Felsefe – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Fri, 09 Mar 2018 00:46:27 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 1000 Yıllık Korku: Batı Toplumlarının Müslümanlara Yaklaşımı https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/25/1000-yillik-korku-bati-toplumlarinin-muslumanlara-yaklasimi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/25/1000-yillik-korku-bati-toplumlarinin-muslumanlara-yaklasimi/#respond Thu, 25 Feb 2016 15:23:47 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=1797 İslam terörü gerçekten besliyor mu?

Tarihin en eski ve en güncel çatışmalarından biri olan Doğu-Batı çatışmasının kollarından biri de Batı-İslam çatışmasıdır. Batı, tarihin her döneminde halkını İslam’dan korkutacak bir şeyler mutlaka bulmuştur.

1000 Yıllık Korku: Batı Toplumlarının Müslümanlara Yaklaşımı

Batı’nın korku argümanlarından birisi yıllardır ‘Terör’. Batı’da yükselen İslamofobi’nin ve göçmen düşmanlığının altında yatan en önemli sebeplerden birisi de bu. Daha doğrusu Batı’nın elinde Demokles’in kılıcı gibi salladığı bir koz…

Peki İslam gerçekten terörü besler mi?

Elbette bunun cevabı hayır. İslam’ın adı bile barıştır. Bu terör kozunu oynayanların da çok iyi bildiği gibi, İslam ve terör asla yan yana gelmez, gelemez. Bir kişiyi öldürmenin dahi tüm insanlığı öldürmek anlamına geleceğini söyleyen peygamberi olan İslam, terörü beslemez aksine terörün en büyük düşmandır.

11 Eylül neydi ne oldu?

1000 Yıllık Korku: Batı Toplumlarının Müslümanlara Yaklaşımı

Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Dünya Ticaret Merkezi kulelerine yapılan terör saldırıları, o tarihten beri hem İslam dünyasının hem de Batı’nın gündemini belirliyor. Üzerinde yıllarca yazılan ve çizilen saldırılar şüphesiz bir terör eylemidir ve onlarca masum insanın canını kaybetmesine sebep olmuştur. Saldırıyı üstlenen terörist El-Kaide örgütünün lideri Usame Bin Ladin’in ardından tüm dünyanın tepkisi bir anda tek hedefe yönelmiştir: İslam.

Daha doğrusu bu hedefe yöneltilmiştir. Medya, devletler, şirketler ve sivil toplum kuruluşları eliyle yayılan bu kara propaganda amacına da ulaşmıştır ve Müslümanlar Batı’da kriminalize olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri bu saldırıları bahane ederek Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da ve ümmet coğrafyasında savaşın şiddetini daha da artırmıştır.

Bir terör saldırısı, bir toplumu kriminalize etmek ve onları insanların gözünde düşmanlaştırmak için kullanılmıştır. Dizilerde, dergilerde, kitaplarda, oyuncaklarda ve yemeklerde bile bu işlenmiştir. Tarihin en büyük algı operasyonlarından birini yaşamıştır Müslümanlar.

Ötekinin ötekisi: Batı’da Müslüman olmak

1000 Yıllık Korku: Batı Toplumlarının Müslümanlara Yaklaşımı

Batı’da Müslüman olmak, hele hele Cezayir, Fas, Afganistan, Irak veya Suriye gibi yerlerden gelenler için kelimenin tam anlamıyla ötekinin ötekisi olmaktır. Batı’nın savaşı Orta Doğu’ya taşımasıyla birlikte, kan gölüne dönen ümmet coğrafyasından kaçışlar sistematik olarak devam etmekte. Avrupa ve Amerika ise savaşı buralara getiren kendileri değilmiş gibi kaçak oynamaya çalışmakta ve mültecileri insan onuruna yakışmayacak şartlarda kalmaya zorlamaktadır.
Sınırları aşmanın zaten başlı başına büyük bir dert olduğu biliniyor. Sınırları aşanların da başına nelerin geldiği sır değil. Kaldı ki hali hazırda orada olan göçmenlerin ve mültecilerin yaşam koşullarından toplumun onlara bakışına kadar, her şey bu verileri güçlü kılıyor.

Yani terör ihraç eden Batı, coğrafyayı kan gölüne çeviren Batı, ama suçlu İslam…

Birlikte yaşamak gerçekten bu kadar zor mu?

1000 Yıllık Korku: Batı Toplumlarının Müslümanlara Yaklaşımı

Son yıllarda unuttuğumuz en önemli şeylerden birisi de muhakkak bir arada yaşam kültürüdür. Osmanlı topraklarında Hristiyan, Müslüman, Yahudi veya başka inançtan olan insanlar aralarında herhangi bir sorun olmadan barış içinde yaşamlarını sürdürüyordu. Bu bir arada yaşam kültürünün kökünü de elbette İslam dini oluşturuyordu.

Medine Sözleşmesi’nden bu yana hep bir arada yaşamı savunan İslam toplumu, Endülüs’te, Osmanlı’da ve Anadolu’da barış içinde yaşayabilmiştir. Bu tarihten gelen deneyimlere sahip olan toplum bir arada yaşayamaz mı peki? Elbette yaşar. Yüzyıllar boyunca nasıl yaşadıysa şimdi de yaşar.

Bugün Derrida’yı anlamak…

1000 Yıllık Korku: Batı Toplumlarının Müslümanlara Yaklaşımı

Zor anlaşılan bir düşünür olarak bilinen Derrida, bazılarının gözünde bir muamma, bazıları içinse Batı medeniyetinin son dehası idi. Derrida’nın yapı-söküm (deconstruction) hakkında yazıp söyledikleri, siyasetten edebiyata ve hatta mimariye kadar çok çeşitli alanlara uygulandı.
Derrida’ya göre asıl mesele şuydu: “Klasik Batı, Yahudi-İslam-Hıristiyan ve Yunan-Arap olduğu halde biz onun Yunan-Roma ve Yahudi-Hıristiyan geleneğine ait olduğuna inandırıldık. İbrahim’in oğulları birlikte yaşamaları gereken bir anda birbirleriyle karşı karşıya gelmek gibi bir tuzağa düştüler.”

İslam’ı ve Müslüman kültürü önyargılar olmadan öğrenmek için bu kitabı mutlaka okuyun!

İslam ve Batı, Derrida’nın felsefi yolculuğunda hayati önem taşımasına rağmen hep göz ardı edilen Kuzey Afrika’yı, yani onun doğduğu toprakları konu edinerek Derrida’nın politika, din ve inancın karşılıklı bağlılıkları üzerine yaptığı yorumları yepyeni bir ışık altında okuyucuya sunuyor ve sizi de bu yolculuğa davet ediyor.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/25/1000-yillik-korku-bati-toplumlarinin-muslumanlara-yaklasimi/feed/ 0 1797
9 – 10 Mart Ayı Evde Bakım Maaşı Yatan İllerin Listesi https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/20/9-10-mart-ayi-evde-bakim-maasi-yatan-illerin-listesi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/20/9-10-mart-ayi-evde-bakim-maasi-yatan-illerin-listesi/#respond Sat, 20 Feb 2016 07:12:36 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=1767 Ülkemizde bildiğiniz üzere bir takım yasal süreçler akabinde ohal ile yapılan  düzenlemelerle bu hak ediş postanelerden verilmektedir .

Buna göre evde bakım maaşı da 2018 yılında her ay ilk iki hafta ayın 15’ine kadar yatırıldığı gibi bu ayda da uygulanacaktır. Evde bakım maaşları il il aynı ilçede bile farklı günler yattığından dolayı her ay farklı günlerde bu miktarlar size ödenmektedir.

Bu nedenlerden dolayı 10 Mart 2018 tarihinde de evde bakım maaşlarının yatabileceğini söyleyebiliriz.

Evde bakım maaşlarının bu ayın 2. haftasında tamamlanacağını düşünmekteyiz, yani eğer ayın biri veya ikisi diye baktığınızda hesabınızda bir ücret gözükmüyorsa ayın 15eine kadar hesabınızı kontrol etmenizi sürdürmelisiniz.

Evde bakım maaşı yatan illerin listesini detaylı olarak ve gün ve gün internet sitemiz üzerinden takip edebilirsiniz.

evde bakım maaşını güncel olarak veren site adresi ve günleri alttaki gibidir kontrol etmenizi rica ederiz ;

09 mart evde bakım maaşı yatan illerin listesi

10 mart evde bakım maaşı yatan illerin listesi

 

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2016/02/20/9-10-mart-ayi-evde-bakim-maasi-yatan-illerin-listesi/feed/ 0 1767
Dar gelen yolculuk https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/15/dar-gelen-yolculuk/ https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/15/dar-gelen-yolculuk/#respond Tue, 15 Dec 2015 15:29:20 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=1354 Yani saçma tabi de. Yol da bitmiyor arkadaş.
Yanımdaki kadın ne de güzel uyuyor
Baya pamuk cinsi
Sarılıp uyumalık.
Şimdi sarılıp uyusam n’oluyoruz diye bakar.
Haklı da.
Hem zaten sarılamam. Anneme söylesem kızar.
Cunku annem kıskanç.
Ama en çok onu seviyorum, bilmiyor.
Yolda kitap da okunmuyor,
Midesi bulanıyor insanın.

Telefonuma bakıp afakanlarla uğraşıyorum.
Dinlenmedik etnik müzik bırakmadım
Bir de çok susadım.
Zaten müzik haram.
Osman ünlüye göre ben baştan aşağı haramım.
Otobüs şöfürünün yanına gidip sohbet mi etsem. Olmaz.

Önümde ki adam bir miktar kel.
Bir tutam saçı havalanmış.
Yatırmaya çalışsam o da olmaz.
Takıntılı değilim de yol bitmiyor.
Ayaklarım benden izin almadan mücessem bir aşk ile bağımsızlık istiyor.
Izin vermiyorum.
Çünkü acıktım.

Nasıl bir çağsa bu
Zaman geçmek bilmiyor.
Sonra bir bakıyorum
Üç sene önceki olay dün gibi.
Garip.
Eve gitmek ne zormuş.

Foruma yazıyorum.
Sosyal medya hesabım yok.
Hepsini kapattım.
Open the sosyal medya turkiş dı layt gibi
Insan çok yorucu
Bende öyle
Eğik biriyim ama doğruyu seviyorum
Demek ben de insanım
Zekadan her an ölebilirim şu an.

Kalemle düşünen insanlar da var şu hayatta
Ben klavye ile düşünüyorum
Bağımlı olduğumdan değil de
Galiba kalemi unuttuğum için.
Kaleme yemin de ki mevzu ne acaba

Ölünce sormak istediğim çok soru var.

Neyseki güneş doğuyor.
Cama kuş filan konmuyor ama.
Gerçi konamaz da.
Durduk yere ölür.
Ruhsuz olmak nasıl bir şey sahi ?

Merak ettiklerimi üstüste dizdiğimde altında eziliyorum
Gerçi burcum balık.
Duygusal olmam lazım
Ama baya odunum sanki.
Bunun merakla da bir ilgisi yok zaten

Cumartesi de oldu.
Meteoroloji yağmur diyor.
Ama tık yok.
Yağsa Arap olur camdan bakarım
Ama Arap olmayı devir kabul etmiyor.

Eve gidince yastığıma hürmet göstericem.
Başımı koyunca şükredecem.
Hadsizim demek ki.

Ihtiyac halinde şükür oluyor yani yokluğun zıttına kavuşunca.

Enem baya tavan yapmış.
Susmak iyidir derler altınmış atasözüne göre
Ağzımı büzecek ipi kim sakladı ?

Az kaldı.
Çok olan azlardan.

Yol tuttu beni.
Bıraksa da gitsem.

Saat 6:15
Şu kadına sarılacam herhalde.
Omzuna başımı koymamak için
Içimdeki %50 ‘yi zor tutuyorum.

Inşallah annem kızartma filan yapmıştır.
Çunku kızartma bir şiirdir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/15/dar-gelen-yolculuk/feed/ 0 1354
YEPYENİ BİR RUHLA YENİDEN İMAN ETMELİYİZ!… https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/13/yepyeni-bir-ruhla-yeniden-iman-etmeliyiz/ https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/13/yepyeni-bir-ruhla-yeniden-iman-etmeliyiz/#respond Sun, 13 Dec 2015 17:11:16 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=1347 Nasılda sevgisiziz! Niye sevmeyiz ki insanları? Oysa kötülük yapmaya değmeyecek kadar basit, fani ve rezil bir dünyada yaşıyoruz. Şu gökler, şu toprak, şu tabiat, bir nehir gibi akan insanlık hep faniliği haykırıyor. Bir gün çekip gideceğiz! Tüm nimetlere hükmetsek kaç yazar. Anlamıyoruz! Büyük laflar ediyoruz ama küçücük bir adım atamıyoruz. Sevgiden bahsediyoruz ama sevmekten yana işimiz yok. Ahlak diyoruz ama semtimize uğramıyor. Adalet diyoruz ama ya adil olursak korkusu yaşıyoruz. Hissetmiyoruz, hissetmiyoruz, hissetmiyoruz. Kuru bir mantıkçılıkla yaşıyoruz. Duygudan yana yoksunuz. Kimseye kötülük yapacak kadar becerikli değiliz ama kötülükler yağmur gibi yağıyor üzerimize. Yazık, çok yazık! Müslümanız biz, Müslüman. Eğer Müslüman olduğumuzu unutmayaydık, bu kadar düşmez, düşen insanlığı kaldırmakta da gecikmezdik. Müslümanın, Müslümana acımasızca davranmasından daha büyük zulüm olabilir mi? En acı olanı da, Müslümanın, Müslüman kardeşini yalnız bırakması. Yürek yanar, yanar, yanar!

Büyük Diriliş ve küffara karşı yekpare Direniş için birlik olmaya ihtiyacımız vardır. Tek bir kardeşimizi kaybetme lüksümüz yoktur ve olamaz. Büyük davaları, küçük menfaatlere değişen alçakların alçağıdır. Kardeşini düşmanın kucağına atmak haysiyet, hassasiyet ve hissiyat yoksunluğudur ve bu ulvi erdemlerden yoksun olanlarda en büyük tehlike ve tehdittirler. Ya muvahhidiz ya münafığız, üçüncü bir şık yoktur.

Allah’a, Önder’e, Kur’an’a yemin olsun ki, dünyanın büyük ruhu olan insanlık ailesi içinde, bu büyük ruhun birazcıkta olsa temiz kalmış parçası olan Müslümanlar, kafalarında ve kalplerinde bir devrim yapıp, kendilerini yeniden yaratmadıkça, ne yönlerini bulabilirler ne de insanlığa yön verebilirler. Yemin ediyorum bilinçsiziz. Ferasetimiz, basiretimiz dipte. Aklımızı kullanmada çok geriyiz. Aklını kullananlara düşmanız. Çocukluk evresinden çıkamamışız hala. Ne kıymet biliyoruz ne de kıymetlenmek için gayret ediyoruz. Okuyana, üretene, aklını kullanana ve düşünene karşı dehşetli şekilde hased besliyoruz. Sanki bu kişilerin dünya beklentisi varmışta, bizim beklentilerimize çomak sokacaklarmış algısıyla yaşıyoruz. Binaenaleyh bu kişileri, farklı duygularla ekarte etmeye, toplum içinde itibarsızlaştırmaya çalışıyoruz. Hatta selam vermekten bile kaçıyoruz bu insanlara Rabbim, Önder’im ve Kur’an’ım şahit olsun ki. Bu tür insanların, küçük ve ucuz çıkar hesaplarımızı bozacağını tasavvur ediyoruz sanki. O kadar basit, sığ, sıradan ve küçük düşünüyoruz ki sormayın. Yazık ediyoruz her şeye!

Milletimizin kahir ekseriyeti olarak, maateessüf, masumiyeti, iyiniyeti, samimiyeti kesinlikle suiistimal ediyoruz. Bu ulvi erdemler insana bazen öyle bir bedel ödetiyor ki, bir ömür, içinizde zehir gibi taşıyorsunuz bunun acısını. İhanet, iftira, entrika; işte önemsediğimiz şeyler bunlar. Başkalarının hayatına müdahale etmeyi pek seviyoruz. İnsanları, ulvi duyguları terk edip, süfli duygulara yapışmaya ve zalim olmaya zorluyoruz adeta. Dilimiz var ama, ya kullanmasını bilmiyoruz ya da kullanmayı beceremiyoruz. Kesinlikle ve kesinlikle, ilkönce, eğitimlilerin eğitilmesi şart! Adımız eğitimli maateessüf!

Boş, bomboş, saçma bir dünya. Uçmak istiyorum. Bir kuş gibi. Düşmeyeyim birdaha istiyorum karanlık yere. Kalkıverip uçuverecekmişim gibi sanki. İçim bir garip!

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/13/yepyeni-bir-ruhla-yeniden-iman-etmeliyiz/feed/ 0 1347
DOSTLUK!… https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/13/dostluk/ https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/13/dostluk/#respond Sun, 13 Dec 2015 17:07:36 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=1344 Dostum dediğim birine kesinlikle itimat etmem mutlak önkoşuldur dostluğun idamesi için. Güven her şeydir! Güven yoksa hiçbir şey yoktur varsa bile zevahirdedir. Saygı için, sevgi için, muhabbet için, teşrik-i mesai için, birlikte yaşamak için, temiz bir ilişki ve iletişim için güven olmazsa olmazdır.

Dostum dediğim için de HATTA her insan ve Müslüman kardeşim içinde Allah’ın izniyle mutemet biriyimdir. Güvenilmem itibarımdır. Güvensiz biriysen yaşama daha iyi! Bizim Önderimiz (sav) kâfirlerin, müşriklerin ve münafıkların bile emin oldukları biriydi, ki ‘’el-Emin’’ di zaten.

Dostumdan kutsallarıma amasız saygı beklerim. Çünkü kutsallara saygısı olmayanın ne kendisine ne de dostuna saygısı olabilir. Kutsallara saygının kriteri diye bir şey olmaz. Bir nevi zorunluluktur ama gönüllü bir zorunluluk olarak telakki etmek icap eder bunu.

Dostum hür ve düzeyli sorgulama yapabilir. Buna kesinlikle saygım olur. Çünkü sorgusuz, sualsiz bir dostluk kabil olamaz. Zira düşünen insan sorar, sorgular ve sormak, sorgulamak geliştiricidir, dostluğu pekiştiricidir, şeffaflık ihtiva der.

Dostum dediğim birini başkalarıyla tanımam asla, bizatihi kendim tanırım ve ona göre bir münasebet kurarım. Başkaları bir şey söylese de, belki dinlerim ama yine de kararım mutlak olarak bana ait olacaktır.

Dostumdan saygı ve anlayış beklerim, sevgi hürriyetin çocuğudur, ama dost dostu sever. Güvenden sonra saygı ve anlayış şarttır. Çünkü saygısız ve anlayışsız biriyle iletişim kurmak azap gibidir. O iletişim gönüllü olmaz, ancak bir mecburiyet olur.

Dostuma saygısızlık yapmam, onu anlamaya çalışırım, onunla asla alay etmem, ona karşı argo laflarla hitap etmem. Onun şahsiyetini her zamanda ve zeminde korurum, asla rencide edici şekilde davranmam. Zira düzey, şahsiyetin izharıdır.

Dosta karşı kullandığım dil temiz ve düzeylidir, düzeysizlik ve kirli dil dostluğun eceli olabilir. Belki hissettirilmez ama zaman içinde dostluğu yıpratır ve ansızın ipleri koparabilir. Düzey ve temiz dil, dostluğun gönülde ki bekası için sonsuz önemlidir.

Dostluk ciddiyet iktiza eder. Çünkü ciddiyetsizlik, laubaliliği tevlit eder, laubalilikte dostluğu zedeler.

Dostuma fikir dikte etmem, fikri farklı diye onu terk etmem. İstediği düşünceye sahip olabilir. Düşüncelerini mutlak hürriyet içinde istediği gibi ifade edebilir. Benim gibi düşünmüyor diye dostumu terk etmem, onunla arama mesafe koymam. Çünkü onunla, onun beynine hükmetmek için dost olmadım. Fikir teatisi elbette ki yaparım.

Dostuma ihanet etmem, onu jurnalleyecek kadar adileşmem. İhanet alçakların ve haysiyetsiz, şahsiyetsiz tiplerin işidir. Jurnallemek adi, basit, sığ ve küçük insanların işidir. İhanet ve jurnal, köpekleşmiş tiplerin seciyesidir.

Dostumun ardından alengirli işler çevirmem. Bunu zül addederim. Zira zaten böyle bir şey, dostluğu anında çürütücü, yıkıcı, yok edicidir.

Dostuma zararlı itiyatlar önermem, teklif etmem. Çünkü dostumun kötülüğünü ve sağlıksız olmasını arzulamam, bundan hazzedecek derecede karaktersiz biri olamam.

Dostumu dinlerim, anlamaya gayret ederim. Çünkü dinlemeden anlama olmaz, anlamadan iletişim gerçekleşmez, iletişimsiz de dostluk pekişmez, perçinlenmez.

Dostumun zor zamanlarında gücümün kifayet ettiğince yanında olurum. Çünkü dostluk kara günde belli olur. Böyle bir zamanda dostluk yoksa, dostta yoktur. Dostluk, düştüğünde yanında olmaktır dostun, tıpkı ayaktayken yanında olunduğu gibi.

Dostumu onore etmekten hazzederim. Onun yaptığı güzel işleri ifşa etmekten hazzederim. Çünkü hakiki dostluğun muktezasıdır bu. Dostumu asla kıskanmam, ona karşı kompleks beslemem. Zira haset ve kompleks, dostluğun zehridirler. Dostumun güzelliklerini izhar ederim, çirkinlikleri varsa örterim ama terk etmesini arzularım.

Dostluğun kıymetini bilenlere, dost arayanlara, dost olabilenlere, dost kalabilenlere ve dostlara selam olsun!

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2015/12/13/dostluk/feed/ 0 1344