Anasayfa » Genel » Kur’ana göre namaz

Kur’ana göre namaz

Sual: Kur’ana sonradan iki âyet ilave edildiğini söyleyen ve kendini peygamber olarak duyuru edip bâtıl bir din kuran, Rashat Khalife adlı Mısırlı biri diyor ki: (1– Namaz vakitleri altıdır. Gece namazı da farzdır. Kur’anda gece namazının kılınması emrediliyor. 2– Her namaz iki rekâttır, akşamı üçe, diğerlerini dörde çıkaran Muhammed’dir. Bu, Kur’ana aykırı olduğundan geçersizdir. 3- Hayz olmak, kadının abdestini bozmaz, namazını da kılar. Yellenmek de abdesti bozmaz. Namazda konuşulsa da, namaza zarar vermez. Bunlar şeklinde, Kur’anda yazmayan, fakat hadisle bildirilen hiçbir şey namazı bozmaz.)
Bunlara bir yanıt verir misiniz?
CEVAP
Yerli mezhepsizlerden aynı şekilde konuşanlar olduğu şeklinde, (Namaz üç vakittir diyenler) de vardır.

(Yalnız Kur’an) diyenler, kesinlikle Kur’an-ı kerime inanmazlar. Dinsizliklerini örtmek için Kur’anı paravan olarak kullanıyorlar. Kur’anı en iyi anlayan Peygamber efendimiz değil mi? Kur’anda (Resulüme uyun!) denmiyor mu? Resulullah ömrünün sonuna kadar beş zaman namaz kılmadı mı? (Namaz vakti üçtür yada altıdır) demek, Ya (Resulullah Kur’anı anlayamadı) anlamına gelir yada (Anladığı hâlde yanlış uyguladı) anlamına gelir. En kötüsü de (Resulüme uyun!) emrini çiğneyerek kendi anladığını ölçü almaktır.

Şimdi maddeler hâlinde her birine yanıt yazalım:
1- Peygamber efendimiz, bizlere namazın beş zaman bulunduğunu açıkça bildirdi. Ömrünün sonuna kadar hep beş zaman namaz kıldı. Artık başka kanıt aramak gerekmez. Nisa sûresinin 103. âyetinde, (Namaz, belli vakitlerde farz kılındı) buyurulup, ek olarak, beş vaktin hepsi de öteki âyetlerde bildirildiği hâlde, beş zaman namaz ifadesinin geçmeyişi, kutuplarda ve buralara yakın yerlerde, beş vaktin tamamının teayyün etmemesindendir. (Nimet-i İslam)

İsra sûresinin, (Güneşin kayması anından, gecenin kararmasına kadar ve sabah vakti namaz kıl) mealindeki 78. âyet-i kerimesinin aslen geçen, (Dülûk-üş şems) öğle ve ikindi, (Gasak-ıl leyl) akşam ve yatsı namazı, (Fecr) de sabah namazıdır. (Beydavi)

Kaf sûresinin, (Güneşin doğuşundan ve batışından ilkin ve gece Rabbini tesbih et!) mealindeki 39. ve 40. âyet-i kerimesindeki, Güneş’in doğuşundan önceki sabah namazı, Güneş’in batışından önceki öğle ve ikindi namazı, geceki de akşam ve yatsı namazıdır. (Beydavî)

İbni Abbas hazretlerine, (Resulullah beş zaman namaz kıldırıyor. Kur’an-ı kerimde beş zaman namazı bildiren âyet hangisidir?) diye sual edildiğinde, şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:
(Akşama girerken, sabaha ererken, gündüzün sonunda ve öğle vaktinde Tanrı’ı tenzih edin!) [Rum 17,18]

(Akşama girerken) ifadesinden maksat, akşam ve yatsı namazı, (sabaha ererken) ifadesindeki sabah namazı, gündüzün sonundaki, ikindi namazı, öğledeki de, öğle namazıdır. (Celaleyn)

Nur sûresinin 58. âyet-i kerimesinde, (salât-ı fecr = sabah namazı) ve (salât-ı işâ = yatsı namazı) ifadesi açıkça geçmektedir.

Peygamber efendimiz, Bekara sûresindeki, (Namazları ve vusta namazını kılın!) mealindeki 238. âyet-i kerimeyi açıklarken, (Vusta namazı ikindi namazıdır) buyurdu. (İ. Ahmed)

Bu âyet-i kerimede, (Namazları ve orta namazı [ikindi namazını] kılın!) buyuruluyor. Arapça gramere göre, namazlar [salevat] denince, ikiden fazla namaz anlaşılır. Bundan dolayı iki namaz demek için, salevat [namazlar] değil, salateyn [iki namaz] denilir. Vusta [orta] namaz ikindi namazı olduğuna göre, ikindi hariç, diğeri namazların sayısı iki olması imkansız, ikiden fazla olması gerekir. Üç de olması imkansız. Bundan dolayı VUSTA NAMAZI hariç 4,6 şeklinde çift sayılı olmalı ki, orta namaz [ikindi namazı] tam ortada olabilsin. Şu demek oluyor ki ortadaki namaz ikindi olduğuna göre, ondan ilkin iki namaz, ondan sonrasında da iki namaz bulunmuş olduğu meydana çıkar. Öteki âyetlerdeki namaz vakitleri de dikkate alınınca, namaz vakitlerinin beş olduğunda asla kuşku kalmaz.
(Gündüzün iki tarafında, gecenin de yakın saatlerinde dosdoğru namaz kıl! Bundan dolayı güzellikler kötülükleri [günahları] giderir. Bu, iyi düşünenlere bir öğüttür.) [Hud 114]

Gündüzün iki tarafındaki namazlar sabah, öğle, ikindi; gecenin yakın saatlerindeki namazlar da akşam ve yatsı namazlarıdır. (Medârik)

Burada (Hasenat = Güzellikler) den murat beş zaman namazdır. (Medârik, Beydâvî)

Kitap ve Sünnet’ten sonraki kanıt İcma’dır. Peygamber efendimiz, Eshab-ı kiram ve onlardan sonrasında bugüne dek gelen tüm âlimler, beş zaman namaz kılmış, bu hususta kati bir İcma hâsıl olmuştur. İmam-ı a’zam, öteki üç mezhebin imamları ve Ehl-i sünnet âlimlerinin tamamı hadis-i şeriflere uyarak (Namaz beş vakittir) derken, Mısırlı fellahın (Namaz altı yada üç vakittir) demesinin ne önemi olur?

İslam âlimleri de, beş zaman namazın iyi mi kılınacağını kitaplara yazmışlar, böylece Ölçme-ı fukaha ile de namazın beş zaman olduğu durağan(durgun) olmuştur.

Namazın beş zaman olduğuna dair hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(İslam beş şey
[temel] üstüne kuruldu:
1- Tanrı’a ve Muhammed aleyhisselamın Onun resulü olduğuna inanmak,
2- Her gün beş zaman namaz kılmak,
3- Senede bir kere malının kırkta birini Müslüman olan fakirlere zekât vermek,
4- Ramazan-ı şerif ayında her gün oruç tutmak,
5- Mekke’ye giderek, ömründe bir kere hac etmek.)
[Buharî, Müslim, Tirmizî, Nesaî]
(Beş zaman namaz kılanın hâli, evinin önünden akan suda beş kere yıkanan kimse gibidir. Iyi mi bu şekilde bir kimse kirden temizlenirse namaz kılan da minik günahlardan öyleki temizlenir.)
[Buharî, Müslim, İ. Ahmed, Beyhekî, Darimî, Taberanî]

(Cebrail inip, bana imamlık yapmış oldu ve kendisiyle beraber beş zaman namaz kıldım ve beş zaman namazla emrolundum.) [Buharî, Müslim, Ebu Davud, Nesaî]
(Farz olduğuna inanıp, rükû, sücud, abdest ve vakitlerine riayet ederek beş zaman farz namaza devam edene Aden vacib, Cehennem haram olur.)
[Taberanî]

(Beş zaman namazı, ilk tekbire yetişerek kırk gün cemaatle kılana Aden vacibdir.) [Ebu Ya’la]

(Tanrı’tan korkun, beş zaman namazı kılın, [Ramazan ayında] oruç tutun, mallarınızın zekâtını, isteyerek verin, âmirinize itaat edin, böylece Rabbinizin Cennetine girin!) [Tirmizî]

(Tanrı için ibadetinizi ihlaslı yapın! Beş zaman namazı kılın, sevmiş olarak malınızın zekâtını verin, Ramazan orucunu tutun, Hacca gidin! Böylece Rabbinizin Cennetine girersiniz.) [Taberanî]
(Allahü teâlânın ilk farz kıldığı şey beş zaman namazdır. İlk ortadan kalkacak olan da, gene beş zaman namazdır. İlk sorgu da beş zaman namazdan olacaktır.)
[Hâkim]

(Kıyamette hepimiz korku içinde iken korkmayan üç grup insandan biri, sırf Tanrı rızası için, her gün beş zaman namaza çağıran müezzindir.) [Taberanî]

(Allahü teâlâ beş zaman namazı emretti. Güzel abdest alıp, bu tarz şeyleri vaktinde kılanı, rükû ve huşularını tamam yapanı affedeceğine yemin etti. Bu tarz şeyleri yapmayan için söz vermedi. Onu dilerse affeder, dilerse azab eder.) [Ebu Davud, İbni Mace, Nesaî, İ. Mâlik, İ. Ahmed]
(Beş zaman namaz, güzelce kılan için Kıyamette nur, kanıt ve kurtuluş olur.)
[İbni Nasr]

(Hak teâlâ buyurdu ki: Beş zaman namazı farz kıldım. Şartlarına uyup, vaktinde kılanı Cennete koyacağıma söz verdim. Kılmayana verilmiş bir sözüm yoktur.) [İbni Mace, Ebu Davud]
(Beş zaman namaz ve cuma namazı, gelecek cumaya kadar ve Ramazan orucu, gelecek Ramazana kadar meydana getirilen günahlara kefarettir. Büyük günah işlemekten sakınanların minik günahlarının affına sebep olur.)
[Müslim, İ. Ahmed]

(Mirac gecesi, 50 zaman namaz farz oldu. Sonrasında 5 vakte indirildi.) [Buharî, Müslim, İ. Ahmed]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Bende söz ve yargı asla değiştirilmez. Bu beş zaman namaz karşılığında elli zaman namaz sevabı vardır.) [Buharî, Müslim, Tirmizî, Nesaî]
(Bir karı, beş zaman namazı kılar, orucunu meblağ, kendini yabancılardan korur ve kocasına itaat ederse, Cennete istediği kapıdan girer.)
[İbni Hibban]
(Beş zaman namazı terk eden, Tanrı’ın hıfz ve emanından yoksun olur.)
[İbni Mace]

(Hepimiz bozulunca, beş zaman namazı cemaatle kılana her gün yüz şehit sevabı yazılır.) [İbni Nasr]
(Beş zaman namazı cemaatle kılan, Sırat köprüsünü şimşek şeklinde geçer.)
[Taberani]

(Beş zaman namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekât veren ve büyük günahlardan sakınan her insana, Kıyamette, Cennetin sekiz kapısı açılır. Dilediği kapıdan girer.) [Hâkim]
(Beş zaman namazlardan sonrasında meydana getirilen yakarma kabul olur.)
[Buharî]
(Beş zaman namaza devam edin, şu sebeple minik günahlara kefaret olur.)
[Taberanî]

(Kitab ehli olan bir kavme vazifeli olarak gittiğin süre, ilkin, Tanrı’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Tanrı’ın Resulü olduğuna şehadet etmeye çağrı et. Bunu kabul ederlerse, Tanrı’ın günde beş zaman namazı farz kıldığını haber ver. Bunu da kabul ederlerse, Tanrı’ın kendilerine zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen bir sadakayı [zekâtı] farz kıldığını söyle.) [Buharî, Müslim, Ebu Davud]
(Beş zaman namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekâtını veren ve yedi büyük günahtan kaçan hiç kimseye, Cennetin tüm kapıları açılıp,
“Selamet ve güvenlik içinde gir” denilir.) [Nesaî]
Saçları dağınık biri gelip, Resulullah’a sordu:
(– Ya Resulallah İslam nedir?
– Günde beş zaman namaz kılmaktır.
– Beşten fazla değil mi?
– Hayır, nâfile kılmak isteyen kılabilir. Bir de yılda bir ay ramazan orucu vardır.
– Bundan başka, oruç yok mu?
– Nâfile olarak tutmak isteyen tutabilir. Bir de varlıklı için malının zekâtı vardır.
– Bundan fazlası var mıdır?
– İsteyen nâfile olarak sadaka verebilir.
– Vallahi ne fazla, ne de bundan noksan yaparım.
– Bu tarz şeyleri icra eden kurtuluşa erer.) [Buharî, Müslim, Ebu Davud, Nesaî]

Bu kadar vesikaları inkâr eden kimse, bilgisiz ve ahmak değilse, muhakkak zındıktır.

2- (Yalnız Kur’an) diyenlerin Kur’an-ı kerime inanmadıklarını söylemiştik. Bu ikinci maddede de, bu açıkça sırıtmaktadır. Peygamber efendimizin adı saygısızca anılmaktadır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Tanrı ve melekleri, Resule salevat getiriyor, inanç edenler, siz de salevat getirin!) [Ahzab 56]

Bu âyet-i kerime inince, Eshab-ı kiram (Ya Resulallah sana iyi mi salevat okuyacağız?) diye sordular. En faziletli olanın namazda okunan salli barikler bulunduğunu bildirdi.

Peygamberler ve meleklerden başkasına salat getirilmez. (Hindiyye)

Yukarıda bildirilen âyete inanan Müslüman, Peygamber efendimizin adı geçince, Muhammed aleyhisselam yada “sallallahü aleyhi ve sellem” der.

Başka bir sapık da (Zırva tevil götürmez) kabilinden tevile çalışıyor. (Salevat destek anlamına gelir. “Tanrı ve melekleri Resulünü destekliyor. Ey müminler, siz de onu destekleyin, ihtiyaç duyulan saygı ve itaati gösterin” anlamındadır) diyor. Bu şekilde açıklayan hiçbir İslam âlimi ve Sahabe-i kiramdan asla kimse olmamıştır. Resulullah efendimiz de bu şekilde açıklamamıştır. Kendi ifadesi, (Saygı ve itaat gösterin) şeklindedir. Peki, niye ismiyle ifade ediyor da saygı ifadesi kullanmıyor? (İtaat gerekir) söylediği hâlde, onun bildirdiklerine niye inanmıyor ve itaat etmiyor? (Zırva tevil götürmez) diye atalarımız ne güzel söylemiş.

TV’de görmüştük. Mezheplere inanmayan, gayrimüslimlerin bile Cennete gideceğini söyleyen ilahiyatçı bir profesörle, sapık biri konuşuyordu. Sapık, (Muhammed, Muhammed) demeye başlayınca, bu profesör bile, onun saygısızca Resulullah’ın adını anmasına tepki gösterdi. Resulullah demeye dilleri varmıyor. (Seni âlemlere rahmet olarak gönderdim) âyetiyle alay ediyorlar. Resulullah’a düşman olmak Tanrı’a düşman olmak demek değil midir? Bu ise dinsizliğin daniskasıdır.

(Yalnız Kur’an) diyenlerin inanmadığı Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7]

(İnsanlara açıkla diye Kur’anı sana indirdik.) [Nahl 44]

(Resulüme tâbi olun ki, doğru yolu bulasınız.) [Araf 158]

(Biz her peygamberi, sadece Tanrı’ın izniyle kendisine itaat olunmak için yolladık.) [Nisa 64]
Peygamber efendimiz de, Allahü teâlânın emrine uygun olarak izahat yapıyor. Nisa sûresinin, (Yeryüzünde sefere çıkınca, namazı kısaltabilirsiniz!) mealindeki yüz birinci âyetini açıklamış, seferde namazlarını kısaltmış ve kısaltılmasını emretmiştir. Bu konudaki birkaç hadis-i şerif şöyledir:
(Seferde namazı tamam kılan, mukimken noksan kılan gibidir.) [Dâre Kutnî, İbni Neccar](Allahü teâlâ seferde, dört rekâtlı namazları iki rekât kılmayı emretmiştir.) [Tirmizî, Nesaî, Ebu Davud]

İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ, Resulullah’ın diliyle, dört rekâtlı farzları, seferde iki rekât olarak kılmayı emretmiştir. (Müslim, Ebu Davud, Nesaî)

Eshab-ı kiramın büyüklerinden Abdullah İbni Ömer hazretlerine, (Nisa sûresinde, yalnız korku hâlinde ve seferde namazı kısaltmaya izin verildiği hâlde, niye namazları kısaltıyoruz?) diye sorulunca, (Resulullah, bizlere dinimizi anlatırken, seferde namazı iki rekât kılmayı öğretti) buyurdu. (Nesaî)

Hanefî uleması, bu hadis-i şerifleri ve benzerlerini kanıt alarak, seferde dört rekâtlı farzları iki rekât kılmanın vacib, dört rekât kılmanın ise günah bulunduğunu bildirmiştir. (Tahtavî)

3- Allahü teâlâ, (Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) buyuruyor. Peygamber efendimiz, namazı bozan şeyleri bildirmiştir. Bazıları şunlardır: 1- Konuşmak. 2- Kendisi işitecek kadar gülmek. 3- Bir farzı terk etmek. 4- Dünya işi için yada ağrı, üzüntü sebebiyle yüksek sesle ağlamak. 5- Ah, of diye inlemek. 6- Özürsüz öksürmek. 7- Ameli kesir olacak bir iş yapmak. 8- Kendi işitemeyecek kadar sessiz okumak. 9- Bir şey yiyip içmek. 10- Çocuk emzirmek. 11- Başkasının sözüyle yerini değişiklik yapmak. 12- Ceketini giymek. 13- İmamdan başkasının duasına âmin demek. 14- Necasetli yerde namaz kılmak. 15- Bir rükünde, üç kere sübhanallah diyecek kadar avret yerinin açılması.

Namazın farzları nedir? Dışındaki farzları altı olduğu şeklinde, içindekiler de altıdır. Vacibleri var, mekruhları var. Ta’dili erkân var. Secde-i sehv nedir? Nerelerde yapılır? Şimdi (Yalnız Kur’an) diyenlere soruyoruz. Bunların kaçı Kur’anda vardır? Resulullah’ın bildirdiklerine uymazsak, namazı onun kıldığı şeklinde kılmazsak yaptığımız yakarma sahih olur mu? Allahü teâlâ, hâşâ (Resulüme uyun!) diye boşuna mı emretmiştir? Tanrı’ın emrini dinlemeyen âsi olmaz mı? (Yalnız Kur’an) diyenler, Tanrı’ı yalancı çıkarmaya emek vererek, (Resulüne uymak gerekmez) diyorlar.

Bir karı, hayız görmeye başlayınca namazı da abdesti de bozulur. Peygamber efendimiz ve tüm Ehl-i sünnet âlimleri bu şekilde bildirirken birkaç zındığın söylediğine saygınlık edilmez.

Birkaç hadis-i şerif:
(Hayızlı hanım namaz kılamaz.) [Buharî, Müslim, Ebu Davud]

(Hanımefendilerin dinlerinin noksan olması, onların hayızlıyken, günlerce namaz kılamadıkları, Ramazan ayında oruç tutamadıkları içindir.) [Buharî, Müslim, Nesaî, Muvatta]

(Cünübe ve hayızlıya mescide girmek helâl olmaz.) [İbni Mace]

(Hayızlı ve cünüp, Kur’an okuyamaz.) [Tirmizî]

Hazret-i Âişe validemizin naklettiği hadis-i şerifte de, hayızlıyken tutulamayan oruçların kaza edileceği, kılınmayan namazların affolduğu bildirildi. (Buharî)

Ümmü Büsse “radıyallahü anha” anlatır: Hac esnasında Ümmü Seleme validemize sormuş oldum:
– Ey müminlerin anası, hayz esnasında kılınmayan namazların kazası gerekir mi?
Hayır, kaza edilmez. Hanımlarından biri, nifas sebebiyle kırk gün namaz kılmadı, Resulullah nifas zamanı kılınmayan namazları kaza etmesini emretmedi. (Ebu Davud)

Hazret-i Âişe validemize, (Niye hayzlı hanım orucunu kaza ediyor da, namazını kaza etmiyor?) diye sorulduğunda, Resulullah efendimizden işittiğini şöyleki bildirdi:
(Hayzımız Ramazana rastlayınca, oruç tutmaz, kaza ederdik; fakat hayzlı iken kılmadığımız namazları kaza etmek emrolunmadı.) [Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî]

Resulullah zamanında hayız yada nifas sebebiyle Ramazanda hanımlarından biri orucunu tutmaz, Resulullah ile beraber Şaban ayına kadar kaza etmediği olurdu. (Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî)

Kanunlar, tüzükler, yönetmelikler olmadan ülke yönetilemediği şeklinde, Resulullah’ın uygulaması dikkate alınmadan, mezhebe ve fetvalara uymadan, hepimiz Kur’andan kendi anladığına göre bir namaz şekli meydana çıkaramaz. Kur’anda, (Resule uyun!) buyuruluyor. Ikimiz de Kur’anın emrine uyuyoruz. Eğer kendimiz de Resulullah şeklinde anlayabilseydik, (Resulüme uyun!) emri hâşâ gereksiz olurdu.

Bir önceki yazımız olan Seferde namazı kısaltmak başlıklı makalemizde namaz, saltmak ve seferde hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.