Doğru iman bilgileri>Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Sun, 05 May 2019 22:26:33 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 Kıyamet ne zaman kopacak? https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/06/kiyamet-ne-zaman-kopacak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/06/kiyamet-ne-zaman-kopacak/#respond Sun, 05 May 2019 22:26:33 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5356

Sual: (Bu ümmetin ömrü 1500 yılı geçmez) diye bir hadis olduğu söyleniyor. Bunun için, (10 yıl sonrasında Mehdi, 20 yıl sonrasında İsa ortaya çıkacak. Kıyamet de, hicri 1545 ve miladi 2120’de kopacak) deniyor. Bu doğru olabilir mi?
CEVAP
Bu şekilde bir hadis-i şerife rastlamadık. Bu şekilde bir hadis-i şerif olsa bile, bundan kıyametin ne zaman kopacağı anlaşılmaz. Buna benzer başka hadis-i şerifler de vardır. Birkaç örnek verelim:
1- Abdullah bin Mesud’un haber verdiği hadis-i şerifte, (İslam değirmeni 35 yıl döner. Sonrasında helak olanlar bulunur. Ondan sonra gelenler, İslamiyet’i 70 yıl kuvvetlendirirler) buyuruldu. Şah Veliyyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Bu hadis-i şerifte bildirilen vaktin başlangıcı, ilk cihadın başladığı, hicretin ikinci yılıdır. 35. yılda, hazret-i Osman şehit edilerek, Müslümanlar içinde ayrılık oldu. Cihad ve İslamiyet’in yayılması durdu. Allahü teâlâ, hilafete yeniden seviye verip, cihad tekrardan başladı. Emevi devletinin sonuna kadar devam etti. Abbasi devleti kurulurken, ortalık gene karıştı. Fazlaca Müslüman öldü. Sonrasında Allahü teâlâ, hilafete seviye verip, Hülagü’nün Bağdat’ı yakıp yıkmasına kadar sürdü. (Kurret-ül ayneyn)

Buradaki tarihleri toplayıp da, İslamiyet 70+35=105 yıl sonrasında ortadan kalkar denmez. Bunlar, Müslümanların güçlü olduğu zamanı bildirmektedir.

2- Sa’d ibni Ebi Vakkas’ın bildirdiği hadis-i şerifte, (Yakarma ediyorum ki, ümmetimin kuvvetini, yarım günün sonuna kadar sürdürsün) buyuruldu. Yarım gün ne kadar denilince, Sa’d, (500 senedir) dedi. Gene Şah Veliyyullah-ı Dehlevi, (Bu hadis-i şerif, Abbasi devletinin ömrünü [524 yılı] göstermektedir) buyurmuştur. (Kurret-ül ayneyn)

Bu hadis-i şerife bakıp da, Peygamberimizden 500 yıl sonrasında kıyamet kopar diyen olmamıştır.

3- Bir hadis-i şerifte, (Ümmetim yön suretiyle giderse bigün [bin yıl] yaşar. İstikamet suretiyle gitmezse, yarım gün [500 yıl] yaşar) buyuruldu. Buna bakıp da, hicri 1000 yada 500’de kıyamet kopar diyen olmamıştır.

4- (Dünyanın ziyneti, yüz elli senesinde kaldırılır.) [Hayrat-ül-hisan]

Büyük fıkıh âlimi Şems-ül-eimme Abdülgaffar Kerderi, (Bu hadis-i şerif, İmam-ı a’zam Ebu Hanife’yi bildiriyor, bundan dolayı o 150’de vefat etmiştir) dedi. (Redd-ül-muhtar)

Hicri 150’den sonrasında, İslamiyet ortadan kalkar denmez.

5- (Ümmetim beş tabakadır. Her bir katman 40 senedir. Benim ve Eshabımın süreci, ilim ve inanç ehli zamanlarıdır. 80’e kadar gelenler, iyilik ve takva ehlidir. 120’ye kadar gelenler, acıma ve sıla ehlidir. Bunlardan sonrasında, 160’a kadar gelenler, sıla-ı rahimden kesilir ve birbirlerine yüz çevirir. Bunlardan sonrasında, 200’e kadar gelenlerde ise, harpler ve karışıklıklar olur.) [Ramuz]

Burada açıkça, (Ümmetim beş tabakadır. Her katman 40 senedir) deniyor. Buna bakıp da, Peygamberimizden 200 yıl sonrasında kıyamet kopacak diyen olmamıştır.

Görüldüğü şeklinde, ümmetim şu kadar yaşar yada ümmetimin ömrü şu kadardır diye bildirilen hadis-i şeriflerin, kıyametin kopmasıyla hiçbir ilgisi yoktur.

Cebrail aleyhisselam, meşhur Cibril hadisinde bildirildiği şeklinde, (Kıyamet ne zaman kopacak?) diye sorduğunda Peygamber efendimiz, (Bu mevzuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir) buyurmuştur. (Buhari, Müslim)

Dört âyet-i kerime meali de şöyledir:
([Resulüm] Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Onlara de ki: Onu sadece Rabbim bilir, onun vaktini, Ondan başka belirtecek yoktur. Göklerin ve yerin, ağırlığını kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir. Sen sanki biliyormuşsun şeklinde sana ısrarla soruyorlar. Onlara de ki: Onu bilmek sadece Tanrı’a mahsustur, fakat insanların bir çok bu gerçeği bilmez.) [Araf 187]

(İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar. Onlara de ki: Onun bilgisi sadece Tanrı katındadır. Ne bilirsin, kim bilir zamanı yakındır.) [Ahzab 63]

(Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi yalnız Tanrı’a aittir. Onun bilgisi haricinde hiçbir ürün kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi hamile kalmaz ve doğurmaz. Onlara: “Bana koştuğunuz ortaklar nerede?” diye seslendiği gün: “Sana, buna dair bizlerden hiçbir tanık olmadığını arz ederiz” derler.) [Fussilet 47]

(Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını merak ederler. [Allah bildirmedikçe] sen onu nereden bilirsin ki? Onu sadece Tanrı bilir.) [Naziat 42-44]

Şu üç hadis-i şerif bile, hazret-i Mehdi’nin gelmesine, kıyametin kopmasına, daha oldukça zaman bulunduğunu açıkça bildirmektedir:
(Sövgü, her tarafı kaplamadıkça ve açıktan yapılmadıkça Mehdi gelmez.) [M. Rabbani]

(Kıyamet kopmadan yüz yıl öncesinde yeryüzünde Tanrı’a yakarma eden kalmaz.) [Hâkim]

(Yeryüzünde Tanrı diyen Müslüman kalmış olduğu sürece kıyamet kopmaz.) [Müslim, Tirmizi]

Tanrı diyen Müslüman olduğuna nazaran, bugün yada yarın iyi mi kıyamet kopar?

Peygamber efendimizin ve Cebrail aleyhisselamın kıyametin ne zaman kopacağı bilinemez söylediği bir hususta kati tarih vermek de, ne büyük cüret, ne çirkin bir iştir.

Kıyametin kopması
Sual:
Maya Takvimi’ne nazaran Kıyamet kopacak dendi. Paniğe kapılanlar oldu. Acaba Kıyametin kopmasını zelzele şeklinde bir şey mi sanıyorlar da bazı bölgelere gidenler oldu? 120 yıl sonrasında kopacak diyenler de var. Kıyamet kopmasının alametleri yok mu?
CEVAP
Kıyametin kopmasına daha oldukça vardır. Kıyamet alametleri çıkmadan Kıyamet kopmaz. Din kitaplarında şöyleki bildiriliyor:
Kıyametin ne zaman kopacağı açıkça bildirilmedi, kimse de anlayamaz. Fakat Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, birçok alametlerini ve başlangıçlarını haber verdi: Hazret-i Mehdi gelecek, İsa aleyhisselam gökten Şam’a inecek, Deccal çıkacak. Yecüc ve Mecüc her yeri karıştıracak. Güneş batıdan doğacak. Büyük zelzeleler olacak. Din detayları unutulacak. Fısk, fenalık çoğalacak. Haramlar her yerde işlenecek, Yemen’den bir ateş çıkacak. Gökler ve dağlar parçalanacak. Güneş ve Ay kararacak. Denizler birbirine karışacak ve kaynayıp kuruyacaktır. (H.L.O. İman)

Allahü teâlâ, Sur üfürüldükten sonrasında, Kıyametin kopmasını murat buyurduğu zaman, dağlar uçar, bulutlar şeklinde yürümeye adım atar. Denizler birbirinin üstüne taşar. Güneşin nuru gider, kararır. Dağlar toz hâline gelir. Âlemler [ve gezegenler] birbirine girer. Yıldızlar, dizili incinin kopup dağıldığı şeklinde dağılır. Gökler gül yağı şeklinde erir ve değirmen döner şeklinde deveran eder ki, şiddetli bir halde hareket eder. Allahü teâlâ, göklerin parça parça olmasını emreder. Yerde ve gökte diri olarak kimse kalmaz, her canlı ölmüş olur. (Kıyamet ve Âhiret)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Kıyamet kopacağı zaman, yıldızların yerlerinden ayrılıp dağılacağı, göklerin parçalanacağı, yeryüzünün ve dağların param parça olacakları Kur’an-ı kerimde açıkça bildirilmektedir. Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Sura bir kere üfürülünce, yeryüzü ve dağlar, yerlerinden kaldırılıp silkilecektir. O gün Kıyamet kopacak, gök yarılacak ve dağılacaktır.) [Hakka 13-16]

(Güneşin karardığı, yıldızların yerlerinden ayrılıp döküldükleri, dağların dağılıp saçıldıkları, denizlerin kaynadığı zamana…) [Tekvir ilk âyetler]

(Göğün yarıldığı ve yıldızların dağılıp yok oldukları zaman…) [İnfitar 1-2]

(Her şey yok olacak, yalnız O kalacaktır!) [Kasas 88]

Kur’an-ı kerimde, bunlar şeklinde, daha nice âyetler vardır. Bunların yok olacaklarına inanmamak felsefecilerin yaldızlı yalanlarına aldanmak olur. Mahlûkların yok olacaklarına inanmak, yoktan var edildiklerine inanmak şeklinde, imanın şartıdır. İnanmak elbet lazımdır. (3/57)

Güneş batıdan doğunca
Sual: Güneş batıdan doğduktan sonrasında, Kıyamet derhal kopacak mı, yoksa insanoğlu daha yaşayacak mı? Kimi, Kıyametin kopacağına oldukça azca bir zaman kaldığını söylüyor. Güneş, batıdan doğar doğmaz mı Kıyamet kopacak?
CEVAP
Eshab-ı kiramın büyüklerinden Abdullah bin Ömer “radıyallahü anhüma” hazretleri, (Güneş, batıdan doğduktan sonrasında, Kıyamet kopana kadar, insanoğlu 120 yıl daha duracak, o şekilde ki fidan bile dikeceklerdir) buyurdu. (Kurtubî)

Hadis-i şerifte, (Güneş batıdan doğmadıkça Kıyamet kopmaz. O zaman inanç edenin imanı yarar vermez) buyuruluyor. (Buhârî, Müslim)

Hemen hemen Güneş batıdan doğmadan, (Mehdi geldi, Kıyamet yakında kopacak) diyenlere saygınlık etmek ne kadar büyük yanlıştır.

Sual: Kıyametin ne zaman kopacağı hakkında, din kitaplarında kati bir informasyon var mıdır?
Yanıt: Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmedi, zamanını kimse anlayamadı. Fakat, Peygamber efendimiz, birçok alametlerini ve başlangıçlarını haber verdi ki bazıları şunlardır: Hazret-i Mehdi gelecek, İsa aleyhisselam gökten Şam’a inecek, Deccal çıkacak. Yecüc, Mecüc denilen kimseler her yeri karıştıracak. Güneş batıdan doğacak. Büyük zelzeleler, depremler olacak. Din detayları unutulacak. Fısk, fenalık çoğalacak. Dinsiz, ahlaksız kimseler buyruk olacak, Allahü teâlânın emirleri yaptırılmayacak. Haramlar her yerde işlenecek. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamete yakın ilim azalır, bilgisizlik artar.)

(İlmin azalması, âlimlerin azalması ile olur. Bilgisiz din adamları, kendi görüşleri ile fetva vererek fitne çıkarırlar. İnsanları doğru yoldan saptırırlar.)

Kıyamet ne zaman kopar?
Sual: Kıyamet kopacağı zaman yeryüzünde imanlı kimse kalmayacak deniyor, doğru mudur bu?
Yanıt:
İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“İslam dini, acayip olmaya, zayıflamaya başladı. Müslümanlar, kimsesiz kaldı. Bundan sonrasında da, daha acayip olur gider. O dereceye gelir ki, yeryüzünde Tanrı diyen kimse kalmaz. Hadîs-i şerifte; (İslamiyet acayip, kimsesiz olarak başladı. Son zamanlarda, başladığı şeklinde, acayip olarak geri döner. Acayip olan Müslümanlara müjdeler olsun!) buyuruldu. Kıyamet, dünyadaki iyi insanoğlu kalmayıp, her yeri fenalık kapladığı zaman kopar, buyuruldu.”

Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
(Bir zaman gelecek ki, ümmetimde Müslümanlığın yalnız adı duracak. Mümin olanlar, yalnız birkaç İslâm âdetini meydana getirecek. İmanları kalmayacak. Kur’ân-ı kerim yalnız, okunacak. Emirlerinden, yasaklarından haberleri bile olmayacak. Düşünceleri yalnız yiyip içmek olacak. Allahü teâlâyı unutacaklar. Yalnız paraya tapınacaklar. Hanımefendilere köle olacaklar. Azca kazanmak ile kanaat etmeyecekler. Fazlaca kazanınca doymayacaklar.)

Abdülvehhâb-ı Şa’rânî rahmetullahi aleyh, Tezkire-i Kurtubî muhtasarında diyor ki:
“İbni Mâcenin bildirdiği hadîs-i şerifte; (Bir zaman gelecek. Elbisenin rengi, ziyneti solduğu şeklinde, yeryüzünde İslâmiyet de solup kalkacak. O şekilde olacak ki, namaz, oruç, hac, sadaka unutulacak. Kur’ân-ı kerimden yeryüzünde bir âyet kalmayacak) buyuruldu. İmâm-ı Kurtubî buyuruyor ki:
“İslâmın unutulması, İsa aleyhisselâm gökten inip, öldükten sonrasında olacaktır. Daha ilkin, Müslümanlar acayip olacak. Kur’ân-ı kerime uyulmayacak ise de, büsbütün unutulmayacaktır.”

Ma’rifetnâmede deniyor ki:
“Kıyamet alametleri çoktur. Camiler oldukça, cemaat azca olacak. Binalar yüksek, elbiseler ince, hanımefendiler buyruk olacak. Erkekler kadınlaşacak.”

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/06/kiyamet-ne-zaman-kopacak/feed/ 0 5356
Hazret-i Mehdi’nin mezhebi https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdinin-mezhebi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdinin-mezhebi/#respond Sun, 05 May 2019 17:24:02 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5355

Sual: Mevdudi, (Mehdi ortaya çıkınca, mezhep diye bir şey olmayacak. Mehdi, yaşamın ana problemlerinde derin nüfuza haiz, çağıl bir reformcu olacak. Mezhepleri kaldıracak. Fıkıh ve tasavvuf âlimleri, onun getireceği yeniliklere karşı feryat edecekler. O süre, bu dört mezhepten kurtulacağız) benzer biçimde şeyler söylüyormuş. Onun fanatikleri da aynısını söylüyorlar. Dört mezhep hak değil mi? Hak olan dört mezhebi Mehdi niye kaldıracak?
CEVAP
Mevdudi mezhepsizdir, onun sözü dinde senet değildir.

Hak kalkarsa yerine bâtıl gelir. Hak olan mezhep, kaldırılmaz. Mezhepleri kimse kaldırmayacaktır. Mezhepler dinin talimatıyla, Peygamber efendimizin talimatıyla ortaya çıkmıştır. Mezhep imamı demek, Peygamber efendimizin Kur’an-ı kerimden çıkardığı detayları, Eshab-ı kiramdan işiterek toplayan, kitaba geçiren büyük âlim anlama gelir. Bu ise, Resulullah’a ve Kur’an-ı kerime uymak anlama gelir. Eshab-ı kiram, Resulullah’tan işittiklerine uyardı. Kendi talebelerinden birine uymaya, kısaca dört mezhepten birinde olmalarına lüzum yoktu. Onların her biri, tüm detayları aslolan kaynağından alıyordu.

Birbirlerine sorarak da öğreniyorlardı. Hepsi, mezhep imamlarından daha oldukça âlim ve daha yüksek müctehid, kısaca mezhep sahibiydiler. Bir müctehidin mezhebi kendi mezhebidir. Bir müctehid olan Hazret-i Mehdi’nin mezhebi de, kendi mezhebidir.

Hazret-i Mehdi erişince, doğru İslam detayları unutulmuş ve ortadan kalkmış olacak. Hazret-i Mehdi Ehl-i sünnet bilgilerini tazeleyeceği süre, esasen İslam âlimi kalmamış olacak. Şu demek oluyor ki fıkıh ve tasavvuf âlimleri esasen kalmamış olacak. Dolayısıyla bu âlimler değil, ortalık mezhepsizlere kalmış olduğu için, onlar Hazret-i Mehdi’ye karşı koyacaklar, feryat edecekler. Hazret-i Mehdi, âlimleri değil, bu türedileri zararsız hâle getirecektir.

Hazret-i İsa da, Hazret-i Mehdi benzer biçimde ictihad edecektir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Muhammed Parisa hazretleri, Fusul-i sitte kitabında, (İsa aleyhisselam gökten inip, İmam-ı a’zam Ebu Hanife’nin mezhebine uygun ictihad edecek, onun helal söylediğine helal diyecek, haram söylediğine haram diyecektir) buyuruyor. (3/17)

Hazret-i Mehdi, İslamiyet’i yayacak. Resulullah’ın sünnetlerini ortaya çıkaracak. Bid’at işlemeye ve bid’atleri Müslümanlık olarak yaymaya alışmış olan Medine’deki din adamı, Mehdi’nin sözlerine şaşıp, (Bu adam bizim dinimizi yok etmek istiyor) diyecek. Hazret-i Mehdi, bu din adamının öldürülmesini emredecektir. (1/255)

Görüldüğü benzer biçimde, Hazret-i Mehdi ulaştığında, hak mezheplerin hükümleri unutulmuş olacak, bid’atler ortalığı kaplayacak, ortada hak bir mezhep kalmayacaktır. Hazret-i Mehdi de yaygınlaşan bu bâtıl mezhepleri, bid’atleri kaldıracaktır. Mezhepsizleri yok edecektir. Tüm bu bildirilenlere karşın, iyi mi olur da, Müslümanlar için rahmet olan dört hak mezhep ve fıkıh kitaplarında bildirilen hükümler, ictihadlar, öcü benzer biçimde gösterilip, (Mehdi erişince bunlardan kurtulacağız) diye mezhep düşmanlığı yapılabilir?

Hazret-i Mehdi erişince
Sual:
(Bir dinde bir sorun, mezhebin birine gore farz, ötekine gore haram olur mu? Mehdi erişince bu ihtilaflara son verecektir. Mehdi’nin bir an ilkin gelmesinin önemi buradan da anlaşılıyor) deniyor. Asırlardır hiçbir İslâm âlimi, dört hak mezhepteki değişik hükümlere itiraz etmemiştir. Mehdi niye hak mezhepleri kaldıracak ki?
CEVAP
Hazret-i Mehdi geldiği süre, dört hak mezhebi kaldırmayacaktır. (Kaldıracaktır) demek, dört hak mezhebin bâtıl bulunduğunu savlamak olur. Bu da asırlardır gelen İslâm âlimlerini yalanlamak olur. Hangi Ehl-i sünnet âlimi, dört mezhebin hak olmadığını söylemiştir?

Hak mezheplerdeki hükümlerin değişik olması, Peygamber efendimizin emrettiği bir rahmettir. Allahü teâlânın gönderilmiş olduğu dinlerin hepsi de, amel yönüyle farklıydı. Âdem aleyhisselamın diniyle Nuh aleyhisselamın, Musa aleyhisselamın dinleri farklıydı. Değişik olmaları hak din olmalarını engellemez. Örnek olarak şarap mubah iken son gönderilen dinde haram kılındı. Niye dinde yada mezheplerde değişik yargı var demek, Tanrı’ı suçlamak olur. Allahü teâlâ öyleki dilemiş, öyleki hükümler göndermiştir. Değişik ictihad da, kısaca değişik hükümler de dinimizin emridir.

Hazret-i Mehdi geldiği süre, hepimiz dinden uzaklaşmış, dört hak mezhebin hükümleri unutulmuş, bâtıl mezhepler ve bid’atler yayılmış olacak. Hazret-i Mehdi, hak mezhepleri ve dinin hükümlerini değil, bu bid’atleri ve bâtıl mezhepleri kaldıracak ve dinin hükümleri unutulmuş olduğu için ictihad edecektir. Yapacağı ictihadlar, Hanefî mezhebine uygun olacaktır. Hazret-i İsa da aynı şekilde ictihad edecektir.
Muhammed Parisa hazretleri, (Hazret-i İsa’nın yeryüzüne indirilmiş olduğu süre yapacağı ictihadlar, Hanefî mezhebindeki hükümlere uygun olacaktır) buyuruyor. (Füsul-i sitte)

Hak dinlerdeki değişik hükümler amelde olduğu benzer biçimde, dört hak mezhep arasındaki farklar da, itikatta değil ameldedir. Bu ise, Eshab-ı kiramın değişik ictihadı benzer biçimde rahmettir. İki hadis-i şerif meali:
(Ümmetimin [âlimlerinin] ihtilafı [farklı ictihadları] rahmettir.) [Deylemi]

(Âlim, ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevab alır.) [Buhari]

Sahabenin yada öteki müctehidlerin ictihadlarında gerçeği bulma mecburiyeti yoktur. Gerçeği bulamasa da, isabet edemese de gene sevab kazanır. Bunlara uyan da sevab kazanır. Değişik içtihada dil uzatmak, dinî yıkmaktan başka şey değildir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdinin-mezhebi/feed/ 0 5355
İmam-ı Rabbani ve Hazret-i Mehdi https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/imam-i-rabbani-ve-hazret-i-mehdi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/imam-i-rabbani-ve-hazret-i-mehdi/#respond Sun, 05 May 2019 12:20:46 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5354

Sual: İmam-ı Rabbani, Mehdi’nin Peygamberimizden bin yıl geçtikten sonrasında mı, yoksa kendisinden bin yıl sonrasında mı geleceğini bildirmiştir?
CEVAP
Kendisinden bin yıl sonrasında geleceğini bildirmiştir. Peygamber efendimizden bin yıl sonrası esasen, İmam-ı Rabbani hazretlerinin kendi zamanı oluyor. Peygamber efendimizden bin yıl sonrasında gelecek olsaydı, 400 yıl ilkin gelmiş olması gerekirdi. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Hazret-i Mehdi çıkmadan ilkin doğu cihetinde, parlak bir kuyruklu yıldız dünyaya gelecektir. Bir yıldız dünyaya gelmiştir, fakat şunu bilmelidir ki, bu doğuşlar, Mehdi’nin zuhuru zamanında meydana gelecek olanlardan farklıdır, şu sebeple Mehdi’nin zuhuru ortaya çıkması, yüz senenin başlangıcında olacaktır. Şu an ise yüz senenin başını 18 yıl geçmiştir. (2/68) [Görüldüğü gibi, hicri yüzyıl başını 18 sene geçtiği için, bir yıldız da görüldüğü halde, kendi zamanında gelmesinin mümkün olmadığını açıkça bildiriyor. Günümüzde ise, yüzyıl başını 30 sene geçmiştir.]

Resulullahın vefatından bin yıl geçtikten sonrasında, ümmetinden gönderilen âlimlerin sayısı azca ise de, İslamiyet’i tam kuvvetlendirmeleri için, oldukça yüksek olacaklardır. Resulullah efendimiz, hazret-i Mehdi’nin teşrif edeceğini haber vermiştir. Bin yıl sonrasında gelecektir. İsa aleyhisselam da, bin yıl sonrasında, gökten inecektir. (1/209) [Burada açıkça, (Bin sene sonra gelecektir) deniyor, yani kendisinden bin sene sonra geleceği bildiriliyor. Şimdi gelecek olsaydı, İmam-ı Rabbani hazretleri, (Peygamberimizden 1500 sene sonra gelecek) diyemez miydi?]

Bu ümmetin sonu, Peygamberimizin vefatından bin yıl sonrasında, şu demek oluyor ki ikinci bin ile adım atmıştır, şu sebeple bin yıl geçmesiyle, insanlarda ve eşyada büyük değişim olur. Allahü teâlâ, bu dini kıyamete kadar değiştirmeyeceği için, ilk zamanda gelenlerin tazelikleri, kuvvetleri sondakilerde de görülmekte ve böylece ikinci bin başlangıcında İslamiyet’i kuvvetlendirmektedir. Bu sözümüzü kanıtlamak için, güçlü tanık olarak, hazret-i İsa ile hazret-i Mehdi’yi gösteririz. (1/261) [Burada da, bin sene geçtikçe İslamiyet’in kuvvetlendirileceği bildiriliyor. İkinci bin başında İslamiyet’i kuvvetlendiren, ikinci binin müceddidi olan, müceddid-i elf-i sani İmam-ı Rabbani hazretleridir. Kendisinden bin sene sonra, bu kuvvetlendirme işini ise hazret-i İsa ve hazret-i Mehdi yapacaktır.]

Ahmed Said Faruki hazretlerinin oğlu Muhammed Mazhar hazretleri de, İmam-ı Rabbani hazretlerinin yaşamını anlattığı kitabında buyuruyor ki:
Her yüz yıl başlangıcında bir müceddid şu demek oluyor ki dini kuvvetlendirici gelir, fakat yüz senede gelen müceddid ile, bin senede bir gelen müceddid içinde oldukça fark vardır. Yüzle bin içinde ne kadar fark var ise, bu iki müceddid içinde da o denli, hatta daha oldukça fark vardır. İmam-ı Rabbani hazretlerinin vakti şöyledir ki, eski ümmetler zamanında dünyanın zulmetle dolduğu yıllarda, ülülazm bir Peygamber gelir ve yeni bir din getirirdi. Ümmetlerin en hayırlısı, Muhammed aleyhisselamın ümmetidir. Bu ümmetin Peygamberi de, Peygamberlerin sonuncusudur. Bu ümmetin âlimleri, Benî İsrail’in Peygamberleri gibidir. Hadis-i şerifte, bu şekilde olduğu bildiriliyor. Bu ümmette âlimlerin varlığı kâfi görüldü. Bu şekilde bir vakitte, şu demek oluyor ki Peygamber efendimizden bin yıl sonrasında, marifeti tam, âlim ve ârif bir zat lazımdır ki, eski ümmetlerdeki ülülazm bir Peygamberin yerini tutsun. Zira bu ümmetin sonu, Peygamber efendimizin vefatından bin yıl sonradır, şu sebeple bin yıl geçmesinde büyük bir özellik ve işlerin değişmesinde güçlü tesirler vardır. Bu ümmette ve bu dinde değişim olmayacağına nazaran, şüphesiz geçmişlerdeki nispetin ve o sağlam yolun, sonrasında gelenlerde tekrardan kuvvetlenmesi zorunludur. Böylece, İmam-ı Rabbani hazretlerinin kutsal zatında, nübüvvet ve risaletin tüm üstünlüklerini toplayıp, bu yüksek makamla öbürlerinden ayırdılar. (Menakıb ve Makamat-i Ahmediyye-i Saidiyye)

Hazret-i Mehdi, İmam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiğine nazaran, kendisinden bin yıl sonrasında gelecek ve üçüncü binin müceddidi olacaktır. (F. Bilgiler)

Görüldüğü şeklinde, hiçbir âlim, (İmam-ı Rabbani hazretleri, hazret-i Mehdi’nin Peygamberimizden bin yıl sonrasında geleceğini bildiriyor) diye bir şey anlamamış; hepsi, Peygamber efendimizden bin yıl sonrasında gelecek olan müceddidin, İmam-ı Rabbani hazretleri bulunduğunu bildirmiştir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/imam-i-rabbani-ve-hazret-i-mehdi/feed/ 0 5354
Hazret-i Mehdi’nin alametleri https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdinin-alametleri/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdinin-alametleri/#respond Sun, 05 May 2019 07:20:16 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5353

Sual: Mehdi’nin alametleri çeşitli şekillerde tevil edilerek deniyor ki:
1- Medine, kent anlamına gelir. (Mehdi, Medine’de doğacak) demek, köyde değil, şehirde doğacak anlamına gelir. Ben şehirde doğduğuma gore, ne demek istediğimi anlarsınız.
2- (Mehdi, İsa ile beraber Deccal’ı öldürecek) demek, ateizmi yok edecekler anlamına gelir.
3- (Mehdi erişince semadan bir melek haber verecek) demek, insanoğlu birbirine telefon, radyo yada TV ile haber verecek anlamına gelir.
4- (Mehdi bid’atleri temizleyecek) demek, fıkıhçıların ictihad diyerek uydurmuş olduğu şeyleri ve dört mezhebi ortadan kaldıracak anlamına gelir.
5- (Mehdi’nin adı benim adımla, babasının adı da benim babamın adıyla aynı olacak) hadisinden maksat, adı Muhammed, babasının adı Abdullah olacak demek değildir. Mehdi’nin adı Peygamberin dedelerinden birinin adı da olabilir. Örnek olarak Haşim olabilir, İlyas olabilir, Adnan da olabilir.
6- Bilen pek yoksa da, Mehdi gelmiştir, 93 yıl sonrasında, Güneş’in Batıdan doğmasından sonrasında da İsa, Mehdi’nin arkasında namaz kılacak. Bundan 15 saat sonrasında da kıyamet kopacak.
7- Mehdi kararmış olan dünyayı aydınlatan bir güneştir ve aydınlatmaya da adım atmıştır. Mehdi güneş olduğuna gore, Güneş’in Batıdan doğması, Mehdi’nin çıkışı demek de olabilir.
Hepimiz aklına gore bu şekilde bir tevil yaparsa, dinin bildirdiklerine kim inanır ki?
CEVAP
Zırva tevil götürmez. Bu tevillerin hepsi yersizdir. Peygamber efendimizin hadis-i şerifleri, bulmaca, bilmece şeklinde değildir. Şu demek oluyor ki (Ben Medine dersem, siz Ankara, İzmir şeklinde bir kent anlayın, ben Muhammed dersem siz Haşim anlayın) cinsinden değildir. Hâşâ Resulullah efendimiz, bilmece şeklinde söz söylemez. Bu zırvalara özetlemek gerekirse yanıt verelim:
1- Bir hadis-i şerif meali:
(Medine halkından olan Mehdi, Mekke’ye gidecek. Mekke halkından bir kısmı ona gelecek ve istemediği halde onu evinden çıkarıp ona biat edecekler.) [Ebu Davud] (Burada açıkça, Medine halkından deniyor. Devamında da, Mekke’ye gidecek deniyor. Ne diye “Kent halkından” denilip de, sonrasında Mekke’ye gidecek densin?)

Hazret-i Ali’nin rivayeti de şöyledir:
(Mehdi, Medine’de dünyaya gelecektir.) [İ. Münavi] (Medine şehrinde doğmayacak olsa, ne diye Medine’de doğacak densin? Köyde ve şehirde doğmasının ne önemi var? Yukarıdaki hadis-i şerifte de, Medine’de doğup sonrasında Mekke’ye gideceği açıkça bildiriliyor.)

2- Bir hadis-i şerifte, Deccal’ın iyi mi çıkacağı da açıkça bildiriliyor. Hazret-i Mehdi Kudüs’e intikal ettiğinde, Deccal’ın çıktığını haber alacaklar deniyor. (Kitab-ul-Burhan fi alamat-i Mehdiyyi ahir-iz-zaman)

Bunun ateizmle ne ilgisi olabilir? Kudüs’e gittiğinde, ateizmin çıktığını mı haber alacak? Atalarımız boşuna, (Zırva tevil götürmez) dememişler.

3- Peygamber efendimiz, (Melek seslenecek) buyururken, tevilciler, telefon, radyo yada TV diyor. Bir hadis-i şerif meali:
(Mehdi’nin başı hizasında bir bulut olacaktır. Buluttan bir melek, “Bu Mehdi’dir, sözünü dinleyiniz” diyecektir.) [M. Rabbani]

4- Bu, fıkıh âlimlerine, müctehidlere yapılmış oldukca çirkin bir iftiradır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Benzetme ve ictihad, bid’at değildirler, şundan dolayı bunlar, âyet-i kerimelerin mânâlarını meydana çıkarırlar. Bu mânâlara başka bir şey eklemezler. (1/186)

Hazret-i Mehdi geldiği vakit, dört hak mezhebi kaldırmayacaktır. (Kaldıracaktır) demek, dört hak mezhebin bâtıl bulunduğunu savlamak olur. O vakit, dört hak mezhebin hükümleri unutulmuş, bâtıl mezhepler ve bid’atler yayılmış olacak. Hazret-i Mehdi ve Hazret-i İsa, hak mezhepleri ve dinin hükümlerini değil, bu bid’atleri ve bâtıl mezhepleri kaldıracak ve ictihad edecektir. Hatta ictihad ederek bildireceği hükümler, Hanefî mezhebine uygun olacaktır. Muhammed Parisa hazretleri buyuruyor ki:
İsa aleyhisselamın ictihad ile çıkaracağı tüm hükümler, Hanefi mezhebindeki hükümlere uygun olacaktır. (Füsul-i sitte)

5- Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, kıyamet kopmadan ilkin, ehl-i beytimden birini yaratır ki, adı benim ismim şeklinde, babasının adı, benim babamın adı şeklinde olur. Ondan ilkin dünya zulümle doluyken, onun zamanında adaletle dolar.) [Ebu Davud, İ. Ahmed, Tirmizi, Taberani, Ebu Nuaym, İbni Ebi Şeybe]

Peygamber efendimiz açıkça isminin ve babasının isminin nasıl biteceğini bildirirken, iyi mi olur da, Mehdi’nin adı, Haşim, İlyas, Adnan yada öteki dedelerinden birinin adı olacak denebilir? Bu, açıkça hadis-i şerifi inkâr etmek değil midir?

6- Hem Mehdi geldi diyor, hem de 100 yıl sonrasında, güneş batıdan doğduktan sonrasında, Hazret-i İsa, Mehdi’nin arkasında namaz kılacak diyor. Mehdi, 40 yaşlarında zuhur edeceğine gore, tevilcilere gore, şimdi gelmiş olan Mehdi, 100 yıl sonrasında şu demek oluyor ki 150 yaşlarındayken mi Hazret-i İsa, Mehdi’nin arkasında namaz kılacak?

7- Hani Güneş 93 yıl sonrasında Batıdan doğacaktı? Bu alametlerin peş peşe olacağını yeni mi okudular ki, Dabbe çıktı dediklerine gore, Güneş’in Batıdan doğması için, acilen bir tevil bulmak zorunda mı kaldılar?

Görüldüğü şeklinde, bu iddia edilenlerin tamamı, dinimize aykırıdır. İmam-ı a’zam hazretleri de, tüm Ehl-i sünnet âlimleri şeklinde, bu tarz şeyleri tevil etmemiş, (Yecüc ve Mecüc’ün ortaya çıkması, Güneş’in Batıdan doğması, Hazret-i İsa’nın gökten inmesi, Deccal’ın gelmesi ve öteki kıyamet alametlerinin hepsinin, hadis-i şerifte bildirildiği şeklinde, zamanı erişince aynen gerçekleşeceğine inanırız) buyurmuştur. (Fıkh-ı ekber)

Mehdi’nin ayak sesleri
Sual:
Sünnî bir yazar, (Mehdi’nin ayak seslerini işitiyorum) diye bir yazı yazmış. Gelecek hakkında indî tahminlerde bulunmuş. İslâmiyet’in gümbür gümbür geleceğini söylemiş. Tarihte bu Mehdi meselesi, oldukca istismar edilmiştir. Her devirde Mehdi’nin geldiği, bugün yarın Kıyametin kopacağı açıklanmıştır. Fazlaca kimse de, kendinin Mehdi bulunduğunu açıklamıştır. Günümüzde de, her köşe başlangıcında mehdilik satan oldukca kimse vardır. Sünnî yazar da, söylenenlerden etkilenmişe benziyor. Acaba bu yazarın işittiği ayak sesleri kime ilişkin? Mezhepsizlerin, dinsizlerin ayak sesleri olmasın? Bu yazar, acaba sesleri ayırmakta güçlük mü çekiyor? Şundan dolayı âhir zamanda gün günü aratacak, dinsizlik çoğalacaktır. Nitekim (Her yüzyıl, evvelkinden daha fena olur, böylece Kıyamete kadar bozulur) hadis-i şerifi, kötülüğün ve küfrün gümbür gümbür yayılacağını göstermektedir. İkinci binin müceddidi İmam-ı Rabbânî hazretleridir. Üçüncü bin senenin müceddidi de Hazret-i Mehdi olacağına gore, İmam-ı Rabbânî hazretlerinden bin yıl sonrasında Mehdi gelmeyecek mi?
CEVAP
Evet, Hazret-i Mehdi’nin gelişine minimum 600 yıl daha vardır. Gelinceye kadar dinsizlikler, cinayetler, her çeşit fenalık yayılmaya devam edecektir. İstisna olarak bazı bölgelerde İslamiyet’e sarılanların olması hadis-i şerife aykırı değildir. Yukarıdaki hadis-i şerif, dünyada genel bozulmayı bildirmektedir. Mehdi’yim diyenlerin hiçbirine inanmamalı. Mehdi’nin alametleri sitemizde vesikalarıyla beraber vardır.

Hazret-i Mehdi erişince
Sual: Şeyh denilen biri, (Hazret-i Mehdi vardığında elektrik ve elektronikle çalışan hiçbir şey olmayacak, teknolojiyi tamamen kaldıracaktır) diyormuş. O şekilde bir şey var mı?
CEVAP
Ateistler ve yabancılar, bilhassa bu şekilde şeyhler yüzünden İslâmiyet’e ters bakıyorlar. Teknoloji İslâmiyet’e aykırı değildir, İslamiyet’in emrettiği bir ilimdir. Hazret-i Mehdi, İslâmiyet’e aykırı bir iş yapmayacaktır. Onun zamanında inecek olan Hazret-i İsa da, onunla birlikte İslâmiyet’i yayacaktır. İki hadis-i şerif:
(Eshab-ı Kehf, hazret-i Mehdi’nin yardımcıları olacak, İsa “aleyhisselam” da, bunun zamanında gökten inip Hazret-i Mehdi ile beraber, Deccal ile savaşacaktır.) [İ. Süyûtî]

(İsa “aleyhisselam”, âdil bir yargıcı olarak gökten inecek, İslam’dan başka her şeyi yasaklayacaktır.) [Buhârî]

Zamane şeyhleri, nakli esas almıyorlar, akıllarına geleni söylüyorlar. Kim bilir teknolojiyi İslam dışı bir şey sandıkları için, (Mehdi, İslam’a aykırı olan şeyleri kaldıracaktır) diyorlar. Nakli esas almayanların sözlerine saygınlık edilmez.

Hazret-i Mehdî’nin alametleri
Sual: Önceki zamanlarda olduğu şeklinde, zamanımızda da kendini “Mehdi” duyuru edenler oluyor. Geleceği bildirilen hazret-i Mehdi’nin bunlarla bir alakası var mıdır?
Yanıt:
Hazret-i Mehdi, ahir zamanda dünyaya gelecektir. Adı, Muhammed, babasının adı Abdullah’tır. Resûlullah efendimizin soyundan olacaktır. İsa aleyhisselâmla buluşacak, mezhepleri kaldıracak, yalnız onun mezhebi duracak, her yeri alacak, her yerde hakkaniyet olacak, Eshâb-ı Kehf, uyanıp mağaradan çıkarak, hazret-i Mehdi’nin askeri olacaktır. Bazı kimseler, büyük zannettikleri kimselere Mehdi demektedir. Hazret-i Mehdi’nin alametlerini Resûlullah efendimiz bildirmiştir. İbni Hacer-i Mekkî hazretlerinin Alâmet-ül-Mehdî kitabında ve İmâm-ı Süyûtî hazretlerinin Cüz’ün minel ehâdîs velâsâril vârideti fî alâmetil mehdî kitabında bunlardan iki yüze yakın alâmet yazılıdır. El-fütûhât-ül-islâmiyye kitabında diyor ki:
“Beklenilen Mehdi, hazret-i Fatıma’nın soyundan olacaktır. Mekke’de zuhur edecektir. O vakit, Müslümanlar halifesiz olacaktır. İstemediği hâlde, zorla halife yapılacaktır. Zuhur edeceği vakit, yaşı ve ömrü kati belli değildir.”

Hazret-i Mehdi çıkacağı vakit yeryüzünde halife bulunmayacağı ve Mehdiliklerini duyuru edenlerin Mehdi olmadıkları, buradan anlaşılmaktadır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, hazret-i Mehdi’nin Medine’deki sapık din adamlarını öldüreceğini yazmaktadır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdinin-alametleri/feed/ 0 5353
Yahudiler ve Mehdi https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/yahudiler-ve-mehdi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/yahudiler-ve-mehdi/#respond Sun, 05 May 2019 02:20:09 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5352

Sual: (Yahudilere gore de Mehdi gelecek. Mehdi ulaşınca Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar kucaklaşacaktır. Müslümanlar, Ehl-i kitapla omuz omuza verip, ateizme karşı savaşım edeceklerdir. Aslına bakarsanız ehl-i kitap bizim kardeşimizdir, fakat Hristiyanların üç tanrı inancı yanlıştır. Yahudiler onlar kadar fena değildir, can ciğer kardeşimizdir. Tevrat’ı okumak gerekir. Şiiler benzer biçimde Vehhabiler de din kardeşimizdir, bunlar Mehdi’nin askerleri olacaktır. Yahudilerin bekledikleri Mesih, bizim beklediğimiz Mehdi’dir. Bu onları baskıdan kurtaracak, vaat edilmiş toprakları tekrardan elde edecek ve Yahudileri tüm dünyaya başat kılacaktır) diyenler çıktı. Bunların maksatları nedir? Mehdi, Müslümanları değil de, niye Yahudileri dünyaya başat kılacak? Sanki aralarında iş kısmı yapar benzer biçimde, niye günümüzdeki insanların bazıları Hristiyanlara, bazıları da Yahudilere daha fazlaca sempati duyar ki? Bu işin Yahudi İbni Sebe ile de bir ilgisi olabilir mi?
CEVAP
Dinimizde bu tarz bir olay yoktur, hiçbir din kitabında bu tarz bir olay yazmaz. Bunlar yeni türedilerin uydurmalarıdır.

Yahudilerin Mehdi’yi beklediğini söylemek fazlaca yanlıştır. Onlar, Muhammed aleyhisselam kendi ırklarından olmadığı için, âhir süre peygamberini bekliyorlar, (Kral Mesih gelecek ve bizi dünyaya başat kılacak) diyorlar. Buna Mehdi demek kadar saçma bir şey olması imkansız.

Hazret-i Mehdi ve Hazret-i İsa ulaşınca, Yahudilik yada Hristiyanlık değil, İslamiyet yeryüzüne başat olacak ve tüm bâtıl dinler ortadan kalkacaktır. Üç hadis-i şerif meali:
(İsmini duyduğunuz kimselerden, yeryüzüne dört şahıs malik oldu. İkisi mümin, ikisi de kâfirdi. Mümin olan iki şahıs, Zülkarneyn ile Süleyman idi. Kâfir olan ikisi de, Nemrut ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak, yeryüzüne, benim evladımdan biri, [Mehdi] malik olacaktır.) [M. Rabbani]

(Tanrı’a vallahi billahi ki, Meryem’in oğlu İsa, âdil bir yargıcı olarak aranıza inecek, haçı kıracak [Hristiyanlığı kaldıracak], domuzu öldürecek [domuz etini yasaklayacak], İslam’dan başka her şeyi yasak edecektir.) [Buhari]

(İsa inince İslamiyet’le hükmedecektir. O süre Allahü teâlâ, Müslümanlardan başka herkesi helak edecek, sonrasında yeryüzünde sükûn, güvenlik meydana gelecektir. O denli ki, aslan deveyle, kaplan inekle ve kurt kuzuyla serbestçe dolaşacak, çocuklar yılanlarla oynayacak. İsa ölünce, cenazesini Müslümanlar kaldıracaktır.) [Ebu Davud]

Peygamber efendimiz, Hazret-i İsa ulaşınca, Allahü teâlânın Müslümanlardan başka herkesi helak edeceğini bildirirken, Müslümanların Yahudi ve Hristiyanlarla, doğrusu Allahü teâlânın düşmanı olan kâfirlerle kucaklaşacaklarını söylemek, düzgüsel insanoğlunun söyleyeceği bir söz değildir.

Yahudilere ve Hristiyanlara kucak açanlar, şu mealdeki âyet-i kerimeleri asla mi görmediler? Gördüler de, yoksa hâşâ inanmıyorlar mı?
(İman edenlere en şiddetli düşmanlık edenler Yahudi ve müşriklerdir.) [Maide 82]

(Dinlerine uymadıkça, Yahudilerle Hristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar.) [Bekara 120]

Demek ki, Tevrat ve İncil okumakla, onlarla dost olmakla, bunlar Müslümandan hoşnut olmazmış. Hoşnut olmaları için, Allahü teâlânın bildirdiği benzer biçimde, dinlerine uymak gerekiyormuş. Peki, bunu bir Müslüman iyi mi yapar?

Allahü teâlânın, sevmeyin, dostluk kurmayın söylediği kimseleri sevmek ve onlarla dostluk oluşturmak, dinimize aykırıdır. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(İmanın en sağlam temeli ve en güçlü alameti, hubb-i fillah, buğd-i fillahtır.) [Ebu Davud]

(İsyan edenlere düşmanlık ederek, Allahü teâlâya yaklaşın!) [Deylemi]

(Bir kavmi sevip de onlarla dostluk kuran, kıyamette onlarla haşrolur.) [Taberani]

Hristiyanlarla Yahudilere olduğu benzer biçimde, Vehhabilerle Şiilere niçin kucak açıldığını, bilhassa de Yahudilerle Şiilerin ön planda tutulmasının sebebini idrak etmek da zor olsa gerek.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/yahudiler-ve-mehdi/feed/ 0 5352
Hazret-i Mehdi keramet sahibidir https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdi-keramet-sahibidir/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdi-keramet-sahibidir/#respond Sat, 04 May 2019 21:19:10 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5351

Sual: (Mehdi basit bir insandır, kerameti, harikulade halleri yoktur, bir meleğin, “Bu Mehdi’dir” demesi şeklinde bir şey olması imkansız. Bu tarz bir olay imtihana aykırıdır, insanoğlunun seçme iradesini kaldırır. Mehdi’nin geldiğinin gökten haber verilmesi, telefonla, radyo yada TV ile bildirilmesi anlama gelir) diyenlerin maksadı nedir? Kendilerini yada hocalarını mı Mehdi yapmak istiyorlar?
CEVAP
Kim bilir o maksatla söylüyorlardır. Hazret-i Mehdi’de birçok muhteşem vakalar görülecektir. Bu harikulade vakalar, imtihana aykırı değildir. Öyleki olsaydı, Peygamberlerin mucizelerini gören tüm müşrikler, derhal inanç ederdi. Her peygamberden mucize görüldüğü halde, inanmayanlar daha oldukça olmuştur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Hazret-i Mehdi’nin zuhurunun alametleri, Peygamber efendimizin peygamberliğinin bildirilmesinden ilkin ortaya çıkan irhasat gibidir. Nitekim Peygamber efendimiz ana rahmine fikir, yeryüzündeki tüm putlar yüzüstü düştü. Tüm şeytanlara işlerinden el çektirildi. Melekler, İblis’in tahtının altını üzerine getirerek, onu denize attılar ve ona kırk gün azap ettiler. Doğduğu gece, Kisra’nın sarayı sallandı, 14 kulesi düştü. Mecusilerin bin senedir sönmeyen ateşi söndü. Hazret-i Mehdi de, büyük bir zat olup, yardımıyla İslamiyet’e ve Müslümanlara üstün bir takviye hâsıl olacağından ve evliyalığının maddî ve manevî açıdan büyük bir tesiri bulunacağından, kendisi harikulade birçok keramete haiz olup, döneminde muhteşem alâmetler zuhur edecektir. Bu yüzden, Resulullahın irhasatı şeklinde muhteşem işler, Hazret-i Mehdi’nin zuhurundan ilkin de ortaya çıkarak, onun alametleri olacaktır. (2/68) [İrhasat, bir peygamberden, peygamberliği bildirilmeden ilkin meydana gelen harikulade [muhteşem] haller anlama gelir. İsa aleyhisselâmın beşikte hitabı, Muhammed aleyhisselama, ağaçların, taşların slm vermeleri şeklinde hâllere irhas denir. Hemen hemen peygamberlikleri bildirilmediği için, mucize denmez.]

Gene İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Hindistan’da biri, Mehdi bulunduğunu iddia etmişti. Meşhur, hatta manası tevatür derecesine varmış birçok hadis-i şerifler, böylelerinin bu inanç ve sözlerini yalanlamaktadır. Birçok hadis-i şeriflerde, (Mehdi’nin başı hizasında bir bulut olacaktır. Buluttan bir melek, “Bu Mehdidir, sözünü dinleyiniz” diyecektir) buyuruldu. O halde insaf etsinler ki, bu alametler, o adamda var mıdır, yok mudur? Hazret-i Mehdi’nin daha birçok alametlerini, Peygamber efendimiz haber vermiştir. Ahmed ibni Hacer-i Mekki hazretleri (El-kavl-ül-muhtasar fi alamat-il-Mehdi) ismindeki kitabında, Hazret-i Mehdi’nin iki yüze yakın alametlerini yazmıştır. Geleceği bildirilen Mehdi’nin alametleri meydandayken, başkalarını Mehdi sananlar, ne kadar cahildir! (2/67)

İmam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiği bu hadis şerifte açıkça, Hazret-i Mehdi’nin zuhurunu, meleğin haber vereceği bildiriliyor. Melek için iyi mi olur da, telefon, radyo yada TV denebilir? Demek ki, tevilcilerden her şey beklenir. Nitekim melekler için (Doğa kuvvetleridir) diyen sapıklar da çıkmıştı. Buna, tevil yöntemiyle inkâr denir. Açıkça inkâr edemedikleri için, bu şekilde tevil ederek inkâr ediyorlar. Her şey bu şekilde tevil edilirse, ortada din diye bir şey kalmaz.

(El-kavl-ül-muhtasar fi alamat-il-Mehdi) kitabında bu hususta bildirilen birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Mehdi, çıkarken başlangıcında bir sarık olacak ve bir münadi, “Bu, Tanrı’ın halifesi olan Mehdi’dir, ona uyunuz” şeklinde nida edecektir.)

(Mehdi, başının üstünde, “Bu Mehdi’dir, ona uyunuz” şeklinde çağıran bir melek olmasına rağmen çıkacaktır.)

(Hiçbir tarafın kendisinden korunamayacağı bir fitne zuhur edecek. Bu fitne, çıkmış olduğu yerden derhal başka bir tarafa yayılacak ve bu durum, bir münadinin semadan seslenerek, “Ey insanoğlu, emîriniz artık Mehdi’dir” demesine kadar devam edecektir.)

(Mehdi’nin zuhuru Muharrem ayında olacak ve semadan gelen bir nida, “Bu, Tanrı’ın halifesi Mehdi’dir, ona uyunuz ve sözünü dinleyiniz” diyecektir.)

Bu tarz şeyleri hiçbir Ehl-i sünnet âlimi tevil etmemiş, İmam-ı a’zam hazretleri de, (Kıyamet alametlerinin hepsinin, hadis-i şerifte bildirildiği şeklinde, zamanı erişince aynen gerçekleşeceğine inanırız) buyurmuştur. (Fıkh-ı ekber)

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/05/hazret-i-mehdi-keramet-sahibidir/feed/ 0 5351
Dabbet-ül-arz https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/dabbet-ul-arz/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/dabbet-ul-arz/#respond Sat, 04 May 2019 16:18:32 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5350

Sual: Âyet ve hadisle, kıyametten ilkin çıkacağı bildirilen Dabbe-tül-arz
adlı hayvan için, (Dabbet-ül-arz konuşacağına bakılırsa, telefon, radyo yada TV
olabilir. Hem Dabbe kelimesinin bir anlamı da debelenen anlamına gelir. Cep
telefonlarındaki titreşim özelliği de buna benziyor) diyenler çıkıyor. Daha ilkin
de, (Dabbe, hayvan değil, AIDS hastalığıdır) diyenler çıkmıştı. Yarın neler
çıkaracakları belli değil. Mehdi’nin ortaya çıktığını da, meleklerin değil,
telefonların, radyoların yada TV’lerin haber vereceğini söyleyenler oluyor.
Bu şekilde diyenlere bakılırsa, Dabbe hakkında Peygamber efendimizin bildirdiklerini eğip
bükerek, başka mânâ vermek gerekirmiş, yoksa bu alametler, akla ve bilime aykırı
olurmuş. Bu şekilde büyük bir hayvanın yaratılması, 30 metrelik bir hayvanın
insanları mümin yada kâfir diye damgalaması mümkün değilmiş. Allahü teâlâ bu şekilde
bir hayvanı yaratmaktan niye âciz olsun ki? Bu şekilde denmekle Allahü teâlânın
kudretine karşı gelinmiyor mu? Mucize ve keramet, elbet akla zıt olur. Bunlar
iyi mi inkâr edilir ki?
CEVAP
Hazret-i İsa, peygamber bulunduğunu
bildirince, Yahudiler, mucize göstermesini istediler. (Şu hastayı iyileştir
bakalım) dediler. O da kutsal elini sürünce hasta iyileşti. (Şu körün gözünü
aç) dediler. O da kutsal elini sürünce, gözleri açıldı. Baktılar, dedikleri
oluyor. Daha zor ve imkânsız bir şey istediler. (Şu ölüleri dirilt) dediler.
Hazret-i İsa yakarma edince, o ölüler de dirildi. Fazlaca daha zor bir şey aradılar.
(Çamurdan bir kuş yap, memeli ve dişleri olsun, hayz görsün, yavru doğursun)
dediler. Onlara bakılırsa bu şekilde bir kuşun olması mümkün değildi. Hazret-i İsa,
çamurdan yapmış olduğu şekle üfürünce, bildirdikleri vasıfta bir hayvan [yarasa] meydana geldi. (Al-i İmran 49)

Görüldüğü benzer biçimde, inanmayacak olan,
ölüleri dirilttiği halde gene inanmıyor. Demek ki, harikulade vakalar imtihana
aykırı değildir.

Topraktan ilk insanı, çamurdan yarasayı yaratan Allahü
teâlâ, Dabbe denilen hayvanı yaratmaktan aciz midir? Bu şekilde bir hayvan olması imkansız
demek, Allahü teâlâ bu şekilde bir hayvan yaratamaz anlamına gelir. Kur’an-ı kerimde Allahü
teâlâ, Dabbe [hayvan] diyor, hastalık yada alet demiyor. Açıkça, konuşan hayvan
diyor. İşte o âyet-i kerimenin meali:
(O söz başlarına geldiği
[kıyamet yaklaştığı] süre, onlara yerden bir Dabbe [hayvan]
çıkarırız. Bu Dabbe, onlara, insanların âyetlerimize kati olarak inanç
etmediklerini söyler.)
[Neml 82]

Âyet-i kerimeyle bildirilen Dabbe’yi
peygamber efendimiz iyi mi tanım etmiştir? Feraid-ül fevaid, Muhtasar-ı
Tezkire-i Kurtubi, Megarib-üz-zaman
ve El kavl-ül muhtasar fi alamat-il
Mehdi-yi muntazar
kitaplarındaki hadis-i şeriflerden birkaçı
şöyleki:

(Dabbet-ül-arzın deve ayağı benzer biçimde dört ayağı ve kuş benzer biçimde
kanatları vardır. Başı öküz başına, kulağı fil kulağına, kuyruğu ise koç
kuyruğuna benzer.)

(İnsanlar, bu hayvandan kaçarlar. Kimi ondan
korkarak namaza durur. Hayvan bunun yanına gelir
, “Ey şahıs,
şimdi mi namaz kılıyorsun” diyerek yüzünü damgalar. Böylece müminler,
kâfirlerden ayırt edilerek tanınır.)
[İnsanlar telefondan kaçıp, namaza mı
duracaklar?]

(Dabbet-ül-arz, Musa’nın asası ile mümine dokunur, alnına
Cennetlik yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, Süleyman’ın mührünü vurur, Cehennemlik
yazılır, yüzü simsiyah olur.)
[Tirmizi]

İmam-ı Kurtubi
hazretleri buyuruyor ki:
Dabbe eğer bayağı bir şey yada insan olsaydı, onda
olağanüstülük söz mevzusu olmazdı ve hadis-i şeriflerde sözü edilen alametler
kendisinde bulunmazdı. Kâfirlerle savaşım edecek bir insan olsaydı, ona âlim
denilmeyip, hayvan denilir miydi? Bu, akıl sahiplerinin yolu değildir. Dabbe bir
hayvandır. (Câmi’ul ahkâm)

Bu hayvanın, deve benzer biçimde olacak olan
ayakları ve kanatları için bir tevil bulamamışlar. İleride bir ihtimal, telefonun,
radyonun yada TV’nin üzerine konduğu masanın dört ayağını söyleyebilirler.
Kanatları için de bir şey uydururlar. Telefondaki, radyodaki ve TV’deki sesler
ve görüntüler, bir şehirden başka şehre uçup gittiği için, işte kanat budur
diyebilirler. Aden ve Cehennemi bile, bu dünyadadır diye tevil edenler
çıkmıştır. O süre tevil edilmeyen ne kalır ki?

Hadis-i şeriflerde,
hayvanın ayaklarına, kulaklarına, kanatlarına, kuyruğuna ve başına varıncaya
kadar tanım ediliyor. Allahü teâlâ ve Resulü hayvan derken, Ehl-i sünnet
âlimleri de tevil etmeden, (İnsan yada başka bir şey değil, hayvandır)
diye açıklarken, hayvan değil, AIDS, telefon, radyo yada TV’dir denebilir
mi? Peygamber efendimiz, (Ben hayvan dersem, siz radyo benzer biçimde değişik bir şey
anlayın) diyormuş benzer biçimde, çirkin bir şey iyi mi iddia edilir? O süre ortada din
diye bir şey kalmaz. Hâşâ Allahü teâlâ ve Resulü, insanoğlu anlamasın diye,
şifreli şekilde, bilmece benzer biçimde mi konuşuyor? Açıkça Dabbe diyor, hayvan diyor. Bu
hayvan değil demek, âyetleri, tevil kanalıyla inkâr etmek anlamına gelir. Bu
Bâtınîliktir, doğrusu (Kur’anın Bâtıni manası var) diyerek gerçek manasını inkâr
etmektir. Mealci mezhepsizler de, (Salât yakarma anlamına gelir, namaz dinimizde yoktur,
yakarma vardır. Cami diye bir şey de yoktur. Kalb camiinde Tanrı’a yalvarmak
gerekir) diyorlar. Böylece namazı, camileri inkâr ediyorlar. Günümüzün
Bâtınîleri de, Dabbe hayvan değil, başka şey diyerek Bâtıniliğe
özeniyorlar.

Allahü teâlâ Dabbet-ül-arzı yerden, topraktan çıkaracağını
bildirdiği benzer biçimde, insanı da topraktan yarattığını bildirmiştir. Kısaca, (Tanrı
insanı sudan, Dabbe’yi ise topraktan yarattı) da denemez. Bu âyet-i kerimelerde,
insanoğlunun da topraktan yaratıldığı bildiriliyor:
(Tanrı nezdinde İsa’nın
durumu, Âdem’in durumu gibidir. Tanrı onu topraktan yarattı. Sonrasında ona ol dedi
ve oluverdi.)
[Al-i İmran 59]

(Sizi topraktan yaratması, Onun
[varlığının] delillerindendir.) [Rum 20]

(O sizi
yerden
[topraktan] yarattı. Ve sizi o yerde yaşattı.) [Hud
61]

(Sizi yerden [toprakta] yarattık; gene sizi o yere
[toprağa] döndüreceğiz.) [Taha 55]

Kütüb-ü sitte’de, Abdullah
ibni Büreyde’nin rivayet etmiş olduğu hadis-i şerifte, Peygamber efendimiz,
Dabbet-ül-arzın çıkacağı yeri göstermiştir. Abdullah ibni Büreyde, (Mekke’ye
yakın olup etrafı kum olan bir yerde, Resulullah efendimiz, “Dabbet-ül-arz
buradan çıkacak” buyurdu. İşaret edilen yerin eni ve boyu birer karıştı)

buyurdu. (Telefonun, radyonun yada TV’nin genişliği bir karıştır) da denemez.
Hadis-i şerifte, Dabbe’nin değil, çıkacağı yerin bir karış olduğu bildiriliyor.
Bir karışlık yer yarılarak, oradan daha büyük bir hayvan da
çıkabilir.

Dabbet-ül-arzın çıktığını söyleyen kimse, iyi mi olur da,
Güneş’in Batıdan doğmasına 80–90 yıl var diyebilir? Hâlbuki Peygamber
efendimiz, bunların peş peşe çıkacaklarını bildiriyor. Bir hadis-i şerif
meali:
(Kıyamet alametlerinin ilki, güneşin batmış olduğu yerden doğması ve
kuşluk vaktinde insanlara Dabbet-ül-arzın çıkmasıdır. Bunlardan hangisi ilkin
çıkarsa, diğeri de onun derhal izini sürer.)
[Müslim, Ebu Davud]

(Bu
kadar büyük hayvan olması imkansız) demek, kıyametin büyük alametlerini inkâr etmek olur.
Aslına bakarsan kıyametin büyük alametlerinin hepsi muhteşem olaylardır. İnanmayanların
kabul etmesi mümkün değildir.

Enam suresinin, (Rabbinin bazı âyetleri
[alametleri] geldiği gün, daha ilkin inanç etmemiş yada imanında bir hayır
kazanmamış hiç kimseye, o günkü imanı yarar vermez)
mealindeki 158. âyetini
açıklayan Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Şu üç şey ortaya çıkınca, inanç
etmemiş yada imanından hayır görmemiş olana, imanı yarar vermez: Güneşin batıdan
doğması, Deccal ve Dabbet-ül-arz.)
[Müslim, Tirmizi,
Beyheki]
Kıyametin büyük alametleri çıkmış olsaydı, artık imanın
yarar vermemesi gerekirdi. O süre bu tevilciler, niye ateistleri Tanrı’a
inandırmaya çalışıyorlar ki? Bu hususta İmam-ı Rabbani hazretleri de
buyuruyor ki:
Dabbet-ül-arz denilen hayvan çıkacak, gökleri bir duman
kaplayıp, tüm insanlara gelip, canlarını yakacak, hepimiz bunun acısından yakarma
edip, (Ya Rabbi! Bu azabı üzerimizden kaldır. Sana inanç ediyoruz)
diyecektir. (2/67)

Görüldüğü benzer biçimde, Dabbet-ül-arz çıkınca
hepimiz inanç edecek, fakat artık büyük alametler çıkmış olduğundan inanç kabul
edilmeyecektir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/dabbet-ul-arz/feed/ 0 5350
Kıyamet alametleri müteşabih mi? https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/kiyamet-alametleri-mutesabih-mi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/kiyamet-alametleri-mutesabih-mi/#respond Sat, 04 May 2019 11:17:57 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5349

Sual: (Deccal ve Dabbet-ül-arz ile ilgili hadislere, tevil etmeden inanmak komik olduğu benzer biçimde, o şekilde inanmak insanları dinden çıkarır, bu sebeple hadislerde bildirildiği benzer biçimde meydana gelmesi mümkün değildir. İmtihana da aykırıdır. Bu tarz bir olay olursa hepimiz Müslüman olur. Deccal, gözü kör olan bir insan değil, ateizmdir. Dabbet-ül-arz ise yerden çıkacak bir hayvan değil, telefonlardır) diyenler var. Hadislere inanmak insanı dinden çıkarır demek, Resulullah yanlış söylemiştir demek değil midir?
CEVAP
Hadis-i şeriflere inanmak imandandır, inkâr etmek maksadıyla tevile kalkışmak sapıklıktır. Hele mütevatir olan bir hadis-i şerifi inkâr etmek, sövgü olur. Bu hadis-i şeriflere kimse inanmaz demek, asırlardan beri gelen âlimlere ve Müslümanlara oldukça çirkin bir iftiradır. Bu çirkin tevilin sebebi şudur:
Hazret-i Mehdi ulaşınca, Deccal ve Dabbet-ül-arz da çıkacağı için, Mehdi geldi diyebilmek için bu tarz şeyleri tevil etmek zorunda kalıyorlar. Tevil etmezlerse kendilerinin yada hocalarının Mehdi bulunduğunu iyi mi söyleyecekler ki?

Güneşin batıdan doğması, Deccal ve Dabbet-ül-arz benzer biçimde alametler, muhteşem doğrusu harikulade olaylardır. Normal olarak akılla izah edilemez. Peygamber efendimizin bin kadar mucizesi görülmüştür, fakat gene de Ebu Cehil gibiler inanmamıştır. İbrahim aleyhisselamı ateş yakmadığı halde, Nemrut ve avenesi inanç etmemiştir. Musa aleyhisselamın âsâsı büyük bir yılan olmasına rağmen, Firavun ve taraftarları inanç etmemiş, bir tek sihirbazlar inanç etmiştir. İsa aleyhisselamın, birçok mucizesi olmuştur. Körleri iyi etmesi, ölüleri diriltmesi benzer biçimde olağanüstü nimetleri görüldüğü halde, 12 kişiden başka, inanç eden olmamıştır. Bu 12 şahıs de, bir tek mucize gördükleri için değil, Peygamber olduğuna inandıkları için, inanç etmişlerdir. Salih aleyhisselamın devesi, her kapıya giderek sütünü sağdırmış ve sütü asla eksilmediği halde, inanmayıp deveyi kesmişlerdir. Evliya-yı kiramdan da, binlerce kerametler zuhur etmiş olduğu halde, bu tarz şeyleri gören gayrimüslimlerden, inanç etmeyen çoktur. Demek ki, mucize ve keramet benzer biçimde vakalar, imtihanı bozmuyor.

Kıyametin bu büyük alametleriyle, (Akıl alacak şey değil) diye alay etmek büyük felakettir. Hem de, Tanrı bu şekilde şeyler yaratamaz anlamı çıkar ki, onun kudretinden kuşku etmek olur. Harikulade vakalar olduğundan, bu alametleri tevil etmek, oldukça yanlış olur. Esasen, Dabbet-ül arz, Deccal ve güneşin batıdan doğması benzer biçimde, kıyametin büyük alametleri görüldükten sonrasında, (İman edin) denmiyor ki, aksine sınav müddetinin bittiği, bundan sonrasında imanın kabul edilmeyeceği bildiriliyor. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Rabbinin bazı âyetleri [alametleri] geldiği gün, ilkin inanç etmemiş yada imanında bir hayır kazanmamış hiç kimseye, o günkü imanı yarar vermez.) [Enam 158]

Bu âyet-i kerimeyi açıklar mahiyetteki iki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Şu üç şey ortaya çıkınca, inanç etmemiş yada imanından hayır görmemiş olana, imanı yarar vermez: Güneşin batıdan doğması, Deccal ve Dabbet-ül-arz.) [Müslim, Tirmizi, Beyheki] (Bunların peş peşe çıkacağı aşağıda açıkça bildiriliyor. “Deccal ve Dabbet-ül-arz çıktı, fakat güneş 100 yıl sonrasında batıdan doğacak” da denemez.)

(Dabbe, âyette ve hadiste bildirildiği benzer biçimde hayvan değildir) demek, âyetleri ve hadisleri tevil yöntemiyle inkâr etmek anlamına gelir. Bu Bâtınîliğin bâtıl yoludur. (Bunun Bâtınî mânâsı var) veya (Bunlar müteşabihtir) demek gerçek mânâsını inkâr etmektir. Nelerin müteşabih bulunduğunu dinimiz bildirmiştir. Bunlar da, genel anlamda Allahü teâlânın zatıyla ilgili âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerdir. Yoksa hepimiz kendi kafasına nazaran, bu da müteşabihtir diye, istediği âyet ve hadisi tevil ederse, ortada din diye bir şey kalmaz. Mealci denilen mezhepsizler de, (Salât yakarış anlamına gelir, namaz dinimizde yoktur, yakarış vardır) diyorlar. Böylece namazı inkâr ediyorlar. Salât yakarış anlamına gelir diyerek salâtın namaz bulunduğunu inkâr etmekle, Dabbe’nin hayvan bulunduğunu inkâr etmek içinde fark yoktur.

Mutezile denilen fırka da, Sırat, Mizan benzer biçimde akılla anlaşılması zorluk derecesi yüksek hususları, sahih hadislerle bildirilmesine karşın, akılları almadığı için inkâr etmişlerdir. Hadis-i şerifte, (Sırat köprüsü, kıldan ince, kılıçtan keskindir) buyuruldu. (İ. Ahmed)

Gene hadis-i şeriflerde, Mizanda amellerin terazide tartılacağı bildirilmiştir. Mutezile fırkası, (Amelin ağırlığı mı olur) diyerek kabul edememiştir.

Deccal ve Dabbet-ül-arzı tevil edenler olduğu benzer biçimde, güneşin batıdan doğmasını, Hazret-i İsa ve Hazret-i Mehdi’yi de tevil ederek, (Güneşin batıdan doğması, İslamiyet’in batıdan yayılmasıdır. İsa ve Mehdi de birer akım, şahs-ı tinsel olarak gelecektir) diyen bid’at ehli sapıklar da çıkmıştır. Görüldüğü benzer biçimde, tevilin yolu açılınca, bunun sınırı olmaz. Hepimiz her şeyi dilediği benzer biçimde tevil edebilir. O süre ortada din diye bir şey kalmaz.

İbni Abbas hazretleri, Hazret-i Ömer’in şu şekilde buyurduğunu bildirmiştir:
(Recmi, Deccal’ı, güneşin batıdan doğuşunu, mezar azabını, şefaati ve müminlerin günahları kadar yandıktan sonrasında, Cehennemden çıkartılmasını yalanlayan kimseler çıkacaktır.) [İbni Abdilberr, Kurtubi]

Hazret-i Ömer, kerametle söylediği bu sözüyle, bu tarz şeyleri inkâr eden birçok mezhepsize yanıt vermiştir. Tevil yöntemiyle inkâr, mezhepsizlerin ortak özelliğidir. Tevil ederek, Mirac, Şakkul-kamer benzer biçimde birçok mucizeyi inkâr etmişlerdir. Açıkça (Deccal gelmeyecek) yada (Güneş batıdan doğmayacak) diyen yoksa da, tevil yöntemiyle inkâr eden sapıklar çoktur. Hazret-i Ömer’in de kerametle bu tarz şeyleri bildirdiği pek açıktır. Esasen aynı tevilciler, doğrusu kıyamet alametlerini tevil edenler; recmi, şefaati, mezar azabını ve affa, şefaate uğramayan müminlerin, günahları kadar yandıktan sonrasında Cehennemden çıkıp Cennete gireceği benzer biçimde birçok hususu inkâr ediyorlar. İmam-ı a’zam hazretleri de buyuruyor ki:
Yecüc ve Mecüc’ün ortaya çıkması, güneşin batıdan doğması, Hazret-i İsa’nın gökten inmesi, Deccal’ın ve öteki kıyamet alametlerinin hepsinin, aynen hadis-i şerifte bildirildiği benzer biçimde, [tevilsiz olarak] zamanı ulaşınca gerçekleşeceğine inanırız. (Fıkh-ı ekber)

Hiçbir Ehl-i sünnet âlimi de bu tarz şeyleri tevil etmemiş, müteşabih bulunduğunu söylememiştir. Hâşâ Resulullah, bilmece benzer biçimde mi söz söylüyor? Bu şekilde tevil etmek, evlatların oyunda (Elma dersem çık, armut dersem çıkma) demelerine benzer. (Ben hayvan dersem sen telefon anla, insan dersem ateistliği anla) demek, dini, değişiklik yapmak suretiyle yıkmak olur.

İmam-ı a’zam hazretlerinin bildirdiği benzer biçimde, kıyametin tüm alametlerinin, hadis-i şeriflerde bildirildiği şekilde, aynen meydana geleceğini kabul etmeli ve tevil eden inkârcılardan olmamalıdır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/kiyamet-alametleri-mutesabih-mi/feed/ 0 5349
Zırva tevil götürmez https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/zirva-tevil-goturmez/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/zirva-tevil-goturmez/#respond Sat, 04 May 2019 06:17:45 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5348

Sual: Bazı kimseler, açıkça bildirilen âyet ve hadisleri, hiçbir kitapta olmayacak şekilde tevil ediyorlar. Bunlar dine aykırı değil midir? Tevil etmek ne anlama gelir? Kimlerin tevil etme yetkisi vardır?
CEVAP
Tevil,
bir kelimenin çeşitli mânalarından, İslamiyet’e uygun olanını seçmektir. Bunu hepimiz yapması imkansız. Ulema-i rasihin denilen derin Ehl-i sünnet âlimleri yapar. Tevillerin doğruluğu da, tefsirle ölçülerek anlaşılır. Tevil, tefsire uymazsa atılır.

Tevil bilimsel yüksek bir ilimdir. Her insanın tevile kalkışması, bid’at ve hurafelerin çıkmasına sebep olur. Hepimiz tevil edebilseydi, Peygamber efendimiz İbni Abbas hazretleri için şu şekilde yakarma etmezdi:
(Ya Rabbî, İbni Abbas’ı fakih kıl ve ona Kur’anın tevil ilmini öğret!) [Buharî]

Günümüzdeki yetkisiz kimselerin kendi görüşlerine bakılırsa âyetleri ve hadisleri tevil etmeleri, dine aykırıdır. Âyet ve hadisleri inkâr etmiş oluyorlar.

Selef-i salihinin tevil etmedikleri nasları tevile kalkışmak oldukça tehlikelidir. Tevil ilminden habersiz cahillerin, tevil diye, icmaya aykırı görüş bildirmelerinin sövgü olduğu din kitaplarında yazılıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ümmetime en oldukça tehlikeli olacak kimse, Kur’an-ı kerimi yersiz tevil edendir.) [Taberanî]

Mânaları açık ve kati olan âyet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere, tevil kanalıyla yanlış mâna vererek dinden çıkana, doğrusu imanı bozuk olana (Mülhid) denir. (Redd-ül-muhtar)

Milel-Nihal kitabında deniyor ki:
Bâtıniye fırkasındakiler, Kur’an-ı kerimin açık mânalarına inanmayıp, kendilerine bakılırsa başka mânalar çıkarırlar. (Kur’anın zâhir ve bâtın mânaları vardır. Batın doğrusu iç, öz mânası lazımdır. Cevizin kabuğu değil, içi, aslı işe yarar) derler. Bu ise sövgü ve ilhaddır, doğru yoldan sapmaktır. Bunlar, İslam âlimlerinin sözlerini inkâr ediyorlar.

Yetkisiz kimselerin yapmış olduğu yersiz tevillerden bazıları:
1- Melek, cin ve şeytan benzer biçimde görünmeyen varlıkları tevil kanalıyla inkâra çalışmışlar. Melekler için, (Rüzgâr ve doğa kuvvetleridir) diyorlar.
2- (Cebrail bir melek değil, programın adıdır) diyorlar.
3-
(Aden ve Cehennem bu dünyadadır) diyorlar.
4- (Cehennem ebedî değildir) diyorlar.
5- (Kur’anda geçen salât, namaz değil duadır, salâtı camide yapmaktan maksat ise, kalb camiinde Tanrı’a duadır) diyen mealci mezhepsizler, namazı ve camiyi inkâr diyorlar.
6-
Mirac mucizesine, (Rüya yada ruhî bir hâldir) diyorlar. Hâlbuki Resulullah’ın, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen bölgelere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur. (Bahr)
7- (Dabbe-tül-arz, hayvan değil, AIDS yada telefondur) diyorlar.
8- Abduh; şeytan, cin benzer biçimde şeyleri kabul etmez. Mucizeler, ona bakılırsa İslâmiyet’in alnına sürülmüş birer kara lekedir. Sözgelişi Hazret-i Musa’nın denizi yarma mucizesine med-cezir vakası der. (Din tahripçileri s. 82)
9- Gene Abduh, Fil sûresinde bildirilen kuşları sivrisinek, attıkları taşları da mikrop olarak tevil ederek, mucizelikten çıkarmaya çalışmıştır.
10- (Şakk-ul-kamer [Ayın ikiye ayrılması] fiilî değildir. Peygamber bu şekilde bir görüntü meydana getirdi, doğrusu o anda zelzele olunca öyleki sanılmıştır) diyorlar.

Mezhepsizler, genel anlamda olağanüstü şeyleri tevil ederler. Kıyamet alametlerini de bunun için tevil ediyorlar. Hâlbuki mucize tevil edilince, mucizelikten çıkıyor, kolay bir vaka hâline geliyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Mucize demek, bir zamanda bulunan ve o zamanki insan gücüyle bunun yapılamayacağında sözbirliğine varılmış olan ve bu derecenin üstünde bir icra eden bulunursa, bunun sadece Allahü teâlâ tarafınca olduğuna inanılan şeydir. Bu şekilde olmayan şeye mucize denmez. (İsbat-ün-Nübüvve)

Ehl-i sünnet âlimlerinin tevil edilmesi icap ettiğini bildirdiği âyet-i kerime ve hadis-i şerifler, genel anlamda Allahü teâlânın zatıyla ilgili olanlardır. Açık olanları tevil etmek, inkâr etmenin başka şeklidir. Bu şekilde tevillerle din yıkılmaya çalışılmaktadır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/zirva-tevil-goturmez/feed/ 0 5348
Ahir zaman https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/ahir-zaman/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/ahir-zaman/#respond Sat, 04 May 2019 01:16:38 +0000 Ahiret gününe iman>Kıyamet alametleri]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5347

Sual: (Hicri bin yılından sonrasında ahir zamandır) deniyor. Ahir zaman Peygamber efendimizin gelmesiyle başlamadı mı?
CEVAP
Evet. Muhammed aleyhisselamdan sonrasında, başka peygamber gelmeyecek, kıyamete kadar Onun bildirdiği İslam dini geçerli olacaktır.
(Bin yılından sonrasında ahir zamandır)
demek, ahir zaman alametlerinin çoğalmaya başladığı zaman anlamına gelir. Bu alametler gittikçe çoğalacak, son olarak büyük alametler çıkacak, ondan sonrasında da artık kıyamet kopacaktır.

Âhir zaman fitnesi
Sual:
Âhir zaman fitnesi nedir?
CEVAP
Bid’atler, sövgü, irtidat, düzensizlik, bölücülük, çeşitli karışıklıklar, âhir zaman fitnesidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kıyamet yaklaştıkla, fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması benzer biçimde olur. Sabah evinden mümin olarak çıkan oldukca kimse, akşam kâfir olarak döner. Akşam mümin iken, gece imanları gider. Bu şekilde zamanlarda, eve kapanmak fitneye karışmaktan iyidir. Kenarda kalan, ileri atılandan iyidir. O gün oklarınızı kırın, silahlarınızı bırakın! Herkesi tatlı dil ile, güler yüzle karşılayın!) [Ebu Davud]

Bozuk asırlar
Sual:
Hadis-i şerifte, (Her yüzyıl, önceki asırdan daha bozuk olur. Böylece kıyamete kadar hep bozulur) buyurulduğu halde, dünyada, İslami bir uyanışın görülmesi iyi mi izah edilir?
CEVAP
Hadis-i şerif genel manadadır. Kısaca gittikçe insanların bozulacağını gösterir. İstisna olarak bazı bölgelerde her zaman İslamiyet’e sarılanların olması buna engel değildir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/04/ahir-zaman/feed/ 0 5347