Tarihte farklı coğrafyalarda ve farklı zamanlarda yüzlerce farklı din oluşmuştur. Hristiyanlık Musevilik ve İslamiyet dinleri semavi dinler olarak en büyük dinlerdendir. Bu üç din arasında insan yaşayışına uygun olan en güzel ahlakı öğütleyen sosyal yaşamın zorluklarına çözüm getiren din islam dinidir.

İslamın Yeryüzünde Dağılışı

Yeryüzünden 7 milyar insan yaşamaktadır. İslamiyet dinine mensup olan bir milyara yakın insan mevcuttur. İslamiyet dininin yeterince iyi anlaşılmaması nedeniyle kalan diğer 6 milyar insan popülasyonu farklı dinlere yönelmiştir. İslam dini içerden bakıldığında Sevgi merhamet ve adalet temelleri üzerine inşa edilen bir din iken, dışarıdan bakıldığında sert katı kuralları olan bir din olarak görülmektedir. Bunun en büyük nedeni İslam dininin hak ettiği şekilde yeterince ifade edilemiyor, tanıtılamıyor olmasındandır.

Emevilerin İslam Üzerinde Etkisi

Özellikle Emeviler’in halifeliği almalarından sonra belli bir değişime uğramış olan İslam dini en saf hali ile en son Peygamberimiz Hazreti Muhammed(s.a.v) zamanından biraz daha farklı bir boyuta taşınmış, siyasi ve ekonomik faktörlerin etkisiyle değişime uğramıştır. Camel Savaşları, peygamberimizin vefatından sonra gerçekleşen İrtidat Savaşları müslümanlar arasında olan savaşlardır. Peygamber Efendimizin vefatından sonra zekat vermek istemeyen Arapların isyanı baş göstermiş ve halife Ebubekir tarafından isyanlar zorla bastırılmıştır. Dönemin zekat anlayışı 1/40 oranına indirgenmiştir.

Hadislerin çokluğu

İslam dininin kitabı Kur’an-ı Kerim’dir. Bu kitap son kitaptır. Her Müslüman bu kitapta yazılı olanları okumak, anlamak ve hayatında uygulamakla mükellef iken, büyük çoğunluk bu kitabı hakkıyla okumamaktadır. Dinini tanımak için belli bir zümreye başvurmakta ve onların verdiği bilgilerle hareket etmektedir. Mustafa Karataş’ın “Rivayet Tekniği açısından Hadislerin artması ve Sayısı” isimli doktora tezinde, Hicri 3. Asırda 1 milyon 500 bin hadisin var olduğu yazılıdır. Peygamber Efendimizin bu kadar sayıda söz söylemiş olması mümkün değildir. Dolayısıyla bizler modern çağın manevi karanlığında el yordamı ile ilerlerken; Kur’an’a uyan hadisleri almalı, diğerlerini ayrı olarak sınıflandırmalıyız. Çünkü bu kadar fazla hadisi bir araya getirerek incelediğinizde birbirleri ile çelişen bir çok uydurma hadisin varlığına şahit olabiliyorsunuz.

İslamiyet son Peygamber Hz. Muhammed (sav) vahiy yoluyla gönderilen son dindir. Dört büyük kitaptan olan son kitap Kur’an-ı Kerim’dir.6666 ayetten ve 114 sureden oluşmaktadır.604 sayfa vardır,toplam 30 cüz bulunmakta ve her cüz 20 sayfadır. Bu kitapta nelere uymamız gerektiğini neler yapmalı ve yapmamalı olduğumuz yazmaktadır. Arabistan’dan çıkıp bütün dünyaya yayılan İslamiyet hoşgörü dinidir. Kur’an-ı Kerimde yazan her şey Müslümanlar için farzdır. Hz. Muhammed (sav) vefat ölmeden önce veda hutbesinde insanlara seslenmiştir. İslamiyet için insanlığa öğütler vermiştir. Hz. Muhammed vefat ettikten sonra 4 halife olan Hz. Ebubekir , Hz. Osman , Hz. Ali ve Hz. Ömer’dir. İslamiyet’i yaymak için mücadeleler vermişlerdir. Türklerle tanışıp İslamiyet’i öğretmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu halifeliği alarak İslamiyet’i tanıtmışlardır. Allah’ın bize söylediklerini yapmamız farz , Peygamber efendimizin bize söylediklerini yapmamız ise sünnettir. Müslümanlara farz olan günde 5 vakit  Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazı vardır. Bunun yanı sıra yılda 1 ay olan Ramazan ayında oruç tutmak, senede bir defa kurban kesmek, durumu olmayanlara zekat vermek ve Müslüman olmak için Kelime-i Şehadet getirmek  İslam’ın beş şartını da yerine getirmemiz gerekmektedir. İmanın şartları da Allaha iman, Peygamberlere iman, Kitaplarına iman, Meleklerine iman,Ahirete iman, Hayır ve şerrin Allahtan geldiğine iman olarak 6 tanedir.Yılda 2 tane dini bayram vardır. Bunlar Kurban ve Ramazan Bayramı olarak 2 tanedir. Bu saydıklarımız Müslümanlar arasında ergenliğe ulaşıldığı vakit başlamakta ve ölünceye kadar Müslümanlar üzerine farz olan şeylerdir. Müslüman’ların namaz kıldığı yere CAMİ denmektedir. Cami’de namaz kıldıran kişiye İMAM denir. Dört büyük melek vardır  bunlar Cebrail , Azrail, Mikail ve İsrafil ‘dir. Cebrail vahiy meleği olup peygamberlere Allah’ın mesajlarını getirmekle görevlendirilmiştir. Azrail meleği ölüm meleği olup canlıların canını almakla görevlendirilmiştir. Mikail meleği tabiat olaylarını yerine getirmekle görevlendirilmiştir. İsrafil meleği ise Kıyamet kopacağı vakit sur’u üfürerek kıyameti kopmasını sağlamakla görevlendirilmiştir. Ahiret inancında ise Cennet ve Cehennem vardır. Allah’ın ve peygamberlerin dediklerine uyanlar Cennet’e, uymayanlar ise Cehenneme gideceklerdir. Müslümanların dini merkezi Kabe’ dir. Mekke’de bulunmaktadır. Hacca giden Müslüman’ların etrafında dönmesine tavaf denir. Hac zamanında Mekke ve Medine’ye giden Müslümanlara HACI denmektedir.

İslamiyet dünyaya gönderilen son din ve İslamiyet’in gönderilen son Peygamber Hz. Muhammet (sav)’dir.

İslam’ın farzlarından olan oruç peygamberimizin Medine’ye hicretinden bir buçuk sene sonra şaban ayının onuncu gününde akıl baliğ olan her Müslüman’a farz kılınmıştır.

Oruç tutmak sadece aç susuz ve cinsel isteklerden uzak kalmak olarak düşünülmemelidir. Bu ibadet insanın nefsini köreltir, vücudun sıhhatini düzeltir, insanı zinde tutar, aç kalmış fakir gariban insanların halini anlamamız konusunda bize büyük bir ders olur ve insana şükrü öğretmenin en iyi yollarındandır.

Oruç İslam’ın 5 şartından biri olmakla beraber, insanın sıhhati içinde çok önemli bir ibadettir. Vücuda gün içerisinde hafiflik verdiği için çalışan insanları rahatsız etmez ve daha rahat çalışabilme imkanıyla zindelik verir. Ramazan aylarında kendimizi rahat hissetmemizin nedeni de bu zindeliktir. Oruçluyken ramazan ayında vücudumuzdaki iç organlar yılın diğer aylarına kıyasla daha rahat çalışır. Çünkü insan midesinin boş olması diğer organlara da rahatlık verir. Ayrıca pazartesi ve Perşembe günleri de oruç tutmak Peygamber efendimizin sünnetlerindendir.

Oruçlu bir insan sahur vakti ve iftarda olmak üzere günde iki öğün yemek yer. Bu da günümüz tıbbının ve doktorlarının tavsiye ettiği beslenme şeklidir. Sahur yemeği yemek çok faydalıdır ve sahursuz tutulan oruç insana zararlı olabilir. Peygamber efendim (s.a.v) şöyle buyurmuştur ; Sahur yemeğinde bereket vardır.

Orucu bozan durumlar: Yemek yemek, bir şey içmek , cinsel ilişkiye girmek. Nargile sigara vb. şeyler kullanılması da orucu bozar. Ağızdan alınan ilaçlara da yemek yeme hükmüyle aynı hüküm verilir.

Orucu bozmayan durumlar: Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içmek, ağza gelen kusmuğun geri gitmesi, (Bir avuçtan az kusmakta orucu bozmaz) oksijen tüpüyle hava verilmesi, göze ilaç damlatmak, göze ilaç damlatmak, gıybet/dedikodu etmek,rüyada ihtilam olmak (uyanıldığında gusül alınabilir), güzel koku koklamak, ağzı yıkadıktan sonra kalan yaşlığı tükürükle beraber yutmak, dişler arasında kalan nohuttan küçük maddeyi yutmak, uyanıkken sadece bakarak cünüp olmak, cinsel organdan mezi gelmesi, misvak kullanmak.

Oruç bozulduğunda mükellef kişi bozulma şekline göre ya kaza orucu tutar ya da kefaret orucu tutar. Kefaret orucu iki ay boyunca ara vermeden ve sonra bir gün kaza orucu tutmayla beraber 61 gün tutulur.

Kaza gerektiren durumlar: Boğaza kaçan yağmur, dolu, kar, abdest alırken boğaza ya da genze hatayla su kaçması, zor kullanılarak orucu bozdurmak, unutarak yiyip içtikten sonra oruç bozuldu zannederek bir şeyler yemek, dişler arasında kalan nohut büyüklüğünde kalan şeyi yemek, sahur vaktinin geçtiğinden haberi olmadan yemeye devam etmek, oruca niyet etmeden yiyip içmek de sadece kaza gerektirir.

Kefaret orucu gerektiren durumlar: Cinsel ilişkiye girmek, bilerek yiyip içmek ilaç yutmak, ağza giren kar yağmur ya da doluyu bilerek yutmak, sigara tütün kullanmak.