guzel – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Thu, 24 Oct 2019 10:39:50 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 Şık ve güzel giyinmek https://www.cennetinbahcesi.com/2019/10/24/sik-ve-guzel-giyinmek/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/10/24/sik-ve-guzel-giyinmek/#respond Thu, 24 Oct 2019 10:39:50 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6145

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?
CEVAP
Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) diye sordu. O zat, malının oldukça bulunduğunu söyleyince, ona şu şekilde buyurdu:
(Allahü teâlâ bir mal verince, bu nimetin eseri üstünde görülsün.) [Nesai]

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Allahü teâlâ bir kuluna nimet verdiğinde, o nimetin eserinin o kulun üstünde görülmesini sever.) [Taberani]

(Güzel giyinin ki, Allahü teâlânın size verdiği nimetlerin eseri görülsün!) [Taberani]

Cemal ile ziynet farklıdır. Cemal, çirkinliği gidermek, vakar sahibi olmak ve şükretmek için, nimeti göstermek anlama gelir. Allahü teâlâ cemal sahibi olmayı övmektedir. Cemal için temiz, güzel giyinmek mubahtır. Kibir, gösteriş için giyinmek haram olur. Makam ve mevki sahiplerinin, zenginlerin, örnek olarak genel müdürlerin, patronların, fabrikatörlerin, içinde bulundukları durumlarına nazaran, oldukça iyi giyinmeleri gerekir.

Hazret-i Ömer, (İki çeşit elbiseniz olsun, biri şık, diğeri de mütevazı. Elbisenin şık, temiz olması, insanoğlunun şerefinin icabıdır) buyurdu. İbni Ömer hazretleri de, (Iyi mi elbise giyineyim?) diye soran birine, (Aşağı kimselerin alayına, kültürlü kimselerin de, seni ayıplamasına sebep olmayacak bir elbise giy!) buyuruyor. İmam-ı azam hazretleri, 400 altın değerinde oldukça kıymetli elbise giyerdi. Talebelerine güzel giyinmelerini emrederdi. İmam-ı azam, (Hazret-i Ömer’in yamalı hırka giymesi, Komut-ül-müminin olduğu içindi. Güzel giyinseydi, memurları da güzel giyinirler, fakirleri, milletten zulümle mal alırlardı) buyurdu. Hazret-i Talha oldukça zengindi. Şık giyinir, süslü gezerdi. Yüzüğünde oldukça kıymetli yakut taşı vardı.

Hikmet ehli, (Öyleki bir elbise giy ki, sen ona değil, o sana hizmet etsin!) buyuruyor. İnsanlara vaaz ve tembih edecek kimselerin yeni, temiz elbise giyerek kendilerine cemal vermeleri, yakarma olur. Saygı edilmezlerse, sözleri dinlenmez. Bundan dolayı cahiller, insanoğlunun zahirine [dışına, görünüşüne] bakar. İlminden anlamazlar. Süs ve gösteriş için giyinmekse, haramdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Süsten kaçınmak, imandandır.) [İbni Mace]

(Süs ve gösteriş için giydirilmiş olduğu elbiseyi üstünden çıkarmadığı müddetçe, Allahü teâlâ ona rahmet etmez.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, mütevazı elbise giyineni sever.) [Beyheki]

(Kibir ve gösteriş için, şöhret sahibi kimselerin giydirilmiş olduğu elbiseyi giyineni, Allahü teâlâ, o elbiseleri ile beraber ateşe atar.) [Ruzeyn] Demek ki, süs ve gösteriş için elbise giyinmek, haramdır.

Makam, mevki sahibi olmayan, durağan(durgun) gelirli kimselerin, zenginleri yada makam sahiplerini veya haddini bilmeyen komşularını örnek alarak gösterişe kaçmaları, evlerini çeşitli eşyalarla süslemeleri doğru değildir.

Havanı yok sarımsak ezmeye,
Taksi ile gider hep gezmeye.

Sarı ve kırmızı
Sual:
Adamların sarı ve kırmızı renkte giyim giymesi günah olur mu?
CEVAP
Hayır, günah değildir. Bir kavle nazaran tenzihen mekruh olduğu bildirilmiştir.

Eski elbise giymek
Sual:
Kitaplarda eski elbise giymek övülürken, niye yeni ve iyi elbise giyilmektedir?
CEVAP
Eski ve yeni elbise giymek, niyete nazaran iyi yada fena olur. Mubah olan işlerde niyet önemlidir. Niyet iyi olursa sevab, fena olursa günah olur, fakat haramlar, iyi niyetle de işlense haram olmaktan çıkmaz. Süs ve gösteriş için yeni ve şık elbise giyinmek haramdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Süsten kaçınmak imandandır.) [İbni Mace]

(Allahü teâlâ mütevazı elbise giyineni sever.) [Beyheki]

(Süs ve gösteriş için giyen, o elbiseyi çıkartıncaya kadar, Allahü teâlânın rahmetinden uzak olur.) [Taberani]

(Kibir ve gösteriş için meşhurların giydirilmiş olduğu elbiseyi giyineni, Allahü teâlâ, o elbiseleriyle beraber ateşe atar.) [Ruzeyn]

(Güzel elbiseye gücü yeterken, giymeyene Allahü teâlâ Aden elbiseleri giydirir. Şöhret için elbise giyenlere de Kıyamette zillet elbisesi giydirir.) [Şir’a şerhi]

Makam, mevki sahibi olmayan, durağan(durgun) gelirli kimselerin, zenginleri yada makam sahiplerini veya meşhurları örnek alarak gösterişe kaçmaları, evlerini çeşitli eşyalarla süslemeleri doğru değildir.

Övünmek için, fakirlere karşı büyüklenmek ve onları hakir, aşağı görmek için giyinmek ve bir de kendisini zühd ve takva sahibi göstermek için eski ve fena elbise giyinmek, şöhret için giyinmek şeklinde uygun değildir. Gücü yetenin pahalı kumaştan güzel elbise giymesi caizdir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ sana bir mal verince, bu nimetin eseri senin üstünde görülsün.) [Nesai]

(Güzel giyinin ki, Allahü teâlânın size verdiği nimetlerin eseri görülsün!) [Taberani]

Cemal ile ziyneti birbirine karıştırmamalı! Cemal, çirkinliği gidermek, vakar sahibi olmak ve şükretmek için nimeti göstermek anlama gelir. Allahü teâlâ cemal sahibi olmayı övmektedir. Cemal için temiz, güzel giyinmek mubahtır. Kibir, gösteriş için giyinmek haram olur. (Bahr-ür-raık)

Makam ve mevki sahiplerinin, zenginlerin, örnek olarak müdürlerin, patronların, fabrikatörlerin, içinde bulundukları durumlarına nazaran, oldukça iyi giyinmeleri gerekir. Allahü teâlânın huzuruna çıkılmış olduğu süre buna daha oldukça dikkat etmeli! (Her namaz kılarken, ziynetli [kıymetli, yeni, temiz, sevilen, güzel] elbiselerinizi giyinin!) mealindeki âyet-i kerimeyle (Güzel koku gamı, güzel, temiz elbise kederi azaltır) mealindeki hadis-i şerife uymaya çalışmalı, eski de olsa temiz elbise giymeli! (Edeb-üd-dünya, Bostan, M. Rabbani)

Hazret-i Ömer, (İki çeşit elbiseniz olsun, biri şık, diğeri de mütevazı. Elbisenin şık, temiz olması, insanoğlunun şerefinin icabıdır) buyurdu. İbni Ömer hazretleri de, (Iyi mi elbise giyineyim?) diye soran birine, (Aşağı kimselerin alayına, kültürlü kimselerin de, seni ayıplamasına sebep olmayacak bir elbise giy!) buyuruyor. İmam-ı a’zam, (Hazret-i Ömer’in yamalı hırka giymesi, Komut-ül-müminin olduğu içindi. Güzel giyinseydi, memurları da güzel giyinirler, fakirleri, milletten zulümle mal alırlardı) buyurdu. Hazret-i Talha oldukça zengindi. Şık giyinir, süslü gezerdi. Yüzüğünde oldukça kıymetli yakut taşı vardı.

Hikmet ehli, (Öyleki bir elbise giy ki, sen ona değil, o sana hizmet etsin!) buyuruyor. İnsanlara vaaz ve tembih edecek kimselerin yeni, temiz elbise giyerek kendilerine cemal vermeleri, yakarma olur. Saygı edilmezlerse, sözleri dinlenmez. Bundan dolayı cahiller, insanoğlunun zahirine [dışına, görünüşüne] bakar. İlminden anlamazlar.

İmam-ı a’zam hazretleri, (Cahillerin hakaret etmemeleri ve düşmanlara azametli, güçlü görünmek için, âlimlerin, âmirlerin elbiselerinin ve binalarının heybetli olması lazımdır) buyuruyor.

İmam-ı a’zam hazretleri, talebelerine, güzel giyinmelerini emrederdi. Kendisi de, her derse gelirken, değişik, yeni elbise giyerek gelirdi. Bir cübbesi 400 altın kıymetindeydi. İmam-ı Muhammed, kıymetli giysiler giyerdi. Resulullah efendimiz de, bin dirhem gümüş kıymetinde Yemen kumaşından cübbe giyerdi. (Dürr-ül-muhtar, Tahtavi)

Güzel ve temiz giyinmek
Sual: Yeni, güzel, pahalı elbise giymenin, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Yanıt:
Mevzu ile ilgili olarak Bahr-ür-râıkda deniyor ki:
“Adamın tedavi için sürme çekmesi caizdir. Ziynet için çekmesi caiz değildir. ‘Cemal’ ve ‘ziynet’ kelimelerini birbirleri ile karıştırmamalıdır. Cemal, çirkinliği gidermek, vakar sahibi olmak ve şükretmek için, nimeti göstermek anlama gelir. Gösteriş, övünmek için, nimeti göstermek, cemal olmaz, kibir olur. Nefsin zayıf, azgın bulunduğunu gösterir. Cemal ise, nefsin terbiye edilmiş, olgun bulunduğunu gösterir. (Allahü teâlâ cemildir. Cemal sahiplerini sever) hadis-i şerifi, cemal sahibi olmayı övmektedir. Cemal için meydana getirilen bir şey, ziynete de sebep olursa, zarar vermez. Cemal için, temiz, güzel giyinmek mubahtır. Kibir için giyinmek ise, haramdır. Bu şekilde giyinince, hâlinde, başkalarına karşı davranışında bir değişim olması, kibir alameti olur.”

Cemal, çirkinliğe, başkalarının iğrenmelerine, hakaret etmelerine sebep olacak şeyleri yapmamak, bu tarz şeyleri izale etmektir. Ziynet, başkalarını imrendirecek, onlara üstünlük sağlayacak, övünecek şeyleri yapmaktır. Cemal için, bulunmuş olduğu yerde âdet olan şeylerden, haram olmayan en iyilerini kullanmalıdır.

Adamların ipek elbise giymeleri haramdır. Elbisede ve başlıkta dört parmak genişliğinde ipek yada altın şeritlerin bulunması caizdir. Şeritler uzun ve sayıları oldukça olabilir. Dürr-ül-muhtâr ve bunun Tahtâvî ve İbni Âbidîn hâşiyelerinde deniyor ki:
“Tecemmül etmek, şu demek oluyor ki en güzel elbise giymek müstehabtır. Helal şeylerle zinetlenmek mubahtır. İmâm-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri dörtyüz altın kıymetinde cübbe giyerdi. Talebelerine güzel giyinmelerini buyruk ederdi. İmam-ı Muhammed hazretleri nefis elbise giyerdi. İmam-ı a’zam buyurdu ki, hazret-i Ömer’in yamalı hırka giymesi, Emîr-ül-mü’minîn olduğu içindi. Güzel giyinseydi, memurları da güzel giyinirler, fakirleri, milletten zulüm ile mal alırlardı. Resulullah efendimiz bin dirhem gümüş kıymetinde cübbe giyerdi.”

Büyüklere haram olan şeyleri, çocuğuna yaptıran kimse, haram işlemiş olur.

Nimeti göstermek için giyinmek
Sual: Giyecekler mevzusunda, bir Müslümanın dikkat edeceği temel hususlar nedir?
Yanıt:
Mevzu ile ilgili olarak İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Avret yerini örtecek ve soğuktan, sıcaktan korunacak kadar giyinmek farzdır. Pamuk, keten ve yün kumaş iyidir. Orta hâlli giyinmeli, şöhretten sakınmalıdır. Nimeti göstermek için iyi ve kıymetli giyinmek müstehabtır. Bayramlarda, topluluklarda, güzel, süslü giyinmek mubahtır. Devamlı bu şekilde giyinmek iyi değildir. Övünmek, gösteriş için giyinmek mekruhtur. Beyaz ve siyah giyinmek müstehabtır. Resulullah efendimizin elbisesi, gömleği beyaz pamuk bezdendi. Mekke’yi fetheylediği gün, kutsal başlığının ve paltosunun siyah olduğu, Mecma’ul-enhürde de yazılıdır. Yeşil giyinmek sünnettir. Domuzdan başka yırtıcı hayvan leşlerinin postları, derileri dabağlanınca temiz olur. Besmele ile öldürülenlerin postları ve derileri temizdir. Derileri üstünde namaz kılınır. Bunlarla meydana getirilen elbiseleri, kürkleri ve kürklü paltoları, başlıkları giymek erkeklere caizdir. Hanımefendilerin erkekler şeklinde giyinmeleri, adam işleri yapmaları caiz değildir. Namaz haricinde, kirli elbise giymek mekruhtur.”

Sual: Adamların, hanımefendiler şeklinde her renkte elbise giymelerinin, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Yanıt:
Adamların de her renk elbise giymeleri caiz ise de, kırmızı, sarı elbise giymeleri tenzihen mekruh denildi. Başlık ve takkenin kırmızı ve sarı renklerde dahi mekruh olmadığı söz birliği ile bildirildi. Resulullah efendimizin ayakkabısının siyah olduğu, Şir’at-ül-islâm şerhinde yazılıdır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/10/24/sik-ve-guzel-giyinmek/feed/ 0 6145
İşi en güzel yapmak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/24/isi-en-guzel-yapmak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/24/isi-en-guzel-yapmak/#respond Tue, 24 Sep 2019 03:29:55 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6000

Sual: Bir hadis-i şerifte, Allahü teâlânın, yaptığımız işi en güzel şekilde yapmamızı emrettiği bildiriliyor. Bir işi en güzel yapmak ne anlama gelir?
CEVAP
En güzel demek, ilme doğrusu şartlarına uygun ve ihlasla yapmak anlama gelir. Eğer o iş ilimsiz ve ihlassız ise güzel olması imkansızdır. İhlas, yalnız Tanrı rızası için yapmak anlama gelir. Bir kimsede ilim yada ihlastan biri yoksa meydana getirilen iş kıymetsizdir.

İlimsiz fakat ihlaslı işe, Hazret-i Mevlana şu örneği verir:
Ormanda bir ayının ayağı, kütük arasına sıkışır, kurtaramaz. Biri bunu görüp, ayının ayağını kütüğün arasından çıkarır. Ayı da kendisine iyilik eden bu adama, ormandaki arıların yapmış olduğu petekleri alıp getirir. Adam balı yiyince orada uyumaya adım atar. Fakat sinekler, insanın yüzüne konarak rahatsız eder. Ayı ise, adam rahat uyusun diye sinekleri kovmaya çalışır. Bakar kovmakla gitmiyor, sinekleri öldüreyim bari diye, devasa bir taş alıp, insanın yüzüne konan sineklere vurur. Insanın başı ezilir. Ayı, ilim sahibi olmadığı için, sineklere vurmuş olduğu taşın adama zarar vereceğini düşünemez. Ayının niyeti iyi idi, doğrusu ihlaslı ve samimi idi, sadece bilimsel olmadığı için yanlış iş yapmış oldu.

Büyüklerimiz, (Amelsiz ilim vebal, ilimsiz amel sapıklıktır) buyurmuştur. İyi iş demek, ilim ve ihlasla meydana getirilen ve ahirette faydası görülen iş anlama gelir.

Şu âyet-i kerime de, ahirette bizlere iyi işlerin yarar vereceğini bildiriyor:
(İnsana, sadece dünyada çalışıp [ihlasla] yapmış olduğu işler [ahirette] yarar verir.) [Necm 38, 39]

Şu iki hadis-i şerif de ihlaslı amelin önemini vurguluyor:
(Allahü teâlâ sadece ihlasla meydana getirilen ameli kabul eder.) [Dare Kutni]

(İhlas ile meydana getirilen azca amel, kıyamette sana yetişir.) [Ebu Nuaym]

Şu iki hadis-i şerif de ilmin önemini konu alıyor:
(İlimle azca amel yararlı olur, ilimsiz oldukça amelin kıymeti olmaz.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ, ilimsiz ameli kabul etmez.) [B. Arifin]

Demek ki, iyi iş; ilim ve ihlasla meydana getirilen iştir.

İhlassız, yalnız ilimle doğrusu şartlarına uygun meydana getirilen işin, dünyada faydası görülürse de, ahirette faydası olmaz. Sonsuz yaşam için faydasız işe de iyi iş denmez.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/24/isi-en-guzel-yapmak/feed/ 0 6000
En güzel şekilde yarattık https://www.cennetinbahcesi.com/2019/07/19/en-guzel-sekilde-yarattik/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/07/19/en-guzel-sekilde-yarattik/#respond Fri, 19 Jul 2019 03:16:13 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5711

Sual: Ateist bir genç, (Kur’anda, biz insanı en güzel şekilde kusursuz yarattık deniyor. Sakat doğanlar olduğuna gore demek ki Kur’an yalan yazıyor) diyor. O âyetin doğru tercümesi nasıldır?
CEVAP
Allahü teâlânın yaratması iki türlüdür. Birincisi, (OL) der derhal o şey oluverir. İkincisi ise sebeplerle yaratır. Bu ikisinin arasındaki farkı elbet ateist bilmesi imkansız. Her ikisini de Allahü teâlâ yarattığı halde bunlar değişik şeylerdir. Çocuk olması için ana ve babayı sebep kılmıştır. Fakat Hazret-i İsa’yı babasız, Hazret-i Âdem’i ise hem anasız, hem de babasız yaratmıştır. Mucize ve kerametlerde sebepler ortadan kaldırılabilir. Allahü teâlâ, fazlaca şeyi de sebeplerle yaratmaktadır. Örnek olarak rızkı Tanrı verir, fakat emek harcamayı sebep kılmıştır. Emek vermeden rızık bekleyen açlıktan ölebilir. Hastalıklara şifayı veren de Allahü teâlâdır. Sadece doktoru, ilacı sebep kılmıştır. Doktora gitmeyen, tedaviyi ilacı kabul etmeyen hastalıktan ölebilir. Alkol ve zararı olan ilaçlar almak, röntgen ışınlarının tesirinde kalmak yada yakın akraba ile evlenmek, iyi beslenememek şeklinde sebeplerle doğan çocuk kör de, sakat da olabilir. Sebeplerle yaratmak âdetidir.

Bu ön bilgiden sonrasında sualin cevabına geçelim:
Ateist genç, önyargılı olarak okuyor, inançsız olarak okuyor, yanlış tercümelerden okuyor, yanlış anlıyor. Suçu da Kur’an-ı kerime buluyor. Âyetin açıklamasından ilkin tercümesine bakalım:

(Biz insanı ahsen-i takvim suretiyle
[en güzel surette, yani boylu boslu, sureti güzel, organların yeri, sayısı, en iyi kullanmaya müsait tarzda, kâinatın bütün özelliklerini içine alacak şekilde] yarattık.) [Tin 4 Beydavi]
Ahsen-i takvim = en güzel suret
ne anlama gelir? Kurtubi tefsirinde diyor ki:
Allahü teâlâ kâinatta büyük âlemde yarattığı her şeyinden minik âlem olan insanda da örneğini yaratmıştır. Bu âyet buna işaret etmektedir.

Bir âyet meali de şöyledir:
(Gerçeklere inananlar için,
yeryüzünde [dağlarda, denizlerde, ağaçlarda, bitkilerde, madenlerde, hayvanlarda, Cenab-ı Hakkın mutlak kudretine, iradesine, rahmetine delalet eden] ve kendi vücudunuzda [Yaratılışınızın başlangıcından sonuna kadar ve insanı hayret içinde bırakan organların ve salgı bezlerinin işleyişinde] Tanrı’ın varlığına nice deliller vardır; bu tarz şeyleri görmez misiniz? [Görüp de bununla bir yaratıcısının bulunduğunu anlamıyor musunuz?]) [Zariyat 20,21]

İnsanın duygu organları, ışık saçan gezegenler gibidir. Kulak ve göz algı edilebilenleri anlamakta, Güneş ve Ay yerindedir. İnsanın uzuvları çürüdüğünde toprağa karışır, Su, bedende bulunan kan ve rutubettir. Hava, ruh ve nefesidir. Ateşi safrasıdır. Damarları ırmaklar gibidir. Irmaklara kaynak derecesinde olan karaciğer pınar gibidir. Bundan dolayı damarlar karaciğerden beslenir. Hem de deniz gibidir. Bundan dolayı bedenin tüm damarları oraya bağlıdır. Irmakların denize dökülmesi gibidir. Kemikleri dağlara benzer. Dağlar, yerin direkleridir, uzuvlar ağaç gibidir. Iyi mi ki ağacın yaprakları ve meyveleri var ise, her uzvun da bir işi ve eseri vardır. Vücuttaki kıllar, yeryüzündeki otlar gibidir. İnsan diliyle her türlü hayvanın ve öteki yaratıkların seslerini çıkarabilir. İşte koca kâinatta bulunan her şeyin bir örneği minik âlem denilen insanda bulunur. (Kurtubi 4/95)

Demek ki, minik âlem olan insan, kâinattaki varlıklara benzemektedir. Bu bakımdan en güzel surette yaratıldığı bildirilmiştir. Doğarken her uzvu sağlam doğuyor denmiyor. Hilkat garibesi olarak ne sakatlar doğabiliyor. Bu da gene Allahü teâlânın kudretini göstermektedir.

Sual: Tin sûresinde, insanoğlunun ahsen-i takvîm suretiyle kısaca en güzel şekilde yaratıldığı bildiriliyor. Kâfir olan insanoğlu da olduğuna gore, kâfire niye güzel deniyor?
CEVAP
Kâfire güzel denmiyor. İnsan, öteki mahlûklara, hayvanlara gore daha muhteşem yaratılmıştır. Hayvanlara verilmemiş akıl ve konuşma kabiliyeti, insanlara verilmiştir. Organlar birbirine uygun şekilde yaratılmıştır. Vücutta ne fazla, ne de tamamlanmamış bir organ var. Örnek olarak üç kol olsa fazla olur, üç bacak olsa fazla olur, tek kol ve tek bacak olsa tamamlanmamış olurdu.

Buradaki uygunluk ve güzellik, şeklî güzelliktir, imanlı yada imansız olmakla ilgisi yoktur. Her çocuk günahsız doğar, sonrasında ya mümin yada kâfir olur. Günahsız doğan bir Hristiyan’ın kızı, büyüyüp dünya güzeli olsa, ona çirkin denmez. Kâfir, inanç yönünden çirkindir.

Fazlaca güzel bir bıçak yapılsa, o bıçakla insan öldürülse, bıçak gene aynı bıçaktır, zararı olan işte kullanılmıştır. Günahsız doğup dünya güzeli olan kız da, kâfirliği seçmişse, yanlış iş yapmış olur. Sonsuz azaba maruz kalır.

O âyet-i kerimedeki ahsen-i takvîm ifadesi şu şekilde açıklanmıştır:
(Biz insanı ahsen-i takvim suretiyle yarattık) demek, en güzel surette, boylu boslu, sureti güzel, organların yeri, sayısı en iyi kullanmaya uygun tarzda, kâinatın tüm özelliklerini içine alacak şekilde yarattık anlama gelir. (Beydavî)

Ebu Bekir bin Tahir, (İnsan, akılla süslü, ilâhi emri yerine getirebilen, ayırt etme gücü olan bir varlık olarak yaratılmıştır) demiştir. İbni Arabî de, (İnsandan daha güzel bir mahlûk yoktur. Tanrı, onu canlı; informasyon, kudret, irade sahibi; konuşan; işiten; gören; işini çekip çeviren ve hikmetli bir şekilde davranan bir varlık olarak yaratmıştır. Tüm bunlarsa yüce Rabbin sıfatlarıdır) demiştir. Kimi âlimler de, (İnsan minik evrendir. Zira yaratılmışlarda bulunan her ne var ise, onda toplanıp bir araya getirilmiştir) demişlerdir. (Kurtubî)

İşte bu kadar güzel yaratılıp akılla da süslenen insan, Rabbini inkâr eder, yaratılış gayesini unutursa, o vakit fazlaca aşağı dereceye düşmüş, hatta hayvanlardan bile aşağı olmuş olur.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/07/19/en-guzel-sekilde-yarattik/feed/ 0 5711
En güzel varlık https://www.cennetinbahcesi.com/2019/07/12/en-guzel-varlik/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/07/12/en-guzel-varlik/#respond Fri, 12 Jul 2019 05:47:46 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5678

Ateist diyor ki:
Sual: “Kur’anda, biz insanı en güzel şekilde kusursuz yarattık” deniyor. Sakat doğanlar olduğuna gore Kur’an yanlış yazmıyor mu?
CEVAP
Allahü teâlânın yaratması iki türlüdür. Birincisi, “Ol” der derhal o şey oluverir. İkincisi ise sebeplerle yaratır. Bu ikisinin arasındaki farkı normal olarak ateist bilmesi imkansız. Her ikisini de Allahü teâlâ yarattığı halde bunlar değişik şeylerdir. Çocuk olması için ana ve babayı sebep kılmıştır. Fakat Hazret-i İsa’yı babasız, Hazret-i Âdem’i ise hem anasız, hem de babasız yaratmıştır. Mucize ve kerametlerde sebepler ortadan kaldırılabilir. Allahü teâlâ, oldukça şeyi de sebeplerle yaratmaktadır. Örneğin rızkı Tanrı verir, fakat emek vermeyi sebep kılmıştır. Emek harcamadan rızık bekleyen açlıktan ölebilir. Hastalıklara şifayı veren de Tanrı’tır. Sadece doktoru, ilacı sebep kılmıştır. Doktora gitmeyen, tedaviyi ilacı kabul etmeyen hastalıktan ölebilir. Alkol ve zararı olan ilaçlar almak, röntgen ışınlarının tesirinde kalmak yada yakın akraba ile evlenmek, iyi beslenememek benzer biçimde sebeplerle doğan çocuk kör de, sakat da olabilir. Sebeplerle yaratmak âdetidir.

Bu ön bilgiden sonrasında sualin cevabına geçelim:
Ateist, önyargılı olarak okuyor, inançsız olarak okuyor, yanlış tercümelerden okuyor, yanlış anlıyor. Suçu da Kur’an-ı kerime buluyor. Âyetin açıklamasından ilkin tercümesine bakalım:
(Biz insanı ahsen-i takvim suretiyle [en güzel surette, yani boylu boslu, sureti güzel, organların yeri, sayısı, en iyi kullanmaya müsait tarzda, kâinatın bütün özelliklerini içine alacak şekilde] yarattık.) [Tin 4 Beydavi]Ahsen-i takvim = en güzel suret ne anlamına gelir? Kurtubi tefsirinde diyor ki:
Allahü teâlâ kâinatta büyük âlemde yarattığı her şeyinden minik âlem olan insanda da örneğini yaratmıştır. Bu âyet buna işaret etmektedir.

Bir âyet meali de şöyledir:
(Gerçeklere inananlar için,
yeryüzünde [dağlarda, denizlerde, ağaçlarda, bitkilerde, madenlerde, hayvanlarda, Cenab-ı Hakkın mutlak kudretine, iradesine, rahmetine delalet eden] ve kendi vücudunuzda [Yaratılışınızın başlangıcından sonuna kadar ve insanı hayret içinde bırakan organların ve salgı bezlerinin işleyişinde] Tanrı’ın varlığına nice deliller vardır; bu tarz şeyleri görmez misiniz? [Görüp de bununla bir yaratıcısının bulunduğunu anlamıyor musunuz?]) [Zariyat 20,21]

İnsanın duygu organları, ışık saçan gezegenler gibidir. Kulak ve göz algı edilebilenleri anlamakta, Güneş ve Ay yerindedir. İnsanın uzuvları çürüdüğünde toprağa karışır, Su, bedende bulunan kan ve rutubettir. Hava, ruh ve nefesidir. Ateşi safrasıdır. Damarları ırmaklar gibidir. Irmaklara kaynak derecesinde olan kara ciğer pınar gibidir. Bundan dolayı damarlar kara ciğerden beslenir. Bununla birlikte deniz gibidir. Bundan dolayı bedenin tüm damarları oraya bağlıdır. Irmakların denize dökülmesi gibidir. Kemikleri dağlara benzer. Dağlar, yerin direkleridir, uzuvlar ağaç gibidir. Iyi mi ki ağacın yaprakları ve meyveleri var ise, her uzvun da bir işi ve eseri vardır. Vücuttaki kıllar, yeryüzündeki otlar gibidir. İnsan diliyle her türlü hayvanın ve öteki yaratıkların seslerini çıkarabilir. İşte koca kâinatta bulunan her şeyin bir örneği minik âlem denilen insanda bulunur. (Kurtubi 4/95)

Demek ki, minik âlem olan insan, kâinattaki varlıklara benzemektedir. Bu bakımdan en güzel surette yaratıldığı bildirilmiştir. Doğarken her uzvu sağlam doğuyor denmiyor. Hilkat garibesi olarak ne sakatlar doğabiliyor. Bu da gene Allahü teâlânın kudretini göstermektedir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/07/12/en-guzel-varlik/feed/ 0 5678
Doğruyu bulmak için güzel bir dua https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/03/dogruyu-bulmak-icin-guzel-bir-dua/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/03/dogruyu-bulmak-icin-guzel-bir-dua/#respond Mon, 03 Jun 2019 13:52:29 +0000 Dinimiz>Aklın dindeki yeri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5493

Sual: Akılla gerçeği bulamaz mıyız?
CEVAP
Aklımıza uyarsak gerçeği bulmamız oldukça güç olur. Her fırkadaki insan, “Bu fırka doğru yolda” diyerek ona girmiştir. Bu işte selim olmayan akıl ölçü olmaz. Ölçü olsaydı, 72 sapık fırka meydana çıkmazdı. Dini yada dinsiz fırkalara girenler de, aklına gore bu fırkaları tercih etmişlerdir. Akla uyulursa, insan sayısı kadar fırka meydana çıkar.

Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğini vâd buyurmuştur. Rabbimiz vâdinden dönmez. Bunun için, Ya Rabbi! Sana inanıyorum, seni ve Peygamberlerini seviyorum. İslam bilgilerini doğru olarak öğrenmek isterim. Bunu bana nasip et ve beni, din düşmanlarına aldanmaktan koru diye dua etmeli, istihare yapmalıdır. Cenab-ı Hak ona doğru yolu gösterir.

Tüm Müslümanların da, aynı şekilde dua etmekten çekinmemeleri gerekir. Ya Rabbi hangi fırkadaki Müslümanlar doğru yolda ise, senin rızan hangisinde ise, bana onu nasip eyle diye dua etmelidir. Dua ederken, duanın şartlarını gözetmelidir. Şartlarına uygun dua edilince, dua kabul olur. Dua kabul olunca da, doğru olan, hak olan bulunmuş olur.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/03/dogruyu-bulmak-icin-guzel-bir-dua/feed/ 0 5493
Güzel demek küfür mü? https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/14/guzel-demek-kufur-mu/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/14/guzel-demek-kufur-mu/#respond Tue, 14 May 2019 07:09:49 +0000 Şirk ve tehlikeli sözler]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5396

Sual: Müziğin haram olduğuna inanılmış olduğu halde, (Şu şarkı fazlaca hoşuma gidiyor, söyleyen sanatçı da fazlaca güzel) diye söylemek küfür olur mu?
CEVAP
Bu tarz şeyleri söylemek küfür değildir. Haramı helal bilmek, harama güzel demek küfür olur. Bir Alman, Fransız doğrusu bir kâfir kızı güzel ise, güzel demek küfür olmaz. Şu günah fakat hoşuma gidiyor demek küfür olmaz. Günah bulunduğunu bilip, şarkı dinlemek de o şekilde. Nefsimizin hoşuna gider. Günahlar nefsin hoşuna gidebilir.

Harama helal demek, haramı beğenmek, iyi demek, güzel demek küfürdür.Yoksa güzele güzel demek, müzisyen hanıma güzel demek, sesine güzel demek küfür olmaz. Zina etmek hoşuma gidiyor demek küfür olmaz. Zinayı beğenmek, günah olmadığını söylemek, helal demek, iyi demek küfür olur. Haram bulunduğunu bilerek işlemek, hoşuma gidiyor, fazlaca tatlı oluyor demek küfür olmaz. Burada incelik, haramı beğenmek ayrı, hoşumuza gitmesi, tatlı gelmesi ayrıdır.

Bir hırsız, çeşitli numaralar yaparak polisin elinden kurtulsa, ikimiz de numaralarını kastederek, helal olsun hırsıza desek küfür olmaz, zira onun hırsızlığını beğenmedik, yapmış olduğu numaralar hoşumuza gitti. Şarkıcının da sesi, güzelliği hoşumuza gidebilir. Sesi güzel demek küfür olmaz.

Sadece dikkat etmeli. İslam âlimleri buyuruyor ki: (Nefsin gıdası haramlardır.) Nefsi emmare ise kâfirdir ve ahmaktır. Her isteği kendi aleyhine, zararınadır. Bu yüzden onun isteklerini yapmış olup, gıdasını vermemeli, doğrusu haram, günah işlememelidir. Nefs ve şeytan hakimiyeti ele geçirirse, insan istemese bile, kendini günahlardan alıkoyamaz, bile bile işler. Aynı freni patlayan, direksiyonu boşa dönen otomobile şoförün hakim olamadığı şeklinde. Nerede duracağı, nereye çarpacağı belli değil. Günümüzde bir çok insan bu durumdadır.

Güzele güzel demek
Sual:
(Güzel bir hanıma güzel diyen kâfir olur) deniyor. Doğru mudur?
CEVAP
Güzel hanıma güzel demek küfür olmaz. Harama helal yada harama güzel demek küfür olur. Örnek olarak açık saçık giyinen kadının bu hâline güzel denirse küfür olur.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/14/guzel-demek-kufur-mu/feed/ 0 5396