insan – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Tue, 17 Sep 2019 11:06:42 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 Salih insan olmak için https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/17/salih-insan-olmak-icin/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/17/salih-insan-olmak-icin/#respond Tue, 17 Sep 2019 11:06:42 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5968

Ali Ramiteni hazretleri buyuruyor ki: Salih bir kimse olabilmek için şu on şey gerekir:
1- Temiz olmalı. Temizlik iki kısma ayrılır:
a- Zâhiri temizlik: Dış görünüşün temiz olmasıdır. Bu, tüm insanların dikkat edeceği hususlardandır. Giyecek, yiyecek, içeceklerin ve kullanılacak tüm eşyaların temiz olmasıdır.

b- Bâtıni temizlik: Kalbin iyi huylarla dolu olmasıdır. Hased etmemek, başkaları hakkında fenalık düşünmemek, Tanrı düşmanlarını sevmemek, dostlarını sevmek gerekir. Kalb, Allahü teâlânın nazargâhıdır. Bu sebeple kalbe dünya sevgisi, mideye de haram lokma koymamalıdır. Bir hadis-i şerifte, (Haram yiyenin duası kabul olmaz) buyuruldu. Kalb temiz eğer olmazsa ibadetlerin lezzeti alınamaz, Allahü teâlâya ilişik bilgilere şu demek oluyor ki marifete, kavuşulamaz.

2- Dile haiz olmalı. Dilin uygunsuz sözleri söylemeyip susması, Kur’an-ı kerim okuması, emr-i maruf ve nehy-i münkerde bulunması, dinin emirlerini yapmayı ve yasaklarından kaçınmayı bildirmesi şeklinde. Peygamber efendimiz de, (İnsanlar, dilleri yüzünden Cehenneme atılırlar) buyurdu.

3- Kalabalıklardan uzak durmalı. Bu sebeple göz, haramlara bakmamış olur. Şundan dolayı kalb, göze tâbidir. Her harama bakış, kalb aynasını karartır. Peygamber efendimiz, (Yabancı hanımefendilere şehvetle bakanların gözlerine, kıyamette erimiş kızgın kurşun dökülecektir) buyurdu. Adamların yabancı hanımefendilere, bayanların da yabancı erkeklere şehvetle bakması haramdır.

4- Oruç tutmalı. İnsan oruç tutmak suretiyle meleklere benzemiş ve nefsini ezmiş olur. Bir hadis-i kudside; (Oruç bana aittir. Orucun ecrini ben veririm. Sevabı nihayetsizdir) buyrulmaktadır. Başka bir hadis-i şerifte de; (Oruç, Cehenneme kalkandır) buyuruldu. Oruç tutarak gönlü huzura kavuşturmalı ve şeytanın yolunu kapatıp, siper hasıl etmelidir.

5- Tanrı’ı fazlaca anımsamak. Allahü teâlâyı anımsamak için söylenecek en faziletli söz La ilahe illallah anlamına gelir. Bunu anlatmaya devam eden, ihlas sahibi olur. İhlas; tüm işlerini Tanrı rızası için yapmak, dünyaya ilişik mal ve makamlardan hevesini kesip ahireti istemektir. İhlaslı kimse; “Benim tek gayem Tanrı’ın rızasıdır” der. Kur’an-ı kerimde de mealen, (Ey inanç edenler! Tanrı’ı fazlaca anın) buyuruldu. (Ahzâb 41) Nefsin hep zararı dokunan olan isteklerinden kurtulmak için sürekli Allahü teâlâyı anmalıdır.

6- Kalbe dikkat etmeli. Kalbe dört çeşit fikir gelir. Bunlar; Rahmandan, melekten, şeytandan ve nefsten. Rahmandan gelen; gafletten uyandırır, fena yoldan doğru yola kavuşturur. Melekten gelen; ibadete rağbet ettirir. Şeytandan gelen günahı güzel gösterir. Nefsten gelen ise, dünyanın faydasız şeylerini istetir. Şeytani ve nefsani düşüncelerden kurtulmak gerekir.

7- Tanrı’ın hükmüne rıza göstermeli. Havf ve reca, şu demek oluyor ki korku ve umut içinde yaşamalı. Şundan dolayı imansız öleceğinden korkan, günah işlemez. Ek olarak mümin, Cenneti umut eder, salihlerle söyleşi eder. Salihlerle söyleşi, günahlara perde çeker, haramları gözüne fena gösterir.

8- İyi hasletlerle süslenmeli. Kısaca Allahü teâlânın ahlakıyla ahlaklanmaktır.

9- Helal lokma yemeli. Allahü teâlâ, (Helal ve temiz olanını yiyin) buyurmaktadır. (Bekara 168) Peygamber efendimiz ise; (İbadet on kısımdır. Dokuzu helali talep etmektir) buyurdu. Biri de tüm ibadetlerdir. Haram yiyen, yakarma etme enerjisini kendinde bulamaz. Helal yiyen de, günah işlemez.

***

Bir hadis-i şerif meali:
(Akıllı olan, yakarma ve yakarma için, nefsini muhasebe için, ayıplarının kendisine haber verilmesi için ve gereksinimleri için zaman ayırır. Diline haiz olur, zamanını iyi kullanır, işine yönelir ve en sağlam dostuna karşı da ihtiyatlı olur.) [Deylemi]

***

Müslüman güler yüzlü olmalıdır. Yüzü turşu satmamalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin kardeşinin yüzüne asık bir çehre ile bakana melekler nalet eder.) [Hatib]

Harbde değil, barış zamanında ya olduğumuz şeklinde görünmeliyiz yada göründüğümüz şeklinde olmalıyız. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hakiki müslümanın aslı sözü birdir, işi ile sözü aynıdır, komşusu da şerrinden emindir.) [İbni Lal]

Hatamızı söyleyeni iyi karşılamalı, ona teşekkür etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tanrı’tan kork diyene, sen ilkin kendine bak diyeni Allahü teâlâ sevmez.) [Beyheki]

Müslüman, örnek insan olmalı, güçlük çıkarmamalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müslüman, kolaylaştırır, müşkülat çıkarmaz.) [Nesai]

Elden çıkana yada ele geçmeyene üzülmemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dünyadan nasibine razı olan, nasip olmayana üzülmeyen güzel ahlaklıdır.) [E Nuaym]

Rahat olmak için, dünya nimetleri bizlerden azca olana bakmak ve halimize şükretmek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Zenginlerin yanına girip çıkmayı azaltın. Bu, Allahü teâlânın sizdeki nimetini hakir görmenize sebep olur.) [Hakim]

Günahları yüzünden yıkılıp viran olmuş bir yere gitmemek iyi olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Helake uğramış bir beldeye uğrarsanız, oradan hızlıca geçin.) [Taberani]

Muhatabımız fena biri yada çocuk olsa, eğer hak için çalışıyorsa itiraz etmemeli, onu desteklemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ufak, büyük yada hoşuna gitmeyen biri, hakkı savunma ediyorsa, sözü haksa kabul et, bâtıl için çalışıyorsa, sözü bâtılsa reddet!) [Deylemi]

Maddi ve içsel yönden sıkıntısız iken yakarma etmek, bela erişince yakarma etmekten üstündür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İyilikler fenalıkları giderir. Rabbini rahatlık ve bollukta iken zikredeni [hatırlayanı], Allahü teâlâ da, bela zamanında kurtarmış olur, korur.) [Ebu Nuaym]

(Allahü teâlâyı o denli fazlaca zikredin ki size “mecnun” desinler.) [Hakim]

(Yemeği Allahü teâlâyı zikrederek, namaz kılarak eritin.) [Beyheki]

Ölümü anımsamak fazlaca iyidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ölümü fazlaca hatırlayın, ölümü fazlaca hatırlayanın kalbi ihya olur, ölümü de kolaylaşır.) [Deylemi]

(Ölümü fazlaca anmak, insanı dünyadan çeker, günahlardan sıyırır.) [İbni Lal]

İmrenilecek kimsenin vasfını Peygamber efendimiz şöyleki bildiriyor:
(Şu hiç kimseye imrenilir: Malı azdır, çoluk evladı namaz kılar, oruç meblağ. İbadetini gizlemeye çalışır. Tanıyanı azdır, meşhur değildir, parmakla gösterilmez. Rızkı kafi gelecek kadardır. Buna da sabreder. Hâlini kimse bilmez. Arkasından ağlayanı azca, mirası da fazla değildir.) [Taberani]

Her insana dert açılmaz, herkesten yardım istenmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Din kardeşinde, hayâ, emanet ve sadakat şeklinde üç hasleti gördüğünde ondan bir şey ricada bulunabilirsin. Bu vasıfları yoksa, bir şey rica etme!) [Deylemi]

Tanrı’tan korkup günahlardan kaçmalı, ibadetleri halletmeye çalışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tanrı’a inanan kurtulur; Onu tanıyan ittika eder [Allah’tan korkar]; ittika eden, güvenli olur. Onu seven haya eder; verdiği rızka razı olanın gözü tok olur; tevekkül edene de kâfi gelir.) [Ramuz]

Hizmet etmek fazlaca sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Seferde bir kavmin efendisi, onlara hizmet edendir. Şehitlik hariç, hizmet etme sevabına hiçbir şey ulaşamaz.) [Hakim]

(Müslümanın işini gören, hac ve umre yapmış şeklinde sevaba kavuşur.) [Hatib]

İnsanlarda bulunan iyi ve fena vasıflar çoktur. Peygamber efendimiz birkaçını şöyleki bildiriyor:
(İnsanların en kötüsü, yalnız başına yer, ikram etmez, hizmetçiyi döver. Bundan daha kötüsü, insanlara buğzeder ve onlar da kendisine buğzeder. Bundan da kötüsü, şerrinden korkulur ve iyilik beklenmez. Bundan da kötüsü, dünya için ahiretini satar, dinini yer [dini dünya menfaatine alet eder.]) [İbni Asakir]

(En iyiniz, ahidlerini yerine getiren ve nefsini temizleyendir.) [Ebu Ya’la]

(En kötünüz, bağırarak konuşan, belagatla konuşmaya zorluk çeken ve fazlaca söz edendir. En iyiniz ise ahlakı en güzel olandır.) [Beyheki]

(İnsanların en kötüsü, katı kalbli ve kibirli olandır, en iyisi de, iyi olması durumunda, kıymeti bilinmeyen, zaif, kendisine kıymet verilmeyendir; O, (şu şöyleki olacak) diye yemin etse, Allahü teâlâ onu yalancı çıkarmaz.) [İ.Ahmed]

Cennetlik ve Cehennemlik olanın vasfını Peygamber efendimiz şöyleki bildiriyor:
(Cehennemlik olan kabadır. Ehline, arkadaşına ve topluma karşı kaba davranır. Cennetlik olan ise, mütevazı ve zahid olur.) [Deylemi]

Ödünç yada armağan vererek veya bir yardımda bulunarak insanları sevindirmek fazlaca sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Farzların edasından sonrasında Allahü teâlânın en fazlaca sevilmiş olduğu iş, bir mümini sevindirmektir.) [Taberani]

(Mümin kardeşinin yüzüne tebessüm etmek sadakadır.) [C. Sagir]

Bu nasihatlere uyan, dünya ve ahirette mutlu olur.

Kime dinin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun salih biri olduğu anlaşılır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ahirete ilişik istediğine kolayca kavuşur, dünyaya ilişik olana kavuşman zorlaşırsa, bil ki sen iyi bir hâl üzerindesin. Bunun tersi olursa fena hâldesin!) [Beyheki]

Sual: Ehl-i beytin, büyük faziletini biliyoruz. Peki salih insanların, Allahü teâlânın tarafındaki kıymeti nedir?
CEVAP
Salihler normal olarak fazlaca kıymetlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Her mütteki insan, ehl-i beyttendir.) [Hâkim]

Sual: Bir kimse, kendisinin salih biri bulunduğunu anlayabilir mi?
CEVAP
Kolayca anlamış olur. Dinimizin emirlerini yapmış olup, yasak ettiklerinden kaçan kimse salihtir. Kime dinin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun salih biri olduğu anlaşılır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/17/salih-insan-olmak-icin/feed/ 0 5968
İlk insan ve ilk Peygamber https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/21/ilk-insan-ve-ilk-peygamber/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/21/ilk-insan-ve-ilk-peygamber/#respond Sun, 21 Apr 2019 01:59:06 +0000 Peygamberlere iman]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5285

Sual: (Âdem ve Havva ilk insan değildir. Biz, başka mahlûklardan türedik) diyenler çıkıyor. Bu sözün bilimsel bir kıymeti var mıdır?
CEVAP
Bu söz; akılla, mantıkla, ilimle bağdaşmaz. Hepimiz Hazret-i Âdem’in neslinden gelmiştir. Kur’an-ı kerimde, Allahü teâlâ, insanlara hitap ederken, (Ya beni Âdem’e = Ey Âdemoğulları) buyuruyor. [Araf 26, 27, 31, 35, Yasin 60]

Bu husustaki âyet-i kerime mealleri şöyledir:
(Rabbin, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” söylediği süre, melekler, “Yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek kimseler mi yaratacaksın?” dediler. “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu. Âdem’e tüm eşyaların isimlerini [neye yaradıklarını, ilmini, sanatını] öğretti, sonrasında meleklere, “Siz de biliyorsanız açıklayın” buyurdu. Melekler, “Senin bizlere öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur”dediler. Âdem’e, “Her şeyin adını [ne işe yaradığını] söyle buyurdu. Âdem de, hepsini söyleyince, Rabbin, “Ben göklerde ve yerde, görülmeyen, gizli saklı açık her şeyi bilirim demedim mi” buyurdu.) [Bekara 30-33]
(Sizi bir tek nefisten, candan
[Âdem aleyhisselamdan], ondan da eşini [Havva validemizi] yaratan Tanrı’tır.) [Araf 189, Zümer 6]

İnsanlar bir kişiden, Hazret-i Âdem’den yaratılmıştır. (Nisa 1, Enam 98)

İlk insan topraktan, nesli nutfeden yaratıldı. (Fatır 11, Hac 5, Kehf 37, Mümin 67)

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yeryüzünün her tarafınca alınan topraklardan yarattı. Bu sebeple neslinden, siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu benzer biçimde, bu renkler içinde bulunanlar da oldu. Kimi yumuşak, kimi sert, kimi de temiz oldu.) [Ebu Davud]

(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yarattıktan sonrasında, “Git şu meleklere slm ver. İşte senin ve neslinin selamlaşması bu şekilde olacaktır” buyurdu.)
[Buhari]
(Allahü teâlâ, Cehennemdeki azabı en hafifçe olana “Dünyadaki her şey senin olsaydı, Cehennemden kurtulmak için onları feda eder miydin?” buyurur. O da “Evet” der. “Sen Âdem’in sulbünde iken, oldukça azca şey istedim, şirk etme dedim. Fakat sen şirk ettin” buyurur.)
[Hâkim]
(Hazret-i Âdem’e kadar olan soyumda, zina eden asla kimse yoktur. Hepsi temizdir.)
[İbni Sa’d]

(Hazret-i Âdem’den babama kadar hep nikâhlı ana-babadan geldim.) [Deylemi]
(Yecüc ve Mecüc de, Âdem aleyhisselamın neslindendir.)
[Beyheki]

(Hepiniz Âdem aleyhisselamın çocuklarısınız.) [Bezzar]

Bu delillerden sonrasında, (Biz Âdem’den değil, maymundan, başka mahlûktan geldik) diyerek insanlığı hazmedemeyene, gözü hayvanlıkta olana, kim, ne anlatabilir ki?

Sual: Âdem, İdris ve Şit aleyhimüsselamın peygamberliklerinde kuşku var mı?
CEVAP
Hayır yoktur. İdris aleyhisselam, Şit aleyhisselamın torunlarındandır. Hazret-i Şit, Hazret-i Âdem’in erkek evladıdır. Şit aleyhisselamın Peygamber olduğu hadis-i şerifle bildirilmiştir. Öteki ikisinin Kur’an-ı kerimde Peygamber olarak adları geçmektedir. Bu tarz şeyleri inkâr, Kur’an-ı kerimi inkâr olur. Kur’an-ı kerim tevili olanaksız bir halde şöyleki bildiriyor:
(İdris de sadık [özü sözü doğru] bir nebi idi.) [Meryem 56]

Her âyeti inkâr benzer biçimde, bu âyeti de inkâr küfürdür. Hazret-i İdris’in Peygamber olduğu hadis-i şerif ile de sabittir. Bu husustaki iki hadis-i şerif meali:
(Miracta, ikinci göğe vardık. Cibril, bekçisine “Kapıyı aç” dedi. Melek Ona dünya semasının bekçisininkine benzer sorular sordu. Hazret-i İdris’e uğradığımda bana şöyleki dedi: “Merhaba ey salih Peygamber ve salih kardeş.” Ben “Bu kim?” diye sormuş oldum. Cebrail, “Bu İdris Peygamberdir” dedi.) [Buhari, Müslim, İ. Ahmed]

(Resullerin ilki Âdem, sonuncusu ise Muhammed’dir. İsrail oğullarının nebilerinin ilki Musa ve sonuncusu İsa’dır. Kalem ile yazan ilk Peygamber ise İdris’tir.)
[Hakim-i Tirmizi]

Âdem aleyhisselamın ilk insan ve ilk Peygamber olduğu da tüm kitaplarda yazılıdır. Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:
(İşte bunlar, Tanrı’ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden Âdem’in soyundan, Nuh ile beraber [gemide] taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail’in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir.) [Meryem 58]

Âdem aleyhisselamın ilk Peygamber bulunduğunu bildiren bir hadis-i şerif de şöyledir:
(Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselamdır.) [Taberani]

İmam-ı a’zam hazretleri de buyuruyor ki:
Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam, sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır. (Fıkh-ı ekber)

Hazret-i Âdem’in üstünlüğü
Sual:
İki âyet meali şöyledir:
(Nebilerden [Yalnız Allah’a kulluk ve ümmetlerini buna davet edeceklerine dair] söz almıştık. Senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryem oğlu İsa’dan misak [sözüne sâdık olan o resullerden, ahitlerinde duracaklarına dair sağlam söz] aldık.) [Ahzab 7]

(O, Dîni doğru tutun [Allah’ı bir tanıyın, ona itaat edin, peygamberlerine, kitaplarına, âhiret gününe inanın, mümin ve Müslüman olun], ayrılığa düşmeyin diye dinden [iman esaslarından] Nuh’a emrettiğini sana da [senin ümmetine de] din olarak emretti. İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vahyedilenleri, sizin için de din kıldı.) [Şura 13]

Bu âyetler, bu beş peygambere gelen dinin aynı bulunduğunu ve ülülazm peygamberlerin beş bulunduğunu, Hazret-i Âdem’in ülülazm peygamber olmadığını göstermiyor mu?
CEVAP
Hayır. Bir tek iki âyet alınmaz. Bir âyet, başka âyetlerle açıklanabilir. Bu âyetler, her peygamberin getirmiş olduğu dinin, inanç esasları yönünden aynı bulunduğunu gösteriyor. Kısaca, öteki dinler fena insanoğlu tarafınca bozulmadan ilkin Âmentü’nün esasları tüm dinlerde aynı idi. Seçilmişlerden olan Hazret-i Âdem ile ilgili iki âyet-i kerime meali:
(Âdem’e tüm adları öğretti, sonrasında eşyayı meleklere gösterdi. “Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların isimlerini bana açıklayın” dedi.) [Bekara 31]

(Sizi yarattık, sonrasında biçim verdik, sonrasında meleklere, “Âdem’e secde edin” dedik; İblis’ten başka hepsi secde etti, o secde edenlerden olmadı.) [Araf 11]

Bu âyetlerde, Hazret-i Âdem’in âlemlere tercih edilenler içinde, meleklerden daha üstün olduğu, Meleklerin kendisine secde etmiş olduğu ve eşyanın mahiyetini bilmiş olduğu açıklanıyor. Kur’an-ı kerimde, Peygamber gönderilmeyen kavme azap yapılmayacağı ve Hazret-i Âdem’in oğlu Kabil’in cehennemlik olduğu bildiriliyor. Bu âyetler de Hazret-i Âdem’in peygamber bulunduğunu göstermektedir.

Hazret-i Âdem ile ilgili birkaç hadis-i şerif meali:
(Âdem, Allahü teâlâ ile konuşan bir nebidir.) [Hâkim, Beyheki]

(Allahü teâlâ, Âdem’i kudret eliyle Cuma günü yaratıp ruhundan nefhetti.) [Müslim]

(Allahü teâlânın indinde günlerin seyyidi Cumadır, kurban ve Ramazan bayramı gününden de kıymetlidir. Cuma gününün beş hasletinden biri; Tanrı, Âdem’i Cuma günü yarattı. Dünyaya o gün indirildi, o gün vefat etti.) [Buhari, İ. Ahmed]

(Musa, “Ya Rabbi, Âdem sana iyi mi şükretti?” dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: “Başına gelenin benden bulunduğunu bildi. Bu onun şükrü oldu.”) [Hakîm-i Tirmizi]

(Allahü teâlâ Âdem’e her şeyin sanatını öğretti. Aden meyvelerinden ona rızk verdi. Dünya meyveleri bozulur, Aden meyveleri bozulmaz.) [Taberani]

(Her gün üç kere, “Selâvatullahi alâ Âdeme” diyenin tüm günahları affolur ve Cennette Âdem aleyhisselama dost olur.) [Deylemi]

(Âdem ile Musa Rableri nezdinde münazara etti, Âdem Musa’ya galip geldi.) [Buhari, Müslim]

Hazret-i Âdem ülülazm bir peygamberdir. (İtikadname, Terbiye-i alai)

İlk peygamberi inkâr
Sual:
Bazıları Hazret-i Âdem’in ilk peygamber bulunduğunu inkâr ediyorlar. Oğlu Kabil’in cehennemlik olması, Hazret-i Âdem’in ilk Resul bulunduğunun başka bir delili değil midir?
CEVAP
Normal olarak öyledir. Tanrı’ın emrini kabul etmeyen Kabil’in, cehennemlik olması, babasının peygamber bulunduğunu göstermektedir. Şundan dolayı Allahü teâlâ bir peygamber gönderip, dinini bildirmeden insanları sorumlu tutup, yaptıklarından dolayı cehenneme atmaz. Bir âyet meali:
(Biz,
[helal ve haramları bildiren] bir resul göndermeden ilkin azap etmeyiz.) [İsra 15]

Hazret-i Âdem benzer biçimde, İdris aleyhisselamın da peygamberliğini inkâr edenler var. Hazret-i İdris, Şit peygamberin torunlarından, kendisine 30 suhuf indirilen bir peygamberdir:
(İdris de sadık [özü sözü doğru] bir nebi idi.) [Meryem 56]

Üç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Miracda, ikinci gökte iken Cebrail, “Bu İdris Peygamberdir” dedi.) [Buhari, Müslim]
(Resullerin ilki Âdem, sonuncusu Muhammed’dir. Kalemle yazan ilk nebi İdris’tir.)
[Hakîm]
(Nebilerin ilki Âdem aleyhisselamdır.)
[Taberani]

Hazret-i Âdem, ilk peygamberdir. İki âyet meali:
(Tanrı birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesi ile İmran ailesini [peygamber] seçip âlemlere üstün kıldı.) [Al-i İmran 33]

(İşte bunlar, Tanrı’ın kendilerine nimetler verdiği nebilerden Âdem’in soyundan, Nuh ile beraber [gemide] taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail’in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir.) [Meryem 58]

Resullerin ilki Âdem, sonuncusu Muhammed’dir [aleyhimesselam] (İmam-ı a’zam – Fıkh-ı ekber)

Kabil’in katil olması
Sual:
Hazret-i Âdem’in oğlu Kabil, niçin, kardeşi Habil’i öldürdü?
CEVAP
Hazret-i Havva bir kız, bir adam doğururdu. Kabil ile doğan kız [Eklima] oldukça güzeldi. Kabil bu kardeşi ile evlenmek istedi. Hazret-i Âdem, (Tanrı’ın emri bu şekilde. Sen kardeşin Eklima ile evlenemezsin. Eğer bana inanmazsan, Habil ile Tanrı’a birer kurban kati, hanginizin kurbanı kabul olursa Eklima ile o evlenir.) dedi.

Sürü sahibi Habil, bir koç, ziraatçi olan Kabil de, bir demet buğday başağı ortaya koydu. Kabul olan kurbanı gökten bir ateş inip yakardı. Gökten inen ateş, Habil’in kurbanını yaktı. Başak demetine bir şey olmadı. Kabil, buna kızıp, Habil’i öldürdü.

Bu vaka Kur’an-ı kerimde mealen şöyleki bildiriliyor:
(Onlara, Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de, birinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. [Kurbanı kabul edilmeyen Kabil, kıskançlık yüzünden, kardeşi Habil’e], “Andolsun seni öldüreceğim” dedi. Diğeri de dedi ki: “Tanrı sadece takvâ sahiplerinden kabul eder. Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan da ben öldürmek için sana el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Tanrı‘tan korkarım. Sen, hem benim günahımı hem de [beni öldürmek, Allahü teâlâya ve babamıza isyan ederek işlediğin] kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olursun, zalimlerin cezası işte budur.” Bunun üstüne, [Kabil, bir insan nasıl öldürülür bilmiyordu, ilk insan öldürülecekti. İblisin, bir kuşun başına taş vurarak öldürdüğünü görüp] nefsine uyup kardeşini [başına taş ile] öldürerek, hüsrana [cehenneme giderek büyük zarara] uğrayanlardan oldu. [Kabil, ölünün gömüleceğini bilmiyordu.] Tanrı, kardeşinin ölüsünü iyi mi gömeceğini göstermek suretiyle, ona [ölü kargayı gömmek için] yeri eşeleyen bir karga gönderdi. [Kabil] “Bana yazıklar olsun! Kardeşimin ölüsünü gömmek için bu karga kadar olmaktan aciz kaldım” dedi.) [Maide 27-31]

Eski devirler
Sual: Eski devirdeki insanlara ne olmuş? Dinozorlar benzer biçimde kuvvetli ve dayanıklı hayvanların bile kurtulamadığı buzul çağından kurtulup iyi mi nesillerini devam ettirmişler?
CEVAP
Hepimiz Âdem aleyhisselamdan geldiğine gore, demek ki kurtulup gelmiştir. Tanrı için bu zor değildir. Yoktan var eden, var olanı koruyamaz mı?

Korkulu kertenkele anlamına gelen dinozorlar hakkında kati bilgiler yoktur. Niçin nesillerinin tükendiği kati bilinmemektedir. İnsanlar yaşayabilir de, hayvanların yaşayamayacağı bir ortam olabilir. Tahminler üstüne, kısaca düşsel zemin üstüne bina kurulmaz.

NOT: İlk insanoğlu yırtıcı miydi, diller ve ırklar iyi mi meydana çıktı? Bu mevzularda data için buraya tıklayınız.

Rabbiniz değil miyim?
Sual:
(Tanrı tüm insanlara, ben sizin Rabbiniz değil miyim diye sordurulmuş olduğu süre, kâfir olanlar evet demedi) deniyor. O süre, hepsi evet dememiş miydi?
CEVAP
Evet, hepsi evet demişti. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Kıyamette, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye, Rabbin Âdemoğullarının sulbünden soyunu çıkardı, onları kendilerine tanık tuttu ve dedi ki: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” [Onlar da,] “Evet, [buna] tanık olduk” dediler.) [Araf 172]

İmam-ı Gazali hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, onlara, (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) buyurdu. Hepsi, (Rabbimizsin, biz buna şahidiz) dediler. Allahü teâlâ, melekleri ve Âdem aleyhisselamı da tanık tuttu ki, onlar Allahü teâlânın Rab bulunduğunu ikrar ettiler. (Kıyamet ve Ahiret)

Hazret-i Havva
Sual:
Bazı Hristiyanlar, Hazret-i Âdem’in, Hazret-i Havva’dan ilkin başka bir eşi daha bulunduğunu söylüyorlar. Bu tarz bir olay olabilir mi?
CEVAP
Bu, evrimci Hristiyanların uydurmasıdır. Tahrif edilmiş olan İncillerde bile, bu şekilde uydurma şey yazılı değildir. Bazı evrimciler de, hiçbir vesikaya dayanmadan, maymun yada ayıdan türediklerini söylüyorlar. Hâlbuki Allahü teâlâ, tüm insanları Hazret-i Âdem’le eşi Hazret-i Havva’dan meydana getirdi. Kur’an-ı kerimde, bu husus açıkça bildirildi. Üç âyet-i kerime meali:
(Sizi bir tek candan yaratan, ondan da eşini var eden, ikisinden de, birçok adam ve hanım yaratan Rabbinizden korkun.) [Nisa 1]

(Sizi bir tek candan [Âdem’den], ondan da eşini [Havva’yı] yaratan Tanrı’tır.) [Araf 189]

(Ey insanoğlu, sizi, bir erkekle bir hanımdan yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık.)
[Hucurat 13]

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/21/ilk-insan-ve-ilk-peygamber/feed/ 0 5285
Hayalet var mıdır? https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/05/hayalet-var-midir/ https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/05/hayalet-var-midir/#respond Sat, 05 Dec 2015 16:53:07 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=1277 Televizyonda, internette, gazetelerde gördüğümüz hayalet haberleri, resimleri, videoları ne kadar doğru, ne kadar gerçek merak konusu. Kimi insanlar hayaletleri birilerinin uydurmacası, gördüklerini yanlış yorumlaması olarak nitelendirirken kimileri de var ki hayalet kavramına inanıp araştırır, okur ve onlarla ilgili sosyal medyalarda paylaşımlarda bulunur. Sadece bu devirde değil, yüzyıllardır insanların aklında bulunan, cevabı hala getirilemeyen önemli sorulardandır hayaletler. Zaten çoğu şehirde ve semtte bir hayalet söylentisi bulunur. Fakat asıl soru şu ki bir sürü teknolojik gelişmenin bulunduğu 21.yy’a gelmişken, yapılabilecek bir çok şey varken neden hâlâ hayalet hikayeleri, insanların merakını çekmekte ?

Nedeni çok basit. Öleceğimizi biliyoruz ve bilim hala ölümsüzlüğün sırrına ulaşabilmiş değil. Hayaletler ise bize fiziksel ölümün ötesinde de bir yaşamın olduğunu fısıldıyorlar. Ne kadar korkunç olurlarsa olsunlar hayaletlerle ilgili filmler izliyoruz, hikayeler okuyoruz ve yeri geliyor bunları birbirimize de anlatıyoruz.

Hayaletler günümüzde iki farklı şekilde açıklanmaktadır; bilimsel ve spritüel. Bilim insanları bu konuyu insanların izledikleri filmlerden etkilenip bunların bilinçaltlarına yerleşmesiyle ortaya çıkabilecek durumlar olarak açıklar. Bilinçaltına yerleştikten sonra insanların boşluklarına gelen bir anda veya bazen insan vücudu uykuda olmasına rağmen uykuda olduğunu kabul etmez, bu gibi durumlarda ortaya çıkan durumlar olarak niteler. Bunun yanı sıra evde duyduğumuz tıkırtılar, evdeki eşyaların gece-gündüz sıcaklık farkından dolayı büzüşüp genleşmesiyle oluşan seslerden ibaret olduğu bilimsel gerçekliği olan olaylardır. Spritüel çevrelerce ise ölümden sonra bedenden ayrılan ruh dünyaya ve gerçekliğe çok bağlı ise dünya da sıkışıp kalmaktadır. Buna bazen ölen kişinin bir eşyası da neden olabilir bazen de tamamen duygusal sebeplerde neden olabilmektedir. Bu durumda ise ruh öteki dünyaya gitmeye ikna edilmelidir. Bu işlemler belirli kişiler tarafından yapılmalıdır.

Peki tüm bu anlattıklarımızdan sonra hayaletler var mıdır sorusuna gelirsek, Bu soruya bilim kesinlikle hayır derken ve bunun açıklamasını yaparken, spritüel uzmanlar var olduğunu söylemektedir. Dünya üzerinde yaşanan bazı olaylar ve hayalet gördüklerini söyleyen binlerce insan vardır. Bu olayı kendi içimizde karar vermemiz gereken bir olay olarak kabul etmek en iyi durumdur.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/05/hayalet-var-midir/feed/ 0 1277
Kabullenis https://www.cennetinbahcesi.com/2015/11/29/kabullenis/ https://www.cennetinbahcesi.com/2015/11/29/kabullenis/#respond Sun, 29 Nov 2015 18:55:36 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=1252 Kabulleniş

İnsanları ölümleri sindirmek, normalmiş gibi algılamak.Ölen bir anne bir baba abla ağabey kendimizden bizden biri rengi ırkı dili dini ne olursa olsun ölen bir insan.
Patlamalar savaşların normalleşdiği bu dönemde ölen insana göre propaganda yapmak ağıt yakmakta başka bir içler acısı durum değildir nedir neden insanı insan olarak değilde insanı insan yapan sözde etiketlerine göre sınıflandırmak, ölümde bile yaşandığımız bu ayrımı bize yaşatan şey ne? Bunu kim başlattı kim bizi bizden ayırdı? Seçtiğimiz dinler veya dinsizlik mi neye göre kime göre insanız?
Ve bu yaşadığımız tüm ayrım ve etiketleri kabullenişimiz neden nasıl yaptılar! Orta Doğuda yaşanan bir patlamayı olağan karşılamak sırası geldiğinde hakettiler diye atıp tutmak ya da Avrupada yaşanan bir patlamada herkesi bir yapan tek yürek yapan ama diğer tarafında iyi oldu hakettiler diye söylenmesi ne zaman bu kadar çığrından çıktık birilerinin ölümünden zevk almaya ne zaman başladık?
Ölü seviciliğinin altında ki şey ne? İdeolojik görüşlerimiz mi? Hangi ideolojik görüş öldür katlet der? Hangi sistem bir toplumun insanlarını diğer toplumun insanlarından üstün tutar?
Hangi din öldür senin gibi olmayan herkesi öldür katlet der? Din insanları hoşgörü değil midir? İnsanları olduğu gibi kabul etmek saygı duymak hem dini hem de ahlaki açıdan doğru olan değil midir? Kim hangi canı almakla yükümlüdür kim vermiştir bunun kararını nerede yazmaktadır, onların gördüğü ama bizim göremediğimiz bilemediğimiz öğüt ne?
Hepimiz aynı gökyüzünün çocukları değil miyiz?
]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2015/11/29/kabullenis/feed/ 0 1252