Ahlak bilgileri – Cennetin Bahçesi https://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Fri, 27 Sep 2019 01:39:54 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.9 110917297 Zalime hürmet etmek https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/27/zalime-hurmet-etmek/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/27/zalime-hurmet-etmek/#respond Fri, 27 Sep 2019 01:39:54 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6014

Sual: İnsanlara zulmeden, mallarını gasbeden, ırzlarına, namuslarına yan bakan, fenalık eden kimselere, hürmet edilir mi, saygı gösterilir mi?
Yanıt:
Haram işleyen hiç kimseye fasık, fena kimse denir. Fıskın en kötüsü, zulüm yapmaktır. Bundan dolayı, açıkça yapılmakta ve kul hakkı da karışmaktadır. Âl-i İmrân sûresinin, 57. ve 140. âyetlerinde meâlen;
(Allahü teâlâ, zalimleri sevmez) buyuruldu. Hadîs-i şerifte;
(Zalimin fazlaca yaşamasına yakarış etmek, Allahü teâlâya isyan olunmasını istemektir) buyuruldu.

Zalim, oturmuş olduğu evi gasp yolu ile almış ise, o eve gitmek haram olur.

Fasık hiç kimseye tevazu edenin dininin üçte ikisi gider. Zalime tevazu edenin halinin iyi mi olacağını buradan anlamalıdır.

Zalimin elini öpmek, karşısında eğilmek, günahtır. Adil olan kimsenin ise, caiz olur. Ebu Ubeyde bin Cerrah hazretleri, hazret-i Ömer’in elini öpmüştür.

Kazancının bir çok haramdan olan kimsenin evine gidip oturmak, caiz değildir. Onu, söz ile yada bir hareket ile methetmek, övmek, haramdır. Sadece, kendini yada başkasını, onun zulmünden kurtarmak için, yanına gitmek caiz olur. Yanında iken, yalan söylememek ve kendisini medh ve senâ etmemek, övmemek lazımdır. Kabul etmesi zan olunursa, tembih verilir.

Zalim, sana gelirse kalkmak, ayakta karşılamak caiz olur. Dinin izzetini ve zulmün kötülüğünü bildirmek için kalkmamak iyi olur. Mümkün ise, tembih yapılır. Zalimden devamlı uzak kalmak daha iyidir. Hadîs-i şerifte;

(Münafık ile konuşurken, efendim, demeyiniz!) buyuruldu. Zalime, kafire hürmet etmek, saygı ile merhaba vermek, üstadım demek, sövgü olur.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/27/zalime-hurmet-etmek/feed/ 0 6014
Bilmediğini bilmemek https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/bilmedigini-bilmemek/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/bilmedigini-bilmemek/#respond Thu, 26 Sep 2019 20:38:42 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6013

Sual: Saygın bir kitapta okumuştum. Büyük bir zat, (En fena kimse, bilmediğini bilmeyendir) buyuruyor. Bu sözün açıklaması nasıldır?
CEVAP
Bilmemek noksanlıktır, iyi değildir. Fakat bilmediğini bilmek fazilettir. Bilmediği için bilmediği işlere karışmaz, kısaca haddini bilir. Haddini bilip, üstüne lazım olmayan işlere karışmaz, (Ben bilmiyorum) der, hakkı teslim eder. Bilmediğinden dolayı ayıplanmaz.

Bilmediğini bilmemek ise, oldukca kötüdür. Her şeyi bildiğini zanneder. Her mevzuda söyleyecek sözü vardır. Bilmediği için, her işe burnunu sokar. Bilenleri eleştiri eder, zülfüyâra dokunur da, bilincinde olmaz. Bu şekilde kimselere, hem kel hem fodul denir. Suçu meydana çıksa da, sözü senetmiş benzer biçimde, (Bu benim görüşüm) der, özür dileyemez. Bu fena davranış da, kibirden meydana gelmektedir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/bilmedigini-bilmemek/feed/ 0 6013
Arkadaşlık https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/arkadaslik/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/arkadaslik/#respond Thu, 26 Sep 2019 15:38:39 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6012 https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/arkadaslik/feed/ 0 6012 Kaşını çatmak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/kasini-catmak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/kasini-catmak/#respond Thu, 26 Sep 2019 10:38:31 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6011

Sual: Doğuştan asık suratlı ve çatık kaşlıyım. Bunun dinen mahzuru var mıdır?
CEVAP
Doğuştan ise günah olmaz, sadece gülümsemek insanoğlunun elindedir. İnsan gülümseyerek bunu düzeltir. Bir Müslümana çatık kaşla bakmak haramdır. Kaşını çatmak, suratını asmak, müminin alameti değildir. Müminin alameti güler yüzdür, münafığın alameti çatık kaşlı olmaktır. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Allahü teâlâ, Müslüman kardeşine karşı sima asana lânet eder.) [Deylemî]

O hâlde elden geldiği kadar, kaş çatmaktan, sima asmaktan uzak durmalıdır.

Çatık değilse kaşın,
Çatlak değilse başın,
Helalden ise aşın,
Şükür gerekir şükür.

Çehre asarak Müslümanın kalbini kırmak günahtır.

Müslüman asla gönül kırmaz,
Bundan büyük günah olmaz.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/kasini-catmak/feed/ 0 6011
Ayağa kalkmak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/ayaga-kalkmak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/ayaga-kalkmak/#respond Thu, 26 Sep 2019 05:37:53 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6010

Sual: Peygamberimizin, kendisi ulaşınca ayağa kalkmayı yasakladığı söyleniyor. O süre kimler için ayağa kalkmak caiz olur?
CEVAP
Ana babamıza, hocamıza, âlime, âmirimize, seyyidlere ve şeriflere ayağa kalkılır.

Resulullah efendimizi görenler ayağa kalkınca, onlara, (Başkalarının birbirlerine saygı duruşu yaptıkları şeklinde, benim için ayağa kalkmayın! Ben de, sizin şeklinde bir insanım. Hepimiz şeklinde yer içer ve yorulunca otururum) buyurdu. (H.L.O.İman)

Kendisi için bu şekilde buyurmuşsa da, ayağa kalkılması gerekenleri de bildirmiştir. Hazret-i Ömer’in rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Şu beş kimse için ayağa kalkılır! Ana babaya, size Kur’an-ı azimüşşan öğreten hocaya, ilmine saygı için âlime, şerefleri dolayısı ile seyyidlere ve adaleti sebebiyle âdil sultana.) [M. Cihar-i Yari Güzin]

Ensar-ı kiramın toplandığı yere, reisleri olan Sad bin Muaz hazretleri ulaşınca, Resulullah efendimiz, (Reisiniz için ayağa kalkın!) buyurdu. (Faideli Bilgiler)

Bir hadis-i şerifte de şu şekilde buyuruluyor:
(Kureyş için ayağa kalkmayın; sadece Hasan ile Hüseyin ve onların sülalesi [seyyidler ve şerifler] müstesnadır.) [Hatîb]

Merak-ıl-felah kitabında diyor ki:
Gelen büyüğe karşı ayağa kalkmak, gelen bu şekilde yapılmasını sevmezse, mekruh değildir. Severse, kendisine mekruh olur. Şerrinden korkup kalkana mekruh olmaz. Giderken kalkmak da böyledir. Âlimin ve âdil sultanın, ana babanın elleri öpülür. (İslam Ahlakı)

Buradan başka büyüklere de ayağa kalkmanın caiz olduğu anlaşılmaktadır.

Sual: Biz otururken oraya, birisi ulaşınca ayağa kalkmak gerekir mi?
Yanıt:
Bu mevzuda İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Büyükler geldiği süre, kalkarak karşılamak müstehabtır. Kendi ulaşınca, kalkılmasını sevmek mekruhtur. Kur’ân-ı kerimi, ekmeği öpmek caizdir.”

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/ayaga-kalkmak/feed/ 0 6010
147. mektup https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/147-mektup/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/147-mektup/#respond Thu, 26 Sep 2019 00:33:30 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6009

Sual: Muhammed Masum hazretlerinin 147. Mektubunun özelliği ne de, bunun okunması önemle tavsiye ediliyor?
CEVAP
Mektubun tamamı aşağıya çıkarılmıştır:

Allahü teâlâ, sizi ve bizi, habibi, sevgilisi ve Peygamberlerin en üstünü Muhammed aleyhisselama tâbi olmakla şereflendirsin! Ey merhametli kardeşim! Dünya yaşamı oldukca kısadır. Sonsuz olan âhiret hayatında, dünyada yaptıklarımızın karşılıklarını göreceğiz. Bu dünyada en mesut kimse, kısa ömründe, Âhirete yarayacak işleri meydana getiren, uzun olan Âhiret yolculuğuna hazırlanan kimsedir. Allahü teâlâ, size insanların gereksinimlerini karşılayacak, onları adalete ve rahata kavuşturacak bir makam, bir vazife kayra etmiştir. Bu büyük nimete oldukca şükrediniz! Buna şükretmek, Allahü teâlânın kullarının gereksinimlerini karşılamakla olur. Kullara hizmet etmeniz dünya ve Âhiret derecelerine kavuşmanıza sebep olacaktır. Bunun için, Allahü teâlânın kullarına iyilik etmeye, güler yüz, tatlı dil ve güzel huyla onlara kolaylık göstermeye çalışınız! Bu çalışmanız, Allahü teâlânın rızasını kazanmanıza ve âhirette yüksek derecelere kavuşmanıza sebep olacaktır. Hadis-i şerifte, (İnsanlar Allahü teâlânın ıyalidir, kullarıdır. Kullarına iyilik edenleri oldukca sever) buyuruldu. Müslümanların gereksinimlerini karşılamanın ve onları sevindirmenin, güzel huylu, yumuşak ve sabırlı olmanın faziletini ve sevablarını bildiren hadis-i şerifler çoktur. Bunlardan birkaçını yazıyorum:
(Müslüman, müslümanın kardeşidir, ona zulüm etmez, onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ kıyamette sıkıntısını giderir. Bir müslümanı sevindireni, Allahü teâlâ kıyamette sevindirir.)

(Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır.)

(Allahü teâlâ, bazı kullarını insanların gereksinimlerini karşılamak için yaratmıştır. Dertli olanlar, bunlara sığınırlar. Bunlar kıyamet gününün azabından emindirler.)

(Allahü teâlâ, bazı kullarına oldukca nimetler vermiş, bu tarz şeyleri dertli kullarına derman için sebep yapmıştır. Bu nimetleri muhtaç olanlara vermezlerse, ellerinden alıp, başkalarına verir.)

(Din kardeşinin ihtiyacını karşılayana, on yıl itikâf sevabı verilir. Tanrı rızası için bigün itikâf edenle Cehennem ateşi içinde üç hendek uzaklık vardır. İki hendek arası, doğu ile batı arası şeklinde uzaktır.)

(Bir din kardeşinin ihtiyacını karşılayan hiç kimseye Allahü teâlâ, yetmiş beş bin melek gönderir. Sabahtan akşama kadar onun için yakarış ederler. Akşam ise, sabaha kadar yakarış ederler. Her adımı için bir günahı affolur ve bir aşama yükseltilir.)

(Bir mümin kardeşinin ihtiyacını karşılamak için giden hiç kimseye, her adımı için yetmiş sevab verilir ve yetmiş günahı affolunur. Onu sıkıntıdan kurtarınca, anadan doğan şeklinde günahlarından kurtarılır. Bu yardımı yaparken ölürse, hesapsız olarak Cennete girer.)

(Bir din kardeşinin sıkıntısını gidermek için, onunla devlet kapısına giderse, sırat köprüsünü ayağı kaymadan geçenlerden olur.)

(Amellerin, ibadetlerin en kıymetlisi, bir mümini sevindirmek yada elbise vermek ya da açsa doyurmak veyahut herhangi bir ihtiyacını karşılamaktır.)

(Farzlardan sonrasında, amellerin en kıymetlisi, bir müslümanı sevindirmektir.)

(Bir kimse, mümin kardeşini sevindirince, Allahü teâlâ bir melek yaratır. O kimse ölünceye kadar bu melek hep yakarma eder. Ölüp kabre konunca, yanına gelmiş olarak, beni tanıyor musun der. Hayır, sen kimsin diyince, “Bir müslümana vermiş olduğun sevincim. Bu gün seni sevindirmek ve sual meleklerine yanıt verirken destek olmak ve cevaplarına şehadet etmek için, şimdi sana gönderildim. Kabirde ve kıyamette sana şefaat edeceğim. Sana Cennetteki makamını göstereceğim” der.)

(Müminlerden imanı kâmil olanı, huyu güzel ve hanımına karşı yumuşak olandır.)

(Bir kul, güzel ahlakı sebebiyle âhirette yüksek derecelere kavuşur ve ibadetlerine kat kat fazla sevab verilir. Fena alışkanlık, insanı Cehennemin derin tabakalarına götürür.)

(İbadetlerin en kolayı ve en hafifi, azca konuşmak ve güzel huylu olmaktır.)

(Haklı olmasına rağmen dahi, münakaşa etmeyen hiç kimseye, Cennetin kenarında bir köşk verilecektir. Latife olarak da, yalan söylemeyene, Cennetin ortasında bir köşk verilecektir. Güzel huylu olana, Cennetin en yüksek yerinde bir köşk verilecektir.)

(Güzel alışkanlık, ılık suyun buzu erittiği şeklinde, günahları eritir. Fena alışkanlık, sirkenin balı bozmuş olduğu şeklinde, ibadetleri bozar.)

(Allahü teâlâ refiktir. Her işinde yumuşak huylu olanı sever.)

(Allahü teâlâ yumuşak huyu sever, bu şekilde hiç kimseye hep yardım eder. Aksine, sert hiç kimseye yardım etmez.)

(Cehenneme girmeyecek olan, Cehennem ateşinin yakmayacağı kimse, yumuşak huylu olan ve her insana kolaylık gösterendir.)

(Allahü teâlâ, acil etmeyeni sever. Acil şeytandandır. Allahü teâlâ, hilmi, doğrusu yumuşak huyu sever.)

(Yumuşak huylu olan, gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılan kimsenin derecesine kavuşacaktır.)

(Kızınca, yumuşak davrananı Allahü teâlâ oldukca sever.)

(Sert olana karşı yumuşak davrananı ve zulüm yapanı affedeni ve kendisini yoksun bırakana kayra edeni ve kendisini aramayanı ziyaret edeni, Allahü teâlâ yüksek derecelere kavuşturacak ve Cennette köşkler kayra edecektir.)

(Kahraman, güreşte, yarışta kazanan değil, kızınca, nefsine başat olandır.)

(Güler yüzle merhaba verene sadaka sevabı verilir.)

(Din kardeşini güler yüzle karşılamak ve emr-i maruf ve nehy-i anil-münker yapmak ve din detayları unutulmuş olduğu, sapıklığın, dinsizliğin yayılmış olduğu zamanda, bir kimseyi bunlardan kurtarmak ve yollardan, meydanlardan taş, diken, kemik ve çöpleri kaldırmak ve susuz kalanın su kabını doldurmak, hep sadakadır.)

(Cennette, dışarıdan içerisi ve içerden dışarısı görülen köşkler vardır. Bunlar, tatlı sözlü olanlara, açları doyuranlara ve hepimiz uykudayken namaz kılanlara verilecektir.)

Bir kimse, Resulullahın karşısına gelip, Allahü teâlânın oldukca sevilmiş olduğu amel nedir diye sorunca, (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sağ tarafınca gelip, yeniden sorunca, (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sol tarafınca gelip sorunca, gene (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sonrasında, dolaşıp arkadan sorunca, Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kutsal yüzünü buna çevirip, (Niçin anlamıyorsun? Güzel alışkanlık, elden geldiği kadar kızmamak anlamına gelir) buyurdu.

Oldukça kimsenin Cennete girmesine sebep olan şey nedir denildiğinde, (Takva, doğrusu haramlardan sakınmak ve güzel huylu olmaktır) buyuruldu. Oldukça kimsenin Cehenneme girmesine sebep olan şey nedir denildiğinde de, (Dili ve fercidir) buyuruldu. Ferc, tenasül uzvudur.

Hadis-i kudside de buyuruldu ki:
(Tüm dinler içinde, bu dini seçtim. Bu din, cömertlikle ve güzel huyla tamam olur. Bu dini, her gün, bu ikisiyle tamamlayınız!)

Bu hadis-i şerifler, Tergib ve Terhib isminde hadis kitabından alınmıştır. Allahü teâlâ, hepimize bu hadis-i şeriflere uymak nasip eylesin! Hali, hareketleri bunlara uyan kimse, Allahü teâlâya, oldukca şükretsin. Hali uymayan da, bu hadis-i şeriflere uymak için, Allahü teâlâya yalvarsın! Hali uygun olmayanın kusurunu anlaması da, büyük bir nimettir. Kusurlu bulunduğunu anlamış olmayan, bunun için üzülmeyenin dininin, imanının zayıf olduğu anlaşılır.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/26/147-mektup/feed/ 0 6009
Fâsık muamelesi https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/fasik-muamelesi/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/fasik-muamelesi/#respond Wed, 25 Sep 2019 19:33:17 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6008

Sual: Çalışmaya zorunlu olduğundan başı açık çalışan bir hanıma, fâsık muamelesi yapılıp, onun dışlanması doğru mudur?
CEVAP
Normal olarak doğru değildir. Bu şekilde birini, fena dost sınıfına sokarak ondan uzaklaşmak, onun iyi kimselerden hatta dinden bile uzaklaşmasına sebep olabilir. Öteki günahkârları da dışlamak yanlıştır.

Günah işleyeni görünce, kendi günahlarımızı hatırlamalıyız. Kusurlarımız, günahlarımız affedilmezse, başımıza gelecek azapları düşünmeliyiz. Başkalarını ayıplamak, kötülemek, gıybet etmek haramdır. Bu şekilde davranırsak, onların günahlarından daha büyük günah işlemiş oluruz. Allahü teâlâ, iyilik edenleri sever; fakat kendini beğenenleri sevmez.

Kendi kusurlarını araştırıp düzeltmeye çalışan kimse, başkalarının ayıplarını görmeye zaman bulamaz, kendinden daha iyi olan Müslümanları görür; şu demek oluyor ki her görmüş olduğu Müslümanı, kendinden daha iyi bilir.

Ebu Said-i Arabî hazretlerine, derviş iyi mi olur denildiğinde, (Başkalarının ayıplarına bakmaz. Daima kendi ayıplarını, kusurlarını görür. Kendisini hiçbir Müslümandan üstün bilmez. Hepsini kendinden üstün görür) buyurdu. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kendi ayıplarını, kusurlarını düşünmekten, başkalarının ayıplarını araştırmayana müjdeler olsun!) [Hadika]

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/fasik-muamelesi/feed/ 0 6008
Engelliye acımak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/engelliye-acimak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/engelliye-acimak/#respond Wed, 25 Sep 2019 14:33:03 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6007

Sual: (Engelliye acıma, sevgi göster! Acıyan, acınacak hâle düşer) deniyor. Acımayı kötülemek yanlış değil mi?
CEVAP
Elbet yanlıştır. Acımak, acıma etmek şefkat göstermek anlamına gelir. Allahü teâlânın Esma-i hüsnasındaki Rahman, Rahim, Rauf benzer biçimde isimlerinin anlamı, acıma eden, acıyan, şefkat gösteren anlamına gelir. Bir âyet meali:
(Tanrı oldukça acıyıcı, oldukça acıma sahibidir.) [Furkan 70]

Erham-ür-rahimin, demek de, merhametlilerin en merhametlisi, acıyanların en oldukça acıyanı anlamına gelir. Allahü teâlâ Eshab-ı kiramı, (Birbirine acır) diye övüyor. (Feth 29)

Acımanın zıddı, gaddarlık, zulüm, merhametsiz ve katı kalbli olmaktır. Sanki (Acıma!) demek, (Zulmet!) demek benzer biçimde bir şey oluyor. (Acıma, vur!) der benzer biçimde. Acımak imanın şartıdır. Resulullah’ın “sallallahü aleyhi ve sellem” acıması çoktu. Tasavvuf, her insana acımak anlamına gelir. Acıyan kimse, başkalarına dert, yıkım gelmesine üzülür, her insanın sıkıntıdan kurtulmasına çalışır. Kâfir mümin her insana, hattâ tüm hayvanlara acıma etmek gerekir. Peygamber efendimiz, (Merhametli olmayanın, acımayanın imanı olmaz) buyurunca, Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah, çoğumuz merhametliyiz) dediklerinde, (Bir arkadaşa acıma kâfi değildir. Tüm mahlûkata merhametli olmak gerekir) buyurdu. (Taberanî)

Peygamber efendimiz, acıyarak, bir âmâyı [görme engelliyi] kırk adım götürenin Cenneti hak edeceğini bildirmiştir. (Beyhekî)

Birkaç hadis-i şerif:
(Tanrı’a vallahi billahi ki, birbirinize acımadıkça Cennete giremezsiniz.) [Hâkim]

(Sadece merhametli olan, acıyan Cennete girer.) [Beyhekî]

(Zelil ve yoksullara acıyana müjdeler olsun!) [Buhârî]

(Sakatlara, hastalara, yaşlılara ve küçüklere acıyın.) [Şir’a]

(Yerdekilere acırsanız, göktekiler [melekler] de size acır.) [Tirmizî]
(Yerdekilere acımayana, göktekiler acımaz.)
[Taberani]
(Acımayana acınmaz.)
[Müslim]

(Büyüğünü saymayan, küçüğüne acımayan bizlerden değildir.) [Tirmizi]

(Allahü teâlâ, insanlara acımayana, acımaz.) [Taberanî]

(Ana babanın yüzüne acıyarak bakana, hac ve umre sevabı verilir.) [İ. Rafiî]
(Müminler acımada bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, tüm vücut, rahatsız olduğu benzer biçimde, Müslümanlar da birbirine acımalıdır!)
[Buhari]

(Yoksullara, çaresizlere, güçsüzlere acıyana müjdeler olsun!) [Buhârî]

(Ya Rabbî, bizlere acımayanları başımıza musallat etme!) [Tirmizî]

(Şaki olan acımasız olur.) [Tirmizi] (Şaki, bahtsız, Cehennemlik anlamına gelir.)

Peygamber efendimiz, Cehennemi haram kılan amellerden birinin zayıflara, güçsüzlere, sakatlara acımak bulunduğunu bildirmiştir. (Deylemi)

Dinimizin bu emirlerini karşın, (Engelliye acıma!) demek, ne kadar vicdansız, acımasız bir söz olur. Yanlış olan acımak değil, engelliyi aşağılamak, hor görmektir.

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/engelliye-acimak/feed/ 0 6007
İyiliği başa kakmak https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/iyiligi-basa-kakmak/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/iyiligi-basa-kakmak/#respond Wed, 25 Sep 2019 09:33:03 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6006

Sual: İyilik yapmak ve meydana getirilen iyiliği hatırlatmak günah olur mu?
CEVAP
Günah olan iyilik yapmak değil, o iyiliği hatırlatmak suretiyle başa kakmaktır.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ şu üç kişinin yüzüne bakmaz, onlar için acıklı bir azap vardır:
1- Eteklerini yerde sürüyerek yürüyen kibirli kimse,
2- Verdiği bir şeyi başa kakan kimse,
3- Yalan yere yeminle malını satan kimse.)
[Müslim, Nesai]

(Allahü teâlâ, kıyamette, şu dört kişiye, dualarla nazar etmez:
1- Ana babasına âsi olan,
2- Etmiş olduğu iyiliği başa kakan,
3- Sürekli içki içen,
4- Kaderi inkâr eden.)
[İ. Adiy]
(Allahü teâlâ şu üç hiç kimseye buğzeder:
1- Başa kakana,
2- Kibirlenene,
3- Oldukça yemin eden esnafa
.) [Hâkim]

(Hilekâr, pinti ve yapmış olduğu iyilikleri başa kakan kimse cennete giremez.) [Tirmizi]

(Cennetin kokusu beş yüz senelik yerden duyulur. Yaptığını başa kakan, anaya babaya asi olan ve içkiye devam eden cennetin kokusunu duyamaz.) [Taberani]

(Allahü teâlânın verdiği malı, gizli saklı ve aşikâre Hak yoluna harcayan ve yapmış olduğu iyilikleri başa kakmayan, müminlerin en kıymetlisi olur.) [İ. Ahlakı]

İki âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Yaptığın iyiliği fazlaca görerek, başa kakma!) [Müddessir 6] (Medarik tefsiri)

(Mallarını Tanrı yolunda harcayıp, hemen sonra verdiklerini başa kakmayanların, kalb kırmayanların, Rableri yanında mükâfatları vardır. Onlar için hiçbir korku ve üzüntü yoktur.) [Bekara 262]

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/iyiligi-basa-kakmak/feed/ 0 6006
İyiliğine şahitlik etmek https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/iyiligine-sahitlik-etmek/ https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/iyiligine-sahitlik-etmek/#respond Wed, 25 Sep 2019 04:32:31 +0000 http://www.cennetinbahcesi.com/?p=6005

Sual: Kırk Müslüman, fena bir kimse için, iyi diye şahitlik yapsa, Tanrı’ın, o fena kimseyi affettiği doğru mudur?
CEVAP
Evet, o mümin, fena olsa da, şahitler bu iyidir derse, Allahü teâlâ onları utangaç etmez, onun fena işlerini bilmiş olduğu hâlde, sırf Müslümanların iyi demesinden dolayı affeder. O hâlde, iyi arkadaşlarımızı çoğaltmalı ve iyilerle birlikte olmaya çalışmalı! Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(İyiliğine dört Müslümanın şahitlik etmiş olduğu mümini Allahü teâlâ Cennete koyar.)
[Buhari]

(Bir Müslümanın iyi olduğuna dört komşusu şahitlik ederse, Allahü teâlâ, “Ben sizin şahitliğinizi kabul ettim. Onun bilmediğiniz [kötü] şeylerini de affettim” buyurur.) [Ebu Ya’la]

(Bir müminin cenazesinde, kırk Müslüman bulunursa, Allahü teâlâ o kırk kişiyi bu Müslümana şefaatçi kılar.) [Müslim]

İmam-ı Şafii hazretleri de, (Kırk Müslümanın içinde evliya bir zat bulunur. Evliyanın duası makbuldür) buyuruyor. İyilerin arasındaki fena de kurtulur. Bir hadis-i şerif meali:
(Melekler, Tanrı’ı ananlarla karşılaşır. Allahü teâlâ meleklere, “Tanık olun, bu tarz şeyleri affettim” buyurur. Melekler, “İçlerinde başka bir iş için gelen fena biri var. Onu da mı affettin yâ Rabbi?” derler. Tanrı, “Evet, onu da affettim. İyilerle birlikte olan fena olmaz” buyurur.) [Buhari, Müslim]

Muhammed Masum hazretleri de buyuruyor ki: Allahü teâlânın sevgili kullarını tanıyıp sevenler, her ne kadar pervasız ve lüzumlu edeplerden uzak olsalar da, azizdir. (1/88)

İyilerin arasına giren birçok ajanın hidayete kavuştuğu fazlaca işitilmiştir. Allahü teâlâ bir topluluğu affedince, içlerindeki kötüleri ayırmaz, onları da affeder. Bir hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, bir topluluğa rahmet edince, içindeki fena olanı ayırmaktan hayâ eder) buyurulmuştur. (Ebu-ş-şeyh)

]]>
https://www.cennetinbahcesi.com/2019/09/25/iyiligine-sahitlik-etmek/feed/ 0 6005