cihad – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Wed, 19 Jun 2019 16:06:45 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 Kadının cihadı https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/19/kadinin-cihadi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/19/kadinin-cihadi/#respond Wed, 19 Jun 2019 16:06:45 +0000 Dinimiz>Emr-i maruf ve nehy-i münker]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5570

Sual: Saçlarını açıp mahremsiz ABD’daki kiliseye giden bir bayan, (Biz cihad için, dine hizmet için saçlarımızı açıyoruz. Uzak da olsa mahremsiz yola çıkmamız ve saçlarımızı açmamız günah olmaz) diyor. Günah olmaz demekle küfre girmiş olmuyor mu?
CEVAP
Harama helal demek, elbet sövgü olur. Savaşmak, cihad etmek adamın görevidir. Hanıma farz değildir. Kadının cihadı, evinde oturup kocasıyla iyi geçinmektir. Bir hadis-i şerif meali şöyleki:
(Kadının cihadı, kocasıyla iyi geçinmektir.) [Taberani]
Kadının zaruretsiz başını açması büyük günahtır. Yalnız genç hanımefendilere değil, yaşlı hanımefendilere, ninelere de saçlarını açması, kollarını, gerdanını yabancılara göstermesi günahtır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Evlenme arzusu kalmayan [hayızdan, nifastan kesilmiş, çocuk olma durumu kalmayan] yaşlanmış bayanların ziynetlerini göstermemek şartıyla, dışa giyindikleri [manto gibi] elbiselerini çıkarmalarında bir vebal yoktur; fakat sakınmaları [mantolarını giymeleri] daha iyi olur.) [Nur 60]
Müminlerin anneleri için bile, (Siz öteki bayanlar şeklinde değilsiniz, [yabancılarla] yumuşak konuşmayın, kalbinde fesat bulunanlar, fena ümide kapılır. Evlerinizde oturun, eski cahiliye bayanları şeklinde açılıp saçılmayın) buyuruluyor. (Ahzab 32-33)

İkincisi,
dinimizde bir ölçü vardır. Farzla haram çakışırsa, haram işlememek için farz, duruma bakılırsa tehir yada terk edilir; zira haramdan kaçmak, farzı yapmaktan ilkin gelir. Bir hadis-i şerifte, (Fazlaca azca bir günahtan kaçınmak, tüm cin ve insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Her günah, Allahü teâlâya isyan olduğundan, büyüktür; fakat bazısı, bazısına bakılırsa minik görünür. Bir minik günahı yapmamak tüm cihanın nafile ibadetlerinden daha sevabdır, zira nafile yakarma yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmaksa farzdır. (Rıyad-un-nasıhin)

Haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır. Haram işleyerek farz yapılmaz. (İslam Ahlakı)

Birkaç örnek verelim:
1- Avret yerini açmadan necaseti temizlemek mümkün eğer olmazsa, namazı, öyleki kılar. Şu sebeple temizlemek emirdir. Açmak yasaktır. Günahtan kurtulmak ilkin gelir. (İbni Abidin istinca bahsi)

2- Varlıklı olan bir kadının, hacca gitmesi farzdır. Hacca yalnız gitmesiyse haramdır. Mahremi bulunmadığı müddetçe, haram işleyerek, yalnız başına hacca gidemez. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hanım, yanında bir mahremi olmadan hacca gidemez!) [Bezzar]

Bunun şeklinde farz olan tavafı yapabilmek için erkeklere dokunarak, haram işleyerek tavaf yapması imkansız. Kalabalık olmadığı zamanlarda tavaf eder. (S. Ebediyye)

Farz olan hacca gidemeyen, iyi mi olur da cihad ediyorum diye ABD’ya mahremsiz gidebilir? Hele saçlarını açması ise daha büyük günahtır. ABD’ya gitmek farz olsa bile, haram işleyerek gidilmez.

3– Bir gayrimüslimin Müslüman olmasına sebep olmak oldukca büyük sevabdır. Kâfir bir kız, “Benimle dans edersen müslüman olurum” dese, müslümanın, iyi niyetle onunla dans etmesi yada başka günah işlemesi caiz olmaz. Kız hakkaten Müslüman olsa bile, kızla günah işlemesi caiz olmaz.

(Ameller niyete göredir) hadis-i şerifi, taat ve mubahlara niyete bakılırsa sevap verileceğini bildirmektedir. Günahlar, ne kadar iyi niyetle işlense de, günah olmaktan çıkmaz. (S. Ebediyye)

Günah işleyerek
Sual: S. Ebediyye’de, (Kızlardan ebe, jinekolog yetiştirmeli. Hanımefendileri, hanım doktora göstermeli) deniyor. Hanımefendilerin erkeklere muayene olup, günah işlemelerine engel olmak için, her ne kadar çeşitli günahlar işleyerek eğitimini sürdürecek olsa da, kızımın hekim olmasında bir sakınca var mıdır?
CEVAP
Hekim olmak kıymetlidir, ne sakıncası olur ki? Hanım adam ayrımı yapmadan her insanın okuyup informasyon sahibi olması büyük fazilettir. Fakat adamın de, kadının da, okurken, hattâ yakarma ederken, günah işlemesi caiz olmaz. Örnek olarak varlıklı bir kadının, farz olan hacca mahremsiz gitmesi caiz olmaz, haram olur. Hanım, tesettüre riayet edemezse yada daha başka günah işlemek zorunda kalırsa, bu şekilde günah işleyerek emek vermesi, hattâ ilim öğrenmesi oldukca yanlış olur. Başka bayanları günahtan kurtarmak niyetiyle kendisinin günah işlemesi asla caiz olmaz. (Kızlardan ebe, jinekolog yetiştirmeli) demek, günah işlemelerine sebep olmadan bu işleri yapmalı anlama gelir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/19/kadinin-cihadi/feed/ 0 5570
Emr-i maruf ve cihad https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/19/emr-i-maruf-ve-cihad/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/19/emr-i-maruf-ve-cihad/#respond Wed, 19 Jun 2019 01:04:11 +0000 Dinimiz>Emr-i maruf ve nehy-i münker]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5567

Sual: Emr-i maruf, cihad demek midir? Cihadsa şartları nedir?
CEVAP
Evet, cihaddır. İslam Ahlakı kitabında deniyor ki:
Bu cihad ikiye ayrılır:
1- Kâfirlere İslamiyet’i tanıtmak, onları sövgü felaketinden kurtarmak,
2- Müslümanlara dinlerini, ilmihallerini öğretmek, onların haram işlemelerine engel olmak.

Bunların her ikisi de, üç türlü yapılır:

Birincisi: Bedenle yapılır. Bunu yalnız devlet yapar. Devletin izni olmadan şahısların saldırması caiz değildir, eşkıyalık olur.

İkincisi: Her türlü gösterim organlarıyla İslamiyet’i yaymak, duyurmaktır. Bu cihadı, sadece İslam âlimleri yapar yada bunların kitaplarını yaymak suretiyle yapılır. Asrımızda İslamiyet’e karşı olanlar, misyonerler, masonlar, komünistler ve mezhepsizler, her türlü yayınlarla İslamiyet’e saldırıyorlar. Yalanlarla, iftiralarla insanları aldatarak, İslam dinini yok etmeye çalışıyorlar. Bunlar, milyonlar sarf ederek, basın kanalıyla, kitaplar, dergiler çıkarıyor, web siteleri kuruyor, radyo ve televizyonlarla bozuk inanışlarını yayıyorlar. İslamiyet’i dünyaya yanlış olarak tanıttıkları şeklinde, bir taraftan da, Ehl-i sünnet olan hakiki Müslümanları aldatarak İslamiyet’i içerden yıkmaya çalışıyorlar. Müslüman olmak isteyen yabancılar, bu propagandalar karşısında ne yapacaklarını şaşırıp, ya Müslüman olmaktan vazgeçiyor veya yanlış, bozuk bir yola girerek, Müslüman olduklarını sanıyorlar.

İslam’ın iç ve dış düşmanlarının yıkıcı, aldatıcı propagandalarına karşı Ehl-i sünnet âlimlerinin yolu olan hakiki Müslümanlığı, kısaca Muhammed aleyhisselamın ve Eshab-ı kiramın yolunu, medya kanalıyla tüm dünyaya yaymak, günümüzün en kıymetli cihadıdır.

Üçüncüsü: Yakarma kanalıyla meydana getirilen cihaddır. Tüm Müslümanların bu cihadı yapmaları farz-ı ayndır. Bunu yapmamak, büyük günah olur. Bu cihad, cihadın birinci ve ikinci kısımlarını yapanlara yakarış etmekle olur.

Bu üç türlü cihadı, Allahü teâlânın yardımına güvenerek ve dinine uyarak yapanlara, Allahü teâlâ muhakkak yardım eder. Bunun için emek harcamadan, birbirimizi sevmeden, oturduğumuz yerde meydana getirilen duaları Allahü teâlâ kabul etmez. Duanın kabul olması için, ilkin sebeplerine yapışmak gerekir.

Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını yürüyerek vakıflara, kuruluşlara yardım etmek, malla cihad olur. Bedenle ve parayla cihad edenlere, Allahü teâlâ Cenneti söz vermiştir. (Müftiy-yi mücahid)

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
İslamiyet’in emirlerini bildirip yaymak için, keramet sahibi olmak gerekmez. Her insanın bilgisi ve gücü nispetinde emek vermesi şarttır. İmkânım yoktu diyerek, bahane ileri sürmek, kıyamette insanı azaptan kurtarmaz. (Mektubat-ı Rabbani)

Gazete abone emek vermesi
Sual:
Türkiye gazetesinin tirajının artması için abone emekleri yapılıyor. Dînî yazılar da olduğundan, gazetenin fazlaca kişiye ulaşmasının mânevî yönden de faydası olur mu?
CEVAP
Türkiye gazetesi, daima haberleri, itidalli, provokasyondan uzak bir halde vermiş, devletinin ve milletinin yanında durarak, “Refah veren gazete” olmuştur. Bizim Sayfa’da da, nakle dayanan doğru ve lüzumlu bilgiler verilmektedir. Bid’atlerden uzak durulmakta, Ehl-i sünnetten ödün verilmemektedir. Doğrusu Bizim Sayfa’da, dînî mevzularda yanlış yazılmasına asla müsaade edilmez. Öteki sayfalar ise, dînî bakımdan aslına bakarsanız ölçü olmaz.

Bu kıymetli bilgilerin yer almış olduğu gazetenin, her eve girmesi fazlaca faydalıdır. Asla okunmasa bile, evliya zatların, Ehl-i sünnet âlimlerinin adları, sözleri, eve feyz gelmesine, ev halkının istifade etmesine sebep olur.

İşin önemini bilenler, abone değilse abone olmalı, yeni abone de bulmalı, hattâ mümkünse parasını kendi vererek tanıdıklarını abone etmeli. Böylece millî ve mânevî değerlerin korunmasına katkısı olmalı. Bunu meydana getiren, farz olan emr-i maruf sevabına da kavuşmuş olur.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/19/emr-i-maruf-ve-cihad/feed/ 0 5567
Cihad ve fitne https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/17/cihad-ve-fitne/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/17/cihad-ve-fitne/#respond Mon, 17 Jun 2019 03:49:44 +0000 Dinimiz>Emr-i maruf ve nehy-i münker]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5558

Sual: Yabancı bir yazar, (Hükümet, zulüm, haksızlık yaparsa, müslümanlar isyan etmelidir) diyor. Bu söz doğru mudur?
CEVAP
Bu söz, İslam âlimlerinin bildirdiklerine uymamaktadır. Müslümanlar isyan etmez. Fitne ve fesat çıkarmaz. Zalim olan hükümete de isyan etmek günahtır. Kanunlara, emirlere karşı gelmek, cihad olmaz. Fitne çıkarmak olur. Fitnecilere aldananlar, Hac suresinin 39. âyetine yanlış mana verdikleri için, bu felakete düşmüşlerdir. Bu âyette mealen, (Müminlere hücum eden zalimlerle cihad etmeye izin verildi) buyuruldu. Mekke’de kâfirler, müslümanlara zulmedip, yaralayınca, öldürünce, bunlarla dövüşmek için, yine yine izin istediler. İzin verilmedi. Medine’ye hicret edilince, bu âyet gelmiş olarak, yeni kurulan İslam devletinin, Mekke’deki zalimlerle cihad yapmasına izin verildi. Bu âyet-i kerime, müslümanların, zalim hükümete isyan etmeleri için değil, insanların İslam dinini işitmelerine, müslüman olmalarına engel olan zalim diktatör ordular ile cihad yapması için, İslam devletine izin vermektedir.
(Siyer-i kebir)deki hadis-i şeriflerde, (Emire isyan eden hiç kimseye Aden haramdır) ve (Adil ve zalim, her emirin emri altında cihad ediniz) buyuruldu.

Cihadı devlet yapar
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan cihad, başka ülkelerdeki düşman olan kâfirlerle, devlet olarak savaşmak anlamına gelir. Korsan gösteriler yapmak, cihad cihad diye bağırmak cihad olmaz, çapulculuk olur. Dinimize zarar verir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bozuk bir işi düzeltemediğiniz süre, sabrediniz! Allahü teâlâ onu düzeltir.) [Beyheki]

Bu hadis-i şerif, kanunlara karşı gelmeyi, ihtilal yapmayı değil, meşru yollardan tembih verip sabretmeyi emretmektedir. Bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Cihadın en kıymetlisi, zalim sultan yanında, doğru yolu gösteren bir söz söylemektir.) [Tirmizi]

Âlimlerin, gücü yettiği kadar hükümet memurlarına, emr-i maruf yapması gerekir. Fakat emr-i maruf yaparken, fitne çıkmamasına oldukca dikkat etmelidir!

Görülüyor ki, müslümanlar ihtilal yapmaz. Fakat, zulme, haksızlığa da teslim olmaz. Meşru yollardan hakkını arar. Hükümetin meşru emirlerine uymak, her müslümana vaciptir. Asla kimsenin haram olan emirleri yapılmaz. Fakat, buna isyan edilmez. Fitne çıkarılmaz. Zalimlere karşı gelmemeli, onlarla münakaşa etmemelidir! Örnek olarak, namaz kılmamak, en büyük günahlardandır. Âmir, kumandan, kâfir ve zalim olup, emri altında olana (Namaz kılma derse), (Baş üzerine, kılmam) demeli, senin yanında kılmam demeyi düşünmelidir! Bundan dolayı fitne çıkarmak, şu demek oluyor ki müslümanların ezilmelerine sebep olmak haramdır. O zalimin yanından ayrılınca, namazı derhal kılmalıdır!

Kuvvete karşı gelmek, devlete karşı isyan etmek ahmaklıktır. Kendini tehlikeye atmak olur. Bu ise, haramdır. Tarihte öyleki ahmaklar çıkmış ki, fitneye sebep olan yazı ve sözlerinden dolayı kendi kellelerini kaptırdıkları benzer biçimde, binlerce, on binlerce müslümanın kanının dökülmesine sebep olmuşlardır. Kâfirlerin müslümanlara karşı daha şiddetli hareket etmelerine sebep olmuşlardır.

Kâfir devletlerinde konuk olan müslümanın da, kâfirlerin mallarına, canlarına ve ırzlarına dokunması caiz değildir. Kâfirlerin gönüllerini hoş ederek, onlardan yararlanmak caizdir.

Âmirlerinize itaat edin
Dar-ül-islamda yaşayan zimmi kâfirlerin ve konuk gelen harbi kâfirlerin, şu demek oluyor ki turistlerin ve tüccarların haklarını gözetmek, müslümanların haklarını gözetmekten daha mühimdir. Bunlara istila etmek, hatta bu tarz şeyleri gıybet etmek, çekiştirmek bile müslümanlara saldırmaktan daha kötüdür.

Müslümanlar, din ve fen bilgilerine oldukca emek vererek kuvvetlenir. Böylece, galip ve hakim olurlar.
İbni Âbidin hazretleri, (Sultan yada başka zalimler, ikrah ederek, zorlayarak, ölümle, hapis ile, işkence ile korkutarak emredince, belli günahları işlemek mubah, hatta farz olur. Emrini yapmamak günah olur) buyuruyor. Hadis-i şerifte, (Emirlerinize itaat ediniz) buyuruldu. Komut, en aşağınız olsa da, İslamiyet’e uygun olan emirlerine uymak vaciptir. Asla kimsenin günah olan emrine itaat edilmez. Fakat, isyan etmek fesada sebep olursa, bu emrine de itaat olunur. Bundan dolayı, büyük zarar işlememek için, ufak zarara katlanmanın caiz olacağı Eşbah’ta yazılıdır. Sultanın emrettiği mubah bir şeyi yapmak vacip olur. (Berika)

Abdülgani Nablusi hazretleri, (Sultanın, kendi aklı ile, arzusu ile verdiği emirlerine itaat etmek vacip olmaz. Fakat sultan zalim ise, eziyet ve işkence ediyorsa, onun Allahü teâlânın hükümlerine uymayan buyruk ve yasaklarına da uymak gerekir. Hele, itaat etmeyenleri öldürüyorsa, kendini tehlikeye atmak, hiç kimseye caiz olmaz) buyurdu. (Hadika)

Müslümanlar, kıymetli kitaplardan naklettiğimiz yazılara dikkat etmeli, korsan şov yapanlara ve korsan yazı yazanlara saygınlık etmemelidir!

Sual: Dünyanın çeşitli yerlerinde azınlıkta olan Müslümanlara, Hristiyanlar yada başka İslam düşmanları zulüm ediyor, canlarına, mallarına ve ırzlarına saldırıyor. Bu durumda, onların öldüreceğini bile bile onlara istila etmek fitne olur mu? İntihara girişim sayılır mı?
CEVAP
Meşru savaşı devlet yapar. Belirli grupların isyan etmesi yanlış olur. Bunlar, hicret imkanı var ise başka diyara hicret etmeli. Buna da olanak yoksa gene de fitneye karışmamalı. Onlar öldürürse Müslümanlar şehit olur. Irza saldırı etseler Müslümana günah olmaz. Bu hususta Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır. Sabah evinden mümin çıkan, akşam evine kâfir olarak döner. Akşam mümin iken, kâfir olarak sabaha çıkar. Bu şekilde bir zamanda kenarda duran, ortaya atılandan, oturan ayakta olandan, ayakta olan yürüyenden, yürüyen koşandan hayırlıdır. Şu halde evinizde oturun, fitneye karışmayın!) [Ebu Davud]

(Fitne zamanı saldırganlar, evinize girmiş olduğu süre, [Maide suresinin 28. âyetinde bildirildiği gibi] “Beni öldürmek için, sen bana elini uzatsan da, seni öldürmek için ben sana elimi uzatmam” diyen Âdem’in oğlu Habil benzer biçimde ol!) [Tirmizi, Ebu Davud]

(Fitne zamanı evlerinizden ayrılmayın! Oklarınızı kırın, yaylarınızı kati! Âdem aleyhisselamın oğlu Habil benzer biçimde olun!) [Ebu Davud, Tirmizi]

(Vakalar, fitneler, zuhur edince, katil değil, maktul [öldürülen] olabilirsen ol!) [Ebu Nuaym]

(Ne mutlu fitneye karışmayana.) [Ebu Davud]

Fitne çoğaldığında fitneye karışmamalıdır
Sual: Dedikoduların, fitnelerin, fesadın çoğaldığı zamanlarda, bir Müslüman iyi mi hareket etmelidir?

Yanıt: Bu şekilde zamanlarda iyi mi hareket edilmesi gerektiği hakkında, İmam-ı Rabbani hazretleri bir talebesine hitaben yazdığı mektupta buyuruyor ki:
“Yavrum, fitnelerin yayılmış olduğu, fesatların çoğaldığı zamanlar, tövbe ve istiğfar zamanıdır. Kenara çekilmeli, fitnelere karışmamalıdır. Fitneler çoğalıyor. Her geçen gün yayılıyor. Peygamber efendimiz, (Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması benzer biçimde olur. Sabah evinden mümin olarak çıkan oldukca kimse akşam kâfir olarak döner. Akşam mümin iken gece sefalarında imanları gider. Bu şekilde zamanlarda evinde kapanmak fitneye karışmaktan hayırlıdır. Kenarda kalan, ileri atılandan hayırlıdır. O gün oklarınızı kırınız! Silahlarınızı, kılıçlarınızı bırakınız! Herkesi tatlı dil, güler yüzle karşılayınız! Evinizden çıkmayınız!) buyurdu.”

Her Müslümanın, Ehl-i sünnet âlimlerinin bu şekilde nasihatlerine uyması, mezhepsizlerin, sapıkların, din cahillerinin isyana teşvik eden, fitneyi körükleyen zararı olan, uydurma tefsirlerine, kitaplarına aldanmaması lazımdır. Âdil yada zalim olsun, kendi devletine isyana, yurttaş kanı dökmeye, birbirine saldırmaya cihat değil, fitne, fesat çıkarmak denir. Peygamber efendimiz, (Fitne çıkarana Tanrı nalet etsin!) buyurmuştur. Müslüman, isyan etmez, fitneye karışmaz. İçinde yaşamış olduğu ülkenin kanunlarına da karşı gelmez.

Cihad, çapulculuk yapmak değildir
Sual: Bir hadis-i şerifte; (Günah işleyeni gören, eli ile engel olsun. Buna gücü yetmezse, dili ile engel olsun!) buyuruluyor. Bu hadis-i şerife bakılırsa, inkâr eden yada günah işleyenlere, her Müslümanın, el yada dil ile müdahale etmesi mi gerekir?
Yanıt:
Her Müslüman, hâline ve durumuna bakılırsa, günah işleyenlere, sertlik göstermeden ve fitne çıkarmadan emr-i ma’ruf yapabilir. Zira hadis-i şerifte;
(Günah işleyeni gören, eli ile engel olsun. Buna gücü yetmezse, dili ile engel olsun!) buyuruldu. Bu hadis-i şerif açıklanırken Hadîka’da deniyor ki:
“Emr-i ma’rufu ve Nehy-i münkeri el ile yapmak, devlet adamlarına, dil ile yapmak, din adamlarına, kalp ile yapmak da her Müslümana farzdır. El ile hayata geçirmeye Hisbet, dil ile hayata geçirmeye Tembih denir. Hisbet yapmak, şu demek oluyor ki el ile müdahale etmek yalnız devlet memurlarının vazifesidir. Hadis-i şeriflere, kendine bakılırsa mana vererek, vacib olmayan şeyi hayata geçirmeye kalkışmamalı, fitne çıkarmamaya dikkat etmelidir.”

Cihad, bilgisiz ana, babaların, dünya çıkarları için uğraşanların, keyifleri, zevkleri için zulüm, işkence meydana getiren şeflerin aldattığı, inlettiği insanları küfürden, yıkım yolundan kurtarmak, İslâm ile şereflendirmektir. Cihad, sövgü, işkence ve fenalık içinde yetiştirilmiş, karanlığa atılmış zavallıları, İslâm ışığı ile aydınlanmalarına engel olan diktatörlerin, sömürücülerin zararlarını yok etmek için, canını, malını feda etmektir. İnsanları, sonsuz Cehennem azabından kurtarmak, sonsuz Aden nimetlerine kavuşturmak içindir. Güç kullanılarak meydana getirilen cihadı, fertler, kişiler değil, devlet yapar. Fertlerin başkalarına saldırmalarına cihad değil, çapulculuk, barbarlık denir. Cihada katılamayanın, mücahitlere yakarma etmesi farzdır. Kâfirler, cihat yardımıyla zalimlerin işkencelerinden kurtularak inanç ile şereflenir. İslâmiyeti duyup, anladıktan sonrasında, inanç etmeyenlerden, İslâm devletinin adaleti altında yaşamayı kabul edenlerin dinine, canına, malına dokunulmaz. Bunlar, İslâmın adaleti, şefkati altında hür ve rahat yaşar.

Cihad, isyan etmek, yıkmak değildir
Sual: Zamanımızda cihad etmeyi, isyan etmek, öldürmek, yakmak, yıkmak şeklinde tanıtıyorlar. Hakkaten cihad etmek bu şekilde midir?
Yanıt:
Cihad demek, ihtilal yapmak, amirlere karşı gelmek ve hükûmete isyan etmek, dövmek, yıkmak, kırmak, sövmek demek değildir. Bu şekilde şeyler yapmak, fitne çıkarmak olur. Şu demek oluyor ki bölücülük olur. Müslümanların ezilmesine, hapse girmesine ve din, inanç bilgilerinin yasak edilmesine neden olur. Bu şekilde fitne çıkaranlara Peygamber efendimiz nalet etmiştir. Hapse girmeyi istemek, bir Müslüman için onur değildir. Müslüman için onur; İslâmın güzel ahlakını edinmek, her insana iyilik etmek, İslâmiyete uymak, her mahluka yararlı olmaktır. Hapse giren, bu şereflerden yoksun kalır. Kendini tehlikeye atmak ahmaklıktır, günahtır. Zira Allahü teâlâ (Kendinizi tehlikeye atmayınız!) buyuruyor.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/17/cihad-ve-fitne/feed/ 0 5558
Cihad etmek ve dindeki yeri https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/15/cihad-etmek-ve-dindeki-yeri/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/15/cihad-etmek-ve-dindeki-yeri/#respond Sat, 15 Jun 2019 11:47:57 +0000 Dinimiz>Emr-i maruf ve nehy-i münker]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5550

Sual: Hapse girmek cihad mıdır? Cihadın dindeki yeri nedir?
CEVAP
Cihad, ihtilal yapmak, âmirlere karşı gelmek ve isyan etmek, dövmek, yıkmak, kırmak, sövmek demek değildir. Bu şekilde şeyler yapmak, fitne çıkarmak olur. Kısaca bölücülük olur. Müslümanların ezilmesine, hapse girmesine ve din, inanç bilgilerinin yasak edilmesine neden olur. Bu şekilde fitne çıkarana Peygamber efendimiz nalet etmiştir. Hapse girmeyi istemek, bir müslüman için onur değildir. Müslüman için onur; İslam’ın güzel ahlakını edinmek, her insana iyilik etmek, İslamiyet’e uymak, her mahluka yararlı olmaktır. Hapse giren, bu şereflerden yoksun kalır. Kendini tehlikeye atmak ahmaklıktır, günahtır. Allahü teâlâ, (Kendinizi tehlikeye atmayınız!) buyuruyor. (Bekara 195)

Cihad, Tanrı düşmanları ile çeşitli yollarla ve çeşitli vasıtalarla savaşım etmek anlama gelir. Nefsimiz, Allahü teâlânın en büyük düşmanıdır. Nefsle meydana getirilen cihada “Büyük Cihad” denir.

Cihad, Tanrı düşmanlarının tesirsiz hale gelmesi yada imanla şereflenmesi için, bu uğurda canını, malını feda etmektir.

Cihad, Allahü teâlânın dinini Onun kullarına ulaştırmak, insanları küfürden cehaletten kurtarıp, imana, sonsuz saadete kavuşturmak anlama gelir.

Tanrı için hizmet
Cihad, insanları İslam dinine çağırmak anlama gelir. Bu da çeşitli yollarla olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kâfirlere karşı malınızla, canınızla ve dilinizle cihad ediniz!) [Redd-ül-muhtar]

Cihad, Tanrı için hizmettir. Bu hizmetin kolay tarafı yoktur. Bu, ihlas ister, müdara ister, özetlemek gerekirse, güzel terbiye ister. Memurlukla karşılaştırma edilmez. İzin, mesai, gece-gündüz mefhumu düşünülmez. Bu hizmette sıkıntıyı nimet bilmek gerekir. Fazlaca çalışan, fazlaca sorun çeken, fazlaca nimete kavuşur.

Kur’an-ı kerimde cihadla ilgili âyet-i kerimelerden birkaçının meali şu şekilde:
(İman edenler, [yurtlarını, mallarını bırakıp] hicret edenler, Tanrı yolunda cihad edenler, Tanrı’ın rahmetini umarlar.) [Bekara 218]

(Ey inanç edenler! Din düşmanlarının eziyetlerine sabredin. Onlarla olan cihadda üstün gelmek için, sabır yarışı yapın. Sınır boylarında kâfirlere karşı cihad için nöbet bekleyin ve Tanrı’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz) [Al-i İmran 200]

(Hakiki müminler, Tanrı yolunda cihad eder, kötülenip kınanmaktan korkmaz.) [Maide 54]

(Mal ve canlarını feda ederek din düşmanları ile, Tanrı rızası için cihad eden müslümanlar, oturup, yakarma edenlerden üstündür. Hepsine de, Cenneti söz veriyorum.) [Nisa 95]

(Mekke’nin fethinden ilkin malını veren ve cihad edene, fetihten sonrasında malını dağıtan ve cihad edenden daha büyük aşama vardır. Tanrı, hepsine Cenneti vaat etti.) [Hadid 10]

(Ey müminler, Tanrı’tan korkun, Ona, Onun rızasına kavuşmak için vesile arayın ve Tanrı yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.) [Maide 35]

(İman edip de Tanrı yolunda hicret ve cihad edenler ve bu tarz şeyleri barındırıp yardım edenler, işte gerçek mümin bunlardır.) [Enfal 74]

(Hakiki müminler şunlardır ki, Tanrı ve Resulüne inanç ettikten sonrasında, imanlarında şüpheye düşmeyip Tanrı yolunda malları ve canları ile cihad edenlerdir.) [Hucurat 15]

(Tanrı’a ve Resulüne inanç eder, malınızla, canınızla Tanrı yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz ki bu sizin için fazlaca hayırlıdır.) [Saf 11]

(Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz [hısım, akraba ve yakınlarınız] kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz tecim ve meskenler, size Tanrı’tan, Resulünden ve Tanrı yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, Tanrı’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Tanrı fâsıklar güruhunu hidayete erdirmez.) [Tevbe 24]

(Hafifçe ve ağırlıklı olarak [Kuvvetli- zayıf, genç-yaşlı, zengin-fakir, yaya-atlı, silahlı-silahsız hepiniz] muharebeye çıkın, malınızla, canınızla Tanrı yolunda cihad edin! İyi bilin ki bu sizin için daha hayırlıdır.) [Tevbe 41]

(Tanrı yolunda hakkıyla cihad edin!) [Hac 78]

(Hepimiz, kendisi için cihad eder, faydası kendinedir.) [Ankebut 6]

Cihad çeşitleri
Cihad, emr-i maruf ve nehy-i münker anlama gelir. Kâfirlere İslamiyeti tanıtmak, onları sövgü felaketinden kurtarmaya çalışmak, müslümanlara da ilmihallerini öğretmek, onların haram işlemelerine engel olmaktır.
Cihad üçe ayrılır:
1- Gövde ile
kısaca her türlü harp vasıtaları ile kâfirlere karşı yapılır. Silahlı cihadı, savaşı yalnız devlet yapar.

2- Her türlü gösterim vasıtası ile, İslamiyet’i insanlara yaymak, duyurmak suretiyle yapılır. Bunu islam âlimleri yapar. İslam âlimleri olmadığı vakit, misyonerlerin ve bid’at ehlinin saldırısından korunmak için, müslümanların Ehl-i sünnet âlimlerinin sözlerini, yazılarını, kitaplarla, her türlü basın vasıtasıyla, radyo ve TV ile tüm dünyaya yaymaları, duyurmaları gerekir.

İslam’ın iç ve dış düşmanlarının yıkıcı, aldatıcı, propagandalarına karşı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği hakiki müslümanlığı yaymak günümüzün en kıymetli cihadıdır. (İslam Ahlakı)

3- Yakarma ile meydana getirilen cihad. Bu cihad, tüm müslümanlara farz-ı ayndır. Diğeri cihadlar ise farz-ı kifayedir. Bu cihadı yapmamak büyük günah olur.

Yakarma askerinin önemi
Bu cihad, gövde ile ve din bilgilerini yaymak suretiyle cihad eden müslümanlara yakarış etmekle olur. (Leşker-i gaza, leşker-i duanın yardımına muhtaçtır.) [Leşker asker demektir.] Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Müminin amelinin en efdali, Tanrı yolunda cihaddır.) [Taberani]

(En faziletli insan, malı ile, canı ile Tanrı yolunda cihad eden mümindir.) [Buhari]

(Cihad etmeden yada cihad etmeyi düşünmeden ölen, nifak suretiyle ölür.) [Müslim]

(Cihadı terk eden topluluk, ne olursa olsun umumi bir belaya maruz kalır.) [Taberani]

(Fi-Sebilillah cihad eden, Cenneti hak eder.) [Taberani]

(Cihad eden, üzüntüden, sıkıntıdan kurtulur.) [Hakim]

Peygamber efendimiz, Mirac gecesi, ekin ekip bir günde biçen, bir topluluğu görmüş oldu. Biçtiği mahsül tekrardan eski haline dönüyordu. Bunların kim bulunduğunu sorunca, Cebrail aleyhisselam dedi ki:
(Bunlar Tanrı yolunda cihad edenlerdir. Bunların bir iyiliğine yediyüz misli sevap verilir. Harcadıklarının yerine yenisi verilir.) [Bezzar]

En büyük düşman kim ise, onunla meydana getirilen cihad elbet daha büyüktür. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Dışarıdan gelen fena istekler şeytandan gelmiş olmakla birlikte, geçici hastalıklardandır. Minik bir ilaç ile kolayca giderilebilir. Nisa suresinin 76. âyet-i kerimesinde (Şeytanın aldatması elbet zayıftır) buyuruluyor. En büyük düşmanımız nefsimizdir.) [c.3, m.27]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kulun nefsi ile yapmış olduğu cihad büyük cihaddır.) [Deylemi]

(Cihadın efdali, nefs ile meydana getirilen cihaddır.) [İ. Neccar]

(Aslolan mücahid, nefsi ile cihad edendir.) [Tirmizi]

Cihadın esas gayesi
Cihad eden mümine “Mücahid” denir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Mücahid, gündüz oruç tutan, gece yakarma eden gibidir. Evine dönünceye kadar kendine sevap yazılır.) [İ. Ahmed]

(Bir mücahidi doyurmak, ona yardım etmek, dünyadan ve içindekilerden daha kıymetlidir.) [Hakim]

(Mücahidlere eza vermekten Tanrı’tan korkun! Allahü teâlâ, Peygamberlere eza edenlere gadap etmiş olduğu şeklinde, mücahidlere eza edenlere de gadap eder. Peygamberlerin duasını kabul etmiş olduğu şeklinde, mücahidlerin de dualarını kabul eder.) [Deylemi]

Cihadın esas gayesi olan emr-i maruf, öteki cihadlardan daha üstündür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Tüm ibadetlere verilen sevap, Tanrı yolunda gazaya [cihada] verilen sevaba bakılırsa, deniz yanında bir damla su gibidir. Gazanın [cihadın] sevabı da, emr-i maruf ve nehy-i anil-münker sevabı yanında, denize bakılırsa, bir damla su gibidir.) [Deylemi]

(En faziletli cihad, farzları ifa etmektir.) [İ. Ahmed]

(Malı ve canı ile cihad eden, ortalığın karışık olduğu vakit bir kenara çekilip ibadetini icra eden ve hiç kimseye ziyanı olmayan insan, mümin-i kâmildir.) [Hakim]

(Kadının cihadı kocası ile iyi geçinmektir.) [Şir’a]

(Koca hakkına riayet, Tanrı yolunda cihad etmek gibidir.) [Taberani]

Sual: Cihad farz mıdır?
CEVAP
Kur’an-ı kerimde cihadın farz olduğu bildiriliyor. (Bekara 216)
Âlimlerin bir çok cihadın farz-ı ayn değil, cenaze namazı kılmak şeklinde farz-ı kifaye bulunduğunu bildirdi. Nitekim Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Mal ve canları ile cihad edenler, oturanlardan üstündür.) [Nisa 95] Âlimlerin bir çok (Bu âyet-i kerime, cihadın her insana farz-ı ayn olmadığını, farz-ı kifaye bulunduğunu bildiriyor) dediler.

Cihad müdafa savaşı mıdır?
Sual:
Cihad demek bir tek müdafa savaşı mıdır?
CEVAP
Hayır, bir tek müdafa savaşı değildir. Cihad, insanların İslamiyet’i işitmelerine ve Müslüman olmalarına engel olan zâlimleri, sömürücüleri ortadan kaldırarak, insanların Müslüman olmakla şereflenmeleri, böylece iki cihanda da saadete kavuşmaları için veya Müslümanlara hücum eden kâfir, zâlim ordularına karşı Müslümanların mallarını, canlarını ve ırzlarını, namuslarını korumak için, canla, malla, gösterim kanalıyla meydana getirilen savaştır.

Güç kullanarak cihadı yalnız devlet yapar. Fertlerin başkalarına saldırmalarına cihad değil, çapulculuk, barbarlık denir. Sözle, yazıyla cihad etmek, âlimlerin vazifesidir. Kalble ve duayla bunlara yardım etmek ise, her Müslümanın vazifesidir. (Hadika)

Sizin dininiz size, benim dinim bana
Sual:
Kâfirun suresindeki, (Sizin dininiz size, benim dinim bana) ifadesine bakılırsa, kâfirlerin dinine karışmamak mı gerekiyor?
CEVAP
Müşrikler, Resulullah’a haber gönderip, (Bir yıl, o bizim ilâhımıza yakarma etsin. Bir yıl da, biz onun Tanrı’ına yakarma edelim) şeklinde teklifte bulundular. Bunun üstüne Kâfirun suresi indi. (Sizin dininiz size, benim dinim bana) denmesi, harp emri gelmeden önceydi. Savaşı emreden âyetle, bu kısım nesh edilmiştir. Sûrenin hepsinin nesh olduğu söylendiği şeklinde, (Haber mahiyetinde olduğundan, nesh olmamıştır) da denildi. (Kurtubi tefsiri)

İmam-ı Muhammed hazretleri de buyuruyor ki: Cihad emri şu şekilde geldi:
Ilkin, İslamiyet’in başlangıcında müşriklerle karşılaşmamak ve onlara yumuşak hareket etmek emredildi.

İkinci komut geldi. (Kâfirlere yumuşak ve güzel sözlerle İslamiyet’i bildir!) denildi.

Üçüncü komut geldi. İhtiyaç hâlinde savaşmaya izin verildi.

Dördüncü komut geldi. (Kâfirler size eziyet verirse, onlarla savaşın!) denildi.

Beşinci komut geldi. Medine’de İslam devleti teşekkül edince, (Haram olan dört ayın haricinde devamlı savaşabilirsiniz) dendi.

Altıncı komut geldi. (Devlet, düşman olan kâfirlerle devamlı savaşabilir) dendi. Böylece, cihad etmek, farz-ı kifâye oldu. (Siyer-i kebir)

İslâmın yayılmasına hizmet etmek
Sual: İslâm dininin doğru olarak öğrenilmesi ve bu bilgilerin insanlara ulaştırılması mevzusunda, hanım, adam her Müslüman görevli mudur?
Yanıt:
Bu mevzuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabının 1. cilt, 193. mektubunda buyuruyor ki:
“Bugün Müslümanlar kimsesiz kaldı. Din düşmanları her taraftan saldırıyor. Bugün, İslâma hizmet için bir lira vermek, başka vakit verilen binlerce liradan daha fazlaca sevaptır. İslâma yapılacak en büyük hizmet, Ehl-i sünnet kitaplarını alıp, gençlere dağıtmakla olur. Hangi talihli hiç kimseye bu hizmeti nasip ederlerse, fazlaca sevinsin, fazlaca şükretsin. İslâma hizmet etmek devamlı sevaptır. Fakat, İslâmın zayıf olduğu, yalanlarla, iftiralarla, Müslümanlık yok edilmeye çalışmış olduğu bu zamanda, Ehl-i sünnet itikadını yaymaya çalışmak, kat kat daha fazlaca sevaptır. Resûlullah efendimiz, Eshâb-ı kiramına karşı buyurdu ki:
(Siz öyleki bir zamanda geldiniz ki, Allahü teâlânın emirlerinden ve yasaklarından onda dokuzuna uyup, onda birine uymazsanız, helak olmuş olursunuz, azap görürsünüz! Sizden sonrasında, öyleki bir vakit gelecek ki, o vakit, emirlerin ve yasakların yalnız onda birine uyan kurtulacaktır.)

Hadis-i şerifte bildirilen vakit, işte bu zamandır. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymak için, keramet sahibi olmak, âlim olmak koşul değildir. Her Müslümanın bunu yapmak için uğraşması lazımdır. Fırsatı kaçırmamalıdır. Kıyamette her Müslümana, bunu soracaklar, İslâma niçin hizmet etmedin diyeceklerdir. Özür, bahane, kabul edilmeyecektir. Peygamberler, insanların en üstünleri iken, asla rahat oturmadı. Allahü teâlânın dinini yaymak için, gece gündüz uğraştılar. Bu yolda çalışırlarken, Allahü teâlâ da, bunlara yardım eder, mucize yaratırdı. Bizim de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymamız ve Müslümanlara karacılık edenlerin, yalancı olduklarını, gençlere, dostlara bildirmemiz lazımdır. Bu yolda malı, kuvveti, mesleği ile çalışmayanlar, azaptan kurtulamayacaklardır. Bu yolda çalışırken, sorun çekmeyi büyük mutluluk, büyük kazanç bilmelidir. Peygamberler, Allahü teâlânın emirlerini bildirirken, fazlaca sorun çekerlerdi. Onların en üstünü olan Muhammed aleyhisselam;
(Benim çektiğim eziyet şeklinde, hiçbir Peygamber eziyet görmedi) buyurdu.”

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/06/15/cihad-etmek-ve-dindeki-yeri/feed/ 0 5550