önler. (Ecel-i kaza)yı da, iyilik etmek geciktirir; fakat (Ecel-i müsemma) değişmez.

Allahü teâlâ bilir
Sual:
Tam ilmihaldeki, (Belli bir kâfirin kâfir kalacağını, Allahü teâlânın bildiğini kimse söylemesi imkansız) ifadesinden sanki (Tanrı bilmez) benzer biçimde anlaşılmıyor mu?
CEVAP
O mevzu, hatta o paragraf tamamen okunursa öyleki bir şey anlaşılmaz. Tek cümle alınınca yanlış anlaşılabilir. Ondan bundan önceki cümle ise şöyledir: (Belli bir kâfirin sonsuz kâfir kalıp kalmayacağını Allahü teâlâ bilir.)

Demek ki, Allahü teâlâ biliyor ki, bu kâfir sonsuz kâfir kalacaktır diye kimse söylemesi imkansız; bundan dolayı Tanrı’ın takdirini asla kimse bilmesi imkansız. Kısaca Tanrı indinde, o kimse kâfir olarak mı ölecek, yoksa imanlı mı ölecek bunu kimse bilmesi imkansız denmek isteniyor.

Hepimiz eceliyle ölür
Sual: (Ecelin benim elimden olacak) demek caiz midir?
CEVAP
Ecel, takdir edilen ölüm zamanı anlamına gelir. Başkası tarafınca öldürülen de, intihar eden de, doğrusu hepimiz eceliyle ölür. (Ecelin benim elimden olacak) sözünü, (Ölümüne ben sebep olacağım, bir engel çıkmazsa seni ben öldüreceğim) anlamında söylemek caizdir, fakat (Ölüm zamanını ben belirlerim) anlamında söylemek caiz olmaz.

Dilerse yaratır dilemezse yaratmaz
Sual:
Sevab yada günah olan bir işi, bir insan isterse yapabilir, istemezse yapmayabilir mi? Kısaca Allahü teâlâ, o işi yapmamıza izin verir mi, yapmamıza engel olur mu?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ kullarına irade vermiş, bu iradelerini, dilemelerini, işleri yaratmasına sebep kılmıştır. Bir kul, bir şey yapmak isteyince, Allahü teâlâ da dilerse, o işi yaratır. Kul dilemezse, Allahü teâlâ da dilemez ve o şeyi yaratmaz. Görülüyor ki, insan kendi istekli işlerini, isterse yapar, istemezse yapmaz. (1/286)

Kul, meyhaneye gitmek isterse, Allahü teâlâ da bunu dilerse, kul gider. Kul, camiye gitmek isterse, Allahü teâlâ da dilerse, o kul camiye de gider. Kul meyhaneye gitmek istemezse, Allahü teâlâ da dilemez ve kul oraya gitmez. Kısaca Allahü teâlâ zorla günah işletmez. Günah işleyenin, kaderim böyleymiş diyerek suçu kadere yüklemesi yanlıştır.

Bu işin kaderi
Sual:
(Bu işin kaderinde şu vardır) demek, dine aykırı mıdır? Tedbire engel midir?
CEVAP
Hayır, dine aykırı değil, tedbire de engel değildir. Her işte belli olayların olması tabiî bir şeydir. Sözgelişi harpte kazanılabilir, önlem alınmasına karşın kaybedilebilir, gazi yada şehit olunabilir. (Savaşın kaderinde gazi yada şehit olmak var) denir, dine aykırı yönü de yoktur. Av hayvanı avlanabilir. (Gözü tanede olan, kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz) derler. Bu şekilde bir kuş, tuzağa yakalanabilir. Olgunlaşan meyve, ağacın altına düşer demek, tecrübeyle elde edilmiş bir bilgidir. Denize düşen ıslanır demek de böyledir. Denize düşenin kaderinde ıslanmak vardır demek, yanlış olmaz.

Trafik kilitlenebilir. Trafiğe çıkanın, bunu göze alması gerekir. Trafiğin kaderinde, tıkanmak olabilir. Ateş düşmüş olduğu yeri yakar deriz. Ateşin düşmüş olduğu yeri yakması, kaderinde var denir. Önlem alınsa da, oldukça yağmur yağarsa alçak bölgeleri sel basabilir. Binalar oldukça sağlam olsa da, şiddetli bir zelzele oldukça yeri yıkabilir. Denizde yüzen boğulabilir. Önlem alınsa da, yer altında çalışan, göçük altında kalabilir. Her mesleğin kaderinde bu şekilde şeylerin olması tabiîdir. Bunların hepsi düzgüsel ise de, istismarı düzgüsel değildir.

Kaderin cilvesi demek
Sual: Kaderin cilvesi demek sövgü müdür?
CEVAP
Hayır.

Fena hava şartları
Sual: (İnsana yada hayvana çirkin demek caiz olmadığı benzer biçimde, “fena hava şartları” demek yada kadere de “fena” demek caiz değildir. Zira bunların yaratıcısı Tanrı’tır. Tanrı, çirkin şeyler yaratıyor demek caiz olmaz) deniyor. Tanrı’ın yarattığı fena şey olmaz mı? Kötüye fena denmez mi?
CEVAP
Normal olarak kötüye fena, çirkine çirkin denir. İyi fena, güzel çirkin her şeyi yaratan Tanrı’tır. Hava fena ise, (Fena hava şartları) da denir. Kaderimiz fena ise fena denir. Buradaki incelik şudur:
Bir insanoğlunun başına fena işler gelirse, (Kaderim böyleymiş) yada (Bu alnımın kara yazısıdır, ne kadar fena kaderim varmış) demesinde sakınca yoktur. Burada niyetin önemi vardır. (Kaderim fena imiş) demek sövgü olmaz, bundan dolayı günahlarımız yüzünden kaderimiz fena olmuştur. Kısaca kaderimizin fena olmasına kendimiz sebep olduk. Kendi arzumuzla yapacağımız iyi yada fena işler kaderimizdir. Günahlarımızın durumuna gore, bu fena de olabilir, iyi de olabilir. Fakat (Fena işlerimizi fena olarak yazmamalıydı) diyerek, amellerimize gore kaderimizi belirleyen Rabbimiz suçlanırsa elbet sövgü olur.

Kaza ve kadere razı olmak
Sual: Başımıza gelen iyi yada fena her şeye razı olmamak, kaza ve kadere razı olmamak anlamına mı geliyor?
CEVAP
Başımıza gelen her şey, Allahü teâlânın takdiriyle olduğuna gore, bunlara isyan etmek kadere razı olmamak anlamına gelir. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Her gün insanoğlunun karşılaşmış olduğu her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratmasıyla var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk bu şekilde olur. Kul isek, bu şekilde olmalıyız! Bu şekilde olmamak, kulluğu kabul etmemek ve sahibine karşı gelmek olur. Allahü teâlâ, hadis-i kudsîde buyuruyor ki:
(Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın! Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!) [3/59 -Taberânî]

Başa gelen her şeyin, Tanrı’tan geldiğine inanıp sabredip güzel karşılayan kimse, dünyada da oldukça mutlu olur. Bunun, deneyim ile de durağan(durgun) olduğu kitaplarda yazılıdır. Bunun için, yakarış ederken, (Yâ Rabbî, kaza ve kaderine razı olan kullarından eyle!) diye yakarış etmeliyiz.

Kadere inanmak, çalışmamak değildir
Sual: Bazı kimseler, din kaderciliği savunduğu için, ilerlemeyi değil, geri kalmayı teşvik ediyor diyorlar. Kısaca İslâmiyet kadere inanmayı emrettiği için çalışmaya, ilerlemeye engel mi olmuş oluyor?

Yanıt: Peygamber efendimiz; (İlim sahibi olan, Müslüman olur. Bilgisiz olan, din düşmanlarına aldanır) buyurarak, bilgili olmayı tavsiye buyurmaktadırlar. İslâmiyet, kadere inanmak ve kanaat etmektir. Fakat kader, bazı cahillerin zannettiği benzer biçimde çalışmamak, fazla istememek değildir. Kader, insanların ne yapacağını, Allahü teâlânın evvelinde bilmesi anlamına gelir. Allahü teâlâ, emek harcamayı emrediyor, çalışanları övüyor. Nisâ suresinin 94. âyetinde mealen; (Cihad edenler, çalışanlar, uğraşanlar, oturmuş olduğu yerde yakarma edip cihad etmeyenlerden daha üstündürler, daha kıymetlidirler) buyuruldu. Resulullah efendimiz; (Çalışıp kazananları Allahü teâlâ sever) buyuruyor. İslam âlimlerinin hazırladığı kitapları dikkatli bir halde okuyanlar, İslâmiyetin, çalışmak, kazanmak dini bulunduğunu daha iyi anlarlar. Resûlullah efendimiz; (İki gün bir derecede bulunan, ilerlemeyen aldandı), (İşlerinizi yarına bırakmayınız. Sonrasında yok olmuş olursunuz!) ve (Yabancı dil öğrenin. Düşmanın şerrinden böylece kurtulursunuz!) buyurarak, emek harcamayı, her gün ilerlemeyi, yükselmeyi emretmektedir.

Sual: İyi, fena ne var ise hepsini yaratan Allahü teâlâ mıdır?
Yanıt:
Allahü teâlâ, insanları yarattığı benzer biçimde, insanların işlerini de, O yaratıyor. İyi ve kötü, fena şeylerin hepsi Onun takdiri, dilemesi iledir. Fakat, iyi işlerden razıdır, beğenir, fenalardan razı değildir, beğenmez.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/29/kaza-ve-kader-ile-ilgili-cesitli-sorular/feed/ 0 5323
Kader ve kanaat https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/27/kader-ve-kanaat/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/27/kader-ve-kanaat/#respond Fri, 26 Apr 2019 22:32:20 +0000 Kaza ve Kadere iman]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5313

Sual: Kimisi, fena biriyle evleniyor, o fena de fenalık yapınca, (Ne yapayım kaderim böyleymiş) diyor. Kimisi gaza basıyor, son sürat giderken kaza yapıyor. (Ben ne yapayım alnımın yazısı böyleymiş. Önlem, takdiri bozamaz) diyor. Kimisi hırsızlık ediyor, mahkûm oluyor. (Ne yapayım benim kaderim bu şekilde kötüymüş) diyor. Kimisi, zararı dokunan şeyler yiyip içiyor, hastalanıp nüzul oluyor. (Nasıl yapsak, kaderin önüne geçilmez, olacakla öleceğe umar olmaz, biz tevekkül ediyoruz) diyor. Bunlar dine uygun mu?
CEVAP
Söylenilen sözlerin hepsi doğrudur; fakat burada yanlış olan, önlem almamaktır. Önlem almadan suçu kadere yüklemek yanlış olur. Evet, kaderinde bunlar vardı; fakat bunlara kendisi sebep oldu.

Resulullah efendimiz, bir köylüye, (Deveni ne yaptın?) diye sorunca, o da, (Tanrı’a tevekkül edip, kendi kendine bıraktım) dedi. Köylüye, (Deveni sıkı bağla ve sonrasında tevekkül et!) buyurdu. (İbni Asakir)

Kaza ve kaderimizi, başımıza gelecekleri bilmediğimiz için, önlem almak gerekir. Önlem almak, sebeplere yapışmak dinimizin emridir. (Dürer)

Fena kimselerle gezip, fena işler yaptıktan sonrasında, (Kaderim kötüymüş) diyerek suçu kadere yüklemek, cahillikten, ahmaklıktan başka şey değildir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/27/kader-ve-kanaat/feed/ 0 5313
Evlenmek ve kader https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/26/evlenmek-ve-kader/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/26/evlenmek-ve-kader/#respond Fri, 26 Apr 2019 07:29:04 +0000 Kaza ve Kadere iman]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5310

Sual: Kesinlikle kaderimizde olan kişiyle mi evleniriz, bizim seçme hakkımız yok mu?
CEVAP
Kader, insanların yapacakları işlerin, öncesinden bilinmesi anlamına gelir. Kaderle bizim seçimimiz, ayrı değildir. Seçince, o kaderimiz oluyor, ne işlemişsek, kiminle evlenmişsek o kaderimiz oluyor. Allahü teâlâ, olacak her şeyi bilmiş olduğu için, bizim ne yapacağımızı da bilir. İşte kader, Allahü teâlânın öncesiz ilmiyle, kendi irademizle yapacağımız işleri bilmesi anlamına gelir, zorla yaptırması demek değildir.

Kısmeti çıkmamak
Sual:
Bir kız evde kalınca, (Kısmeti çıkmadı, kaderi böyleymiş) deniyor. Kaderin görevi nedir?
CEVAP
Her şey takdir iledir. Evlenmek, nasibi çıkmak yada çıkmamak da takdire bağlıdır. Allahü teâlâ, takdirine gore sebepler yaratmaktadır. Örneğin bir kız yakarma eder, (Ya Rabbi, evlenmek hakkımda hayırlı ise, evlenmeyi bana nasip eyle!) der. Duası kabul olursa evlenir. Evlenmek için önlem almak ve sebeplere yapışmak gerekir. Örneğin fena biri ile evlenip de suçu kadere yüklemek doğru değildir.

İnsan, irade-i cüziyyesini kullanarak iyilik yaratılmasını isterse sevap, fenalık yaratılmasını isterse günah kazanır. İnsan günah işlerse cezasını, sevap işlerse mükâfatını görür. Kısaca Allahü teâlâ asla hiç kimseye zorla günah işletmez. İnsan, irade-i cüziyye ile yapmış olduğu işleri kendi yaratmıyor. Bu işlerin, hayrın ve şerrin yaratıcısı yalnız Allahü teâlâdır.

(Benim Cehenneme gideceğim alnıma yazılmışsa, kısaca kaderimde var ise, günah işler, Cehenneme giderim. Benim bunda ne suçum var. Kabahat kaderimdedir) diyenler çıkıyor. Hâlbuki Allahü teâlâ, hiç kimseye zor ile günah işletmez. Kader Tanrı’tandır. Sadece, cenab-ı Hakkın, kaderi kaza haline getirmesi, kısaca yaratması, insanoğlunun iradesini kullandıktan sonrasında oluyor. Örneğin, (Filan kimse, kendi isteği ile şu günahları işleyecektir) şeklindedir.

Kader mi?
Sual:
Salih bir genç bana talip iken, işi olmayan kuvvetsiz fakat boyunu posunu beğendiğim biri ile evlendim. Ahlakı da iyi çıkmadı. Sorun içerisindeyim. Kaderim mi bu şekilde idi?
CEVAP
Siz istemişsiniz, Allahü teâlâ da onu yaratmıştır. İnsan, irade-i cüziyyesini kullanarak iyilik yaratılmasını isterse sevap, fenalık yaratılmasını isterse günah kazanır. İnsan, günah işlerse cezasını, sevap işlerse mükâfatını görür. Allahü teâlâ, sizin ne yapacağınızı bilmiş olduğu için bunu levh-i mahfuza yazıyor. Buna kader yada alın yazısı deniyor. Levh-i mahfuzda yazılı olduğundan siz onu yapmıyorsunuz. Yapacağınız bilinmiş olduğu için levh-i mahfuza yazılmıştır. Bundan dolayı, fena bir iş yapmış olup, (Ne yapayım, kaderim bu şekilde imiş) demek yanlış olur.

Evlilik ve kader
Sual:
Ben kızımı, dinini bilen iyi bir Müslümanla evlendirmek isterim, fakat biri bana (Tanrı, onun alnına içkici, fena birini yazdıysa, sen değiştiremezsin, senin yüzünden kız evde duracak, günaha girme, bırak kiminle evlenirse evlensin! Kızın evliliğine mâni olma) dedi. Mâni olmak mı, yoksa mâni olmamak mı günahtır?
CEVAP
Öyleki diyenler, kaderi bilmedikleri için yanlış söylüyorlar. Kader, her insanın kendi iradesiyle, ne yapacağını, kiminle evleneceğini, Cenab-ı Hakk’ın ezelî ilmiyle bilmesi anlamına gelir. Biz, kiminle evlenmeye karar vermişsek, o bizim kaderimiz oluyor. Allahü teâlâ, olacak her şeyi bilmiş olduğu için, bizim ne yapacağımızı da bilir. Kısaca kader, Allahü teâlânın ezelî ilmiyle, kendi irademizle yapacağımız işleri bilmesidir, zorla yaptırması değildir. Tanrı, asla kimsenin alnına (Fena biriyle evlensin) diye yazmaz. Biz, kendi irademizle, içkiciyle evlenmeye karar vermişsek, bunu yazar. Kızımızın iyi biriyle evlenmesi için çaba etmezsek, kötüyle evlenmesine göz yumarsak günah olur. Sonrasında (Kaderi böyleymiş) demek yanlış olur.

İrade-i cüziyyesini kullanarak, iyilik yaratılmasını isteyen sevaba, fenalık yaratılmasını isteyen de günaha girmiş olur. Günah işleyen cezasını, sevab işleyen mükâfatını görür. Kızını iyi biriyle evlendiren de sevaba, kötüyle evlendiren de günaha girer.

(Deveni sıkı bağla, ondan sonrasında tevekkül et!) hadis-i şerifi gösteriyor ki, deveyi bağlamadan, özgür bırakıp Tanrı’a emanet etmek yanlıştır. Ikimiz de, kızımızın iyi biriyle evlenmesi için tüm tedbirleri almalıyız. Önlem alırsak, âhirette görevli olmayız. Fena biriyle evlenmesine razı olup da, suçu kadere yüklemek doğru değildir. Kısaca fena ile de, iyi ile de evlenmesine kendimiz sebep oluyoruz. İçkili otomobil kullanıp sonunda kaza yapanın, (Takdir bu şekilde imiş) demesi, yanlış olduğu benzer biçimde, fena biriyle evlenip de, suçu kadere yüklemesi de yanlış olur.

Evlilik ve kader
Sual: (Evlilikte kader, öteki kaderlerden farklıdır. Evlilik için önlemli olmak, yakarma etmek ve sebeplere yapışmak faydasızdır. Kaderde ne yazılıysa o olur. Bu sebeple Peygamberimiz, “Benimle beraber, melekler de yakarma etse, gene kaderinde yazılı evleneceğin kişiyi değiştiremeyiz” buyuruyor) diyenler oluyor. Ben dindar birini arıyorum. Kaderimde ateist yazılıysa, ben onunla evlenmek zorunda mıyım?
CEVAP
Kaderi bilmeyenler, bu şekilde yanlış söylüyorlar. Tüm kaderler aynıdır. Evliliğin kaderi değişik değildir. (Kaderimi ben kendim çizerim) yada (Yoksul halkın kaderine terk edilmesine razı olmayız) benzer biçimde sözler, kaderin ne işe yaradığını bilmememizden meydana gelmektedir. Diyelim, o idarecinin çalışmasıyla halk fakirlikten kurtuldu. Halkın kaderini mi değiştirdi? Hayır, demek ki halkın kaderi, fakirlikten kurtulmaktı. Hepimiz, kaderinde olanı yapar. Kısaca bizim kendi irademizle, ne işleyeceğimizi Allahü teâlâ bilmiş olduğu için, onu alnımıza yazıyor. Yoksa onu yazdığı için biz işlemiyoruz, kendi irademizle yapıyoruz.

Kader, her insanın kendi iradesiyle ne yapacağını, kiminle evleneceğini, Cenab-ı Hakk’ın, ezelî ilmiyle öncesinden bilmesi anlamına gelir. Zorla yaptırması demek değildir. Biz, kiminle evlenmeye karar vermişsek, o bizim kaderimiz oluyor. Allahü teâlâ, olacak her şeyi bilir. Yapacağımız şeyleri yazması kaderimiz oluyor.

Tanrı, asla kimsenin alnına (Fena biriyle evlensin) diye yazmaz. Biz, kendi irademizle, içkiciyle evlenmeye karar vermişsek, bunu yazar. Kızımızın iyi biriyle evlenmesi için çaba etmezsek, kötüyle evlenmesine aldırış etmezsek, hadis-i şerifte bildirildiği benzer biçimde lânetlik oluruz. (Kaderi böyleymiş) diyerek Allahü teâlâyı suçlamak oldukça yanlış olur.

İrade-i cüziyyesini kullanarak, iyilik yaratılmasını isteyen sevaba, fenalık yaratılmasını isteyen de günaha girmiş olur. Günah işleyen cezasını, sevab işleyen mükâfatını görür. Kızını iyi biriyle evlendiren sevaba, kötüyle evlendiren de günaha girer.

(Hanım, ya malı yada güzelliği için ya da da dini için alınır. Siz dindar olanını alın!) hadis-i şerifi de gösteriyor ki, eğer evlilikte bizim rolümüz olmasaydı,(Dindar olanını alın!) buyurulmazdı. Başka bir hadis-i şerifte, (Kızını fâsık olana veren lânetlenmiştir)buyuruluyor. Daha birçok hadis-i şerif vardır. Bizim müdahalemizin faydası olmasaydı, bu şekilde buyurulmazdı.

Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” emrine uyarak, oğlumuzun yada kızımızın iyi biriyle evlenmesi için tüm tedbirleri almalıyız. Önlem alırsak, âhirette görevli olmayız. Fena ile de, iyi ile de evlenmesine kendimiz sebep oluyoruz. İçkili otomobil kullanıp sonunda kaza yapanın, (Takdir böyleymiş) diyerek kaderi suçlaması yanlış olduğu benzer biçimde, fena biriyle evlenenin de, suçu kadere yüklemesi yanlış olur.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/26/evlenmek-ve-kader/feed/ 0 5310
Kader değişir mi? https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/25/kader-degisir-mi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/25/kader-degisir-mi/#respond Thu, 25 Apr 2019 11:25:03 +0000 Kaza ve Kadere iman]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5306

Sual: Yakarış ile yazgı değişir mi? (Tanrı yazdıysa bozsun) deyimindeki mana nedir? Yakarış etmeyi dilemek de kaderden mi? Kaderin ömrü nereye kadardır? Öncesiz mi, yoksa sonsuz mi? Kaderin de bir kaderi var mı?
CEVAP
Ilkin kaza ve yazgı ile çeşitlerini bilmek gerekir.
Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı ulaşınca yaratmasıdır. Şu demek oluyor ki yazgı, maaş bordrosu gibidir. Kaza ise, bu maaşın dağıtılmasıdır. Allahü teâlâ, her insanın ne yapacağını, nerede iyi mi öleceğini bilir. Buna, yazgı, kısmet, baht, nasip, şans, yazgı, alınyazısı deniyor.

Bir film yine yine gösterilse, bunu evvelinde seyretmiş biri, ikinci, üçüncü kere seyrederken, (Baş rolde oynayan oyuncu, attan düşüp ölecek) dese, o söylediği için mi filmdeki oyuncu ölüyor, yoksa, söyleyen daha ilkin seyrettiği için mi biliyor?

Allahü teâlâ da insanların başlarına ne geleceğini bilmiş olduğu için, bu tarz şeyleri levh-i mahfuza yazmıştır. Bir âyet meali şöyledir:
(Tanrı her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfuzda]dır.) [Hud 6]

Kaderin değişeni de, değişmeyeni de vardır. Sözgelişi değişmeyen ecele, ecel-i müsemma denir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ecel bir an gecikmez ve vaktinden ilkin de gelmez.) [Araf 34]

İnsanın işine nazaran, ömrü ve rızkı değişebilir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Tanrı, dilediğini siler, dilediğini değiştirmez. Ümm-ül-kitab [levh-i mahfuz] Ondadır.) [Ra’d 39]

Ümm-ül kitap, öncesiz olan kelam-ı İlahinin yazılı olduğu kitaptır. Melekler, bunu anlayamaz. Zamanlı değildir. Tanrı’tan başka, kimse bilmez. Asla yok olmaz. Levh-i mahfuzda değişim olur. Bunu melekler görür. İnsanın, işine nazaran, ömrü ve rızkı değişir. İyiler fena, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Bir başka âyet meali de şöyledir:
(Her insanın ömrü ve ömürlerin kısalması normal olarak kitapta yazılıdır.) [Fatır 11]

Değişebilen kaza kadere kaza-i muallak denir. Bir kimse, iyi amel yapmış olup duası kabul olursa, o kaza değişebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kaza-i muallakı hiçbir şey değiştirmez. Yalnız yakarış değiştirir.) [Hakim]

(Kader, tedbirle, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan yakarış, bela gelirken korur.) [Taberani]

(Sıla-i rahm ömrü uzatır.) [Taberani]

Kaderin levh-i mahfuzda yazılması kazadır. Bir hiç kimseye takdir edilen bela, kaza-i muallak ise, o kimsenin yakarış etmesi de takdir edilmişse, yakarış eder, kabul olunca belayı önler. Duanın belayı önlemesi de kaza ve kaderdendir. Şemsiye yağmura siper olduğu benzer biçimde, yakarış da belaya siper olur.

Ecel-i müsemma değişmez fakat; Ecel-i kaza değişebilir. Bir örnek: İki şahıs, Hazret-i Davud’a birbirini yakınma etti. Azrail aleyhisselam gelip, (Bu iki kişiden birinin eceline yedi gün kaldı. İkincisinin ömrü de, yedi gün ilkin bitmişti; fakat ölmedi) dedi. Hazret-i Davud, şaşkınlık edip sebebini sorunca cevaben dedi ki:
(İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargın idi. Bu gidip onun gönlünü aldı. Bunun için Allahü teâlâ, bunun ömrünü 20 yıl uzattı.) [Levh-i Mahfuz ve Ümm-ül-kitab risalesi]

İnsanın kaderi değişebilir mi?
Sual: Bir kimsenin, yapmış olduğu ameller ve tercihlere nazaran kaderi değişebilir mi, iyiyken fena ve kötüyken iyi olabilir mi?

Yanıt: Mevzu ile ilgili olarak Ahmed ibni Kemâl paşa hazretleri, “Levh-il-mahfûz ve Ümm-ül-kitâb” risâlesinde buyuruyor ki:
“Ra’d sûresindeki, (Allahü teâlâ, dilediğini siler. Dilediğini değiştirmez. Ümm-ül-kitâb, Ondadır) mealindeki âyet-i kerimede, levh-i mahfûz bildirilmektedir. Ümm-i kitâb, ezelî olan kelâm-ı ilâhînin ismidir. Melekler, bunu anlayamaz. Zamanlı değildir. Şu demek oluyor ki burada süre yazılı değildir. Allahü teâlâdan başka, kimse bilmez. Asla yok olmaz. Levh-i mahfûzda ise, değişim olur. Bunu melekler görür. İnsanın, işine nazaran, ömrü ve rızkı değişir. İyiler fena, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece birine ölümüne yakın, iyi işler yaptırıp, son nefeste inanç ile gönderir. Bir başkasına fena amel işletip, imansız gönderir. Bunun için, Resulullah efendimiz, devamlı, (Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik) duasını okurdu ki, “Ey büyük Allahım! Kalpleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, sadece sensin. Kalbimi, dininde sâbit kıl, doğrusu dininden döndürme, ayırma!” anlamına gelir. Eshab-ı kiram bunu işitince; “Ya Resûlallah, siz de, dönmekten korkuyor musun?” dediklerinde; (Mekr-i ilâhîden, beni kim temin eder?) buyurdu. Bundan dolayı hadis-i kudsîde; (İnsanların kalbi Rahmânın kudretindedir. Kalpleri, dilediği benzer biçimde çevirir) buyurulmuştur. Şu demek oluyor ki Celâl ve Cemâl sıfatları ile, kötüye ve iyiye çevirir.”

İnsanın ömrü değişebilir mi?
Sual: Bir insanoğlunun, yapacağı yakarış yada vereceği sadaka sebebi ile ömrü kısalabilir yada uzayabilir mi, bir de gelecek olan dertler, belalar, sadaka yada yakarış ile önlenebilir mi?

Yanıt: Mevzu ile ilgili olarak İmâm-ı Gazâlî hazretleri, İhyâ-ül’ulûm kitabında buyuruyor ki:
“Kazâ-i mu’allak, Levh-i mahfuzda yazılıdır. Eğer o kimse, iyi amel yapmış olup, duası kabul olursa, o kaza değişir.” Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kader, önlem ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan yakarış, o bela gelirken korur.)

Duanın belayı def etmesi de, kaza ve kaderdendir. Kalkan, oka siper olduğu benzer biçimde, su, yerden otun yetişmesine ve havanın oksijen gazı, canlının hücrelerindeki besin maddelerini yakıp hararet meydana gelmesine sebep olduğu benzer biçimde, yakarış da, Allahü teâlânın merhametinin gelmesine sebeptir. Bir hadis-i şerifte;
(Kazâ-i mu’allakı, hiçbir şey değiştiremez. Yalnız yakarış değiştirir ve ömrü, yalnız, kayra, iyilik arttırır) buyuruldu. Allahü teâlânın takdirinin doğrusu kaderin, Levh-i mahfuzda yazılması kazadır. Bir hiç kimseye takdir edilen bela, kazâ-i mu’allak ise, doğrusu o kimsenin yakarış etmesi de, takdir edilmiş ise, yakarış eder, kabul olunca, belayı önler. Ecel-i kazâyı da, iyilik etmek geciktirir. Fakat, Ecel-i müsemmâ değişmez. Ecel-i kazâ denilen, örnek olarak, bir kimse, eğer iyi iş yapar, veya sadaka verir, hac ederse ömrü altmış yıl; bu tarz şeyleri yapmazsa kırk yıl diye takdir edilmesi gibidir. Zaman tamam olunca, eceli bir an gecikmez. Birinin üç gün ömrü kalmış iken akrabasını, Tanrı rızası için ziyaret etmesi ile, ömrü otuz yıl uzar. Otuz yıl ömrü olan kimse de, akrabasını terk etmiş olduğu için, ömrü üç güne iner.

Davud aleyhisselamın yanına iki şahıs gelip, birbirinden şikâyet ederler. Dinleyip karar verip giderken, Azrail aleyhisselam gelip;
– Bu iki kişiden, birincisinin eceline yedi gün kaldı. İkincisinin ömrü de, yedi gün ilkin bitmişti, fakat ölmedi dedi. Davud aleyhisselam şaşıp, sebebini sorunca;
– İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargındı. Bu gidip, onun gönlünü aldı. Bundan dolayı, Allahü teâlâ, buna yirmi yıl yaşam takdir buyurdu dedi.

Tefsîr-i Hâzinde deniyor ki:
“Takdir, ezelde Levh-i mahfûzda yazılmıştır. Sonradan bir şey yazılmaz. Levh-i mahfûzda olacak değişimler ve ömürlerin artması, kısalması, ezelde yazılmıştır. Buna kazâ-i mu’allak denir. Allahü teâlânın kaderi, doğrusu ezelde bilimsel iyi mi ise, Levh-i mahfûzdaki değişimler, ona uygun olur. Hazret-i Ömer yaralanınca, Ka’bül-ahbâr hazretleri;
“Hazret-i Ömer daha yaşamak isteseydi, yakarış ederdi. Zira onun duası normal olarak kabul olur” dedi. Oradakiler;
-Iyi mi bu şekilde söylüyorsun, Allahü teâlâ mealen; (Ecel, bir an gecikmez ve vaktinden ilkin gelmez) buyurdu, dediklerinde;
-Evet, ecel hazır olduğu zaman gecikmez. Ecel hasıl olmadan ilkin, sadaka, yakarış ve amel-i salih ile, yaşam uzar. Zira Fâtır sûresinde mealen; (Her insanın ömrü ve ömürlerin kısalması hep yazılıdır) buyurulmaktadır dedi.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/25/kader-degisir-mi/feed/ 0 5306
KADER NEDİR https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/28/kader-nedir/ https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/28/kader-nedir/#respond Sun, 28 Feb 2016 12:11:48 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=1826

Kaderin ne olduğuyla ilgili yıllardır tartışmalar olmuştur. Kimi kaderi Allah’ın bize yazdığı bir senaryo olduğunu söylemiş, kimi madem biz Allah’ın bize yazdığı kaderi oynuyoruz dünyadaki fiillerimizden mahşerde sorumlu tutulmamalıyız demiş, kimileri de kaderin insan yaşamında belirli alanları kapsadığı, kişinin kendi iradesi dışında gelişen olaylara kader demişlerdir.

İnsanoğlu doğduğu andan itibaren, kendini bilmeye başladıktan sonra, yani aklı doğruyu ve yanlışı ayırt edebilmeye başladıktan sonra yapmış olduğu eylem ve davranışlardan sorumludur, yani kişinin eylem ve fiilleri Allah yazmamıştır, Allah ezeli ilmiyle kulun iyi veya kötü, cennetlik veya cehennemlik olduğunu bilir.

Allah’ın kul üzerindeki kader etkisi kişinin ana ve baba seçimi gibi kendi iradesi dışındaki oluşumlarda etkilidir, örnek vermek gerekirse mesela hapiste yatan bir hükümlü nasıl ki istediği zaman dışarı çıkamıyorsa, istediği zaman saatte yemek yiyemiyorsa, istediği saatte yatıp istediği saatte kalkamıyorsa, bunun dışında istediği zaman tuvalet ihtiyacını karşılayabiliyorsa, bir takım el işleri yapabiliyorsa, kısıtlı hareket alanında kendisine izin verilen ölçüde hareket edebiliyorsa, aynen kaderde böyledir, Allah’ın bize uygun gördüğü belirli bir hareket sahasında gerçekleşen serbestlikte bir sınav yaşantısı içinde hareket edebiliyoruz.

Bu alemde tesadüf diye bir şey yoktur, tüm oluşumlarda, tüm olaylarda ne kadar tesadüf gibi görünse de tüm bu oluşumlar ilahi bir tasarımın muhteşem bir eseridir.

Doğal afetler, doğa olayları, ölümler ve bu benzeri tüm olaylar Allah’ın takdiri ilahisidir, bunların hepsi sebepler manzumesidir, deprem, sel, ölümler, Azrail, melek, şeytan, iblis hepsi birer sebeptir, hepsinin tasarlayıcısı Allah’tır, insanlar bilmeden bu sebeplere isyan ederse aslında bilmeden Allah’a asi olmaktadırlar.

Bizlere düşen görev çalışıp, her türlü tedbiri alıp Allah’a tevekkül etmektir, Allah’tan ne gelirse sabr edip kulluk görevlerini en yüksek seviyede yerine getirmektir, sevgiyle kalın.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/28/kader-nedir/feed/ 0 1826