Doğru iman bilgileri>Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Wed, 17 Apr 2019 02:45:08 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 Lütfun da hoş, kahrın da… https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/17/lutfun-da-hos-kahrin-da/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/17/lutfun-da-hos-kahrin-da/#respond Wed, 17 Apr 2019 02:45:08 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5266

Sual: Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde, çeşitli âyetlerde Cehennemi oldukça fena yer olarak vasıflandırıyor: Bekara 126, 206; Tevbe 73, 81; Rad 25, Tahrim 9, Nahl 29, Kehf 29
Cehennemin oldukça fena olduğu, Tanrı’ın razı olmadıklarını oraya koyacağı, âyetle ve hadisle durağan(durgun) olduğuna nazaran, Yunus Emre şeklinde bazı hak âşıklarının (Senin Cehennemin de hoş) demeleri sövgü değil midir? Bir ihtimal o aşk sarhoşluğuyla söylemiştir, görevli olmayabilir, fakat onun şiirlerini benimseyerek okumak sövgü olmaz mı? Bu sebeple Tanrı’ın fena söylediğine, (Hoştur, iyidir, güzeldir) deniyor. Kahır, Tanrı’ın azabı ve gazabı olduğuna nazaran, (Lütfun da hoş, kahrın da hoş) demek de aynı şekilde sövgü değil midir? Fena bir şey ki kötülere ah etme ederken, (Tanrı kahretsin) deniyor. Tanrı’ın kahrı iyi mi hoş olur?
CEVAP
Bu sözleri söyleyen evliya zatlardan üçünü bildirelim:
Gelse celâlinden cefa,
Veya cemâlinden vefa,
İkisi de cana sefa,
Nârın da hoş, nurun da hoş,
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
(Erzurumlu İbrahim Hakkı)

Ey lütfu hem kahrı güzel,
Senden hem ol hoş, hem bu hoş.
(Eşrefoğlu Rumî)

Layık görür isen nârı,
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
(Yunus Emre)

Bu sözler, Allahü teâlâya olan tam teslimiyete, Onun her yaptığının yerinde ve güzel olduğuna, yapmış olduğu işlerin asla tartışılamayacağına güzel birer örnektir. Nâr, şu demek oluyor ki Cehennem normal olarak oldukça kötüdür. En fena insanların cezalandırıldığı yerdir. Allahü teâlânın fena söylediği yere iyi demek normal olarak küfürdür. Fakat evliya zatlar, (Cehennem iyidir) demiyorlar. (Layık olanları Cehenneme atman iyidir) diyorlar. (Eğer bana nârını layık görmüşsen, normal olarak senin takdirin yerindedir, güzeldir) diyorlar. Esasen bunun aksini söylemek sövgü olur.

Bir kimsenin evlatları gözü önünde öldürülse, ana babasının gözlerini çıkarsalar, kul bunun Tanrı tarafınca bulunduğunu bilse ve (Rabbimden gelene razıyım) diyebiliyorsa, işte o, makbul bir kuldur.

Kahretmek fena bir iştir. Sadece Tanrı’ın layık olanı kahretmesi oldukça güzeldir, yerindedir. Buna çirkin demek, Cehennemin gereksiz bulunduğunu söylemek şeklinde sövgü olur.

Bir zamanlar zâlim bir devlet başkanı, ülkenin ileri gelenlerine ziyafet veriyor. Yemekte içkiler de vardır. Fakat devlet başkanı, (Bu gece kandil gecesidir, ben içmem, içen içsin, karışmam) diyor. Sofradaki fena bir bayan, hâşâ (Muhammed’in şerefine) diyerek içiyor. Orada bulunan bir zat, (Ya Rabbi, Cehennemin gereksiz olmadığını yakından gördüm) diyor. Ramazan, kandil demeyerek, ukalaca isyan edenlerin layık oldukları cezaları görmek normal olarak hoştur, güzeldir.

İbni Atâ hazretleri, on oğluyla sefere çıkar. Yolda eşkıyalar, çocuklarını öldürürken, bu zat hep gülümser. Sıra sonuncu çocuğa ulaşınca, (Baba, sen ne kadar şefkatsizsin. Evlatların öldürülürken yüzün bile değişmiyor, üstelik gülüyorsun) der. Babası, (Oğlum, Tanrı görüyor, dilerse hepsini kurtarabilir. Ben Onun işine karışamam. Onun lütfu şeklinde, kahrı da güzeldir) dedi.

Ebu Süleyman-ı Darani hazretleri de buyurdu ki:
Allahü teâlâ benim sağ gözüme, Cehennemin yedi tabakası ile azap etse razı olurum. Azabın birazını da diğer gözüme niye koymuyor demem. Bu sebeple Onun işine karışılmaz.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/17/lutfun-da-hos-kahrin-da/feed/ 0 5266
Yalnız Allah’tan korkmak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/17/yalniz-allahtan-korkmak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/17/yalniz-allahtan-korkmak/#respond Tue, 16 Apr 2019 21:44:58 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5265

Sual: Kur’an-ı kerimdeki, (Yalnız Allah’tan korkun) ve (Yalnız senden yardım isteriz) mealindeki ayetlerden kasıt nedir?
CEVAP
Bizi Cennete koyacak olan da, Cehenneme atacak olan da Allahü teâlâdır. Bir başkası bu işi yapması imkansız. (Putların gazabına uğrarız da, bizi Cehenneme atar) benzer biçimde bir korku yanlış olur. Deccal yada başka zalimlerden, bizi Cehenneme sokar diye korkulmaz. Bu hususlarda yalnız Allahü teâlâdan korkulur. Yılandan, hırsızdan, caniden korkmalar, bununla ilgili değildir. Allahü teâlâ dilerse, bu korkulardan da bizi muhafaza eder.

(Yalnız senden yardım isteriz) mealindeki âyet-i kerimeden ilkin, (Yalnız sana yakarma ederiz) buyuruluyor. Demek ki, yakarma yalnız Allahü teâlâya olur. Putlara yada başkalarına olmaz. İbadetten sonrasında yardım istemek, bu ibadetin yapılmasında, kabul edilmesinde ve neticede Cennete girmemizde, yalnız senden yardım diliyoruz anlama gelir. (İnsanlardan istenen yardımda da, yardımı yaratan sensin, başkasından bir yardım istesek bile, bu yardımı yaratan sensin, bizlere her türlü yardım senden gelir, yükümüzü biri kaldırsa buna o gücü veren sensin, senin emrin olmadan kimse hiç kimseye yardım edemez) anlama gelir.

Nitekim Abdülaziz Dehlevi hazretleri, Fatiha suresinin tefsirinde buyuruyor ki:
Birinden yardım istenirken, yalnız Allahü teâlâya güvenilip, o kulun Tanrı’ın yardımına mazhar olduğu, Allahü teâlânın her şeyi sebeple yarattığı, o kulun da bir sebep olduğu düşünerek ondan yardım istemek, Allahü teâlâdan istemek olur. (Tahkik-ul-hakkıl-mübin)

Kurtubi tefsirinde buyuruluyor ki:
(Yalnız sana yakarma eder ve yalnız senden yardım diliyoruz) mealindeki âyet-i kerimeyi kabul edip söyleyen, Cebriye’den de, Mutezileden de uzak kalmış ve onlara lüzumlu yanıt verilmiş olur.

Mutezile fırkası, (Tanrı bizim yaptığımız işlere karışmaz) diyor. Biz, (Ya Rabbi, senden yardım isteriz) demekle, işi yapanın Allahü teâlâ olduğu meydana çıkıyor ve Mutezile rezil oluyor.

Cebriye fırkası ise, (Her işi icra eden Tanrı’tır, kulların hiçbir görevi olmaz, günahı, sevabı işleten de odur) diyor. Biz, (Ya Rabbi, sana yakarma eder ve senden yardım isteriz) demekle, kulların da iş yapmış olduğu, yakarma etmiş olduğu ve yardım istediği meydana çıkıyor. İbadeti bizim yaptığımız, günahı bizim işlediğimiz, dolayısıyla günahtan sorumlu olduğumuz meydana çıkıyor. Cebriye’ye ihtiyaç duyulan yanıt verilmiş oluyor ve Cebriyecilikten de kurtulmuş oluyoruz.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/17/yalniz-allahtan-korkmak/feed/ 0 5265
Aşk, sevgi ve heves https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/ask-sevgi-ve-heves/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/ask-sevgi-ve-heves/#respond Tue, 16 Apr 2019 16:43:43 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5264

Sual: Aşka geçici heves, sevgiye gerçek duygu denebilir mi?
CEVAP
Sevgiyle aşk aynı şeydir. Sevgi, gönlün zevk almış olduğu şeye meyletmesi anlamına gelir. Güçlü sevgiye aşk denir. Sevgi, hiçbir karşılık beklemeden sevgiliye tâbi olmak, Ona itaat etmek, Onun her işini güzel, her eziyetini, her iyilikten daha tatlı görmek ve Onun [Allah’ın] dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilmektir. Buna, hubb-i fillah buğd-i fillah da denir. Tanrı için olan sevgi değerlidir.

Nefsin şehvani, hayvani arzularına, geçici hevese yanlış olarak sevgi yada aşk deniyor. Kavram karışıklığına sebebiyet veriliyor.

Heves rezalettir, sevgi fazilettir.
Heves uyutmaz, sevgi unutmaz.
Heves aklı mantığı altüst eder, sevgi akılla hedefe gider.
Heves tuzak kurar, sevgide işler aşikâr.
Heves gafilce işlere girişir, sevgi mukaddes menzile erişir.
Heves sıkça oynaş değiştirir, sevgi ayırmaz, birleştirir.
Heves iffeti giderir, sevgi iffet içinde erir.
Heves uyuşturur, gizli saklı buluşturur; sevgi şehveti yatıştırır.
Heves itimatı sarsar ve kandırır, sevgi güven kazandırır.
Heves çiçek koklar, doyar başka arar; sevgi çiçeği sular, büyütür, adam yapar.
Heves geçer yalan olur, sokar yılan olur; sevgi gerçek olur, arar bulur, tehlikeden korur.
Heves kısa sürer, sevgi yaşam boyu gider.
Heves aldatır, bunaltır; sevgi rahatlatır.
Heves nefret saçar, sevgi kucak açar.
Heves doymaz bir açtır, sevgi derde ilaçtır.
Heves riyakârdır, pastır; sevgi ihlâstır.
Heves ezer geçer, yeni av seçer; sevgi onu muhafaza eder, onunla gider.
Heves kısa vade der, sevginin hedefi sonsuza gider.
Heves geçicidir, seçicidir; sevgi kalıcıdır, gönül alıcıdır.
Heves kudurur, vurur; sevgi akıllı durur.

Heves sultanı köle, sevgi ise köleyi sultan eder. Hazret-i Züleyha, sevgisi uğruna, tüm servetini feda etti. Yusuf’u gördüm diyene altınlar saçtı. Hazret-i Yusuf’la evlenince yanına gitmedi. (Rabbimin sevgisi bana yeter!) dedi. Gerçek aşka kavuşmuştu. Allahü teâlâ da Resulünü oldukca seviyor, kısaca ona âşık olmuş ve (Ey Resulüm, İbrahim peygamberi halil [dost], seni ise habib [sevilen, mâşuk] edindim) [Mevahib-i ledünniyye] demiş, Mevlitte de, (Habibim, sana âşık oldum) ifadesi geçiyor.

Bu aşk ne işe benzer?
Sönmez güneşe benzer,
Aşkı olmayan gönül,
Kırılmaz taşa benzer.

Sevdiğini söylemek
Sual: (Birini seven, ona sevdiğini bildirsin)
hadisine uyarak bir kızı yada bayanı seviyorsak ona söylememiz gerekir mi?
CEVAP
Burada bildirilen nefsanî sevgi değildir. Aynı cinsten birinin diğerine duyduğu Tanrı için olan sevgidir. Bu manadaki başka bir hadis-i şerif de şöyledir:
(Din kardeşini seven, onun evine gitsin ve “Seni Tanrı için seviyorum” desin!) [İ. Ahmed]

Bir adam bir bayanı yada bir bayan bir erkeği Tanrı rızası için sevse bile, yüzüne karşı söylemesi doğru değildir. Bu sevgi nefsanî sevgiye dönüşür. Onun için dinimiz, yabancı erkekle yabancı kadının birbirinin yüzüne karşı yakarış etmesini, slm vermesini bile yasaklıyor, şundan dolayı slm da bir duadır. Karşı cinse yakarış edince, (Bu beni seviyor ki, bana yakarış ediyor) diye düşünebilir. Dinimiz, buna fırsat vermemek için namahrem kimselerle zaruretsiz konuşmayı, merhaba iyi günler demeyi, selamlaşmayı, yüzüne karşı yakarış etmeyi, örnek olarak (Tanrı razı olsun) demeyi, teşekkür etmeyi de yasaklamıştır.

Elbet bunların istisnaları vardır. Telefonla yada dükkânımıza girince slm veren hanımefendilerin selamlarını almak, gereksinim kadar konuşmak günah değildir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/ask-sevgi-ve-heves/feed/ 0 5264
Allah güzeldir, güzeli sever https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allah-guzeldir-guzeli-sever/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allah-guzeldir-guzeli-sever/#respond Tue, 16 Apr 2019 11:43:13 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5263

Sual: (Allah güzeldir, güzeli sever) hadis-i şerifinin açıklaması nasıldır?
CEVAP
Bahsettiğiniz hadis-i şerifin daha uygun tercümesi şöyledir:
(Allahü teâlâ cemildir. Cemal sahiplerini sever.) [Müslim]

Cemal, çirkinliği gidermek, vakar sahibi olmak ve şükretmek için, nimeti göstermek anlamına gelir. Gösteriş için, övünmek için, nimeti göstermek, cemal olmaz, kibir olur. Yukarıdaki hadis-i şerif, cemal sahibi olmayı övmektedir. Bu bakımdan her işte tertipli, tertipli olmak iyidir. Cemil güzel anlamına gelir, hasen de güzel anlamına gelir. İkisinin içinde fark vardır. Güzel bina ve güzel görünüm ile güzel kız arasındaki fark şeklinde. Sevgi de, sevilen şeye göre değişiklik gösterir. Allah sevgisi ile evlat sevgisi, ana-baba sevgisi, hanım sevgisi, çiçek sevgisi farklıdır. Sevgi şeklinde, güzellikler de farklıdır. Kur’an-ı kerimde, (Allah, her şeyi güzel yaratmıştır) buyuruluyor. (Secde 7)

Allahü teâlânın yarattığı her şeyde muhakkak bir güzellik, bir sanat, bir tenasüp vardır. O yaratılıştan daha güzeli düşünülemez. Kur’an-ı kerimde, (Biz insanı, en güzel şekilde yarattık) buyuruluyor. (Tin 4)

İnsanın hiçbir organı ne fazladır, ne de eksiktir. Sindirim sistemi ve öteki sistemlerinden daha güzelini düşünmek bile mümkün değildir. Kulağımız tek olsaydı yada üç tane olsaydı daha iyi olmazdı. Öteki organların durumu da böyledir. Allahü teâlâ, kemal sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzehtir. Doğrusu her bakımdan güzeldir. İsimleri de güzeldir. Kur’an-ı kerimde; (En güzel adlar [esma-ül-hüsna] Allah’ındır. Ona o güzel isimlerle yakarma edin) buyuruluyor. (Araf 180)

Allahü teâlâ, Cennete de, Kur’an-ı kerime de hüsna [en güzel] demiştir:
(Rabbinizden size indirilenin en güzeline [Kur’an-ı kerime] tâbi olun!) [Zümer 55]
(Allah,
[Eshab-ı kiramın] hepsine de en güzeli [Cenneti] va’detmiştir!) [Nisa 95]

(
[Eshab-ı kiramın] hepsine hüsnayı [Cenneti] va’dettik.) [Hadid 10]

Faizsiz ve sırf Allah rızası için verilen ödünç için de, güzel borç anlamında (Karz-ı hasen) denmiştir. (Maide 12)

Dine uygun sabra da sabr-ı cemil [güzel sabır] denmiştir. (Yusüf 18, Mearic 5)

Hatta Aden bayanları da, huyu ve yüzü güzel olarak vasıflandırılmıştır. (Rahman 70)

Oldukça namaz kılmak, oldukça oruç tutmak şu demek oluyor ki oldukça tapınmak değil de, güzel tapınmak gerekir. Kur’an-ı kerimde, (Hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi sınav için…) buyuruluyor. (Hud 7, Kehf 7, Mülk 2)

Güzel ve güzellik hakkında hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Hayrı, iyiliği güzel yüzlü olanların yanında arayınız!) [Beyheki]

(Bana göndereceğiniz temsilcinin, yüzü ve adı güzel olsun!) [Bezzar]
(Allahü teâlâ, birinin hilkati ile ahlakını güzel yaratmışsa, onu asla ateşe atmaz.)
[İ. Adiy]
(Allahü teâlâ, kime güzel yüz ve isim verir, o da bu tarz şeyleri küçültecek duruma düşürmezse, seçilmişlerden olur.)
[Beyheki]
(Geceleri oldukça namaz kılanın yüzü güzel olur.)
[Mevkufat]

(Güzelin güzeli güzel ahlaktır.) [İbni Asakir]
(İslam, terbiye güzelliğidir.)
[Deylemi]

(Güzel saç, güzel ses, güzel yüz, fitneye düşürebilir.) [Deylemi]

Evliyadan bir zat, (Bir kimsenin veli olduğu; tatlı dili, güzel ahlakı, güler yüzü, cömertliği, münakaşa etmemesi, özürleri kabul etmesi ve her insana acıma etmesi ile anlaşılır) buyurmuştur.

Güzel yüzlü
Sual: Bir yol sorarken yada herhangi bir yardım isterken, yüzü güzel olanları mı tercih etmeli?
CEVAP
Evet. Üç hadis-i şerif:
(İyiliği, güzel yüzlülerden talep edin!) [Beyhekî]

(Hayrı, iyiliği güzel yüzlü olanların yanında arayın!) [Buhârî]

(Bana bir temsilci gönderirken, yüzü ve adı güzel olanı tercih edin!) [Bezzar]

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allah-guzeldir-guzeli-sever/feed/ 0 5263
Allah’ın sevgi ve rızasına kavuşmak için https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allahin-sevgi-ve-rizasina-kavusmak-icin/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allahin-sevgi-ve-rizasina-kavusmak-icin/#respond Tue, 16 Apr 2019 06:43:00 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5262

Sual: Ne yaparsak Tanrı bizlerden razı olur?
CEVAP
İsrailoğulları benzer bir suali Musa aleyhisselama sual etmişlerdir. Allahü teâlâ, (Onlar benden razı olurlarsa, ben de onlardan razı olurum) buyurdu. Kısaca başına gelen belalara katlanmak, ona buna şikâyet etmemek, Tanrı’tan gelen her şeye razı olmaktır.

Musa aleyhisselam, (Ya Rabbi en fazlaca buğzettiğin kimdir?) diye sual etti. Allahü teâlâ (Bir kul, benden hayırlısını isteyip Ben de ona hakkında hükmü gönderince ona rıza göstermeyendir) buyurdu. Allahü teâlânın takdirine razı olmalıdır! Hadis-i kudside buyuruldu ki:
(Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen, verdiğim nimetlere şükretmeyen benden başka rab arasın!) [Taberani]

Tanrı benden razı mı?
Sual:
Tanrı benden razı mı değil mi, bilmiyorum mümkün mü?
CEVAP
Mümkündür. İbadet etmek tatlı ve kolay, günah işlemek acı ve sıkıntılı geliyorsa, o kimseden Allahü teâlâ razıdır.

Sevilmenin iki alameti
Sual:
Allahın, bir kulunu sevilmiş olduğu iyi mi anlaşılır?
CEVAP
Bunun iki alameti vardır:
1- Ona tam inanç etmiş olmak, kısaca asla kuşku etmeden, doğru bir halde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği şeklinde inanmak.

2- Onun kullarının yaşamına ve ahiretine hizmet etmek. Yaşamına hizmet etmek, örnek olarak bir işini görmek, maddi yardımda bulunmak, fazlaca sevab olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İnsanlar, Allah’ın ıyalidir [kullarıdır], Allahü teâlânın en fazlaca sevilmiş olduğu kimse, onun ıyaline iyilik edendir.) [Bezzar]

Bir kimseyi ateşte yanarken kurtarmak fazlaca kıymetlidir; fakat bu, sonsuz Cehennem ateşinden kurtarmak yanında asla kalır. Bunun için, hizmetin en kıymetlisi, ahireti için destek olmaktır. Kısaca Müslüman değilse Müslüman olması için, Müslümansa dinini doğru olarak öğrenmesine vesile olmak için çalışmaktır. Bugün için, bunun en kolay yolu da, uygun bir din kitabı armağan etmektir.

Tanrı sevgisine ulaştıran şeyler
Sual:
Tanrı sevgisine kavuşmak için ne yapmak gerekir?
CEVAP
Ilkin temeli sağlam yapmak gerekir. Temel sağlam eğer olmazsa, üzerine meydana getirilen bina da çürük olur, kolay yıkılır. Ilkin doğru itikada haiz olmak gerekir. Doğru itikatla beraber, hubb-i fillah ve buğd-i fillah [Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek] gerekir. Şartlarına uygun olarak kılınan beş zaman namaz da temeldir.

Bunlardan sonrasında, en ilkin, sünnete yapışıp bid’atlerden sakınmak şarttır. Şu sebeple Allahü teâlânın sevgisine ulaştıran yolun esası, bu ikisidir. İşlerimiz, sözlerimiz ve ahlakımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına uygun olmalıdır. Salihler şeklinde olmaya ve onları sevmeye çalışmalıyız. Uykuda, yemekte ve söylemekte aşırı gitmeyip orta derecede olmalı. Gece seher vakti kalkmaya çaba etmeli. Bu vakitlerde istigfar etmeyi, ağlamayı, Allahü teâlâya yalvarmayı ganimet bilmeli. Salihlerle birlikte olmaya çalışmalı. (İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir) hadis-i şerifini unutmamalı! Cennetin yolu, dünyaya ve dünyadaki faydasız şeylere düşkün olmamaktır.

Tanrı kimi sever?
Sual:
Allahü teâlâ kimleri sever?
CEVAP
Dinin emirlerini yapmış olup yasaklarından kaçan Müslümanları sever. Hubb-i fillah ve buğd-i fillah suretiyle olanları sever. Her işi ihlâsla meydana getiren Müslümanları sever. Bir hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlâ buyuruyor ki: Benim için birbirlerini sevenleri, benim için oturup söyleşi edenleri, benim için mal ve canını birbirlerine feda edenleri ve benim için birbirlerini ziyaret eden Müslümanları sevmemi vacib kıldım.) [Taberani]

Tanrı kimi sever?
Sual: Allah’ın sevilmiş olduğu bir kul olmak için ne yapmak lazımdır?
CEVAP
İtikadı doğru olup, dinin komut ve yasaklarına riayet eden her Müslümanı Allahü teâlâ sever. Aşağıdaki vasıflarda olan Müslümanları da, o huylarından dolayı sever. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, güler yüzlü olanı sever.) [Beyhekî]

(Tanrı muhsindir, muhsinleri [iyilik edenleri] sever.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, güzeldir, güzeli [güzel işleri] sever. Cömerttir, cömertliği sever. Temizdir, temizliği sever.) [İ. Adiy]

(Allahü teâlâ, yumuşak davrananı sever.) [Müslim]

(Allahü teâlâ, fazlaca affedicidir, affetmeyi sever.) [Hâkim]

(Allahü teâlâ, tektir, teke riayet edeni sever.) [İbni Nasr]

(Allahü teâlâ, yapmış olduğu işi hakkıyla [temiz, güzel] yapanı sever.) [Beyhekî]

(Allahü teâlâ, tevbekâr genci sever.) [Ebu-ş-Şeyh]

(Allahü teâlâ, gençliğini Tanrı’a itaat yolunda geçiren genci sever.) [Ebu Nuaym]

(Allahü teâlâ, meslek sahibi olan ve mesleğinde maharetli mümini sever.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, eski dostluğunu devam ettireni sever.) [Deylemî]

(Allahü teâlâ, mazlumun ve darda kalanın yardımına koşanı sever.) [Beyhekî]

(Allahü teâlâ, ısrarla yakarma edenleri sever.) [Beyhekî]

En büyük perde
Sual:
Tanrı’ın rızasına kavuşmak için, iyi bir Müslüman iyi mi olunur?
CEVAP
İyi Müslüman olmak için, Allahü teâlânın rızasına kavuşmaya mâni olan şeyi zararsız hâle getirmek gerekir. İmam-ı Rabbânî hazretleri, (İnsan birden fazla şeyi sevmesi imkansız. Sevilmiş olduğu o bir şeyin sevgisini bırakmadıkça başka şeyleri sevmesi imkansız. O bir şey, insanoğlunun nefsidir. Mal, mevki, evlat, övülmek şeklinde şeyleri severse de, o, bu tarz şeyleri kendi nefsi için sever. Nefsini sevmezse onları da sevmez. Kul ile Rabbi arasındaki perde, kulun nefsidir. Kul, nefsini bırakmadıkça Rabbini sevmesi imkansız) buyuruyor. İmam-ı Muhammed Masum-i Fârûkî hazretleri de, (Tanrı’ın rızasına kavuşmaya en büyük engel, kişinin kendi nefsidir. Nefsin zararından kurtulmak sadece büyük bir zatın sohbetiyle olur. Bu söyleşi nasip eğer olmazsa, fakat o zat fazlaca sevilirse, ondan gelen feyzler, muhabbet miktarınca sevenin kalbine akıp, gene onu kemale kavuşturur) buyuruyor. (İnsanın en güçlü düşmanı nefsidir) hadis-i şerifini bildiren İmam-ı Maverdî hazretleri, nefisle cihadın, riyazet ve mücahedeyle olacağını açıklıyor.

Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsin her istediği kendi zararınadır. Nefis daima haramları ister. Bir âyet-i kerimede meali: (Cenab-ı Hak’tan korkup, nefsini fena arzulardan uzaklaştıranların varacakları yer, muhakkak Cennettir.) [Naziat 40, 41]

Mücahede ise, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Nefsimiz, yakarma etmeyi istemez. Günahlardan kaçmak nefse, yakarma etmekten daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevabdır. Nefsi daima aşağılamak gerekir. Şu sebeple bir hadis-i şerifte, (Nefsini zelil eden, dinini aziz etmiş, nefsini aziz eden de, dinini aşağılamış olur) buyuruluyor. (Ebu Nuaym)

Nefsini kısaca kendini seven, nefsini kendine dost bilen, kendi görüşünü beğenen, kendini üstün gören, bilmediğini soramayan, kibirlenmiş ve dinini aşağılamış olur. Öyleki ise, nefse uymamak için riyazet ve mücahedeye fazlaca ehemmiyet vermeliyiz.

Sual: Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için neler yapmalıdır?
Yanıt:
Dünya ve ahiret saadetlerinin başı, en iyisi, Allahü teâlânın rızasına, sevmesine kavuşmaktır. Allahü teâlâya yakın olmak, Onun sevmesine kavuşmak anlama gelir. Bu saadete kavuşana Veli, Evliya yada Arif denir. Veli olmak için, farzları yapmak lazımdır. Farzlar, sırayla, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri şeklinde inanç etmek, haramlardan sakınmak, farz olan ibadetleri yapmak ve salih olan müminleri sevmektir. İhlas ile yapılmayan ibadetin faydası olmaz. İhlas, her şeyi yalnız Tanrı rızası için yapmaktır. İhlas, Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyi sevmemekle, yalnız Onu sevmekle, kendiliğinden hasıl olur. Kalbin yalnız Onu sevmesine, Kalbin tasfiyesi, Kalbin itminânı yada Fenâ fillah denir. Kalbin itminana ulaşması, sadece Onu fazlaca hatırlamakla, büyüklüğünü, nimetlerini düşünmekle olacağını, Ra’d sûresinin 28. âyeti bildirmektedir.

Allahü teâlânın taksimine razı olmak
Sual: Allahü teâlâdan razı olmak, bela ve nimet olarak gelen her şeyden razı olmak, itiraz etmemek mi anlama gelir?
Yanıt:
Rıza demek, Allahü teâlâdan gelen her şeye razı olmak anlama gelir. Allahü teâlâdan bir yıkım gelse, ona da rıza gösterir. Hiç kimseye şikâyet etmez. Bu, her insanoğlunun yapabileceği bir iş değildir. Fakat, bunu yapabilen, büyük bir insandır. Bu şekilde insanlarda, Peygamberlere mahsus sabır ve tahammül var anlama gelir. Allahü teâlânın ebatlarına inanılmış olduğu derecede insan, bu tahammülü ve bu rızayı izah edebilir. Gıpta edilecek bir meziyettir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Her gün insanoğlunun karşılaşmış olduğu her şey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, iradelerimizi Onun iradesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk bu şekilde olur. Kul isek, bu şekilde olmalıyız! Bu şekilde olmamak, kulluğu kabul etmemek ve sahibine karşı gelmek olur. Allahü teâlâ, hadîs-i kudside buyuruyor ki; (Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!)

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allahin-sevgi-ve-rizasina-kavusmak-icin/feed/ 0 5262
Allah ve Resulünü çok sevmek için https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allah-ve-resulunu-cok-sevmek-icin/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allah-ve-resulunu-cok-sevmek-icin/#respond Tue, 16 Apr 2019 01:42:09 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5261

Sual: Allah ve Resulünü ve İslam âlimlerini çok sevebilmek için ne yapmalıdır?
CEVAP
1-
İmanı Ehl-i sünnet itikadına bakılırsa düzeltmelidir! İman doğru olmadıkça, Allahü teâlâ ve Onun sevdikleri sevilemez. Kur’an-ı kerimde mealen, (İman edenlerin Allah sevgisi çok sağlamdır) buyuruluyor. (Bekara 165)

Sevgi, imanın esaslarındandır. Hadis-i şerifte, (Bir kimse, Allah ve Resulünü her şeyden daha çok sevmedikçe, inanç etmiş sayılmaz) buyuruldu. (Buhari)

Demek ki, hakiki imana kavuşanlar, Allah ve Resulünü çok severler, sevdiklerini de Allah rızası için severler, buğzettiklerine de Allah için buğzederler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(En faziletli amel, Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.) [İ. Ahmed]
2-
Haramlardan kaçıp tüm ibadetleri hayata geçirmeye çalışmalıdır! Bilhassa bid’at işlemekten çok sakınmalıdır!

Allahü teâlâyı seven, Onun buyruk ve yasaklarına riayet eder. Resulü Muhammed aleyhisselamı sever, onun sünnetine riayet eder. Bu şekilde bir kimse de elbet Cennete gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, beni sevene Cehennem ateşini haram kılar.) [Ebu Nuaym]
3-
İmam-ı Rabbani hazretlerinin (Mektubat Tercümesi) kitabını sevmiş olarak çok okumalıdır! Büyüklerin feyzleri yardımıyla Allahü teâlâ ve Onun dostları sevilir. [www.hakikatkitabevi.com sitesinden okunabilir ve temin edilebilir.]
4-
İstediğiniz sevgiye kavuşabilmek için yakarış etmeye devam etmelisiniz! Peygamber efendimiz şöyleki yakarış ederdi:
(Ya Rabbi, bana kendi sevgini, seni sevenin sevgisini, beni sevgine yaklaştıracak şeylerin sevgisini nasip eyle ve kendi sevgini,
[susuzluktan yanan kimsenin şiddetle arzuladığı] soğuk sudan benim için daha sevgili kıl!) [Tirmizi]

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/16/allah-ve-resulunu-cok-sevmek-icin/feed/ 0 5261
Kork Allah’tan korkmayandan https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/kork-allahtan-korkmayandan/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/kork-allahtan-korkmayandan/#respond Mon, 15 Apr 2019 20:41:06 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5260

Sual: Seyyid Buyruk Gilal hazretleri, (Hiçbir yakarma, Tanrı korkusundan daha tesirli değildir. Tanrı’tan korkandan korkun. Allah’tan korkmayandan korkmayın) buyuruyor. Hâlbuki biz, (Kork Allah’tan korkmayandan, korkma Allah’tan korkandan) diye biliyoruz. Bizim bildiğimiz mi yanlış acaba?
CEVAP
İkisi de doğrudur. Tanrı adamlarını, kısaca Allah’tan korkan salihleri üzmekten, onların sevgisini kaybetmekten oldukca korkmak lazımdır. Allah’tan korkmayan bizi sevse ne çıkar, sevmese ne yitirmiş oluruz? Şu demek oluyor ki onu kaybedeceğiz diye fazla bir endişemiz olmaz.

(Kork Allah’tan korkmayandan, korkma Allah’tan korkandan)
sözü de, oldukca kıymetlidir. Allah’tan korkmayandan her türlü fenalık beklenebilir, onun bir ziyanı dokunmasın diye bu şekilde kimselerden korkmak gerekir. Allah’tan korkandan ise ne bizlere ne başkalarına zarar gelir. Ondan bir zarar gelecek diye asla korkmayız. Malımızı çalmaz, hakkımızı yemez, ırzımıza göz dikmez, zira Allah’tan korkar.

Görüldüğü şeklinde iki söz birbirine zıt değildir. Şu demek oluyor ki Allah’tan korkan salih Müslümanları üzmekten korkacağız, Allah’tan korkmayan fâsık ve zalimlerden ise, bizlere zararları dokunur diye korkacağız. Allah’tan korkanların bizlere zararları dokunmayacağı için onlardan korkmayız. Allah’tan korkmayanların ise sevgilerini kaybedeceğiz diye bir korkumuz olmaz.

Yalnız Allah’tan korkun
Sual:
Kur’an-ı kerimde, (Yalnızca Allah’tan korkun) buyuruluyor. Bu ne anlama gelir?
CEVAP
(Yalnız bana yakarma edin, ilah olarak yalnız beni tanıyın benim bildirdiklerime uyun) anlama gelir. Yoksa köpekten, casuslardan korkmayın demek değildir. Tehlikelerden korkmak lazımdır. Allah’tan korkmayanlardan korkmak gerekir.

Tanrı’ın gazabından korkmak
Sual:
Tanrı’ın gazabından korkmak iyi mi olur?
CEVAP
Allahü teâlâ, bilimsel, zulmetin temizlenmesine, cehli de günah işlenmesine sebep yapmış oldu. İlimden inanç ve taat doğmakta, cahillikten de sövgü ve günah hâsıl olmaktadır. Taat, oldukca minik olsa da kaçırmamalı, günah, pek minik görülse de yaklaşmamalıdır!

Üç şey, üç şeye sebeptir:
Taat, Allahü teâlânın rızasını kazanmaya sebeptir.
Günah işlemek, Allahü teâlânın gazabına sebeptir.
İman etmek, şerefli ve kıymetli olmaya sebeptir.

Bunun için, minik günah işlemekten de oldukca sakınmalıdır! Allahü teâlânın gadabı, bu günahta olabilir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/kork-allahtan-korkmayandan/feed/ 0 5260
Gözyaşı rahmettir https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/gozyasi-rahmettir/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/gozyasi-rahmettir/#respond Mon, 15 Apr 2019 15:41:00 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5259

Sual: Ağlayıp gözyaşı dökmenin Tanrı korkusu ile bir ilgisi var mıdır?
CEVAP
Her ağlamanın Tanrı korkusu ile ilgisi yoktur. Rol icabı da olsa ağlayıp gözyaşı dökenler çoktur. Sadece, Tanrı korkusu ile ağlamanın fazileti büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Tanrı’ı anarken, Tanrı korkusu ile bakış açısından yaş akana, kıyamette azap olmaz.) [Hâkim]

(Tanrı korkusuyla ağlayan göze, Cehennem ateşinin dokunması haramdır.) [Nesai]
(Kıyamette hepimiz ağlayıp gözyaşı dökecektir. Sadece dünyada Tanrı korkusuyla, bir damlacık gözyaşı dökenler ağlamayacaktır.)
[İsfehani]
(Tanrı korkusuyla, bakış açısından yaş akan mümini, Hak teâlâ alevden koruduğu benzer biçimde, ateşi de onun nurundan korur.)
[İbni Mace]
(Tanrı için gözlerinden yaş akan müminin vücudunun, Cehennem ateşinde yanması haramdır. Bir damla gözyaşı ile yanağı ıslanan kimsenin yüzü, hiçbir süre darlığa düşmez. Kıyamette her şey ölçülür, tartılır. Bunlardan Tanrı korkusu ile akan gözyaşı, ateş deryasını söndürecek güçtedir.)
[Beyheki]
(Vücudu Tanrı korkusu ile ürperen kimsenin günahları, ağaçtan yaprakların dökülmesi benzer biçimde dökülür.)
[Beyheki]
(Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya buyurdu ki: “Benden korkup ağlayarak meydana getirilen yakarma, öteki ibadetlerden üstündür.”)
[Taberani]
(Cenab-ı Hak, yemin ile buyuruyor ki: “Dünyada benden korkarak ağlayanı, Cennette sonsuz güldürürüm.”)
[Beyheki]
(Sağılan süt, yine memeye girmediği benzer biçimde, Tanrı korkusundan ağlayan da ateşe girmez.)
[Tirmizi]
(Allahü teâlânın, himayesinden başka hiçbir himayenin bulunmadığı kıyamette, himayesine almış olduğu yedi kimseden biri de, yalnız iken Tanrı’ı anıp bakış açısından yaş akan kimsedir.)
[Buhari]
(Tanrı korkusu ile gözden akan bir damla gözyaşından yada Tanrı yolunda akıtılan bir damla kan damlasından daha kıymetli, Tanrı indinde bir damla yoktur.)
[Tirmizi]
(Ağlayın, ağlayamazsanız, kendinizi zorlayın, hüzünlenin! Kıyametteki azabın dehşetini bilseniz, ayakta duramayacak hale gelinceye kadar namaz kılar, sesiniz kısılıncaya kadar ağlarsınız.)
[Buhari]
(Her mümin dağlar kadar günah ile mescidimizde bulunsa, ağlayan şu kişinin hürmetine oradakilerin hepsinin günahları affolur. Bundan dolayı melekler
“Ey Rabbimiz, ağlayanları, ağlamayanlara şefaatçi kıl!” derler.) [Beyheki]

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/gozyasi-rahmettir/feed/ 0 5259
Sevgi ve korku nasıl olur? https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/sevgi-ve-korku-nasil-olur/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/sevgi-ve-korku-nasil-olur/#respond Mon, 15 Apr 2019 10:40:58 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5258

Sual: Tanrı sevgisi ile Tanrı korkusu nasıl olur?
CEVAP
Sevgi benzer biçimde, korku da çeşitlidir. Tanrı sevgisi, Ana baba sevgisinden, evlat sevgisinden, hanım sevgisinden, doğa (tabiat) sevgisinden farklıdır. Tanrı korkusu ile düşman korkusu da oldukça farklıdır. Kur’an-ı kerimde, (Tanrı’tan nasıl korkmak gerekiyorsa, öyleki korkun) buyuruluyor. (Âl-i İmran 102)

Allahü teâlânın istediği benzer biçimde, Tanrı’tan korkmaya takva denir. Takva, Tanrı’a inanç edip, Onu sevmek, Ona kulluk etmek, kısaca Onun buyruk ve yasaklarına riayet etmektir. Düşmandan korkmak takva değildir. Düşmana inanç edilmez. Düşmanın Cennete ve Cehenneme koyma yetkisi de yoktur. Düşmanın bir tek zarar vermesinden korkulur. Şu halde iki korku içinde oldukça fark vardır. Gene, (Eğer inanç etmişseniz, onlardan [düşmanlardan] değil benden korkun) buyuruluyor. (Âl-i İmran 175)

İnsan, sevilmiş olduğu kimseyi, herhangi bir halde üzmekten korkar. Bizleri yoktan var eden ve çeşitli nimetler kayra eden Rabbimizi elbet oldukça sevmemiz gerektiği benzer biçimde, bu sevgiyi kaybetmekten de oldukça korkmamız gerekir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Tanrı’tan korkun! Biliniz ki Tanrı’ın azabı oldukça çetindir.) [Bekara 196]

(Tanrı’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz.) [Maide 100]

Tanrı’tan korkmak, bir zalimden korkmak benzer biçimde değildir! Bu korku, saygı ve sevgi ile karışık olan bir korkudur. Âşıkların, mâşuklarına [sevdiklerine] karşı yazdıkları şiirlerde, bu şekilde korku içinde olduklarını bildiren şiirleri azca değildir. Maşukunu [sevgilisini] kendinden pek yüksek bilen bir âşık, kendini o sevgiye layık görmeyerek, hislerini bu şekilde korku ile anlatmaktadır.

İman etmeyen için, Tanrı korkusu bahis mevzusu olması imkansız. İman edenin de, imanın tadını bulması için, Allahü teâlâyı oldukça sevmesi ve kâfir olmaktan oldukça korkması gerekir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Tanrı’ı ve Resulünü her şeyden oldukça seven, yalnız Tanrı’ın sevdiklerini seven ve küfre düşme korkusu, ateşte yanma korkusundan oldukça olan kimse imanın tadını bulur.) [Buhari]

Dünyadaki pek oldukça rezaletler, cinayetler, iffetsizlik yüzünden meydana gelmektedir. İnsanların pek bir çok, iffetsizliğin kötülüklerini bildikleri halde, kendilerini bu fena yollara sapmaktan alıkoyamaz. Bu güçlü duygu karşısında, onları selamet yoluna çıkaracak deva, terbiye ve terbiye meselesidir. Din, terbiye anlamına gelir. Allahü teâlâdan korkan bir insan iffetsiz olması imkansız. O halde, çocuklarımıza Tanrı korkusunu öğretmeye çalışmak, bizim için en başta gelen vazifedir.

Tanrı’tan korkmak için, Allahü teâlâyı iyi bilmek gerekir. Allahü teâlâyı bilmek için, Onun büyüklüğünü ve sıfatlarını öğrenmek mecburiyetindeyiz. Durup dururken, Tanrı korkusu meydana gelmez. Tanrı’tan korkmak da, bir informasyon, bir emek verme ve bir çaba işidir.

Huzura uçuran kanat
Tanrı korkusu ve Tanrı sevgisi, insanları seadet ve huzura kavuşturan iki kanat gibidir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Tanrı’tan korkandan her şey korkar. Tanrı’tan korkmayan ise her şeyden korkar.) [Ebuşşeyh]

(En akıllınız, Tanrı’tan en oldukça korkan, emre ve yasaklara en iyi riayet edendir.) [İbni Muhber]

(Aklın çokluğu, Tanrı korkusunun çokluğu ile belli olur.) [İ.Maverdi]

Allahü teâlânın emrine riayet eden mümin Rabbini oldukça sever. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Mümin öyledir ki, Tanrı’ın adı söylenince kalbine korku düşer.) [Enfal 2, Hac 35]

Kişinin, bilmediği şeyi sevmesi ve korkması mümkün değildir. Tanrı’ı oldukça seven ve Onu iyi tanıyan, Tanrı’tan oldukça korkar. Allahü teâlâyı en iyi tanıyan da Peygamber efendimiz olduğuna gore, en oldukça korkan da elbet Odur. Nitekim buyuruyor ki:
(İçinizde Tanrı’tan en oldukça korkan benim.) [Buhari]

Peygamberlerden sonrasında Allahü teâlâyı en iyi tanıyan, onların vârisi olan âlimler ve onlara yakın olanlardır. Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:

(Tanrı’tan, kulları içinde, sadece âlimler korkar.) [Fatır 28]

(Tanrı’a ve Resulüne itaat edip Tanrı’tan korkan ve sakınanlar; Kıyamette kurtulan işte bunlardır.) [Nur 52]
Müminun suresinin, (Rablerinin huzuruna çıkacaklarından kalbleri korku ile çarpar) mealindeki 60. âyet-i kerimesindeki kimselerin, hırsız mı, zani mi olduğu sorulunca, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Bunlar, namaz kılan, oruç tutan, zekât veren kimse olup, acaba ibadetlerimiz kabul olmadı mı diye korkarlar.) [Tirmizi]

Tanrı korkusu, rızık için de oldukça faydalıdır. Peygamber efendimiz, (Tanrı korkusunu kendine ana para edinenin rızkı, ticaretsiz ve sermayesiz gelir) buyurup, [Talak suresinin] (Tanrı’tan korkana, Tanrı bir çıkış yolu kayra eder, ummadığı yerden rızkını gönderir) [mealindeki 2.ve 3.] âyetlerini okudu. (Taberani)

Tanrı korkusu, sonsuz saadete kavuşturucu büyük nimettir. Âyet-i kerimelerde mealen buyuruldu ki:

(Rabbinden korkan hiç kimseye iki Aden vardır.) [Rahman 46]

(Tanrı’tan korkan kimse, nasihat kabul eder.) [A’lâ 10]

(Yalnız benden korkun.) [Bekara 40]

(İnsanlardan korkmayın, benden korkun.) [Maide 44]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Tanrı korkusu ile kalbi ürperenin, ağaçtan yaprak dökülür benzer biçimde, günahları dökülür.) [Beyheki]

(Günahlarını hatırlayıp ağlayan, hesap görmeden Cennete girer.) [İ.Gazali]

(Tanrı korkusundan ağlayan, Cehenneme girmez.) [Nesai]

(Tanrı’tan hakkıyla korksaydınız, cehilsiz ilme kavuşurdunuz.) [İbni Sünni]

Tanrı sevgisi imanın şartlarındandır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İman, Tanrı’ı ve Resulünü her şeyden oldukça sevmektir.) [İ.Ahmed]

(Tanrı ve Resulü her şeyden daha sevgili olmadıkça inanç edilmiş olmaz.) [Buhari]

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/sevgi-ve-korku-nasil-olur/feed/ 0 5258
Allah korkusunun alameti https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/allah-korkusunun-alameti/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/allah-korkusunun-alameti/#respond Mon, 15 Apr 2019 05:38:56 +0000 Allah’a iman>Allah sevgisi ve Allah korkusu]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5257

Sual: Allah korkusunun alametleri nedir?
CEVAP
Allah korkusunun sebebi, ilim ve marifettir. İlim ve marifet sahipleri, kendi ayıplarını, günahlarını ve ibadetteki kusurlarını görerek, bunun yanında Allahü teâlânın kendisine verdiği sayısız nimetleri düşününce, yaptıklarından utanıp, kalbinde korku adım atar. Hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Her hikmetin başı Allah korkusudur.) [Taberani]

Hikmetin birçok manası vardır. Yararlı ilim, fen ve sanat, tinsel ilim benzer biçimde manalara gelir. Şu halde Allah’tan korkup haramlardan kaçan ve ibadetleri meydana getiren kimsenin hikmet sahibi, akıllı biri olduğu anlaşılır. Hadis-i şerifte, (En akıllınız, Allah’tan en oldukca korkandır) buyuruldu. (İbni Muhber)

Allah korkusu, sevileni kaybetmekten meydana gelen bir korku olduğu benzer biçimde, Ona isyan ederek tehlikelere maruz kalmaktan da meydana gelen bir korkudur. Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
(Sadece âlimler Allah’tan korkar.) [Fatır 28]
Allah’tan korkmanın alameti şu yedi şeyde, [dilde, kalbde, gözde, midede, elde, ayakta ve ibadette] belli olur.

1- Dilde: Yalan söylemez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yalandan sakının! Şu sebeple yalan insanı günaha götürür.Günah da Cehenneme götürür.) [Buhari]

(Münafıklık alametinden biri de yalan söylemektir.) [Buhari]

(Müminde, her davranış bulunabilir. Fakat yalancı ve hain olması imkansız.) [Bezzar]

Allah’tan korkanın dili yalan söylemediği benzer biçimde, gıybet de etmez. Gıybet, insanoğlunun sevaplarının azalmasına, başkasının günahlarının kendine verilmesine sebep olur. Gıybet büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Gıybet, kişinin imanını zayıflatarak yok eder.) [İsfehani]

(Gıybet, etmek leş yemekten daha kötüdür.) [İ.Hibban]

(Biri için söylenen kusur, onda var ise, bu söz gıybet olur. Yoksa kara çalma olur.) [Müslim]
(Kıyamette, bir kimse sevap defterine bakar, “Şu ibadetleri yapmıştım. Bunlar yazılı değil” der. “Onlar, silindi, gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı” denir.)
[İsfehani]
(Gıybet eden kimsenin duası kabul olmaz.)
[Şir’a]

Allah’tan korkan, boş da konuşmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamette günahı en oldukca olan boş konuşandır.) [Ebu Nasr]

(Birinin boş hitabı, boş zaman geçirmesi, Allahü teâlânın onu sevmediğini gösterir.) [M. Rabbani]

Şehit olan bir gencin anası, (Oğlum sana Aden müjde olsun!) dedi. Resulullah efendimiz, o hanıma, (Ne biliyorsun, bir ihtimal boş şey konuşurdu) buyurdu. (Tirmizi)

2- Kalbde:
Kalbi, kin, haset benzer biçimde fena huylardan temizlenmiştir.

3- Gözde:
Harama bakmaz. Hadis-i şerifte, (Harama bakmak, şeytanın zehirli oklarından bir oktur. Allah korkusu ile harama bakmayana, Allahü teâlâ öyleki bir inanç verir ki, tadını kalbinde hisseder) buyuruldu. (Başat)

Kâinattaki her şeye ibretle bakar. Hazret-i İsa, (Sözü zikir, sükûtu düşünce, bakışı öğrenek olanlar, bana benzemiş olur) buyurdu.

4- Midede:
Haram lokmadan uzaktır. Hadis-i şerifte, (Bir lokma haram yiyenin kırk günlük güzel ameli kabul olmaz) buyuruldu. (Taberani)

5- Elde:
Harama uzanmaz.

6- Ayakta:
Günah işlenen yere gitmez.

7- İbadette:
İhlâsı [Allah rızasını] esas alır, riyadan kaçınır.

Allahü teâlâdan korkan kimse, Onun komut ve yasaklarına riayet eder. Asla hiç kimseye fenalık etmez. Kendine edilen kötülüğe sabreder. Kusurlarına tevbe eder. Çalışırken, alışveriş ederken, kimsenin hakkını yemez. İlim ve terbiye sahiplerine saygı gösterir. Dostlarını sever ve kendini sevdirir. Kimseyi çekiştirmez, hiç kimseye sert davranmaz. Malı ve mevkii her insana iyilik etmek için ister. Kendini beğenmez. Allahü teâlânın her an, gördüğünü ve bildiğini düşünür, asla fenalık etmez. Özetlemek gerekirse, Allah’tan korkan, vatanına, milletine yararlı olur.

Allah’tan korkmanın önemi
Sual:
Oldukca günahkâr biri, çocuklarına, (Allah’ın bana vereceği cezalardan oldukca korkuyorum. Ben ölünce, cesedimi yakın. Küllerimi her yere savurun!) diye vasiyet eder. Ölünce bunu yakarlar. Âhirette, Allahü teâlâ, çürüyüp toprak olmuş kimseleri dirilttiği benzer biçimde onu da diriltip sorguya çeker. (Niye cesedinin yakılmasını istedin?) diye sorar. O da, (Ya Rabbi, “Azabım oldukca çetindir” buyurdun. Ben de senden oldukca korktuğum için bu şekilde yaptım) der. Allahü teâlâ da, (Benden korkanı affederim) buyurarak onu affeder. Bu vaka doğru mu? Doğruysa, (Beni yakın!) diye vasiyet etmek caiz midir?
CEVAP
Bahsettiğiniz vaka, (Buhari, Müslim, Nesai, Muvatta) benzer biçimde hadis kitaplarında bildirilmektedir. Şu demek oluyor ki hadis-i şerif sahihtir, doğrudur. (Beni yakın!) diye vasiyet etmek asla caiz değildir. Vasiyet etse de, dine aykırı vasiyet yerine getirilmez. Kâfirin ölüsü de yakılmaz. Bu şahıs, eski ümmetlerden idi. Oldukca günahkâr olduğundan, öyleki yapmakla yok olup, Allah’ın çetin azabından kurtulacağını sanmış. Elbet öyleki sanması oldukca yanlıştır. Burada bildirilen husus, Allah korkusunun önemidir. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz.) [Âl-i İmran 200, Maide 100]

(En şerefliniz, Allah’tan en oldukca korkanınızdır.) [Hücurat 13]

İki kudsi hadis şu mealdedir:
(Bir kuluma iki korku, iki eminlik vermem. Dünyada benden güvenilir olan, âhirette korkar. Dünyada korkan, âhirette güvenilir olur.) [Ebu Nuaym]
(Dünyada benden korkan, Kıyamette korkulardan güvenilir olur.)
[İ. Ahmed]
İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Ömründe bir kere Allah’tan korkan, Cehennemden çıkar.)
[Tirmizi]

(İnsanları Cennete koyan Allah korkusudur.) [Hâkim]

Allah’tan korkmak, doğru inanç sahibi olmak şartıyla, Allah’ın yasak ettiklerinden sakınıp, emrettiklerini yapmak, şu demek oluyor ki haramlardan uzaklaşıp, ibadetleri yapmak anlama gelir.

Allah’tan korkmanın alameti nedir?
Sual:
Dine ve dindarlara düşmanlığıyla tanınan biri, (Ben içkimi içerim, meyhaneye de giderim, namaz kılmam, oruç tutmam, dinin emirlerini yerine getirmem, fakat gösteriş için namaz kılanlardan ve oruç tutanlardan daha oldukca Allah’tan korkarım, Allah’ı da herkesten oldukca severim) diyor. Günaha, hattâ küfre girenin Allah’tan korkmuş olduğu yalan değil mi?
CEVAP
Elbet yalandır. Sevginin, itaatin, korkunun bir ölçüsü vardır. Bir kimse, (Ben anayasadan ve kanunlardan yanayım) söylediği hâlde, kırmızı ışıkta geçer, vergi kaçırır, rüşvet yerse, çevreye zarar verirse, devleti içeriden yıkmaya çalışırsa, sözünde samimi olmadığı, yalan söylemiş olduğu anlaşılmaz mı? Bir kimse de, (Ben Allah’ı oldukca severim) söylediği hâlde, Onun emirlerine ve yasaklarına riayet etmezse, sözgelişi, namaz kılmaz, içki içer ve zina ederse, Allah’ı oldukca sevilmiş olduğu yalan olmaz mı? Onun için namaz kılmayan ve Allah’tan korkmayan insandan her türlü fenalık beklenir.

Namaz kılmayan, oruç tutmayan ve içki içen kimse, yalan söylemekten, ona buna kara çalma etmekten yada provokatörlük yapmaktan niye çekinecek ki? Aslına bakarsak bu şekilde kişilerin imanları ya oldukca zayıf yada asla yoktur. Başkalarını kandırmak için, (Ikimiz de Müslümanız) diyorlar. Müslüman olmanın, bir alameti olur. Bir yerde minare görülürse orada cami olduğu anlaşılır. Namaz kılanın da Müslüman olduğu anlaşılır. Kâfir namaz kılmaz. Onun için Peygamber efendimiz, (Müslümanla kâfiri ayıran fark namazdır) buyuruyor. Kâfirlerin safında değil, Müslümanların safında olmaya çalışmalıyız.

Tabiînin büyüklerinden olan Hasan-i Basrî hazretleri buyuruyor ki:
İçinde yılan bulunmuş olduğu malum bir deliğe kimse elini sokmaz. Eğer sokarsa, içinde yılan bulunduğuna inanmamış anlama gelir. Bunun benzer biçimde, Allahü teâlâya ve Cehenneme inananın, İslamiyet’in yasak etmiş olduğu şeyleri yapmaması lazımdır. Günah işleyenlerin, (Biz Allah’tan korkuyoruz) demeleri, (Yılan beni sokmaz) diyerek elini yılan deliğine sokmasına benzer. (F. Bilgiler)

Hâlbuki yılan sokar, ateş yakar. Cenab-ı Hak sözünde durur. Azabı da oldukca şiddetlidir. Allahü teâlâ, (Azabım oldukca şiddetlidir) buyuruyor. (Hicr 50)

İmam-ı Gazâlî hazretleri de buyuruyor ki: Akıllı olanın, aslandan korkmaması düşünülemez. Cenab-ı Hak, Davud aleyhisselama, (Yırtıcı hayvandan, kükremiş aslandan iyi mi korkuyorsan, benden de öyleki kork!) buyurdu. (Berîka)

Şu sebeple aslan, kimseden korkmaz, öldürmemek için bir sebep aramaz. Şu demek oluyor ki aslanın öldürmesi, onun bir suçundan dolayı değildir. Bu şekilde düşünenin Allah’tan korkmaması, ibadetlere sarılmaması mümkün değildir. Gene Allahü teâlâ, (Benden korkarak tapınmak, öteki ibadetlerden üstündür) buyurmuştur. (Taberânî)

İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
(Allah’tan kork) denilen kimsenin, (Sen işine bak, ben ne yapılacağını bilirim) demesi oldukca kötüdür. Şu sebeple Allahü teâlâ, (“Allah’tan kork” denilen kimse, cahillik gururuna kapılarak, günah işlerse, artık ona Cehennem kâfidir) buyuruyor. (Bakara 206)

Hazret-i Ömer’e (Allah’tan kork) denildiğinde, (Ömer kim oluyor da, hâşâ, Allah’tan korkmasın) diyerek yüzünü toprağa sürdü. (Şir’a)

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/04/15/allah-korkusunun-alameti/feed/ 0 5257