Arapça kökenli olan “harem” girilmesi yasak olan, mukaddes ve muhterem anlamına gelmektedir. Haremlik ve selamlık osmanlı dönemlerinde meydana çıkmış gibi gözükse de aslında Peygamber efendimiz zamanında gözüken bir hassasiyet de denilebilir.

Eskiden konak, saray ve evlerde kadınlara ve erkeklere ait ayrı kısımlar oluştuulurdu. Kadınlara ait kısma “harem” , erkeklere ait kısıma da “selamlık” derlerdi. Kadınlar ve erkekler ayrı yerlerde otururlardı. Bunlar adetten, örften değil aslında dini emirlerden kaynaklanır. Aslında bu uygulamanın amacı göz zinasının önüne geçmektir. Şimdi bu durum ne kadar zor olsa da nefis ve göz için güzel bir yönteme başvurulmuş. Haremlik ve selamlık şu zamanda nefislere çok zor gelir ama kalplerin ve hislerin selameti için daha elverişlidir. Peygamber efendimiz zamanında ” iki yabancı kadın ve erkek bir odada yanlız kalırda üçüncü şahıs şeytan olacağını” söylemiştir. Bunun üzerine “kayınbirader de mi ?” Diye sorulduğunda “o ölümdür.” diye yanıtlamıştır. Aslında kötü duyguların,şehvetin ve şeytanın vesveselerinden korunmak için güzel bir alışkanlıktır. Hanefi mezhebine göre el ve yüz avret sayılmaz. Ancak kötü niyete ve fitneye sebebiyet vermeyeceklerse geçerli bir sebeptir. Çünkü kadın kapalı olsa da erkekten daha fazla çekici yönleri vardır. Bu duruşu, yürümesi, bakışı, mimikleri ve hatta sesi bile erkeğin dikkatini çekmesi için yeterlidir. Hatta Kur’an-ı Kerim de bile kadının seslerine de dikkat etmelerini emretmiştir.

Bir hadisi şerifte “kim yabancı bir kadının güzelliklerine şehvetle bakarsa kıyamet günü gözlerine kurşun dökülür.” denmiştir. Göz zinasının ne kadar dikkatli bir konu olduğu bu hadiste de belirtilmiştir. Haremlik ve selamlık bir bakıma haram sayılan kadın ve erkeğin bir arada karışık bulunmamaların ifadesidir. Gözleri haramdan korumak ve nefsini muhafaza etmek için meşru kılınan tedbirdir.